Diyanet’in irşat büroları yönergesine barodan dava

Güncelleme Tarihi:

Diyanet’in irşat büroları yönergesine barodan dava
Oluşturulma Tarihi: Şubat 12, 2011 00:00

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın, “Aile sorunlarına çözüm getirme” amacıyla yaşama geçirdiği aile irşat büroları mahkemelik oldu. Ankara Barosu, irşat bürolarının dayanağını oluşturan “Aile İrşat ve Rehberlik Büroları Çalışma Yönergesi”nin yürütmesinin durdurulması ve iptali için Danıştay’a dava açtı.

Danıştay Başkanlığı’na sunulan dava dilekçesinde, 19 Mart 2010’da yürürlüğe giren yönergenin, Anayasa ve Diyanet Teşkilat Yasası’na aykırı olduğu savunuldu. Dilekçede, “Kurulan irşat evleriyle Diyanet İşleri Başkanlığı görev ve yetkilerini aşmıştır” denildi. Yönergenin, kadın ve kadın üzerinden aileye yönelik düzenlemeler içerdiğine dikkat çekilen dilekçede, Diyanet’in kadın ve aile konusunda düzenleme yapma yetkisinin bulunmadığı, bu yetkinin Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü ile Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü’ne ait olduğu vurgulandı. Dilekçede, “Sakat bir idari işlem” olarak nitelendirilen yönergeyle ilgili şu iddiaya yer verildi: “Görevi sadece din, ibadet ve ahlak konusunda toplumu aydınlatma hizmeti vermek olan Diyanet İşleri’nin, irşat evleri aracılığıyla sosyal hayatın her alanında etkin hale gelmeyi amaçladığı belirlenmektedir. Diyanet’in hizmetlerini amaca aykırı olarak, sınırsız bir şekilde genişleten yönergenin amaç, konu ve sebep yönleriyle hukuka aykırılığı da ortadadır.”

Fişlemenin yolu açılıyor

Dilekçede, yönergenin çalışma yöntemi “fişleme”, uygulaması da “ayrımcılık” olarak tanımlandı ve Anayasa’nın özel hayatın gizliliği ile eşitlik ilkesinin ihlal edildiği savunuldu. İrşat bürolarına başvuran kişilerle yapılacak her türlü görüşmeye ilişkin bilginin müftülüklerce kayıt altına alınacak olmasının “fişleme” olarak nitelendirildiği dilekçede, “İrşat bürolarıyla kişilerin inançlarına ve toplumsal konumlarına göre sınıflandırılması ve bu bilgilerin arşivlenmesi konusunda yetki verilmesi Türk Ceza Kanunu hükümlerine göre açıkça suç teşkil etmektedir” denildi.

Neden sadece kadınlar?

Yönergede erkeklere yönelik hiçbir düzenlemenin bulunmadığına dikkat çekilen dilekçede, şöyle denildi: “Yönerge hükümleri bütünüyle kadınlara yönelik olup eğitilmesi, yol gösterilmesi gerekenin ‘kadın’ olduğu düşüncesinin yaratıldığı, bu suretle erkek egemen bir modelin hâkim kılınmaya çalışıldığı ortadadır. Burada yapılan pozitif ayrımcılık değil kadını ikinci sınıf gören bir ayrımcılık uygulamasıdır. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kadını din kuralları çerçevesinde ele aldığını ve kadını korumak adına haklarına sınırlama getirecek bir ayrımcılık içerisinde olduğunu açıkça göstermekte olup yönerge Anayasa’nın eşitlik ilkesine de aykırıdır.”
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!