Anne karnındayken yaşadığımız güneş tutulması hayat tercihlerimizi belirliyor

Hakan Kırkoğlu...Astroloji dendiğinde, akan suları durduran adam...

Başımıza yeni bir iş çıkardı. Hani biz şimdiye kadar doğum anıyla, saatiyle boğuşurken, şimdi bir de anne karnında yaşanan güneş tutulmasının hangi burçta gerçekleştiğini öğrenmek zorundayız...
Ki...
Hayattaki temel seçimlerimizin nedenlerini tahlil edebilelim...
Şimdi ben burada üç dört cümleyle anlattım ya, Hakan Kırkoğlu kitap (Ruhun Yolculuğu) yazdı bunun için.
Nasıl mı?/images/100/0x0/55eb4051f018fbb8f8b513f9
Mesela şöyle...
Ben de kitaptaki örneklerden biriyim.
Benim durumum şuymuş:
Yay burcuyum. Yay’ın macera ve özgürlük yönleri bende fazlasıyla mevcutmuş. Ancak henüz annemin karnındayken, güneş tutulması Başak burcunda gerçekleşmiş. Bu durumda ben, mükemmellik arayan bir ruhmuşum ve ince eleyip sık dokuyormuşum. Başkalarına hizmet etmek, benim için çok önemliymiş, hayatta bir işe yaramak istiyormuşum ve kendini inandığım şeylere adayan bir zihniyetim varmış.
Ruhun Yolculuğu, kompakt bir kitap.
12 temel bölüme ve 12 burca ayrılmış.
Okuyucu, sadece doğum tarihine dayalı olarak, kendi ruhsal geçmişiyle ilgili deneyimleri, bu hayatında karşısına çıkan ana özellikleri, hataları ve sevapları görebilecek.
Aynı zamanda daha açıklayıcı olması açısından, her bölümde, o ruh grubuna ait kişilerin biyografik bilgileri var.

Bu kitap nereden çıktı?

- Ben aslında astorolog olarak başladım ama ‘hayat doktoru’ oldum çıktım! Yıllar içinde, ev kadınlarından, doktorlara, psikiyatristlerden akademisyenlere kadar yüzlerce insanla görüştüm, haritalarına baktım...

Ve fark ettiniz ki...
- Evet fark ettim ki, bütün bu hayatları ortak noktada buluşturan bir şey var...

Nedir o? Hayatın sırrı gibi bir şey mi?
- O insanların haritalarının incik cincik detayına dalınca, anladım ki daha annemizin karnındayken gerçekleşen güneş tutulmaları, hayatımızdaki önemli seçimlerimizin açıklayıcısı. Biz astrologlar, tutulmalarla da yakından ilgiliyiz. Ancak benim sözünü ettiğim tutulmanın farkı, henüz biz dünyaya gelmeden gerçekleşmesi. İlginçtir Osmanlı İmparatorluğu’nda saraydaki müneccimbaşılar, padişaha çocuk sahibi olabilmeleri için bile, uygun gün ve saat veriyorlardı. Ki imparatorluğun bekası için, istedikleri karakterde bir çocuk olsun. Durum böyle olunca, bana danışanların henüz doğmadan önce güneş tutulmalarının hangi burçta olduğunu bir kontrol etmeye karar verdim. Ve gördüm ki, tutulmanın burcu, neredeyse öz burcumuz kadar açıklayıcı özelliklere sahip.

Çok ilginçmiş... Eeeee daha yeni neler öğreneceğiz...
- Ayrıca görüşmelerimden şunu anladım: Hiç kimse, bu hayata boş gelmiyor. Herkesin bir eksiği, fazlası, derdi ya da amacı var. Başka bir deyişle ‘ruh’ denilen şey gerçekten var ve Alaaddin’in lambasındaki cin gibi bir şey değil. Tam tersine, içimizde taşıdığımız bir öz, bir enerji. Tam olarak Hint felsefesindeki karma anlayışı gibi olmasa da, hepimiz, bu hayata bir şeyler öğrenmek, kendimizi keşfetmek üzere geliyoruz. Önceki hayatlardan bahsetmiyorum zaten böyle bir şey var mı bilemem, ispat da edemem, ancak gerçek şu ki, bu hayatımızda hangi yönlerde karar verdiğimiz, hangi konularla yüzleştiğimiz rastgele bir şey değil. Hayat da, rastgele bir durum değil. Ve daha bebekken bile, belirli bir ruha sahibiz, hatta tüm canlılar... Köpekler, kediler, papağanlar... Kimimiz daha çocukluktan itibaren yaramaz, kimimiz uysalız, kimimiz sabırlıyız, kimimiz aceleci?

