Divan şiiri gibi ilanlar

Güncelleme Tarihi:

Divan şiiri gibi ilanlar
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 14, 2011 00:00

Bu yıl, reklamın hayatımıza girişinin 147. yıldönümü. İstanbul Ticaret Odası (İTO) da bu vesileyle ‘İlan-ı Ticaret’ adlı bir kitap hazırladı. Kitapta, 1928 yılına kadar yayınlanan Osmanlıca dergi ve gazetelerden seçilen reklamlar yer alıyor

“Hususi hanendegan ve sazendegan tarafından nefais-i musiki ile imla edilmiş en mükemmel fonografya kovanları”... Kulağa Divan edebiyatından bir şiir gibi geliyor değil mi? Oysa bu cümle, 1901 yılına ait bir reklam afişine ait. İTO’nun yayınladığı İlan-ı Ticaret-Resimli İlanlar Perspektifinde Osmanlı’dan Cumhuriyet’e İstanbul Ticaret Hayatı’ kitabı sizi ilanlarla bir asır öncesine doğru yolculuğa çıkarıyor. Kitap, Mario Levi, Serdar Öztürk ve Rahmi Deniz Özbay’ın önsözleriyle başlıyor. Ardından 1928’e kadar yayınlanan Osmanlıca dergi ve gazetelerden seçilen moda, teknoloji ve sağlıktan fal hizmetlerine kadar yüzlerce değişik ilana yer veriyor. Bu ilanlar, daha önce duymadığınız bir ürünün pazarlanmasından ziyade birer sanat eserinin takdimi gibi görünüyor.

PAZARLAMA TEKNİKLERİ AYNI

Kitap, reklamlardan yola çıkarak toplumsal değişimlerin izini de sürüyor. Mario Levi’nin yorumlarıyla dönemin hem ticaret hem de daha genel anlamda kültürel ve sosyal hayatıyla ilgili bilgiler veriyor; neredeyse bir asır önce uygulanan pazarlama yöntemlerinin bugünün modern satış stratejilerine ne kadar benzediği ortaya koyuluyor. Örneğin, bankalar 100 yıl önce de duygusal anonslarla insanları çekmeye çalışıyor; ilanlarda tüketicilerin beklentileri, risk ve yatırıma bakışlarıyla ilgili düşüncelerine hitap eden metinler yer alıyor. 1910’da Flemenk Tahvili ilanlarının başlığında ‘166 kuruşla zengin olabilmek’ deniyor. Bir asır önceki mağazacılık ve perakende reklamlarında, dükkanlardaki değişik mallar modern pazarlama anlayışıyla hedef kitlelerine tanıtıyor. İthal mallar satan ve bol çeşide sahip mağazalar bu çeşitliliği, yerlilerse uzmanlaştıkları belli ürünleri vurguluyor. Günümüzle en çok benzerlik gösterenlerse kadınlara gençlik ve güzellik vadeden ürün reklamlarında... Güzellik ürünleri, kozmetikler ve kuaför hizmetleri ilanları iltifatlarla başlıyor. Bazı ürünlerde birebir kadınlara hitap edilmesi de o dönemdeki şehir hayatında eğitimli, okuyan kadınların artan sayısına dair fikir veriyor. Bununla birlikte ürünler, bir asır öncesinde bile bugünkü gibi ‘mükemmel’ manken resimleriyle pazarlanıyor.

YAĞSIZ GÜZELLİK KREMİ

Cilde tazelik bahşeder. Yağsızlığı ve istimali hasebiyle bilcümle emsaline üstündür. Hanımlar ve beyler, cildinizi daima taze ve yumuşak bulundurmak istiyorsanız bu kremden kullanınız. Üreticisi Necdet Ekrem. Deposu; Yeni Postahane karşısında Ekrem Necip Eczadeposu. Bilimum eczahanelerde bulunur. (Servet-i Fünun, 1926)

DİKKAT EDİNİZ HAYDEN

Emtiasının zerafet ve metaneti ile meşhur olan Hayden İngiliz Mağazası yaz mevsimi münasebetiyle erkek, kadın ve çocuklara mahsus yeni moda müteaddit ve mütenevvi kumaşlar ile son sistem dantelalı esturlar, tül perdeler, İngiliz yer muşambası, Çin hasırları, hamam takımları, havlu, yol çantaları karyola örtüsü, çarşaflık, hase çamaşır takımları için her türlü patiska ve nanzok bezi celbeylemiş olduğu cihetle müşter’n ve ahaliyi kiramın mağaza-i mezkureye bir kere ziyaret etmeleri tavsiye olunur. (Servet-i Fünun, 1906)

FONOGRAFHANE-İ GÜLİSTAN

Hususi hanendegan ve sazendegan tarafından nefais-i musiki ile imla edilmiş en mükemmel fonografya kovanları. Hiçbir tarafta şubemiz yoktur. Her cinsten olmak üzere en mükemmel Amerikan fonograf makineleri. En seçkin kadın sesiyle şarkı ve kantolar eski ve yeni besteler sadayı natürel surette çıkarır. Ve mezkur diyaframın hiçbir surette camı kırılmaz. Taşradan her türlü sipariş ücreti peşin olarak kabul olunur. (Servet-i Fünun, 1901)

ŞETUDEBEYKER (STUDEBAKER) OTOMOBİLLERİ

En son sistem Şetudebeyker otoları yarım dakikada açık ve kapalı olur. Araba takımı fevkalade metindir. İstanbul Vekili: Beyoğlu Grand Garaj, Edvars ve Mahdumları. (Servet-i Fünun, 1925)

KAOL GÜNEŞ GİBİ PARLATIR

Bütün tencereler siyahlamış ve kirlenmiş olduğundan zavallı aşçıbaşı meyüs ve mükedder olarak hasta olmuş idi. Hastalığında rüyasında gördü ki, halis (Kaol) gelmiş ve bütün kapları ve tencereleri güneş gibi parlatmış idi. Aşçıbaşı, “Hamdolsun sana (Kaol)” diyerek afiyete dönerek yataktan sıçradı. Sahtelerden sakınınız. (Diken, 1020)

ELE BAKAR BİR BAKIŞ BEŞ KURUŞTUR HER GÜN BAKAR

Halihazır ve istikbaldeki talihinizi anlamak ve her ne türlü şeye teşebbüs etmek isterseniz evvelen muvaffakıyete nail olup olmayacağınızı İlm-ül-Keff (Avuç-El İlmi) mütehassısı meşhur Fransız lisanı muallimi Mösyö Jan Pol’e müracaat ederek anlamanız tavsiye olunur. Talihiniz her gün değişebilir. (Hanımlar Alemi, 1914)

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!