"Dilovası'nda ölümler ortalamanın altında"

Güncelleme Tarihi:

Dilovasında ölümler ortalamanın altında
Oluşturulma Tarihi: Ocak 13, 2011 11:42

Dilovası'nda yaşanan hava ve çevre kirliliğiyle ilgili 2006'da kurulan ve yaklaşık 6 ay çalışma yapan Meclis Araştırma Komisyonu Başkanı Eyüp Ayar, “Ölüm sonuçlarına baktığımızda Dilovası'nda kanser nedeniyle yaşanan ölümlerin oranı Türkiye ortalamasında altında” dedi.

Haberin Devamı

AK Parti Kocaeli Milletvekili Ayar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 2006 yılında Kocaeli Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu'nun Dilovası ile ilgili bir takım iddiaları üzerine Dilovası Meclis Araştırma Komisyonu'nun kurulduğunu hatırlattı.
2006'nın sonunda başlayarak 2007'nin şubat ayına kadar devam eden çalışmalar kapsamında hava ve çevre kirliliği konusunda çok kapsamlı bir rapor hazırlayarak bunu Meclis'e sunduklarını ifade eden Ayar, şöyle devam etti:

“Dilovası'nda sadece hava kirliliğini değil bütün kirleticileri tespit ettik. Bunlarla ilgili hazırladığımız raporda çözüm önerilerini ortaya koyduk. Sorun nedir? Çözümler konusunda neler yapılabilir? Bunların da kimler tarafından yapılacağı anlattık. o dönem raporumuzun ardından oradaki tüm fabrikalar denetimlerden geçirildi. Çevre ve hava kirliliği konusunda önlemlerin alınması için firmalara o dönem 2006 sonuna kadar müsaade edilmişti. Mesela bir fabrika tamamen yenilenmek durumunda kaldı. Çevre ve hava konusunda duyarlı olmayan fabrikalara da bazı yaptırımlar uygulandı. Alınan önlemlerin sonucunda Dilovası bölgesinde çevre ve hava kirliliği konusunda önemli gelişmeler kaydedildi. Ayrıca ilçedeki farklı yerlere kurulan ölçüm cihazları ile sürekli kontroller yapılır hale geldi. İnternet üzerinden de herkes Dilovası'ndaki hava kirliliğinin ne olduğuna ulaşabilir.”

Dilovası'nda yıllara göre yapılan hava ölçüm değerlerinden de bahseden Ayar, 2006 yılında Dilovası'nın havasındaki partiküler madde, hidrokarbon ve oksit oranının çok fazla olduğunu ifade etti.

Ancak komisyonun çalışmalarının ardından hava ve çevre kirliliğinin engellenmesi konusunda çok önemli çalışmalar yapıldığını ve bu oranların aşağı çekildiğini dile getiren Ayar, şunları kaydetti:

“2006 yılında ortalaması bin civarında olan partiküler madde oranı 2007'de 81'e, 2008'de 88'e, 2009 72'ye, 2010'da 78'e indi. Kükürtdiyoksit ise 2006 yılında 60, 2007'de 5, 2008'de 4, 2009'da 7, 2011'de 11; azotoksit 2006'da 90, 2007'de 31, 2008'de 38, 2009'da 49, 2010'da 46; total hidrokarbonlar ise 2006 yılında 500, 2007'de 92, 2008 277, 2009 211, 2010'da 288 olarak ölçüldü. Bunlara baktığımızda hava kalitesinde önemli bir düzelme olmuştur. Avrupa Birliği standartlarına göre de hava ölçümlerinde bu 4 madde ölçülüyor. Olması gerekenin üzerinde herhangi bir kirlilik Dilovası'nda söz konusu değil. Hatta Gebze, Körfez ile Dilovası arasında bir fark yok.”
Kanserden dolayı ölüm oranları konusunda 2006 yılında ellerinde herhangi bir veri olmadığını dile getiren Ayar, belediyenin vatandaşların beyanı sonucu hazırladığı ölüm nedeni raporunun da bilimsel olmadığını kaydetti.

O dönem hazırladıkları rapor doğrultusunda Kocaeli Kanser Erken Teşhis Merkezi kurulduğunu vurgulayan Ayar, şöyle konuştu:
“Merkez, 3 yıllık raporlarını yayınlıyor. Kanserle ilgili Dilovası'ndan bir vaka gelmişse bu hemen belirleniyor. Merkezin verilerine göre 2006'da 7, 2007'de 13, 2008'de 15 kanser vakası tespit edildi. 2006 yılında Dilovası'nda 23,
2007'de 14, 2008'de 17 kişi kanserden ölmüş. Şimdi dünyadaki kanserden ölüm
oranları yüzde 12-13 civarlarında Türkiye'de de bu civarda. Türkiye'de kalp ve damar hastalıklarından ölüm birinci, kanser ikinci sırada. Ölüm sonuçlarına baktığımızda baktığımızda Dilovası'nda kanser nedeniyle yaşanan ölümlerin oranı Türkiye ortalamasında altında. Hava kirliliğinde çok büyük bir düzelme var. Dilovası'nda ölenlerin üçte birinin kanserden öldüğü doğru değil.”

