Patara müze kent olsun

Patara’dan para kazanmak istiyorsanız oraya beton villalar dikmek yerine, burayı müze kent mantığıyla kurgulayın. Ama amaç, Antalya’nın doğusunda yer kalmadığı için buraları betona açarak rant kapısı yapmaksa başka...

Dünden devam edelim...
Patara Antik Kenti’nde yıllardır arkeolojik kazı çalışmaları yürütülüyor. Beton villalar da kazı alanının yakınına dikiliyor. Ve bunlar “Koruma Planı” adı altında yapılıyor. O bölgeden bir parçayı koparıp sözde koruyorlar ama aslına bakarsanız, yasal zemine oturtularak bölge betona açılıyor.
Yıllardır antik kentteki bir yapı öne çıkarılarak Patara’nın çekim merkezi yapılacağı söyleniyor. Bu yapının ilk başta dünyanın ilk demokratik parlamentosu olduğu söylendi. Sonra bu tanım Likya Birliği Meclis Binası olarak değiştirildi, restorasyonu için 5 milyon TL ödenek alındı. Türlü spekülasyonlar yapıldı, epey tartışıldı. 2005’te New York Times gazetesinde Richard Bernstein imzasıyla çıkan haberde, Amerikan Anayasası’nı yazanların 2 bin yıl önce Patara’da bulunan Antik Likya Federasyonu’nu örnek aldığı bilgisine yer verildi.
Bu haberden sonra burasının iyi bir tanıtım malzemesi olarak kullanılabileceği düşünüldü. Bu arada bazı itirazlar yükseldi. Türkiye Tabiatını Koruma Derneği (TTKD) Antalya şube Başkanı Hediye Gündüz, bu binanın tarihteki ilk demokratik meclis olduğu öne sürülerek yapılacak villaların yüksek fiyatla satılmasını sağlamanın yolunun yapıldığını iddia etti.
Akdeniz Üniversitesi Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sencer Şahin’in iddiasına göre de yapı meclis binası değil, konser salonuydu.
İtirazların ortak paydası, bir değer olarak bu yapının etrafında bir rant yaratılmaya çalışıldığı görüşüydü.
Patara Özel Çevre Koruma Bölgesi birçok uluslararası sözleşmelere konu olan, Avrupa Yaban Hayatını Koruma Birliği’nin de yakından izlediği bir yer. Birkaç yıl önce Türkiye, burayı Dünya Kültür Mirası listesine aldırmak için girişimde bulundu. Ama bu nasıl bir çelişki ki, şimdi buraya beton villalar yapılmasına seyirci kalınıyor.

HALK SEFA SÜRMEK İSTİYOR

DHA’nın konuştuğu, inşaata onay verenlerden Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun Antalya Bölge Müdürü Melike Gül, “3’üncü derece arkeolojik SıT alanlarına yapılaşma izni verilebilir. Burada da öyle olmuştur” diyor. Oysa bölgedeki kazının başkanı Havva Işık ve eşi Fahri Işık yıllar önce 27 villanın yükseldiği yer için “Burası 1. derece arkeolojik SıT alanı olmalı. Çünkü nekropol var” demişlerdi.
Fakat şu anda inşaatları ruhsatlandıran Ova Belediyesi burada sondaj çalışması yaptıklarını ve hiçbir kültür ve tabiat varlığına rastlamadıklarını bildirdi. Oysa sondaja gerek bile yok, yüzeyde bir sürü arkeolojik eser sağa sola yayılmış vaziyette duruyor.
Halk para kazanmak istediğinden inşaatlara sesini çıkarmıyor. “20 yıldır kahrını çektik, biraz da sefasını sürelim” diye düşünüyor. Yetkililer “Bu kadarcık yapılaşma Patara’yı bozmaz” diyor.
Antalya’nın doğusu, Belek, Alanya, Side ve Kemer’e kadar olan alanda boş bir yer kalmadığı için şimdi rant kapısı olarak bu civarlar görülüyor anlaşılan.
Bence de Türkiye kendini iyi pazarlayamıyor. Bu yolda elimizdeki malzemeyi iyi kullanamadığımız doğru.
Ama bunu yapmanın yolu orayı betona boğmak değil. şimdi 400 villa yaparsınız, göz açıp kapayana kadar tepeler binayla dolar. Yapılaşma baskısı bir kere geldi mi önü alınamıyor. Çünkü ucunda rant var.
Buraya çivi çakılmamalı. Patara, müze kent mantığıyla kurgulanmalı. Tarih ve doğal doku korunmalı. Müze kent olduğunda, insanlar oradaki doğal yaşamı görmeye, yaşamaya gelir ve giderler. Çok da yüksek miktarda para bırakırlar.
400 tane villa yaparsanız oraya 2000 kişi gelir, yerleşir. Orası artık o 2000 kişinin olur.
Müze kent yaparsanız, yılda bir milyon turist gelir.
Bu kadar basit.
Yazarın Tüm Yazıları