Viskinin memleketinden izlenimler

Siz burada muhtemel içki yasağını tartışırken, ben İskoçya’da viski tadımındaydım. Merak ediyorsanız söyleyeyim... Hayır, aksırıp tıksırıncaya kadar içmedim.

İskoçya’nın Highlands yöresindeki en eski viski imalathanesi Strathisla’dayım. Burası tüm dünyada Chivas Regal’in evi diye biliniyor çünkü hem Chivas Regal harmanlarının hem de Royal Salute’un temelinde burada üretilen malt viski bulunuyor. Her yıl bu damıtımevini binlerce kişi ziyaret ediyor. Sıra bende. Chivas’ın marka temsilcilerinden biriyle viski yapım sürecini adım adım yerinde izliyorum.
Kapıdan girer girmez büyük, kırmızı bir makine görüyorum. Bu bir tür değirmen. Burada malt halindeki arpa öğütülüyor ve “ezilmiş malt” adı verilen una çevriliyor.
Sırada mayşeleme işlemi var. Ve havada felaket bir koku... Dev bir kazanda bulanık bir su kaynıyor. Mayşeleme sürecinde arpa tanelerinin içindeki şeker çıkarılmaya çalışılıyor. Bu da ezilmiş malt şekerlerin erimesine yardım eden sıcak su ile karıştırılarak sağlanıyor. Altı saat süren bu işlemin sonunda ortaya çıkan sıvıya “wort” deniyor.
Ardından fermantasyon geliyor. Dev fıçılar düşünün. Ama dev. Birkaç katlı bina yüksekliğinde...
Bugüne kadar bir korku filminde olsun, aksiyonda olsun, neden birilerinin bu dev fıçıları bir sahnede kullanmayı akıl etmediğini merak ediyorum. Kapağını kaldırdığınızda içinde köpüren binlerce litrelik bir sıvı görüyorsunuz. Bence “Kurtlar Vadisi ıskoçya” çekildiğinde bir sahnede mutlaka bir-iki adamı aslanlara atar gibi bu fıçılara fırlatmalılar.
Meyşeleme sürecinden gelen 24 bin litre “wort” bu ahşap kazanlara konup üzerine maya ekleniyor. Bu aşamada üç şey üretiliyor: Isı, karbondioksit gazı ve “wash” adlı, yüzde 8.5 civarında alkol oranına sahip, biraya benzer çok tatlı bir sıvı.
Damıtmanın yapıldığı alan ise tesisin en havalı yeri. Devasa bakır imbikler var. Damıtma işte bu imbiklerde yapılıyor. Elde edilen alkollü içki Avrupa ve Amerikan meşesinden yapılan fıçılarda yıllanmaya bırakılıyor.
Viski yıllandıkça her yıl her fıçının yüzde ikisi buharlaşarak kayboluyor. Pintilikleriyle bilinen İskoçlar, her fırsatta viskinin buharlaşan kısmına yansalar da buna “meleklerin payı” diyorlar.
Viski ideal yaşına ulaştığında harmanlama tesislerine götürülüp Chivas Regal ve Royal Salute olarak şişelenmeden önce tahıl viskisi ile harmanlanıyor.
Damıtımevi turundan sonra viski tadımı için masaya oturuyoruz. Chivas’ın marka temsilcisinden iki kere fırçayı yiyorum. Birincisi “tadım” dediğim için. Burada tatmaktan daha önemli olanın koklamak olduğunu söylüyor.
Önümüzdeki beş bardaktan ilkinde beyaz bir sıvı var. Bu, içkinin henüz fıçılara konmamış hali. Marka temsilcisi bu sıvının vaktiyle damıtımevinde çalışan işçilere molalarda verildiğini çünkü bunu içenin hızlı sarhoş olsa da hızla ayıldığını anlatıyor.
“İşte gece hayatının aradığı formül” diyorum.
İkinci fırça burada geliyor: “Ama bu aşamada adı viski olmuyor. Ve hayır, viski sarhoş olmak için içilmez.”

Hayaleti değil Başbakan’ı gördüm

İskoçya gezimin en etkileyici kısmı kaldığım evdi. Jane Austen romanlarındaki gibi havalı bir köy evi... Chivas Brothers’a ait konuk evi Linn House 1878 yılında inşa edilmiş, döneme uygun şekilde 19’uncu yüzyıla ait antikalarla dekore edilmiş.
Ev ihtişamının yanı sıra hayalet efsanesiyle de biliniyor.
Linn House’da senelerdir çalışan bir kişi odalardan birinde hayalet gördüğünü iddia ediyor.
Evin eski sahibi olan ıspanyol kadının o odada vefat ettiği ama evi çok sevdiği için ruhunun Linn House’u terk etmediği söyleniyor.
Ben hayaleti olmasa da rüyamda Başbakan’ı gördüm. “Aksırma, tıksırma” diyordu.
Ya bir yerim açıkta kaldı ya da viskiyi fazla kaçırdım, bilmem.
Yazarın Tüm Yazıları