Fuarımızı geri verin

Efendim bugün bayram. Bana göre mübarek Ramazan Bayramı... Kimilerine göre ise, Şeker Bayramı. Her ne ise kutlu olsun. Allah tekrarını nasip etsin.

Haberin Devamı

Bugün şöyle renkli, cıvıl cıvıl, dedikodusu, magazini bol bir bayram sayfası olsun istedim. Tıpkı bayram şekerleri rengi ve tadında... Bu hafta cumartesi ve pazar izninizle yokum. Minik bir tatil. Aklınızda renkli renkli kalayım istedim...
Evet, eski fuarları, ben, ailem ve yakın dostlarım geri istiyoruz. Siz İzmirliler de geri istiyorsanız, yazın bakayım. Nerede o eski fuarlar? O renkli gazino neonları. Fuarın içindeki esnaf, oyuncakçılar, çay bahçeleri, tiyatro salonları, restoranlar, gece kulüpleri ve eğlence yerleri...
Kadir Gecesini İstanbul’da geçirdim. İleride gezdiğim yerleri ve gördüklerimi yazacağım. Teravi namazını gazeteci arkadaşlarımla kıldım. Ferhan, Burçin, Suna ve Gülay ile... Sonra da Tophane’de oturup çay içtik. Bir gün önce de Yazgülü, Ali, Yasemin, Seher ve Suna, Sultanahmet’te, Konak Erten Otel’de iftar yaptık. İzmir’i konuştuk. Onlar benim İstanbul’a dönmemi istiyorlar. Ama doğruya doğru, belediye yönetimleri hariç, İzmir’de mutluyum. Bir kere canım ailem var... Neyse, gelelim sadede. Yeni Asır’dan sevgili Erkin Ağabey de (Usman) yazmış. “Nerede o eski fuarlar?” diye... Benim için de öyle.

Starlar yarışırdı

Haberin Devamı

Çoluk, çocuk, 20 Ağustos-20 Eylül tarihlerini iple çekerdik. Yalnız biz mi? Tüm İzmirliler, Egeliler, hatta İstanbullusu, Ankaralısı, tüm Türkiye. Çünkü güzel ülkemin güzel insanları, her yerden gelirlerdi. Işıl ışıl yanan, cıvıl cıvıl insan kaynayan İzmir Enternasyonal Fuarı’na. Bu yıl 80’inci yaşını kutlayacak. Hoş bir benzetme değil, ama fuarımı 80 yaşındaki nineye döndürdüler. O renkli, ışıl ışıl günlerden, gecelerden eser yok. Tam beş yıldır fuara gitmiyorum. Benim gibi gitmeyen yüzlerce insan var. Fuar yalnızca starların gelip sahne aldığı, yarıştığı bir eğlence yeri değil, konuk ülke pavyonlarının da kendilerini, ekonomilerini, sanayilerini, ihracatlarını gösterdiği ve yarıştığı bir yerdi. Luna-park’ından çocuk sesleri yankılanırdı. Hatta biz gazetecilerin haber olsun diye getirdiği ünlü isimler dönme dolaplarda, çarpışan arabalarda, aynalarda, korku tünellerinde çocukluklarına dönerlerdi. Hani nerede şimdi?

Haberin Devamı

Eskiler ve yenilerin gövde gösterisi

Bir yanda rahmetli Atalay Noyaner’in Akasyalar’ı, bir yanda rahmetli Hasan Ekici-Hüseyin ve Osman Cevahiroğlu’nun Ekici Över’i, Mehmet- Halit Alpman kardeşlerin Manolya’sı, Kavran’ların içkili Göl Gazinosu, Bornovalı Nuri ve Cengiz Yalçuk kardeşlerin Lunapark’ı, Ferdi Özbeğen’in çıktığı Fethi ağabeyin Golf ve Kervansarayı... Tiyatroların sergilendiği Çamlık Senar, Açıkhava’sı...Menekşe Çay Bahçesi, Mogambo, Kübana’sı... Eskilerle yenilerin gövde gösterisi vardı. 1974 yılıydı sanırım. İzmir Kız Lisesi’nde, son sınıfta, hazırladığımız duvar gazetesi için, elimde rahmetli babamın aldığı fotoğraf makinesiyle gittim Aysel İpar’a... Hatırlayanınız çok azdır. Akasyalar’da assolisti. Kızı de Serpil Barlas pop okurdu. Magazin dünyası sayemde öğrenmişti ana-kız olduklarını. Ardından Ekspres Gazetesi, Merhaba, Hafta Sonu ve Kelebek’li yıllarımda, neler gördü bu gözler. Ne haberler yaptım sizlere... Lunapark’ta göğüsleri fırlayan ve o tarihlerde henüz ameliyat olmayan Bülent Ersoy’u kapak yapmıştık Merha-ba’ya. Öğle sonrası da ikinci baskı. Yine Ankaralı kabadayı İnci Baba, karşılık görmediği için Filiz Akın’ı bıçaklattırmış  ve yok olmuştu. Rahmetli babam sayesinde bulmuş ve İnci Baba ile ilk konuşan gazeteci olmuştum. Bir yanda Emel Sayın sahne alırken, bir yan da Hülya Avşar ilk assolistliğin tadını çıkarmaya çalışıyordu...Ya Sibel Can? Bu günün süper assolisti, oryantal olarak kadroların en büyük rengiydi. O solist olarak sanırım pek yetişemedi.

