Yanma anıları

İNTİHAR süsü verilen cinayetler, rüşvetler, peşkeş çekilerek yapılan özelleştirmeler, silah kaçakçılığı, akrabacılık, politikacıların yalanlarla halkı uyutup, attıkları büyük kazıklar...

Doğal kaynaklarının özelleştirilmesinin, başarısız yatırımların ve yoz siyasetçilerin bir ülke ekonomisini nasıl çökerttiğini gösteren işsizlik ve açlık içinde cebelleşen insanlar.
Fernando Solanas imzalı “Yağma Anıları” Arjantin’in sistematik olarak yağmalanmasını gözler önüne seriyor. (bir diktatör veya askeri cunta tarafından değil, demokratik yollarla seçilenler tarafından)
Özellikle açlıktan ölme durumuna gelmiş çocukları tedavi eden iki doktorun ‘yetersiz beslenme bir sosyo-ekonomik ve kültürel hastalıktır ve herkese bir iş vererek tedavi edilebilir, herkese yiyecek vererek değil’ cümleleri önemli.
İzlemeyenlere tavsiye ederim.
Durup dururken gelmedi aklıma elbette bu belgeseli tavsiye etmek.
Geçen hafta Wikileaks’in Türkiye depremi konuşulurken gözden kaçan ve geçiştirilen küçük bir yağma haberi “ilgisiz” olsa da çağrışım yaptı.
Kırklareli’nde geçen hafta yağışlardan dolayı ön duvarı yıkılan 130 yıllık tarihi binanın malzemeleri vatandaşlar tarafından çalındı... Yan tarafta başka bir vatandaşa ait tarihi binanın da yan duvarları yıkıldı. Yan duvarı yıkılan binanın içerisine giren bazı kişiler evin avizelerini söktü.
Asıl depremin, içimizde yaşandığını hissettim bu haberde. Wikileaks‘de değil.
Deprem değil hatta yanma.
Yanıyoruz farkında mısınız ?
Cayır cayır yanıyoruz...
Geçen yıllarda Güney Amerika’daki yağmalama olaylarını izlerken “bizde olmaz öyle şey, kültürümüzde yok” diyenler...
Bizdeki yağma olayından sonra yapılan resmi açıklamada deniliyordu ki “ihtiyaç sahibi bazı vatandaşlar tarafından tahtalar sökülerek, yapı çökmüş durumda”
“İhtiyaç sahibi” bakın...
Mazur görme... Hak verme...
Açlıktan desem, anlamaya çalışsam. (ki biz çalmaktansa açlıktan ölmeyi tercih eden bir millettik)
Değil...
Orada gördüğüm yağmalanan tarihi bir binanın tahtaları değil...
Ruhları çoktan yağmalanmış insanlar...
Son kullanma tarihi geçmiş ilaç gibi kendine yararı olmayan başkasına zarar veren insanlar.
Ülkemizde tabaklar, televizyonlar, avizeler yağmalanırken, şenlik havasında geçen bu insan eylemi belleğimden silinmeyecek...
Namusu bacak arasında, utanmayı çıplaklığında sanan bir toplumda siz dayanabilecek misiniz daha fazla yağmalanmaya?
Her şeyimizle yağmalanırken, biz yanarken...
Cayır cayır ...
“Her şey payına düşeni alır bu yağmada;
Rüzgar sesimizi,
Güneş gölgemizi
Ve akıl gerili kalır yıldızların ağında..”*
Hepimizin bir yağma anısı olacak bir gün belki de...
Ve umarım sadece anı olacak....
* Ahmet Hamdi Tanpınar
Yazarın Tüm Yazıları