12 Eylül’ün ayak sesleri

Güncelleme Tarihi:

12 Eylül’ün ayak sesleri
Oluşturulma Tarihi: Aralık 05, 2010 00:00

Foto Muhabiri Kadir Can, Türkiye’nin en sıcak sokak olaylarının yaşandığı ve 12 Eylül askeri darbesiyle noktalanan yedi yıllık süreci ‘Oniki Eylül Bindokuzyüzseksenin Ayak Sesleri’ adlı kitabında topladı.

Haberin Devamı

Türkiye’yi darbe sürecine götüren başta 1977’deki kanlı 1 Mayıs olmak üzere önemli olayların içinde gazeteci olarak görev yapan ve o anları fotoğraflarıyla belgeleyen Can, kitabını darbenin 30’uncu yılı için tasarladığını ama referandum sürecinde her iki tarafa da malzeme olacağı için geciktirdiğini söylüyor

12 Eylül 1980 darbesinin üzerinden 30 yıl geçti ama bu günlerde en çok konuşulan konulardan biri. Kadir Can, ülke demokrasisine ağır darbe vuran 27 Mayıs ihtilalinde ilkokula giden bir çocuk, 12 Mart döneminin bir bölümünde vatani görevini yapan bir askerdi. Adı ister ihtilal, ister darbe isterse muhtıra olsun iki büyük olayı kaçırdıktan sonra üçüncüsünü, hem de 12 Eylül dönemini bir foto muhabiri olarak yaşadı. Olayların başladığı 1974’te Günaydın’da çalışıyordu. Gazetenin sahibi Haldun Simavi, Genel Yayın Müdürü Necati Zincirkıran, Yazı İşleri Müdürü Rahmi Turan ve İstihbarat Şefi de Ahmet Vardar’dı. Kadir Can’ın da içinde bulunduğu beş-altı kişilik grup güncel olayları izliyordu. O dönemde şimdi olduğu gibi muhabir, foto muhabiri diye branşlaşma yoktu. Olayı izleyen, hem fotoğraf çeker hem de haber yazısını yazardı. Öğrenci ve işçi olayları, grevler, boykotlar, direnişler, cinayetler, cenaze törenleri, soygunlar, silahlı çatışmalar, suikastlar ve siyasi parti liderlerinin seçim gezileri, 12 Eylül 1980’e kadar ki yaklaşık yedi yıllık süreçte Kadir Can’ın yaşamının bir parçasıydı.

Haberin Devamı

TARAFSIZ GAZETECİLİK YAPTIM

Bu süreç içinde hemen hemen toplumun bütün kesimlerinin ikiye bölündüğünü belirten Kadir Can şunları söylüyor: “Ülkede çok önemli olaylar yaşanıyor, kan dökülüyordu. Benim düşüncem ise gazetecilerin tarafsız olmamaları gerektiğiydi. Benimsediğim tarafsızlık ilkesini bugüne kadar sürdürürken yaşadığım olayların anılarını bile, “Herkes bir tarafından tutar, kimi sağa, kimi sola çeker, kimi de duygu sömürüsü yapar” düşüncesiyle kitap haline getirmekten kaçındım. 12 Eylül 1980 darbesinin ardından 30 yıl gibi bir süre geçmesine karşın tartışmaların hala sürmesi aslında olayın ne kadar vahim olduğunu gösteriyor. 27 Mayıs 1960 ihtilali ile 12 Mart muhtırasını bile gölgede bırakan 12 Eylül 1980 darbesinin öncesini de sonrasını da foto muhabiri olarak yaşarken çektiğim fotoğrafların ancak bir bölümünü arşiv haline getirebildim. Arşivimdeki bu fotoğraflar Türkiye için çok önemli olan bir dönemin tanıklarıdır. Fotoğraf, kimilerine göre sanat, kimilerine göre de belgedir. Bu kitaptaki fotoğraflar da aradan 30 yıl geçmesine karşın gündemden düşmeyen 12 Eylül 1980 darbesine kadar yaşanan yedi yıllık sürecin bir bölümünün belgeleridir.”

Haberin Devamı

40 YILDIR SICAK OLAYLARIN İÇİNDE

1951 yılında Büyükada’da doğan Kadir Can gazeteciliğe foto muhabiri olarak 1971 yılında Günaydın gazetesinde başladı. Daha sonra Hürriyet, Cumhuriyet, Güneş, Sabah gazeteleri ile Atlas ve Gezi dergilerinde görev yaptı. 1986 yılından bu yana Fransız Sipa Press Ajansı’nın Türkiye muhabirlerinden biri olan Kadir Can’ın çektiği fotoğrafların bazıları Time, Paris-Macht, Newsweek ve Stern gibi dünyanın önde gelen haber dergileriyle gazetelerinde yayınlandı. Yurtiçi ve yurtdışında katıldığı yarışmalarda 22 ödül kazanan Kadir Can’ın ‘Yaşayıp Unuttuğumuz İstanbul’ adlı kitabı İTO tarafından yayınlandı. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Foto Muhabirleri Derneği, İstanbul Gazeteciler Derneği ve Basın Konseyi üyesi olan Can’ın iki oğlu da kendisi gibi foto muhabiri.