Sınav yeriydi İzmir Fuarı

Haberin Devamı

Hülya Avşar’dan söz ederken, İzmirli modacı dostum Ertan Kayıtken’i de hatırladım. Aslında Hülya Avşar ilk deneyimini, Göl Gazinosu’nda sunucu olarak yapmıştı. Kıyafetlerini de Ertan dikmişti. Ama bir hafta sonra, gazinoyla işi bitmişti. İşi bitirilen gazinoya, ertesi yıl dev bir kadro ile assolist olarak geldi. Ne azim ve hırs değil mi sevgili okurlar? Bir de iyi kalbi tabii... Rahmetli Sanat Güneşimiz Zeki Müren için ise, İzmir Fuarı sanatçıların yüz akı ve sınav yeriydi. İstanbul, Ankara ve Bursa ya da yurt dışı çalışmalarında, alt kadrosuna alacağı yeni isimleri, İzmir Fuarı’nda önce denerdi. “Sanatsever İzmirliler maldan anlarlar. Burada başaran Türkiye’nin her yerinde başarır” derdi. Manolya’daki kadrosunda, Oya Germen, Nükhet Duru uvertür, yani sıra kızı çıkarken, şu an onlar kadar popülerliği kalmayan Seyyal Taner için ortalık ayağa kalkardı. Gazino patronları ve assolistler, onu kadrolarına almak için yarışırlardı. Göksel Arsoy, Müjde Ar, Sevda Ferdağ, rahmetli Ayhan Işık ve Sadri Alışık, İzzet Günay, Ekrem Bora, Bahar Öztan, Fatma Girik, Bahar Erdeniz, Mine Soley, Cüneyt Arkın gibi, daha pek çok Yeşilçam’ın starları, ilk sahne deneyimlerini de İzmir Fuarı’nda yaşadılar... Tam 30 gün, bir bayram eğlencesi yaşanırdı. Otellerde yer bulunmazdı. Şimdiki Swissotel Grand Efes’in yerinde, Büyük Efes Oteli’nin havuz kenarındaki kabanalar, aylar öncesinden, Türkiye’nin en zengin ve de en elit, sosyetik iş adamları tarafından kapatılırdı. Karaca Oteli ne aşklara tanık olmuştu. Para akardı. Yalnızca sahne dünyasının renkli isimleri değil, sosyete, podyum, tiyatro dünyasının da pek çok popüler ismi bir ay İzmir Fuarı’ndaydı... Seren Serengil Akasyalar’da ilk çıktığında Yeşim Salkım, İbrahim Tatlıses, Bahar Öztan gibi isimler de alt kadrosundaydılar...Tatlıses’in de ilk çıkışı ‘Ayağında Kundura’ şarkısıyla Akasyalar’da olmuştu. Rahmetli Atalay Ağabey, onu tanıştırmak için gazeteye getirmişti. Saygıda kusur etmeyen, önüne bakıp konuşan biriydi. Çiğ köfte yapmıştı bize. O zaman öyle samimi olmuştuk ki, bana karısı Adalet’i anlatmıştı. Adalat Hanım Mersin’de kuaförlük yapıyordu. Yazsam olay olurdu. Kimse Tatlıses’in evli olduğunu bilmiyordu çünkü. Ama verdiğim söz üzerine yazmadım...

İn cin top oynuyor

Haberin Devamı

Cumartesi akşam üstü şöyle bir dolaştım. Yazımı yazmadan, nerede ne vardı? Hatırlamak için. İçim yandı. Cız etti. İn, cin top oynuyor. Fuar da benim gibi ağlıyor için için. İzmir’in kalbi atmıyor artık. Sahipsiz kedi ve köpekler sarmış her yanı. Pislik içinde. İzmir’e geldiğim günden beri söylediğim, ama bazılarının kafalarına sokamadığım, o bitki bitleri, larva halindeyken aşılanmadığı için, tıpkı İzmir Körfezi ve Alsancak’ı sardığı gibi burasını da sarmış. Kaşına kaşına dolaştım... Ve lanet ettim, İzmir’i bu hale getirenlere. Müzeyyen Senar’ı hatırladım dolaşırken. Çamlık Senar’dı onun çıktığı yer. Daha sonra burayı Nejat Uygur Tiyatrosu yıllarca kiralamış ve her İzmir Fuarı’nda oyun sahnelemişlerdi. Açıkhava’da Ali Poyrazoğlu. O zamanki kadrosunda kimler vardı kimler? Zeki Alaysa, Metin Akpınar, Oya Başar, Gülşen Gürsoy, Topçu’da  Metin Akpınar’lı, fasıllı geceleri... Behçet Uz’un yarattığı o muhteşem fuar yok artık. Kemeraltı bile fuar sayesinde cıvıl cıvıldı. Susuz Dede’de canlılık vardı. Sokaklar insan seliydi. Ya şimdi? Neymiş ihtisas fuarıymış. Hadi be! Ben eski fuarımı istiyorum. Yalnız ben mi? Yüzlerce, binlerce insan da... Sorun, araştırın, bakın...

Dikkat!

Kepenkler kapalı

Haberin Devamı

Efendim bana bir dört günlük müsaade. Üç aylar ve Ramazan sonrası ailemle minik bir tatil. Sanırım hak ettim. cumartesi ve pazar sizlerle olamayacağım. Ramazan Bayramınız kutlu, her gününüz bayram sevinci içinde olsun. Allah tekrarını nasip etsin.

Yazarın Tüm Yazıları