Daha iyi anlayabilmemiz için, mesela güneş tutulması Terazi’de diyelim...
- Terazi sanat ve güzellikle de ilgili olduğu için, bu insanlar hayata güzellik yaratmak ve uyum sağlamayı deneyimlemek üzere geliyor. Bir örnek vereyim: Mesela Elizabeth Taylor. İlişkileri, evlilikleri, sanat camiasında olması ve güzelliği hayatının en önemli unsurları. Kuşkusuz, Terazi tutulmasında doğan herkes Elizabeth Taylor’unki gibi bir hayat yaşamak durumunda değil. Zaten bu detayları doğum haritasına bakarak anlıyoruz. Ancak tutulma bize bir ön bilgi ve çerçeve veriyor. Örneğin aşk üzerine romanlar yazmış, ilişkileriyle öne çıkmış romancı Stendhal de bu gruptan. Ya da diplomasi alanında dikkat çekmiş, dışişleri bakanlığı da yapmış İsmail Cem ya da Michelangelo, Abidin Dino.. Bu kitap rahat anlaşılsın diye hep böyle biyografik açıklamalar verdim. Her bir tutulma grubuna isimler taktım, örneğin Terazi tutulması ‘Denge Arayan Ruh’, Koç tutulması ‘Savaşçı Ruh’ gibi.

Peki hangi güneş tutulması altında doğduğumuzu nasıl anlayacağız?
- Kitapta bir tablo yer alıyor, kolaylık olsun diye 1920’den 2030’a kadar gerçekleşen ve gerçekleşecek tüm güneş tutulmalarının tarihlerini saatlerine kadar yazdım. Kendi tutulmasını bulmak isteyenin yapacağı çok basit: Tabloya gidip, doğum tarihinden önceki tutulmanın hangi burçta olduğuna bakacak.

Yanılma payı...
- Bu konuda o kadar açık örnekler verdim ki, okuyucular hayatlarında hangi temaların, olayların neden böyle olduğu sorusunun içeriğini bizzat kişilerin biyografilerine bakarak anlayacaklar. Daha önce de dediğim gibi, doğmadan önceki tutulmamızın burcu, genel hatlarıyla bir çerçeve sunuyor, bizler de bu çerçeveyi kendi hayatımızla dolduruyoruz. Ben astrolojiyi şöyle değerlendiriyorum: Sahip olduğumuz haritadaki özellikler tıpkı bir boyama kitabındaki resimler gibi. Biz de bu resmi yani kendi hayatımızı, istediğimiz renklerle boyuyoruz. Rengin seçimi bize bağlı. Kişi eğer bu resmi, yani kendi hayatını, kapasitesini ve kişiliğini daha iyi anlarsa, gücünün farkına varırsa, çok daha güzel, renkli bir hayatımız oluyor. Eskiler de öyle dememiş mi: Kendini bil!

Herşeyi iyi hoş da, kişiliğimizi belirleyen ne?
- Karakterimizi görünürde şekillendiren şeyler, henüz bebekken nasıl bir çevreye doğduğumuz, annemizle ilişkimiz, okuldaki ilişkiler, daha sonra bunların hepsi bir bütün olarak olgunlaştıkça kemikleşiyor. Bu nedenle yükselen burç hayatla nasıl oynadığımızı ve ilişki kurduğumuzu gösteriyor. Kişilik daha çok ilişkilerimiz ve olayları nasıl algıladığımızla ortaya çıkan bir maske. Zaten ‘personality’ kelimesine bakarsan, bu kelimenin kökeni Yunanca ‘maske’ anlamına gelen persona sözcüğünden türemiş. Biz de buna astroloji sözlüğünde, yükselen burç diyoruz.

