Aynur ve ‘Türkçe söyleseydi’ diyenler

Aynur Doğan’ın da içinde olduğu “Suyun Kadınları” konserini izleyen bir okurdan mail geldi.

Haberin Devamı

Önce onun mail’inden bir kuple aktarayım:
“Bu konsere en çok Buika ve Aynur’u dinlemek için gittim.
Aynur’u ‘Gönül Yarası’ filminde söylediği türküden beri yakından takip ediyor ve çok seviyordum çünkü...
Aynur ilk şarkısında Kürtçe bir ağıt okudu ve Açıkhava’dan muazzam bir alkış aldı. Sözlerini anlamadım belki ama çok dokundu.
O sırada blackberry’imin kamerasını ayarladım. Söyleyeceği ilk Türkçe şarkıyı paylaşacaktım Facebook’ta.
Yazacağım başlık bile hazırdı: Dostluk adına...
Sonra ikinci şarkıya başladı Aynur. Yine Kürtçe’ydi.
Yine alkış aldı ama ilk şarkıdaki gibi çılgınca bir alkış değildi.
Üçüncü şarkıya da Kürtçe başlayınca yerinden kalkanlar oldu ve homurdanmalar başladı...
Ben de protesto etmek amacıyla yerinden kalkıp kafe kısmına çıkanlardandım...
Şimdi size sorarım; ‘Suyun Kadınları’ konseptli bir konsere İspanyol, Yunan ve İsrail gibi Akdeniz’e kıyısı olan ülkelerin kadın vokalleri yanında Türkiye adına davet edilmiş bir sanatçı orada bir tek Türkçe şarkı söyleyemez miydi? Kürtçe-Türkçe karışık söyleyip gönülleri kazanamaz mıydı?” (Hülya)
Durum bu.
“Bir tane de Türkçe söyleseydi bu hassas günde” diye serzenişte bulunan bulunana...
“Yoksa” diyorlar, “Aslında Aynur’u ve Kürtçe şarkılarını seviyoruz.”
Ama kusura bakmayın, ben de bu serzenişi anlamıyorum.
Aynur’u baştan beri Kürtçe söylediği şarkılarla sevmediniz mi?
“Gönül Yarası”nda hangi dilde söylüyordu?
Ya da Ajda Pekkan’la Güldünya konserinde düet yaptığı şarkı hangi dildeydi?
Konserde Türkçe söylemek gibi bir zorunluluğu yok ki.
Türkçe söyleyerek mesaj vermek, vicdanları rahatlatmak gibi bir sorumluluğu da yok.
Böylesi de çok şekilci ayrıca.
Aynur, “Bir de Türkçe söyleseydi” diyenlere Radikal’den Pınar Öğünç aracılığıyla şöyle yanıt vermiş zaten:
“Bu projeye Kürtçe söylediğim şarkılar için dahil edildim. Bunun altında anlam aranmaz ki!
Dünyanın bütün festivallerini gezerken Kürtçe söylüyorum ama Türkiye’den bir sanatçı, bir Türkiyeli olarak davet ediliyorum oralara.”
Kısacası: O konsere gidip de bu tür serzenişlerde bulunanları samimi bulmuyorum.
Yaptıkları protestoyu da çocukça buluyorum.

Haberin Devamı

Kadın kaptan ve tesettürlüler

Haberin Devamı

Kaptan olmaya karar verdim diye tutturdu.
“İyi, ol!” dedim ilk önce, pek ilgilenmedim.
Çünkü arkadaşımız delidir, ne yapsa yerdir, ayrıca binbir türlü hobisi vardır.
“Bu da yenisi herhalde” diye düşündüm.
Sonradan “kaptan olma gerekçesini” açıklayınca ilgilendim yeni kararıyla.
Şöyle diyordu:
“Farkında değilsiniz ama kadın kaptan olarak çok iş yapabilirim. Çünkü tesettürlü kadınlar tekneyle denize açıldıkları zaman kadın kaptan talebinde bulunuyorlarmış.
Malum kadın kaptan olduğu zaman daha rahat ediyorlar.
Ama kadın kaptan sayısı çok azmış.
O yüzden karar verdim, kaptan olacağım.”
Arkadaşımı yeni işi ve “açığı” görme konusundaki öngörüsü dolayısıyla tebrik ettim.
Ve kaptan olup da tesettürlü kadınlarla ilk tekne seferini yaptığı vakit o tekneye mutlaka sızmam gerektiğine karar verdim.
Muhteşem bir izlenim yazısı çıkacağından şüphem yok!

Haberin Devamı

Elif Şafak ve dedikodu

Ayşe Arman, Elif Şafak’la yaptığı pazar röportajında boşanma dedikodularını da sormuş.
Şafak da tüm sorulara her zamanki gibi gayet sakin/olgun yanıt vermiş.
Yanıtları arasında en çok dedikoduyla ilgili söylediklerine bayıldım Şafak’ın.
Şöyle diyor özetle:
“Çok dedikodu yapılan ortamlarda durmuyorum.
Üzerime sigara kokusu sinmiş gibi geliyor.”

Yazarın Tüm Yazıları