İki şehrin Levantenleri

Güncelleme Tarihi:

İki şehrin Levantenleri
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 04, 2003 01:54

13 Temmuz tarihli Pazar ilavenizde Sibel Arna imzalı ‘‘İki Şehrin Levantenleri’’ başlıklı bir yazı yayınlandı.

Bu yazıda, Türkiye'nin çeşitli yerlerinde yaşayan Levantenlerin görüşlerine yer verilmiş. Levantenlerden biri de Giovanni Scognomillo. Olayın bizi ilgilendiren kısmı da tam burası. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü 2. sınıf öğrencileri olarak İstanbul'un Fethi'nin 550. yılı sebebiyle 550 Yıl adında bir dergi çıkardık. Bu kapsamda Levanten Giovanni Scognomillo ile de görüşmüştük. Yazıyı yazan arkadaşım Volkan Ecer ile beraber yaptığımız röportajın bir kısmını Hürriyet Pazar ekinde görünce şaşkınlığımı gizleyemedim. İlk önce iyimser bir bakış açısıyla Sayın Giovanni Scognomillo'nun verdiği her röportajda aynı sözleri dile getirdiğini düşündüm. Fakat dergideki kendi yazımızla, gazetedeki Sibel Arna imzalı yazıyı karşılaştırınca birebir benzer olduğunu fark ettim. Olayın en acı tarafı ise‘‘4. Boyut İstanbul'da 550 Yıl’’ adlı dergiden tek bir cümle ile dahi olsa bahsedilmemiş olması.

Hürriyet gibi Türkiye'nin en saygın gazetelerinden birinin bu durumda duyarlı davranıp bir düzeltme yayınlayacağından eminim.

Hasan AY

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik

Bölümü 4. Boyut Haber Merkezi'nden

TEMSİLCİNİN NOTU:

Okurumuzun bu eleştirisi üzerine, haberi yazan arkadaşımız Sibel Arna ile konuştum. Arna, Giovanni Scognomillo ile bizzat görüştüğünü, görüşmede kendisine ailesinin hikáyesini ve İstanbul hakkındaki düşüncelerini sorduğunu söyledi. Arna şöyle dedi:

‘‘Kendisine ayrıca ‘Levanten kimlere denir', ‘Aileniz Türkiye'ye nasıl gelmiş?', ‘Levanten olduğunuz için Türkiye'de zorluk yaşadınız mı', ‘İstanbul'dan memnun musunuz?' sorularını yönelttim.

Scognomillo da, okuyucumuza verdiği cevapların aynısını verdi. Türkiye'ye geliş hikáyeleri birden fazla olamayacağı için doğal olarak var olan tek hikáyeyi herkes gibi bana da anlattı: ‘Büyük babam 19. yy'da Napoli'den geldi...', ‘Aşçıydı...', ‘6-7 Eylül olaylarına tanık oldum'. Sonuç: Hikáye tek olduğu için cevap da tekti. Anlatımdaki benzerlikler kaçınılmaz bir sonuç.

Scognomillo ile röportajı telefonda yaptım. Yaptığımız görüşmede dergideki cümleleri bana telefonda okudu, ben de not aldım. Karşılıklı tekrar ettik. Dolayısıyla cümlelerin benzerleri Hürriyet Pazar'da yayınlandı. Sözü edilen dergiden alınmış bir şey yok.’’


Kaza haberi

21 Haziran’da bir başlığınız şöyleydi: ‘Hayat Kadınlarını Öldürdü.’

Haberi okuduğumuzda İzmir'de meydana gelen kazada karşıdan karşıya geçmekte olan iki kadının, aşırı hız yapan bir otomobilin çarpması sonucu öldüğü yazılı. Ama konu ile hiçbir ilgisi olmadığı halde merhumelerin mesleğini belirtmişsiniz. Üstelik haber başlığında da başka türlü anlaşılabilecek bir şekilde yine merhumelerin mesleğini ön planda tutmuşsunuz. Bu haberin sorumlularını ayıplıyorum. Orhan BAYOL

İlik nakli ameliyatı

GAZETENİZDE 25 Temmuz'da yayınlanan, ‘‘Umut Öğretmene Güney Kıbrıs'tan Umut Geldi’’ başlıklı haberde ilik naklini gerçekleştiren ekibin başkanı olarak benim adım geçiyor. Asıl nakli yapan kan hastalıkları uzmanları meslektaşlarımdan söz edilmiyor. Kemik iliği naklinin bir ekip işi olduğu doğru. Bu ekibin içinde yer alan kemik iliği bilgi bankasının da rolü, uygun dokudaki kemik iliği vericisinin bulunmasını sağlamaktı. İlik naklini yapan ise İstanbul Tıp Fakültesi Hematoloji Kliniği'nden Prof. Dr. Deniz Sargın ile Doç. Dr. Sevgi Kalayoğlu-Beşışık'tır. Yıllık izinlerinden fedakárlık eden hemşirelerin de payı unutulmamalı. Bu eksikliğin düzeltilmesini rica ederim.

Prof. Dr. Mahmut Çarin

İ.Ü. Tıp Fak. Kemik İliği Bilgi Bankası Direktörü

TEMSİLCİNİN NOTU: Haberin taşra baskası ve www.hurriyetim.com.tr'de yayınlanan halinde, ilik naklini Prof. Dr. Deniz Sargın ve Doç. Dr. Sevgi Kalayoğlu-Beşışık'ın yaptığı belirtiliyor ve onlarla yapılan röportaj yer alıyor. Ne yazık ki şehir baskısında bu bölüm atılmış. Haberi yazan muhabirimiz Mesude Erşan, hatanın kendisinden kaynaklanmadığını belirtti ve yine de özür diledi.