Haberin Devamı

SAM AMCA KIZINCA

/images/100/0x0/55eb217df018fbb8f8ad2cd8

12 Mart 1971 muhtırasının ardından yaşanan ara rejim sona ermiş yapılan seçimin ardından yeni hükümet kurulmuştu. Gençler 1974 yılı ilkbaharının ılık güneşli günlerini neşeyle karşılamış ve 1 Mayıs Bahar Bayramı’nı Adalar’da oyunlar oynayıp piknik yaparak kutlamıştı. Ortalık sakindi. Eyüp Sultan Camii’nde dua kuyruğuna giren kadınların da türban diye bir sorunları yoktu. Hükümetin 1 Temmuz 1974 den itibaren haşhaş ekim yasağını kaldırması ardından yapılan Kıbrıs Harekâtı, Sam Amcayı kızdırdı. Uygulanan ambargolar akaryakıttan gıda ve Tekel maddelerine birçok ihtiyaç maddesini karaborsaya düşürdü. Okullarda ve yurtlarda başlayan gerilim yavaş yavaş kâbusa dönüşmeye başladı. Grevler, direnişler ve boykotlar hızla yayılmaya başladı. Sonu 12 Eylül 1980 darbesine kadar uzanan süreç böylece başlamış oldu.

Haberin Devamı

ÖĞRENCI YURDU KIŞLA OLDU (4 Ağustos 1978)

Bir süre önce boşaltılan Edirnekapı Öğrenci Yurdu askeri kışla haline getirildi. İstanbul’da çıkan toplumsal olaylara müdahale etmekle görevli mavi bereli jandarma komandoları Edirnekapı Öğrenci Yurdu’na yerleştiler. Sağ görüşlü öğrencilerin hâkimiyetindeki yurt bir süre önce çıkan olaylar nedeniyle kapatılmış, direniş karşısında ancak askeri birlikler tarafından boşaltılmış bu arada büyük hasar görmüştü.

ŞEHİR HATTI VAPURU KAÇIRILDI (21 Kasım 1978)

Karaköy’den Eminönü yönüne yürüyüş yaparken Galata Köprüsü üzerinde polis engeliyle karşılaşan 400 kadar aşırı solcu öğrenci, bindikleri Suadiye vapurunu kaçırdı. Polis motorları ve hücumbotlar peşlerine düştü. Yetkililer tarafından ikna edilen öğrenciler sonunda vapuru Karaköy iskelesine yanaştırdılar. Vapura binip öğrencilere müdahale etmek isteyen bazı polisler çıkan arbede sırasında denize düştü. Vapuru kaçıran elebaşılar kaptan köşkünde diğerleri salonlarda yerlere yatırıldıktan sonra teker teker gözaltına alındı.

Haberin Devamı

DİSK’İN İZMİR MİTİNGİ (28 Ocak 1980)

Hükümetin devalüasyon kararlarının ardından İzmir’de DİSK tarafından düzenlenen mitinge on binler katıldı. Mitingde inşaat halindeki bir yapının aldığı manzara gerçekten ilginçti. Mitinge katılan tüm sendika ve kuruluşların pankartlarının binaya asılması sonucu ortaya bu tablo çıktı.

15 MİLYONLUK SOYGUN (2 Mart 1979)

Otomatik silahlı sekiz-on kişilik grup, Cerrahpaşa Hastanesi’nin personel aylıklarını taşıyan ambulanstaki 15 milyon lirayı çıkan çatışmanın ardından alarak kaçtılar. Soygun bakımından şimdiye kadarkilerin en büyüğü olan kanlı çatışmada bir kişi ölürken üçü polis yedi kişi de yaralandı. Olayı üstlenen MLSPB (Marksist Leninist Silahlı Propaganda Birliği) “Savaşçılarımız bu gün emperyalizme karşı savaş için oligarşinin 15 milyonuna el koymuştur” açıklamasını yaptı.

