Beşiktaş Adliyesi’ne kısa bir ziyaret

ÖNCEKİ gün akşam saatlerine doğru cep telefonumdan arandım. Terörle Mücadele Bürosu’ndan arayan bir polis görevlisi, Özel Yetkili Savcı Kadir Altınışık’ın ifademe başvurmak istediğini belirterek, “Yarın saat 11.00’de Beşiktaş Adliyesi’ne bekliyorlar” dedi.

Eski Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi Avcı’nın odasında bulunduğu ileri sürülen yasadışı telefon kayıtlarında konuşmaları geçen 53 kişilik davetli listesinde yer aldığımı bu şekilde anlamış oldum.

BAZILARI BANA AİT DEĞİLDİ

Dün belirtilen saatte ana kapıda bekleyen meslektaşlarımın arasından geçip, onların yönlendirmesiyle asansörle 5’inci kata çıkıp Savcı Altınışık’ın odasının kapısını çaldım. Hemen yanındaki odanın kapısında Savcı Zekeriya Öz’ün adı yazılıydı.

Savcı Altınışık, neden çağırdığını anlatınca, kendisine kendi sesimi dinlemek istemediğimi, mümkünse konuşmaların deşifre edilmiş dökümlerini okumakla yetinmek istediğimi söyledim.

Savcı, bana tam 4 konuşma dökümü verdi. Birincisini incelediğimde, bu metnin Hürriyet Ankara Temsilcisi olarak görev yaptığım 1996 yılında, o dönemde gazetenin Genel Yayın Yönetmeni olan Ertuğrul Özkök ile yaptığım, gazetenin promosyon konularıyla ilgili bir konuşma olduğunu anladım. Bu metin, evet, bana aitti.

Diğer üç dökümünü okuduğumda, deşifrelerde bana atfedilen konuşmalarla kendimi pek ilişkilendiremedim doğrusu. Benim dışımda konulardı.

Savcı’ya konuşmaların bana ait olmadığını söyledim. Tapeleri ayrıca orijinal ses kaydından da dinledim. Bana ait olmadığı konusundaki kanaatim tam olarak pekişmiş oldu.

KAYITLAR EMANETE KALDIRILSIN


Savcı Altınışık, bu konuşmalar nedeniyle herhangi bir şantaja maruz kalıp kalmadığımı sordu. Kalmadığımı söyledim. Hanefi Avcı’dan şikâyetçi olup olmadığımı sorduğunda, Avcı’nın bu suçlamayı inkâr ettiğini, bu konuda çelişik iddialar olduğunu, “beni her kim dinlemiş ise ondan şikâyetçi olduğumu” söyledim.

İfademin sonunda eklemek istediğim bir konu daha vardı. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) 8’inci maddesinin “Herkes özel ve aile hayatına, konutuna ve haberleşmesine saygı gösterilmesi hakkına sahiptir” dediğini, Anayasa’nın 20’nci maddesinin de büyük ölçüde bu hükmü tekrarladığını söyledim.

Bu hatırlatmadan sonra AİHS ve Anayasa ile güvence altına alınmış olan bu hakka sahip bir vatandaş olarak, bu hakkımın korunması için yasadışı yollardan kaydedilmiş konuşmamın gizliliğinin sağlanmasını, bunun için kayıtların adli emanete kaldırılmasını istedim.

Bu ifadelerimin yer aldığı bir tutanak hazırlandı, imzaladım ve dışarı çıktım.

Benim anladığım, polis, bu kasetleri dinlemiş ve tahmin yürüterek bunların bir bölümünü bana atfetmişti. Ancak, benim durumumda 4 tahminden 3’ünün tutmadığını söyleyebilirim.

MAĞDUR DİĞER VATANDAŞLAR NE OLACAK?


Dışarı çıktığımda meslektaşlarımı karşımda buldum. İçeride söylediklerimi büyük ölçüde onlara da tekrarladım, ama başka bazı noktaları da ekledim. Bu çerçevede son 2-3 yıldır Türkiye’de haberleşme özgürlüğünün çok yaygın ihlallerinin meydana geldiğini belirterek, mealen şunları ekledim:

“Gazetelerde, internet sitelerinde sıkça yasa dışı yollarla dinlenmiş telefon konuşmalarının, ortam dinlemelerinin yayımlandığını görüyoruz. Bunlar Türk Ceza Kanunu’nun açık ihlali olan, yaptırıma bağlanmış suçlar. Maalesef yasalarımızda boşluk var ve bu tür ortam dinlemelerinde vatandaş ancak şikâyetçi olursa savcılar takibat yapıyor. Bu açıdan, bir savcımızın çağırıp ‘şikâyetçi misiniz’ diye sormasını önemli buluyorum ama bu uygulamanın sadece bana ya da (son listedeki) 52-53 kişiye değil, bu temel hakkı ihlal edilmiş bütün vatandaşlarımıza da yapılmasını, bu özenin hepsine gösterilmesini sayın savcılarımızdan bekliyorum. Mevzuatta bu alandaki boşlukların doldurulması gerekiyor. Son olay, bu açıdan göz açıcı bir etki yaparak, buna bir vesile oluşturmalıdır.”
Bu ihlaller karşısında, arada bir yasaların yeniden düzenleneceğini belirtmekle birlikte, hiçbir somut adım atmayıp bu ihlalleri tribünden seyirci gibi izlemekle yetinen hükümet, acaba bu kez  harekete geçecek miydi?

Beşiktaş Adliyesi’nden çıkıp gazeteye dönerken bu sorunun yanıtını bilmiyordum.
Yazarın Tüm Yazıları