Çığlık 4, olmuş

Wes Craven’ın yönettiği “Çığlık 4”ü neden sevdiğimi düşündüm geçen gün.

Haberin Devamı

“Mükemmel karışım” döküldü dudaklarımdan.
Wes Craven sadece korkutmamış, aksiyon ve eğlence de katmış işin içine.
Hatta komedi de.
Şerif Dewey’nin karısı ve yardımcısı arasındaki kıskançlık, nispet ve çekişme, kadının her yerde, korku filminde bile kadın olduğunun kanıtı. Filmin ince ve hoş detaylarından.
Sıkı bir sinemaseveri bir filmde en çok bilgi dağarcığını okşayan diyaloglar mutlu eder.
“Çığlık 4”te bunlardan bolca var.
Filmdeki sinema kulübü öğrencileri sayesinde korku filmleri külliyatının üzerinden geçilmesi ve eski korku filmlerine yapılan göndermeler sinemaseverler için bonus değerinde. (Bu arada “Testere 4”ü fena harcamışlar, ama o da hak etmişti, öyle değil mi?)
“Çığlık 4”ün başı ve sonuna ayrı bayıldım.
İlk 10 dakika her kapı çalışında, her telefon sesinde zıpladım yerimden.
Ve finalle gelen katil...
Katili her bulduğumu sandığımda kaybetmem “Çığlık 4”ün en büyük numarasıydı benim için.
Tahmin edilemeyen ve ortaya çıktığında psikopatlığıyla ağızları açık bırakan bir katille yüzleşmeye hazır olun diyorum.
Not: “Çığlık 4”ün imdb’deki puanı 7.7.
İlk film 7.2, ikincinin 5.9, üçüncünün 5.3 olduğu düşünülürse, Hayalet Maske bir döndü, pir döndü diyebiliriz.

Haberin Devamı

Ne kadar öfkeli, o kadar şaşı!

Bir araştırmaya göre İngilizler hayatlarının ortalama olarak 3,5 yılını kızgın ve öfkeli bir şekilde geçiriyorlarmış.
Bu, her gün 1 saat 19 dakika sinirli oldukları anlamına geliyor.
İngiltere’deki araştırma öfkenin nedenlerini sırasıyla kötü müşteri hizmetleri, işyerindeki sorunlar, para sıkıntısı ve ailevi problemler olarak özetlemiş.
Bizde böyle bir araştırma yapılsa sonuçlar nasıl olurdu acaba?
Bölgeden bölgeye, şehirden şehre değişirdi tabii ama İstanbul’daysa eğer araştırma, trafik gelip ön sıraya otururdu herhalde.
Trafik bir dersek, sevgisizlik ve maçoluk da iki olur sanırım. Ne de olsa ülkede kadına, hayvana, çocuğa bolca şiddet durumları var.
Nicolas Cage bile ülke havası soluduktan sonra gidip karısını dövmekten, arabaları yumruklamaktan hapse girmedi mi!
Nicolas Cage ve şaka bir yana, bizim erkekler gerçekten de neredeyse hayatlarının bırakın üç yılını, yarısını öfkeyle, şiddetle geçiriyorlar.
Sonuç: Öfkeyle yatılıp, şaşı kalkılan bir ülkede yaşıyoruz.

Haberin Devamı

Lady Gaga canavar yaratıyor

Lady Gaga hayranlarını biraz sinirlendireceğim.
Ama yaptıklarından, yarattıklarından tamamen o sorumlu.
Hatırlarsanız Lady Gaga, 2009 MTV Ödül Töreni’nde sahneye sahte kan fışkırtan bir kıyafetle, vücudu kanlar içinde çıkmıştı.
Çok değil kısa bir süre önce de bir parfüm firmasıyla anlaştığını, kan ve sperm kokan bir parfüm çıkaracağını açıkladı.
Adı da “Monster” (Canavar) olacaktı bu parfümün.
Bu ad ona yakışır diyorum... Ne de olsa Gaga hanım marjinal olacağım diye milleti çığırından çıkarıyor, hatta canavarlar yaratıyor.
Bu canavarlardan biri, öldürdüğü kedisinin kanıyla kendisine konser kıyafeti hazırlayan bir Lady Gaga hayranı.
20 yaşındaki Angelina Barnes, kedisinin kanını yüzüne, vücuduna ve kıyafetine bulamış bir şekilde konsere giderken yakalandı.
Yakalandı da ne oldu peki?
Bizdeki gibi serbest kalmadı neyse ki.
Sorunlu kız hemen hastaneye kaldırılarak tedavi altına alındı.
Ama Lady Gaga hâlâ ortalarda dolaşıyor!

Haberin Devamı

İnternet arkadaşım

Hürriyet’te yayınlanan, TNS’nin Türkiye Profili Araştırması’nın sonuçları pek çok açıdan ilginçti.
Türkiye’de internetin en büyük amacı arkadaşlıkmış...
Sosyal paylaşım sitelerini kullanarak arkadaş edinen ve sohbete dalanların sayısı her geçen gün artıyormuş.
İnterneti kütüphane ve bilgi bankası gibi kullandığım için şüpheyle baktım kendime.
Arkadaş sohbetim de yok üstelik!
Ben arkadaşlıklarımı göz göze, hadi olmadı ses sese yaşıyorum hâlâ.
Araştırmaya göre internette arkadaşlığı bilgi edinmek, müzik dinlemek ve bankacılık işlemleri izliyormuş.
Burada müzik dinlemek şıkkını görünce içim yandı.
Çünkü bunun çoğu korsan ve bedava dinleniyor.
Geçenlerde fotoğrafçı Tamer Yılmaz’la konuşurken bunun asıl suçlusunun bedavacı zihniyet değil, ödeme şeklini kolaylaştırmayan sistem olduğu konusunda hem fikir olmuştuk.
Millet eminim üç-beş kuruşunda değil (ki parasıyla şarkı dinlemek gerçekten para değil) prosedürde, uygulamada.
Bu engelleri aşmak korsana en büyük darbe olacaktır.

Yazarın Tüm Yazıları