1 MAYIS 1977 - SIRASELCİLER

Aradan 33 yıl geçmesine karşın unutulmayan ve unutulmayacak 1 Mayıs 1977 olaylarının başlangıç noktası Saraçhane Meydanı’ydı. Aşırı sol grupların ‘Taksim’i basma’ kararı almalarının ardından müthiş bir koşu başladı. Çıkan olaylarda çoğu ezilerek ölen 34 kişinin yanı sıra 136 kişi de yaralandı. Kanlı 1 Mayıs 1977’nin ardından 1978 yılındaki etkinliğe katılım umulanın çok üzerinde oldu. Olaysız geçen 1 Mayıs 1978’in ardından 1 Mayıs 1979 etkinliği Sıkıyönetim Komutanlığı tarafından yasaklandı. 12 Eylül darbesinden sonra Milli Güvenlik Konseyi 1 Mayıs’ı resmi tatil günü olmaktan çıkardı. Fotoğrafta 1 Mayıs 1977’de Taksim Sıraselviler Caddesi’nde yanan bir otomobil görünüyor.

CENAZEDE YAZI SERBEST (11 Ekim 1978)

İstanbul’da öldürülen sağcı ya da solcu her öğrencinin cenaze töreni sırasında ve sonrasındaki görüntü aynı: Duvarlarla yollara yazılan yazılar... Cenaze törenlerine katılanlar içlerindeki öfkenin ifadesi olarak, polisin ve askeri birliklerin gözü önünde çeşitli sloganlar yazıyordu. Kendilerine verilen emirlere karşın güvenlik güçleri herhangi bir olay çıkmaması için bu durumu seyretmekle yetiniyordu.

DISK’IN IZMIR MITINGI

28 Ocak 1980... Hükümetin aldığı devalüasyon ve zam kararlarının ardından Izmir’de DISK tarafından düzenlenen mitinge Ege Bölgesi’nden akın akın gelen onbinler katıldı. Hayatı pahalılaştıran kararların işçi-işveren ilişkilerine de yansıdığının belirtildiği mitingde yaklaşık 500 bin işçiyi kapsayan ve yeni zamlarla devalüasyondan önce işverenlere verilen sözleşme taslaklarının geri alınmasının kararlaştırıldığı açıklandı. Işçiler miting sırasında sık sık hayat pahalılığını ve bir türlü önüne geçilemeyen anarşik olayları protesto ettiler. Izmir’de düzenlenen DISK mitinginde inşaat halindeki bir yapının aldığı manzara gerçekten ilginçti. Mitinge katılan tüm sendika ve kuruluşların pankartlarının binaya asılması sonucu ortaya değişik bu tablo çıktı.

1 MAYIS MAHALLESI SAVAŞI

2 Eylül 1977... Kanlı 1 Mayıs 1977 günün üzerinden dört ay geçmişti. Ümraniye Örnektepe’de, bugün adı Mustafa Kemal Mahallesi olan yer sol grupların önderliğinde kurtarılmış bölgeydi. 1 Mayıs Mahallesi olarak bilinen kurtarılmış bölgede hazine arazisi üzerine yapılmış olan gecekonduların yıkımına giden güvenlik güçleri yoğun bir direnişle karşılaştılar. Bir grup öğrencinin desteğini alan gecekonducular yıkım ekipleriyle polise karşı koydular. Gecekondulardan açılan ateşle beş polisin birden vurulup yere yığılmasıyla iş çığırından çıktı. Polis, sayı ve araç yönünden takviye edilirken 23. Tümen Komutanı da olay yerine geldi, Örnektepe çepeçevre kuşatıldı. Çatışma sırasında ilk anda ikisi öğrenci diğeri gecekondu sakini üç kişi yaşamını yitirdi. Hastaneye kaldırılan yaralılardan ikisinin daha yaşamını yitirmesiyle ölü sayısı beşe yükseldi. Saatler süren çatışmanın ardından dokuzu polis elli kişi yaralandı yaklaşık yüz kişi gözaltına alındı. Olayların sona ermesinin ardından bazı gecekondularda yapılan aramalarda çok sayıda ve çeşitte ilaç bulundu. Polis, çeşitli olaylarda yaralanan örgüt üyelerinin hastane yerine buralarda tedavi edildikleri için yakalanamadıklarını öne sürdü. Bir diğer iddia da gecekondu mafyasıydı. Şehrin birçok yerinde onlarca gecekonduya sahip kişiler buradaki araziyi de ele geçirmek için öğrenci guruplarını kullanıp rant peşinde koşuyorlardı.

HER YERDE BİR CESET

12 Eylül 1980 öncesi Istanbul’da herhangi bir gün bir önceki gün gibi başlamış. Ortalık ışıyıp aydınlanmış. Istanbul’da gün başlıyor, ağlamaya hazır olun. Köşe bucakta gecenin karanlığından kalma cesetler var, üzerleri ya gazete kâğıtlarıyla ya da çeşitli eşyaların ambalajlandığı mukavva veya kartonlarla örtülü. Savcı gelecek, kimliğini soruşturacak, sağcı mı solcu mu, işçi mi öğrenci mi araştırılacak ve ceset sonuçta morga kaldırılacak. Sonuçta her gecenin bir sabahında yeni cesetler, cenaze törenleri ve dinmek bilmeyen acı ile gözyaşları.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!