Ben kimim ki?

Bugün Hürriyet’teki ilk yazı günüm. İşin en zor yanı insanın kendini anlatması...

Haberin Devamı

Bana göre dünyanın en güzel okulunda, Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde, “yazarlık” okudum.
Üniversiteden beri Jamaika senin, Suriye benim, alıp başımı gidiyorum. Kendi seyahat bloğumu tasarladım. Gördüklerimi daha iyi anlatabilmek için profesyonel seyahat fotoğrafçılığı eğitimine başladım. Son bir yıldır, dünyanın en iyi seyahat dergisi kabul edilen Travel + Leisure için gittiğim şehirleri ve Türkiye’yi, fotoğraflıyor ve yazıyorum. 
* Dizginlenemez bir twitter müptelasıyım. Dünyanın neresinde olursam olayım; bir olay vuku bulduğunda, elim televizyon kumandasından önce twitter’a gidiyor.
* Burada ne işim mi var? 6 yaşında manşetlerinden okuma-yazmayı söktüğüm, 8 yaşında Hürriyet Çocuk Kulübü Resim Yarışması bahanesi ile içine sızdığım bu gazetede yazmak; benim en büyük hayalimdi. Ama işin aslı, söyleyecek sözüm var. 
* Merak edenler için son bir bilgi; 30’ların başındayım. Selanikli olan anneannemin 97, büyük anneannemin 107 yaşına kadar yaşadığını göz önüne alırsak; henüz yolun başındayım.

Haberin Devamı

Alaçatı’yı seviyorum, ama fahiş fiyat istemiyorum

Alaçatı’yı küçükken, her cumartesi annemin zorla pazara sürüklediği zamanlarda bile sevdim. Hayır, “şu anda içler acısı halde” demeyeceğim. Dönüşümden mutlu olan azınlıktanım. Hele arka mahalle Hacı Memiş; bir sanat sokağına dönüştürülebilirse tadından yenmeyecek. Benim derdim, ucu her yaz artan fiyatlarda; yediğimiz kazıklarda... Sezon da bir uzasa, boş geçen 10 ayın faturasını ödemesek.

İzmir Hava Limanı’nda taş yiyin!
* Sabahın kör vakti şehr-i İstanbul’a uçacağım. Afyonu saat 10.00’dan önce patlamayan ben kurt gibi açım. İzmirli işi “gevrek-peynir-çay” hayali kurmaktayım. Ama o da ne? İçine zar gibi incecik kaşar katılmış bildiğin gevrek 5.75 TL! El kadar börek 7.75! Yemiyorum kardeşim. Peki ya bu duruma kim dur diyecek? Hiç kimse.

Vapurumu geri istiyorum

* Bu kış başında İzmir’de deniz yolu ulaşımı, İZBAN’a talep yaratmak amacı ile kısıtlanmıştı. Hafta içi 00.00, hafta sonu 01.00’e kadar süren Alsancak-Karşıyaka hattının son vapuru, bir anda akşam 8’e çekilmişti. Madem mevsim kış, ne işin var sokakta? Bin son vapura, vakitlice dön evine! Yaz ayları için şimdilik bu akla ziyan uygulamadan vazgeçildi. Sonbahardan itibaren akşam saati bara, konsere, tiyatroya gidip Karşıyaka’ya vapurla dönmek “yassak kardeşim...”

Deniz varken kara niye?

Haberin Devamı

* Yunanistan’ın en dandik adasından, İtalya’nın denize kıyısı olan köylerine kadar, Avrupa’nın her yerinde şehirlerarası ulaşımınızı deniz yoluyla gerçekleştirebilmeniz mümkün. Ama Türkiye’de ne mümkün... Diyorum ki, bu uygulamayı İzmir’den başlatsak? Kuruversek Urla’ya, Çeşme’ye, Foça’ya, Karaburun’a birer iskele, her yere denizden ulaşsak ne güzel olmaz mı?

İZBAN’da sardalye buğulama

* İZBAN şu kente yapılan en iyi yatırımlardan biri. Ancak sabahları işe gidiş saatinde “kısa tren” geldiği için bu konfordan vazgeçmiştim. Balık hafızamla bu kararımı da unutmuşum. İZBAN hatırlattı, sağ olsun. Geçen Cuma, bu kez iş çıkışı, 5 adetcik vagondan oluşan bir trenle, her bir vagon içinde 1500 İzmirli, istiflenerek yolculuk ettik. Sonuç: Tren uzamazsa kendi adıma bir kez daha o cendereye girmeyeceğim.

Yazarın Tüm Yazıları