Yani hayatımızdaki temel seçimlerin nedeni doğduğumuz burç mu, yükselen burç mu, yoksa doğum öncesi anne karnında güneş tutulmasından aldığımız etkiler mi?
- Doğduğumuz burç; canlılığımızı, yaratıcılığımızı ve bilinçli kararlar verebilme kapasitemizi, kısaca kendimizi gerçekleştirebilme gücümüzü açıklıyor. Bu da Güneş’le alakalı. Hatta bu yüzden Güneş daha çok 30’lu yaşlardan sonra, belirgin olarak ortaya çıktığı için, çoğunlukla hayatta ne yapmak istediğimizi o yaştan sonra biliyoruz. Güneş bilinç ve farkındalık demek, haritalarında Güneş’i zayıf insanlar çok cansız, sünepe kişilerdir. Güneş’i güçlülerse, sahneye kolay çıkan, girişken insanlar... Örneğin sen Yay burcunda doğmuşsun, Yay’ın özellikleri belli: Hareket, yolculuk, medya, öğrenme isteği ve hayatı sürekli sorgulama arzusu... Yükselen burç, daha önce de söyledim, daha çok bir maske ve günlük hayatta kullandığımız roller, tutumlar ve tavırlarla ilgili. Yine örneğin biri senin gibi Yay olabilir ama yükselen burcu Yengeç olursa, hayata bakışı daha hassas, çoğu zaman sessiz, güven arayan ve çekimser kalmayı tercih eden biri olabilir. İşte bu anda doğum öncesi tutulmamızsa hayata hangi donanımla ve konularla geldiğimizi anlatıyor. Tutulmanın anlattığı, bu hayata gelişimizdeki temel amaçları ve bu çerçeveyi açıklaması. Bu durumda temel seçimlerimizi de güneş tutulması anlatıyor.

Benim seçimlerimi etkiyen ne mesela? Benim haritama bakınca ne görüyorsunuz?
- Ayşe sen, Yay burcunda doğmuşsun, henüz anne karnındayken gerçekleşen güneş tutulmasıysa aynı yılın 11 Eylül’ünde olmuş, bu durumda tutulman Başak oluyor. Sen mükemmelik peşindeki ruhsun. Başak temasına gelince, bu burç çalışkanlıkla, verimli olmakla ve sürekli başkalarına hizmet etmekle ilgili. Demek ki her ne kadar Yay gibi özgür ve maceracı bir yapın ve farkındalığın olsa da, hayat seni sürekli çalışmaya ve işe yaramaya zorluyor olmalı. Başak ruh grubunda doğanlarda hızlılık, zeka ve işe yarar olma durumu çok etkin. Bak Mozart bile bu gruptan.. Hayatı önce babasına, sonra da saraylara müzik yetiştirmekle geçti. Başak’ta hizmetkar bir ruh var. Hatta çoğunlukla bu grupta doğanlar kendilerini yiyip bitirmekten dolayı kimi zaman fena hasta olabilir, tabii bu herkes için olmasa bile, Mozart örneğinde böyle. Senin grubunda doğanların kendilerine daha fazla değer vermeye ve sürekli alttan almamaya ihtiyaçları var. Hayatta her şeyi mükemmel ya da en doğru biçimde yapmak mümkün değil. Bu grupta ruh ve beden arasındaki dengeyi iyi korumak gerek, yoksa bazı hastalıklar ortaya çıkabiliyor. Örneğin ünlü fizikçi Stephen Hawking, erken yaşta kas hastalığına yakalanmış. Kendini bilime adayan Marie Curie, İdil Biret ve Fazıl Say da bu grupta...

İnsanlar bu kitabı niye alsın? Onlara ne faydası olacak?
- Eğer biri hayatındaki ana temaları, sorunları ve mücadeleleri yukarıdan kuşbakışı görmek, anlamak ve fark etmek istiyorsa bu kitabı okumalı. Çünkü sadece bir astroloji kitabı değil, insanın kendini ve hayatını daha iyi anlaması için bir rehber.
Yazarın Tüm Yazıları