Bizim hanım artık evde yemek yapmıyor, pazara dolma sarıyor

GEÇENLERDE meslektaşım Selim Türsen önayak oldu, yolumuz birlikte İzmir’in “Sessiz Şehir-Slow City-Cittaslow” olarak ün yapan şirin ilçesi Seferihisar’a düştü.

Haberin Devamı

Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer, pazar gününe denk gelen turumuzu Sığacık pazarından başlattı:
- Pazarda günlük kazançları 500 lirayı bulan hanımlar var. Haftada bir gün pazarda tezgah açıyorlar. Bu durumda aylık kazançları 2 bin lirayı buluyor.
Hemen işin vergi yanına dikat çekti:
- Pazarda kendi ürettikleri ürünleri pazarlamak üzere tezgah açan hanımlar vergiyle uğraşmasınlar diye de formül ürettik.
- Evde kendi işini yapan kadınlar için belirli bir düzeye kadar vergi muafiyeti sağlayan yasa maddesi anımsıyorum. Sanırım geçen yıl çıktı.
- Biz de o maddeye dayanarak formül geliştirdik. Haftada bir gün pazarda tezgah açtıkları ve tümüyle kendi ürünlerini sattıkları için, ayrıca parasal boyutu da çok büyük olmadığından vergiye girmiyorlar. Beyanname, muhasebeci gibi işlerle uğraşmıyorlar.
Pazarı gezerken dikkat ettim, kadınların hemen hepsi Tunç Soyer’in kendilerine sağladığı ortamdan memnun:
- Kadınlar bu işi benimsemiş görünüyor.
- Hepsi evdeki bütçeye çok ciddi katkı sağladığı için memnun. Hatta eşlerinden şikayetler alıyoruz.       
- Ne tür şikayetler geliyor?
- Bazen bir yaşlı amca yolda beni çeviriyor, “Hanım artık evde yemek yapmıyor” diye yakınıyor.
- Evlerdeki sıkıntılar size kadar yansıyor demek...
- Öyle değil. Erkekler, “Bizim hanım evde yemek yapmıyor, pazarda satmak için dolma sarıyor” diye dert yanıyor.
- Pazardaki dolmaların alıcısı var demek...
- Olmaz olur mu. İzmir’den sadece bu pazara alışveriş yapmaya gelenler var.
Tezgahlardaki sebzeleri gösterdi:
- Bunların hepsi kendi yetiştirdikleri ürünler. Sadece ticaret yapmak yok burada.
- Yaptıkları ticaret değil mi?
- Ticaretten kastım, pazardaki tezgahı bir başka yerden satın alınıp getirilen ürünle doldurmak yok. Sebzeyi, meyveyi, dolmayı, böreği tezgah sahibi hanım kendisi yetiştirmiş veya yapmış olacak. Başkasının ürününü burada satmak yok. Amacımız onları üretmeye yönlendirmek.
Üretme konusuna bir örnek verdi:
- İlçemizdeki yeşil alanların bir bölümünü kadınlara emanet ettik.
- Neden?
- Yeşil alanlarda sebze üretip, kendilerine gelir sağlayabilecek işler yapsınlar diye.
- Alanları ve kadınları nasıl belirlediniz?
- Bir mahalledeki 10 hanıma, “İşte size bahçe. Sebze yetiştirin, pazarda satın, para kazanın” diyoruz.
- Belediye bundan ne kazanıyor?
- Yeşil alanlarımızı böylelikle korumuş oluyoruz.
Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer, ilçeyi dünyada “yavaş şehir ligi”ne taşımakla kalmamış, ekonomide hareketlilik yaratmak için çok güzel formüller bulmuş...
Bulduğu formüller öylesine tutmuş ki, kadınlar yemekle ilgili becerilerini pazar tezgahına yansıtma yolunu seçmiş...
Yolu Seferihisar’a düşenler özellikle pazar günleri Sığacık Pazarı’na uğrasın...

