Kimle konuşsam öyle diyor

PAZAR akşamüzeri bir arkadaşım aradı.

“Bugün ne seçim, ne AK Parti, ne CHP, ne kaset var. Bütün Türkiye Fenerbahçe’yi konuşuyor” dedi.
Seçim kampanyası kısa olduğu halde, çoğumuza haddinden fazla uzun geldi.
Hayatımızda hiç görmediğimiz kadar belden aşağı düşürülmüş; itibarını, itibarıyla birlikte ilgisini de kaybetmiş bir seçim kampanyası yaşıyoruz.

Son günlerde İstanbul’da ve gittiğim yerlerde konuştuğum insanlarda gözlemlediğim şey şu.
ORTAK KANAAT 1: Kamuoyu anketleri büyük ölçüde itibarını kaybetmiş.
Bunun sebebi, araştırmaların doğruyu yansıtıp yansıtmaması değil.
Kutuplaşmış Türkiye’de insanlar, “inanmak istediği sonuca inanıyor”.
Bir bölümü AK Parti yüzde 50 oy alır diyor. Öteki yüzde 40’ın altına iner diyor.
ORTAK KANAAT 2: İnsanların büyük çoğunluğu AK Parti’nin yine birinci parti olarak çıkacağına inanıyor.
ORTAK KANAAT 3: İnsanların büyük çoğunluğu AK Parti’nin çıkaracağı milletvekili sayısında azalma olacağına inanıyor.
ORTAK KANAAT 4: İnsanların küçümsenmeyecek bir bölümü, daha dengeli bir Meclis’in, demokrasiyi kuvvetlendireceği görüşünde.

Bir de benim kişisel tahminlerim var.
TAHMİN 1: Seçim sonucu ne olursa olsun, 12 Haziran’dan sonra bizi büyük sorunlar bekliyor.
TAHMİN 2: En büyük sorun hiç kuşkusuz Kürt meselesi olacak.
Bir DTP milletvekilinin “12 Haziran’dan sonra konuşmalarımızı valilik binasında yapacağız” sözü, gelen dalganın tehlikesi hakkında fikir veriyor..
TAHMİN 3: Bu sorunu bir partinin tek başına çözmesi mümkün değil. Bütün Türkiye’yi kapsayan bir mutabakata ihtiyacımız olacak.
AK Parti’nin tek başına anayasayı değiştirecek çoğunluğu elde etmesi, çözümü kolaylaştırmayacak, tam aksine zorlaştırabilir.
Çünkü, böyle bir sonucun AK Parti liderlik kadrosunda yaratacağı psikoloji, hem yeni anayasa, hem de Kürt sorunu için kaçınılmaz olan toplumsal uzlaşmayı zorlaştırabilir.

Bir de ekonomi var.
BAŞKALARI DİYOR 1: Türk ekonomisi aşırı ısındı. Önümüzdeki günlerde yeni bazı ayarlamalara ihtiyaç olacak.
BAŞKALARI DİYOR 2: Sandıktan kim çıkarsa çıksın, ekonomik icraat konusunda fazla seçeneği yok.
BAŞKALARI DİYOR 3: Kesinlikle Yunanistan olmayız. Ama İspanya örneğini de göz ardı etmemeliyiz.
KUKUMAV KUŞLARI MI Bu yorumları yapan “Konuşan kafalar” kim? Kara gözlüklü kukumav kuşları, felaket tellalları mı? Onlar kendilerine, “posta güvercini” denmesini tercih ediyorlar.
Yakın geleceğin “katı gerçeklerinden”, bugünün “pembe hayallerine” haber taşıyan güvercinler.
BİR DE WSJ VAR Dünkü Financial Times ve Wall Street Journal gazeteleri, birinci sayfalarından alarm veriyordu.
Yunanistan krizi, İspanya ve Portekiz’den sonra bütün Avrupa’ya bulaşabilir.
İspanya için bundan 3 yıl evvel, “Avrupa’nın en parlak, en dinamik ekonomisi” deniyordu.
Demek ki, en parlak yıllarla en felaket yıllar arasında bazen 5-10 ay gibi kısacık bir zaman olabiliyor.

SON SÖZ Seçimde ne sonuç çıkarsa çıksın;
AKP ister yüzde 52 alsın, ister yüzde 40 veya altı;
CHP ister yüzde 33 alsın isten 25;
MHP ister barajı geçsin, ister altında kalsın;
Bel altı kasetleri ile darmadağın olan Türkiye’nin bu gerçekleri değişmeyecek.
Yazarın Tüm Yazıları