Bu sergide otomotivin nasıl uçtuğunu görün

Güncelleme Tarihi:

Bu sergide otomotivin nasıl uçtuğunu görün
Oluşturulma Tarihi: Mart 26, 2011 00:00

Münir Nurettin Selçuk’un meşhur bestesi ‘Otomobil Uçar Gider’ bu kez bir sergiye ilham verdi. ‘Otomotiv Uçar Gider’ sergisi 23 Nisan’a kadar Gebze Organize Sanayii Bölgesi’nde. ‘1905-1982 Dönemi Türkiye’de Otomotiv Afişleri Sergisi’nde Süleyman Dilsiz Koleksiyonu’ndan yaklaşık yüz tane orijinal otomobil reklam afişi yer alıyor. Dünya Genç Girişimciler Örgütü (JCI) Türkiye tarafından ‘Türkiye’nin En Başarılı On Genci’ yarışmasında Ahlaki Liderlik ve Çevre Bilinci kategorisi birincisi seçilen Süleyman Dilsiz’in tek özelliği otomotiv sektöründe iş geliştirme müdürü olması değil. Dünya Gazetesi’ne makale yazıyor, sosyal sorumluluk projeleri yürütüyor ve televizyonda özel tariflerle balık pişiriyor

Serginin yaratıcısı Süleyman Dilsiz; “Otomobil gibi değerli bir unsurun ekonomilere lokomotif etkisi var. Bu sektördeki değişimler ekonominin tümünü yakından etkiliyor. Kendi markamızla otomobil üretimi gündemden düşmüyor. Bu değer zinciri yüksek sektörün geleceğini şekillendirmek için; tüketim alışkanlıkları ve üretim altyapısındaki değişimi gelecek kuşaklara aktarmak şart. Bu bilinçle; 1905-1982 dönemi yazılı basınındaki reklam afişlerinden oluşan kişisel arşivimi ‘Otomotiv Uçar Gider’ adıyla sergileme kararı aldık,” diyor.
Pek çok ilki barındıran bu sergi basın reklamlarının değişimine de ışık tutuyor. 1905-1982 döneminin Gol, İnci, Cem, Illustarte Deutch, Resimli Ay, Spor Alemi ve Jübile, Hayat gibi dergileri; Servet-i Fünun, Tasvir-i Efkar, Tasvir, Ulus, Günaydın, Cumhuriyet, Vatan, Hürriyet gazeteleri ve İstanbul Ansiklopedisi’nde yer alan otomotiv (otomobil, kamyon, minibüs, otobüs, traktör, tramvay ve iş makinaları) orijinal reklam afişleri adeta bir toplumsal tarih dersi veriyor.
/images/100/0x0/55eab5b1f018fbb8f891bb5a

G20’DE OTOMOTİV MARKASI OLMAYAN TEK ÜLKE

“Fransız markaları Berliet ve De Le Haye Türkiye’ye ilk giren otomobiller. 1907’de bir aracın üretilme süresi 12 saatten bir saate düşüyor. Ekipmanlarda değişikliğe gidiliyor. Otomotiv yatırımı ağır. Markalar azalıyor, rekabet edebilmek için birleşmeler gündeme geliyor. Yüzyılın başında yüze yakın marka ve modelde üretim yapılırken günümüzde otomotiv sektöründeki üretimin yüzde 80’i yedi-sekiz markadan oluşuyor. Başbakan yerli otomobil istiyor ama sıfırdan üretim için 6-7 milyar dolar yatırıma ihtiyaç var. Fransa’da 1920’lerde 57 otomobil markası varken şu anda bu sayı 10’a ulaşmıyor,” diyen Dilsiz Türkiye’nin G20 ülkeleri içinde otomotiv markası olmayan tek ülke olduğunun da altını çiziyor.
“İkinci Dünya Savaşı’nı görmüş Almanya’nın en büyük satışı otomobil. Güney Kore 1967’de sektöre girmiş, Hyundai ile dünyanın en büyük 5. otomotiv markası olmuş. Bizdeki Devrim otomobili deneyimin mazot yokluğundan yarım kaldığı fikri hiç inandırıcı gelmiyor. Bu sektörde uluslararası politika etkili. Türkiye otomotivin yüzde 92’sini üretebilecek yetkinliğe sahip. Bir otomobilin yüz parçasının 92’sini yapabilecekken, 61’ini ithal ediyoruz. 31 birimlik faydayı ürettiğimiz halde fırsat verilmiyor, gümrük devreye giriyor. Otomotiv satışı artmasına rağmen döviz düşüyor.”

CUMHURİYETİN İLK YABANCI SERMAYESİ

Türkiye’de 1920’lerde sadece 150 tane araba olduğunu söyleyen Dilsiz, sözlerine şöyle devam ediyor: “Cumhuriyetin ilk yıllarında, Kadıköy Salı Pazarı’nda İstanbul Serbest Bölgesi var. Hükümet, aynı zamanda ilk yabancı sermaye olan Ford’a alan tahsis ediyor. 1929 ekonomik buhranıyla her şey altüst oluyor. Sonraki yıllarda Türkiye’de montaj olarak otomobil fabrikası kurulması planlanıyor. Otomotivin basın mecrasına girişi de o yıllara denk geliyor. Servet-i Fünun’da 1928’de ilk otomobil reklamı çıkıyor. Tunç devrinden bugüne otomotivin kamçı etkisi var. Üretim ne kadar artarsa milli gelir, turizm, tekstil hepsini etkiliyor. Bu sektördeki hareketlilik, ekonominin nasıl gittiğiyle ilgili en iyi fikri veriyor. Mesela şehirlerdeki çöp kamyonunun sayısı, ekonominin ısındığının kanıtı.”
Otomotiv sektöründe yoğun bir deneyimi olan Dilsiz bu sektörü öyle çok seviyor ki, sonunda işini hobiye dönüştürdü. Zaten kariyeri de otomobile ilgisiyle başladı: “Her erkeğin hayatında olan bir şey. Bireysel yolculuğum Volkswagen ve Serçe’yle başladı. Benim için tutkuya dönüştü otomobil sevdası. Afişleri 17 yıldır biriktiriyorum. Koleksiyonumda 800’ü aşkın orijinal afiş var. Türkiye’deki otomotiv şirketlerinde olmayan bir koleksiyon bu. Bunları Ortaköy, Kadıköy, Zeyrek ve Beyoğlu’ndan, yurt dışında özellikle Paris, Roma ve Viyana’dan topladım.”

KILÇIKSIZ KİTAP GELİYOR

Süleyman Dilsiz, yaratıcılığı ve girişkenliğiyle balık kültüründe de iddialı. Yakında çıkaracağı ‘Kılçıksız Kitap’ tam 8 bin balık pişirme tarifini içeriyor. Kendi deyimiyle, ‘Deniz ve balık ürünlerinde tezgahtan mideye her şey’ bu kitapta. Ayrıca www.balıkderyasi.com adlı bir sitesi de var. Dilsiz düzenli olarak dört televizyonda Sahrap Soysal, Derya Baykal ve İkbal Gürpınar gibi isimlerle birlikte balık pişiriyor. Dilsiz’in en önemli balık pişirme sırrı süt. Derya kuzusu balık, süte yatınca üstüne süt kuzusu oluyor, unutulmaz tatlar bırakıyor. Bir de özel tarhana sosu var.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!