Haberin Devamı

Öğrenciler okul bahçesinde artık sebze yetiştiriyor

Haberin Devamı

SEFERİHİSAR Belediye Başkanı Tunç Soyer, ilçe milli eğitim müdürlüğüyle konuşup, bir formül geliştirmiş:
- İlçemizdeki 8 okulun bahçesinde öğrenciler artık sebze yetiştiriyor.
- Neden?
- İstedim ki öğrencilere bazı şeyleri yaşayarak öğrensin, üretmenin tadına varsın.
- O sebzeler nereye gidiyor?
- Yetiştiren öğrenciler pazarda satıyor, para kazanıyor.
Okulun bahçesinde sebze yetiştirip satmak hiç aklıma gelmemişti...

Seferihisar, Türkiye’nin ‘Yavaş Şehir Başkenti’ oldu

SEFERİHİSAR Belediye Başkanı Tunç Soyer, “Cittaslow”un İtalya’da ortaya çıkan “Slow Food” hareketiyle oluştuğunu anımsattı:
- Şimdi Türkiye’de başka kentlerimiz de “Cittaslow” ilan ediliyor.
Nitekim Gökçeada (Çanakkale), Yenipazar (Aydın) ve Akyaka (Muğla) da kısa süre önce “Cittaslow” ilan edildi. Soyer, bunun arkasının geleceğini belirtti:
- Seferihisar artık Türkiye’nin “Cittaslow Başkenti” konumunda.
- Bu duruma nasıl geldi?
- Biz organizasyonda oldukça etkiniz. Türkiye’de bu konuma ulaşabilecek merkezleri de birlikte önerip, destekliyoruz.
- Başka adaylar var mı?
- Elbette, arkası gelecek.
Hemen ben de Malatya’dan bir öneri sundum:
- Battalgazi İlçesi, bu iş için aday olabilir...
- Battalgazi Belediyesi bir dosya hazırlayıp başvursun, biz destekleriz. Dosya hazırlarken de kendilerine yardımcı oluruz.
Bu durumda iş, Battalgazi Belediye Başkanı Selahattin Gürkan ve ekibine düşüyor...

Haberin Devamı

1 hektar bağda 45 bin litre su buharlaşıyor

SEVİLEN Şarapları Yönetim Kurulu Üyesi Enis Güner, geçen akşam Ertuğrul Özkök, Kanat Atkaya, Deniz Sipahi ve beni bu kez bir kitabı takdim etmek üzere buluşturdu:
- Batı Anadolu Şarap Kültürü...
Nedim Atilla’nın
kaleminden çıkan kitap, Sevilen Şarapları’nın kurucusu İsa Güner’in anısına dönük yazılmıştı. Torun Enis Güner, ilk kadehini kaldırırken gözleri doldu:
- Bu kadehi kısa süre önce kaybettiğimiz kuzenim Rasim Güner’in anısına kaldırıyorum.
Kadehlerden hep birlikte ilk yudumları aldıktan sonra ekledi:
- Denizli’nin Güney İlçesi’ndeki bağlarımızdan 180 dönümlük bir bölümüne “Rasim Bey” adını verdik.
Sonra şarapçılığın gelişimine dönük bazı noktaların altını çizdi:
- Türkiye’deki şarap fabrikalarının Fransa’dan pek aşağı kalır yanı yok. İyi şarap için bütün iş, iyi bir bağ sahibi olmaktan geçiyor. Bağlarınız, elde ettiğiniz üzümler iyiyse, o zaman iyi şarap yapabilirsiniz.
Bir de örnek verdi:
- Biz artık yapraklardan ölçüm yapıp, bağın su ihtiyacını belirliyoruz. 1 hektar bağda 45 bin litre su bir günde buharlaşabiliyor. Özellikle beyaz şaraplık üzümlerde dikkatli bir çekilde ihtiyaç oldukça sulama yapmak gerekiyor. Sulamayı da “damla sulama” yöntemiyle yapıyoruz.
Bunları konuşurken, Rasim Güner’in kilolu haline rağmen Güney’deki bağlarda nefes nefese koşuşturması gözlerimin önüne geldi...
Adının oradaki bağda yaşayacağını öğrenmek, beni mutlu etti...

Yazarın Tüm Yazıları