Silivri’de vicdanlar sızlıyor

SİLİVRİ’te ‘tutulanlar’ ne yer ne içerler, üzerlerinde bir baskı var mıdır?

Haberin Devamı

Duruşmalar sırasında öğle arasında uzaktan da olsa gazeteci Tuncay Özkan’la bir konuşma fırsatımız oldu. Mustafa Balbay, İzmir’den gelen okur ve dostlarıyla selamlaşıyordu o sırada.
Daha önce mahkeme girişinde karşılaştığımız CHP İstanbul Milletvekili Çetin Soysal, TBMM İnsan Hakları Komisyonu üyesi olarak şöyle dedi:
“Silivri’de yalnızlaştırma uygulaması vardır. Avrupa’daki cezaevlerinde ortak spor ve kültür alanları mahkûmlara nefes aldırır. Burada yok... Bu insan hakları ihlalidir. 60-70 yıl önce Sultanahmet Cezaevi’nde kalan Nâzım Hikmet, Orhan Kemal ve Aziz Nesin bu kadar eziyet görmemişlerdir.
Nâzım’a daktilo dahi verildiğini, fotoğraflardan bilinir. Silivri’de ise yok. 21. yüzyılda böyle bir insan hakları ihlali olamaz.”
Öğleden sonra duruşma başlarken uzaktan görüşebildiğimiz Tuncay Özkan’a “Durumunuz nasıl?” dedik, hemen “Çok kötü” dedi.
İnsanın vicdanı sızlıyor, empati yapmak gerekiyor.
Üç aydır Balbay’la kaldıklarını anlattı. Mine Kırıkkanat ve Yazgülü Aldoğan da el sallıyorlar Balbay ve Özkan’a... Yürekler bir kez daha burkuluyor.
- ‘Yalnızlaştırma’ uygulaması mı?
Özkan “Olabilir. Bizi ayırabilirler” diyor.
Yani, ileride tek hücrelere konulabilecekler.
Bu ‘tecrit’ anlamına geliyor.
- Yazı yazıyor, kitap okuyorsunuz tabii..
- Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdür Yardımcısı gelmişti, odada bu kitaplar çok, dedi.
- Yemek...
- Yemek getiren personel, 15 saniyede yemeği getirip gidiyor. Konuşmuyor bizimle, korkuyor. Bize domates ve marul vermişlerdi, uyarı da yaptılar. ‘Sakın bunu amaç dışı kullanmayın...’ diye... Domates ve marulun amaç dışı kullanımı nasıl olur? Bir yemek soğuk geliyor örneğin... Şikâyet edemezsiniz... Yanıtı elektrikli çaydanlıkta su ısıt, yemeğin içine dök, yağı çözülsün.
Allah’ım, ne korkunç bir şey...
MEKTUP YAZANA DAVA
- (...)
- Falih Rıfkı Atay’ın torunu mu, bir akrabası kadın bana 13 sayfalık mektup yazmış, herkesin yazdığı gibi... Baktım, mektubun birinci sayfası kalmış, öteki sayfaların satırları idare tarafından kapatılmış... Okuyamazsın deniliyor. Bize zararlı fikirlerin aşılanması isteniyor anlaşılan!
Bir açıdan sansür uygulanıyor. Bu kadıncağızı bulmuşlar, hem Beykoz ve hem Silivri adliyesinde iki kez yargılandı. Ancak insaflı bir savcının ‘Mektuplarda suç unsuru yoktur’ görüşünden sonra rahat bırakıldı.

Haberin Devamı

Bir siyasi mevta!

Haberin Devamı

AŞAĞIDAKİ iki mısra kimin için yazılmış acaba?
“Ölmek değildir ömrümüzün en feci işi
Müşkül odur ki ölmeden evvel ölür kişi”
(Yahya Kemal Beyatlı)
Ölmeden önce ölmeyi başaranlar da vardır.
Alp Arslan TELLİ

Gene SGK ve borçlanma

SOSYAL Güvenlik kurumu (SGK), nasıl oluyor da her para yatıranı (prim ödeyeni) emekli yapıyor? Bunu anlamakta zorluk çekiyorum.
Avrupa’da emekliliği hak etmek için 65 yaşına kadar çalışmak gerekiyor. Malûlen emekliliğin yaş sınırı yok. Ama gelin görün ki SGK böyle bir yaş sınırını tanımıyor ve kendi koydukları yasaları dahi hiçe sayıp, Avrupa’dan gelen her bireyi sigorta primini yatırdıktan sonra emekli yapıyor ve maaşını ödüyor. Bunlarsa yaşadıkları ülkede çalışıyor veya sosyal yardımlar alıyorlar, (hatta bu parayla hacca gidenlerin de var olduğu söyleniyor) dolayısıyla devlet soyuluyor.
Hal böyle olunca Türkiye’deki vatandaş da gayet doğal olarak isyan ediyor. SGK’da çalışıp da kendi yasalarını hiç bilmeyenler olduğundan ortalık tam bir kargaşa içinde.
Nasreddin Hoca misali, (parayı veren düdüğü çalar). Bunun yıllardır, ‘yasa çıktı çıkalı’ böyle olduğunu bildirmek isterim.
Mustafa ÖZKAN
FRANSA

Haberin Devamı

GÜNÜN İKİ SÖZÜ

Tıksırıncaya kadar
“Başbakan‚ ‘aksırıncaya tıksırıncaya kadar’ diyerek alkol kullananları aşağılıyor. Tevfik Fikret’in o meşhur şiirini de yanlış biliyor. Tevfik Fikret ‘Yiyin efendiler yiyin? /Bu han-ı iştiha sizin/ aksırıncaya, tıksırıncaya kadar yiyin’ diyerek alkol kullananlara değil, devleti soyanlara sesleniyor.“
(HAS Parti Genel Başkanı Numan Kurtulmuş)

Tayyip Erdoğan olsun
“ALİ Sami Yen büyük bir isimdir. Tarihe mal olmuştur. Ama Galatasaraylıların yerinde olsam Ali Sami Yen yerine, Tayyip Erdoğan  Stadyumu yazarak bu yapılan haksızlığın cevabını veririm. Bu tesisler, hem Galatasaray’a, hem Türk futboluna hayırlı olsun.”
(Trabzonsporlu işadamı İbrahim Cevahir)

Yazarın Tüm Yazıları