Mezuniyet balosu

GEÇTİĞİMİZ günlerde, ‘‘Mezuniyet Balosu ÖSS'ye Basar’’ başlıklı bir yazı yayımladınız. Sanki çok zengin bir ülkeymişiz ve gençlerimizin ÖSS'den sonraki en büyük sorunu mezuniyet balolarında ne giyecekleriymiş gibi bir kurguyla başlayıp, onlara bu senenin modasını ve fiyatları yüz milyonlarla ifade edilen giysileri anlatıyorsunuz. Bu sene liselerden mezun olan yaklaşık 300 bin öğrencinin büyük çoğunluğu, yazınızda belirttiğiniz gibi mezuniyet balolarında giyecekleri giysileri değil, kazandıkları üniversitelerin harçlarını ailelerini sıkıntıya sokmadan nasıl ödeyebileceklerini düşünmeye başlamıştır. Geçmişte birçok mezuniyet balosuna (şık ama ucuz giysilerle) katılmış bir Türk genci olarak, ülkenin en çok okunan gazetesinde ‘‘çok küçük bir azınlığın lüks harcamalarını’’ konu alan bu yazıyı abartılı bulduğumu belirtmek isterim. Taylan ERGENEMAN

Elektrik ve Elektronik Müh. (ODTÜ 2002)


Birkaç eleştiri

GAZETENİZDE beni rahatsız eden birkaç olayı yazmak istiyorum. Bir süre önce bir banka şubesini soymak isterken güvenlik görevlisince öldürülen bir terörist için günler boyunca yargısız infaz yaptınız. Gerekçesi ne olursa olsun ve hoş görülebilir zerre kadar yanı olmayan bu terör girişimine böylesine bir tepkide bulunmanın nedenini anlayamadım. ‘‘AKP'den önce ve AKP'den sonra’’ verdiğiniz görüntü beni şaşırttı. Irak'a ‘‘saldırı’’ konusunda ise, koalisyonun nerede başladığı belliydi de nerede bittiğini bir türlü çıkartamadım. Eleştirilerimin ‘‘kıymet-i harbiyesi’’ yoktur diye düşünebilirsiniz. Çünkü sorun açıkça belli ki, yeni dünya ve Türkiye düzenine ayak uyduramayan benim gibi dinozorlarda. Dünyanın çeşitli ülkelerinde ve ülkemizde bankacı yetiştiriyor, İngiltere'de uluslararası ticaret/hukuk içerikli kitaplara imza atıyor olsa bile dinozor dinozordur, değil mi?

Volkan İÇİER

Kaçkarlar’daki turist

MERHABA, 9 Temmuz'da yayınladığınız ‘‘Kaçkarlar'a Yine Çıkacağım’’ haberinde, İsrailli Maya Goldman'ın hastalandığı için Kaçkarlar'a çıkmayı yarıda bıraktığı, ilk fırsatta yeniden gelerek mutlaka başaracağı haberi yayınlanmıştır. Haberde adı geçen kişinin ailesini aradığı ve sağlık sigorta şirketi hastanın bulunduğu yerden hastaneye taşınması için gereken helikopter masrafını karşılamayacağını bildirmesi üzerine bir başka sigorta şirketinin devreye sokularak konunun çözümlendiği yer almaktadır. Kaçkarlar gibi günümüzde artık pek de uzmanlık istemeyen, sağlıklı pek çok insanın çıkabileceği bir dağa İsrailli bir grup gencin çıkmaya teşebbüs etmesi ve içlerinden birinin hastalanıp geri dönmesinin bir okur olarak beni neden ilgilendirdiğini, haberde neyin vurgulanmak istediğini doğrusu pek anlayamadım. Eğer yabancıların sağlık sigortalarının memleketimize göre çok daha ilerde olduğu vurgulanmak istenmiş ise başlığın da buna göre olması gerektiğini düşünüyorum.

Suphi BEDİZ

M. Nuri Yılmaz’a teşekkürler

MEHMET Nuri Yılmaz'ın İslam'da hayvanlarla ilgili yazısına yer verdiğiniz için teşekkür ederiz. Ayrıca gazete olarak hayvanlar konusunda gösterdiğiniz ilgi ve hassasiyet için de teşekkür ederiz. Medyanın hayvan hakları konusunda yaptığı çalışmalar arttıkça halkımızın bilinçlenmesi de o kadar hızlı olacaktır. Elif SOYER

OKURLARIMIZDAN KISA KISA

ÖZGÜR ÖZGÜÇ: Geçtiğimiz günlerde, papağanlı bir aile (sözde) olayını her gün manşete taşıdınız. Türkiye'de insanlarin ilgilenecegi başka konu mu yok? Yok papağanı kapıcıya bıraktık, yok çalındı...

ALİ KOCAYUSUF: Spor sayfalarına daha küçük reklam ve daha çok basketbol yazıları koyarsanız çok daha güzel olur. Bu yazıyı yayınlarsanız, benim gibi bir basketbolseveri memnun etmiş olursunuz.

RAMAZAN AVŞAR: Okur köşeniz için teşekkür ederim. Ancak ben bize ayrılan köşelerin daha da büyütülmesini istiyorum. Böylelikle, spor, politika konularında yazabilelim ve şiirlerimizi bile yayınlayabilelim.

FİLİZ-MURAT DÖNMEZ: Almanya Hürriyet'in evlendirme köşesi sayesinde karımla tanıştık ve evlendik. 2 yıl oldu. 6 ay sonra bir bebeğimiz olacak. Bize bu mutluluğu yaşatan Hürriyet çalışanlarına sonsuz teşekkürler.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!