HAMZAOĞLU'NUN İDDİASI

Dilovası'nda çocukların dışkılarında ve kanlarında, annelerin sütünde ağır metaller tespit edildiği iddiaları da olduğunu dile getiren Ayar, bunun da Hamzaoğlu'nun çalışması olduğunu ancak tam net bir şekilde ortaya konulamadığını kaydetti.

Dilovası'nda kanser vakası fazlaymış gibi göstermenin yanlış olduğunu dile getiren Ayar, şunlar kaydetti:

“Derince'de Tüpraş ve gübre fabrikaları bulunuyor. Gebze'de de çok sayıda fabrika var. Dilovası'nki kadar sanayileşme buralarda da var. Ancak Dilovası'nda hava sürkilasyonu yeterli değil. Dilovası'nda çok sayıda sanayi kuruluşu var ve gelmeye devam ediyor. Aynı zamanda Dilovası'nda 9 tane liman var. Dilovası'nın tamamı limanlarla kaplı. TEM Otoyolu, D-100 Karayolu buradan geçiyor. 2006 verilerine göre günde 114 bin araç geçiyor. Bunların vermiş olduğu bir kirlilik var. Taş ocakları ve kömür depolarından kaynaklanan sıkıntılar var. Dil Deresi'nden zehir akıyor ve hala da temizlenmiş değildir. Dil Deresi'nden 4'üncü derece kirli su aktığı ortaya çıkmıştı. Yani hiçbir canlının yaşaması mümkün değil. Yani Dil Deresi'ndeki sudan da çok ağır mtaller çıkmıştı. Yani normalin 200-300 katı ağır metal çıkmıştı. Gebze'de başlayan ve Dilovası'nda denize dökülen Dil Deresi, Körfez'in kirliliğinin yüzde 40'ını sağlıyor. Bu konuda bazı çalışmalar yapıldı ancak yeterli değil.”

“Dilovası'nı sürekli bir kanser ovası gibi gösterilmesinin insanların psikolojisini bozduğunu ve huzursuz ettiğini dile getiren Ayar, şunları dedi:
“Onur Hamzaoğlu, daha önce de yapmıştı gene de yapıyor. Bilimselliği ortaya konulmamış ne olduğu tam da tespit edilememiş bir yerden bir rakam ortaya atıyor. Sadece Dilovası'na münhasır bunu yapıyor. Onun da başka niyetleri var onu da biliyorum. Dilovası hassas bir yer. Burayı kaşımanın tahrik etmenin bir anlamı yok. Yani Gebze ile Dilovası'nın fazla bir farkı yok. Bu hoca Dilovası'nı kafasına takmış. Dilovası'nı tahrik etmeye, oradaki insanların psikolojisini moralini bozmaya gerek yok. Gebze'de, Körfez'de çevre kirliliği konusunda ne varsa Dilovası'nda da o var.”

AKARYAKIT TANKI TEHLİKESİ

Dilovası Meclis Araştırma Komisyonunca hazırlanan raporda petrol ve kimyasal ürünlerin tanklarda depolanması sonucu oluşabilecek yangın, patlama ve sızıntı gibi risklere karşı her türlü tedbirin alınması gerektiğini vurguladıklarını anlatan Ayar, ayrıca orman alanı içerisindeki tanklarının kaldırılması ve yenilerinin kurulmamasını raporda belirttiklerini vurguladı.

Raporda büyük kapasiteli yanıcı ve tehlikeli madde tesislerinden kira sözleşmesi bitenlerin sözleşmelerinin yenilenmemesini de istediklerini kaydeden Ayar, şöyle konuştu:

“Bu tankların kaza anında patlama ev yangın anında Dilovası için çok büyük risk oluşturuyor. Dilovası'nda yaklaşık 721 tank var. Bunların kapasitesi 713 bin 251 metreküp. Bunlar akaryakıt ve kimyevi maddelerin depolandığı tanklar. Biz bu tankların yapılmamasını önerirken orada yeni yeni tanklar yapılıyor. Bunlarla ilgili çeşitli yerlere müracaat ettik. Buı bölgeye artık yeni tankların yapılmaması gerektiğini defalarca söyledik. Çeşitli firmalar tank yapmaya devam ediyor. Limanlarda da yeni yeni büyük tanklar. yapılıyor. Bunlar o bölgeye büyük risk getiriyor.”

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!