Divan'daki yemekten tarihi komploya

ÖNCEKİ akşam İstanbul'da Divan Oteli'nin restoranında bir yemek vardı. Yemeğin ev sahibiRahmi Koç'tu.

Misafirler ise ‘‘iş çevresi’’ adı altında bir araya gelen büyük patronlardı.

İKİ EKSİK

Ancak bu yemeğe ‘‘iş çevresi’’ toplantısı demek çok doğru olmaz.

Çünkü yemekte büyük patronlardan ikisi yoktu.

Sakıp Sabancı ve Ferit Şahenk yemeğe katılmamıştı.

O nedenle iş çevresinin üyeleri bir anlamda ‘‘enformel’’ bir şekilde bir araya gelmişlerdi.

Bunu sıradan bir akşam yemeği olarak görmek de yanlış olur.

TÜSİAD Başkanı Tuncay Özilhan'ın demeci dernek içinde hálá tartışılmaya devam ediyordu.

Özilhan'ın bu çıkışı, TÜSİAD'ın kenara çekilmiş gibi görünen ağır toplarının bazıları için de sürpriz olmuştu.

Divan'daki yemek işte bu zamanlamaya oturunca özel bir anlam yüklenmişti.

Yemekte ilginç bazı konuşmalar yapılmış.

Dünkü Hürriyet'in şehir baskısında, bu yemek hakkında çok kısa bir bilgi vardı.

Ancak yemekte konuşulanların dışarı yansımamasına da özel bir önem verilmişti.

Çünkü ağır toplar, TÜSİAD içinde ikilik var görüntüsünün ortaya çıkmasını istemiyorlar.

Dışarı yansıyan bilgi, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu'nun Washington ziyaretinden aktardığı bilgilerdi.

Bunların çoğu da daha önce Hürriyet yazarı Erdal Sağlam'ın köşesinde yayınlanmıştı.

Tabii Hisarcıklıoğlu, Erdal Sağlam'ın yazmadığı bazı bilgileri de aktarmıştı.

Washington'dan gelen bilgi şuydu:

‘‘Asker gönderme kararını BM kararından sonra alırsanız, bunun kıymeti olmaz. Ayrıca o takdirde birçok ülkeden biri olacaksınız.’’

KOÇ’UN AÇIKLAMASI

TÜSİAD Başkanı'nın bu çıkışı, dernek içinde çok sayıda üye için hálá bir muamma olmaya devam ediyor.

Bazı üyeler Çeşme Oteli'nde bir akşam önce üyelere dağıtılan ‘‘key note’’ta (bilgi notunda) asker göndermeye karşı çıkma ile ilgili bir ifade bulunmadığını söylüyorlar.

Ancak Özilhan ve başka bazı üyeler de ‘‘Kesinlikle vardı’’ diyorlar.

İşte bu nedenle Divan'daki yemekte ilginç konuşmalar yapıldığına eminim.

Bu arada dikkati çeken bir gelişme daha var.

Mustafa Koç dün bir açıklama yaparak ‘‘Özilhan'ın konuşmasının yanlış anlaşıldığını’’ söyledi.

BİZDEN SAKLANANLAR

Bu açıklamanın Divan'daki yemeğin hemen ertesinde gelmesi herhalde gözlerden kaçmayacak. İster istemez bazıları bunu ‘‘Büyük patronların balans ayarı’’ olarak yorumlayacaktı.

Ama benim aldığım bilgi, yemekteki havanın sohbetin ötesine geçmediği şeklindeydi.

Sedat Ergin'in Hürriyet'te yayınlanan dizinin başlığı ‘‘Bizden Saklananlar’’dı.

Gerçekten de bu diziyi okudukça Cumhuriyet tarihinin en kritik kararlarından birinin nasıl bir ‘‘kamuflaj’’ içine saklandığı ortaya çıkıyor.

Milliyet'te Fikret Bila'nın yayınladığı anlaşma metni bu gerçeği iyice gözümüzün içine soktu.

Tezkere tartışmaları sırasında, kararı olumlu yönde etkileyecek hayati derecede önemli bazı bilgiler kamuoyundan saklanmış.

Sadece kamuoyundan değil, Meclis'ten, hatta Bakanlar Kurulu'ndan bile saklanmış.

Ben tezkerenin reddedildiği günden beri şunu savunuyorum.

Türk kamuoyu aldatıldı.

Önce bazı şaibeli kamuoyu anketleri ile aldatıldı.

Sonra Türkiye'nin lehine olan birçok gelişme kamuoyundan saklanarak aldatıldı.

Bana göre bu gerçek bir ‘‘komplo’’dur.

Zaman geçtikçe bu komplonun aktörlerinin kim olduğu daha da iyi anlaşılacaktır.

Türkiye, tezkereyi reddederek tarihi bir hata yapmıştır.

KİM BUNLAR

Kuzey Irak'ı tamamen etkisi altına alabileceği bir fırsatı kaçırmış ve bu bölgenin potansiyel bir tehlike haline gelmesine izin vermiştir.

Bu komplonun aktörleri kim derseniz, size uzun bir liste verebilirim.

Devletin en tepesinden bakanlık koridorlarına, oradan danışmanlara, medya mensuplarına kadar uzanan bir liste.
Yazarın Tüm Yazıları