Pabuç çıktı mı bir kere ayaktan

ORTADOĞU’da, Arap sokağında pabuç çıktı mı bir kere ayaktan...

Haberin Devamı

Artık ne yapsanız olmaz...

O masum ve mutedil adamın çıplak ayak yürüyüşü başlamıştır bir kere.

Masumiyet kırılmıştır.

Ayakkabı çıktı mı ayaktan çatlamış tabanı toplumsal bir çatlaktır artık.

O kaderci hal isyan noktasındadır.

İşte Mısır sokaklarından bir fotoğraf.

Pabuç çıktı mı bir kere ayaktan

Gösterici almış eline ayakkabıyı, İçişleri Bakanlığı’nın kapısına fırlatıyor.

Bir başkası polise...

Ben bu ayakkabıyı daha önce de görmüşüm.

Bakınız Irak...

Saddam’ın dev heykeli indirildiğinde, bir zamanlar önünden geçerken bakmaya korktukları heykeli ayakkabılarıyla dövmüşlerdi Iraklı delikanlılar.

Pabuç çıktı mı bir kere ayaktan

Haberin Devamı

Ayakkabısını alan çıkmıştı dev Saddam heykelinin üzerine..

Daha bir de Bush’a atılan ayakkabı var.

Yani isyan işaretidir Arap sokağındaki ayakkabı.

Arkasına basılsa da, kapının önünde çıkarılsa da, yeri geldiğinde en aşağılayıcı cephanedir. Taştan, kurşundan daha etkilidir.

Ayakkabının Batı’daki karşılığı “çizme’dir...

Mesela Amerika’da İngiliz işgalcilerine karşı direnen çizgi roman kahramanı Teksas, süslü İngiliz kale komutanlarını yakaladıkça, “Çizmelerimin generali” diye aşağılardı...

Böyle bir anlamı vardır ayakkabının.

Babadan oğula geçen Ortadoğu rejimlerinde pabuç çıktı bir kere ayaktan.

Petrol krallıkları demokrasiyi istemediler.

Defalarca yazdık. İslam dünyası açlık ve sefalet içinde yüzerken, petrol devlerinin desteğiyle altın küvetlerde yıkanan diktatörlükler gün olur çatlar.

Devrilen saraylar, birer baskı ve işkence müzesi olur.

Suudi Arabistan’a gidince sormuştum:

-Irak’a demokrasi getiren ABD, neden Arabistan’a ve diğer petrol diktatörlüklerine göz yumar?

Kuveyt’i diktatör Saddam’dan kurtarır ama kurtardığı diktatör aileyi korur. Seçim yaptırtmaz...

İsyan bunadır.

Babadan oğula geçen bu baskı yönetimlerinde halk sessizce ağlardı.

Kızgınlık ve öfke bunadır.

Haberin Devamı

Arap sokaklarında pabuç çıktı bir kere ayaktan.

Ne yapsanız giydiremezsiniz...

İKİNCİ YAZI:

Şemadaki generaller ne olacak

BALYOZ davasını Sedat Ergin’den takip ediyorum.

Okuyor, inceliyor, ölçüyor, biçiyor yazıyor.

Sedat mesleğimizde az bulunan bir “ince-eleme Üstadı”dır...

Önceki gün şöyle yazdı:

“Bu belge ve şemalarda bir bölümü bugün aktif ve kritik görevlerde olan bir dizi hava subayının da ismi yer alıyor. Bunlar arasında halen Harp Akademileri Komutanı olarak görev yapan ve teamüllere göre önümüzdeki Ağustos ayında Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na atanması beklenen Orgeneral Bilgin Balanlı da var. Halen korgeneral rütbesinde olan Korcan Polatsü ve Ziya Güler ile tümgeneral rütbesinde olan Bertan Nogaylaroğlu ve Atilla Özler de yine bu şemalarda adı geçen havacı subaylar arasında.”

Haberin Devamı

Bu tespiti okuyunca Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül’ü aradım:

-Balyoz davasında yeni çıkan belgelerde bazı havacı komutanların da ismi geçiyor. Mesela birisinin Hava Kuvvetleri Komutanı olması bekleniyor. Şûra’da ne olur?

Gönül büyük bir içtenlikle cevap verdi:

- Genelkurmay dosyaları çok iyi inceleyerek teklif yapıyor. Arada bazı sıkıntılar olabilir. Ama takdir elbette siyasi otoritenindir. Mesela geçen defa üç general davalar nedeniyle kabul görmedi.

Bu sözlerden anladığım kadarıyla bu sene yapılacak Şûra’da hava kuvvetleri konusunda bir sıkıntı olabilir. Ama eğer Genelkurmay, geçen defa Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na yapılacak atamada yaşanan durumu örnek alırsa sıkıntı çıkmayacak gibi...

Haberin Devamı

Sonuçta demokrasilerde eğer sivil otorite belirleyici ise Gönül’ün söylediği anlamlıdır.

ÜÇÜNCÜ YAZI:

Sözleşmeli öğretmen işkencesi

AYLARDIR bitmeyen bir çığlık var...

Hükümetin kadro sözü verdiğini öne süren sözleşmeli öğretmenler bu sözün tutulmasını istiyor.

Parçalanmış aileler, haksızlığa uğramış genç öğretmenler kadro istiyor.

Öğretmenlerden üzerimize yağan mesajlar artık bir çığlık oldu.

Öğretmenlere göre sözü Hüseyin Çelik vermiş.

Seçimden önce acaba yerine getirilir mi diye inanılmaz bir bekleyiş var.

En azından bu öğretmenlerden bir heyeti dinleseler.

İçimizi yakan bu çığlığa bir cevap verilse...

Bu kadar acı çeken, haksızlığa uğradığını söyleyen bir öğretmen çocuklara ne öğretebilir?

Yazarın Tüm Yazıları