Gözüne gözlük

Bizim garibim madenciler ocaktan çıkar, üst baş kapkara, bi tek gözleri görünür... Şili’de madenciler ocaktan çıktı, saç baş tertemiz, bi tek gözleri görünmüyor!

*
Hepsinde janti gözlük.
*
Sanırsın sörf’e gidiyorlar.
Ya da ne bileyim, 69 gündür kayak merkezindeydiler, snowboard’tan geliyorlar.
*
E yazmak lazım.
*
“At gözlüğü” takanlar, boşuna zahmet edip okumasın... Gözünü dört açmak isteyenlere ise, tavsiye ederim.
*
Jonathan Franklin diye bi arkadaş var, gazeteci, İngiliz aslında, üniversiteyi ABD’de okudu, New York Times’ta filan çalıştı, sonra gökdelenlerden sıkıldı, kendini dağa-bayıra vurdu, 15 sene önce Şili’ye taşındı, Santiago’ya yerleşti, Şilili takı tasarımcısı bir kadınla evlendi, Guardian Gazetesi’nin Güney Amerika muhabiri oldu... Maden çökünce, bavulu topladı, gitti, çadırı kurdu, kurtarma çalışmalarına gece-gündüz tanıklık etti. Oraya doluşan 2 bin gazeteci, evet, 2 bin gazeteci, madencilerin çıkarılışını “görmek” için beklerken, bizim Jonathan, iyi de birader, bu madenciler “nasıl görecek?” diye düşündü. Çünkü, adamlar 69 gündür kapkaranlık mezarda yaşıyordu, dışarı çıktıklarında gözleri hasara uğrayacaktı. Güneş gözlüğü lazım dedi, önce kurtarma ekibinin başkanına söyledi, olur’u alınca da, gözlük firmasına telefon etti.
*
Firma üstüne atladı, tanesi 180 dolardan 35 adet gözlük gönderdi, kıyağımız olsun dedi, para almadı. 33’ünü madenciler taktı, 2’sini dayanışma için Şili maden bakanı ve Şili devlet başkanı taktı.
*
150 ülke canlı yayınladı, bir milyar kişi seyrederken, madenciler bi çıktı, hepsinde janti gözlük!
*
Oakley o.
*
Nedir Oakley?
*
James Jannard diye bi arkadaş var, Amerikalı, eczacı olacaktı aslında, sıkıldı, reçete şurup filan uğraşamam dedi, üniversiteyi üçüncü sınıfta bıraktı, 300 dolar sermayeyle şirket kurdu, ilk gözlüğü evinin garajında tasarladı, adını da Oakley koydu... Oakley, köpeğinin adıydı.
*
Doğa sporları meraklısı olan, karda-çölde motora bisiklete binmeye bayılan ve arkadaşları arasında “çılgın” lakabıyla tanınan James, popüler kültür dehasıydı. Hollywood’a saldırdı... Görevimiz Tehlike’nin giriş sahnesinde Tom Cruise’un taktığı afili gözlük var ya, Oakley o... Blade filminde vampir avcısı Wesley Snipes’ın gözünden çıkarmadığı kara gözlük... Savaş filmi Black Hawk Down’da komandoların taktığı... Zaten, şu anda Irak’ta ve Afganistan’da görev yapan Amerikan askerleri de Oakley takıyor; tek tek uğraşmadı, Amerikan ordusuyla toptan anlaşma yaptı. Örümcek Adam’a, X-Men serisindeki garip tiplere, The Taking of Pelham 123’te John Travolta’ya taktırdı. Özendirdi.
*
Nokta vuruşları yaptı...
ABD’de naklen yayınlanan turnuvalarda gözlüğünü hiç çıkarmadan oynayan dünya poker şampiyonu Phil Hellmutt’a sponsor oldu. Kanser hastası olduğu için, fotoğrafı dünyada en çok kullanılan, gelmiş geçmiş en büyük bisikletçi Lance Armstrong’a sponsor oldu.
*
Uzatmayayım, trend oldu, 500 milyon adetten fazla gözlük sattı. Baktı ki, iyi satıyor... Yetti gari, tadında bırakmak lazım dedi, Oakley’i 2007’de 2 milyar 100 milyon dolara İtalyan devi Luxottica’ya sattı. Dijital kamera işine girdi. “Dünyanın en yaratıcı 100 insanı”ndan biri seçildi.
*
Üç milyar dolar şahsi serveti var. Dört çocuğu, dört tane özel jet uçağı var. Apartman hayatından daralıyor... Biri ABD’de, ikisi Fiji’de, üç tane özel adası var; adalarda oturuyor.
*
Oakley’i satın alan Luxottica ise, gözlükte dünyanın en büyüğü... Amerikalıların yaratıcılığından faydalanmak için, Oakley’in merkezini İtalya’ya taşımadı, California’da bıraktı. Oakley’in yanı sıra, Ray-Ban, Prada, Chanel, Bvlgari, Versace, Donna Karan, Miu Miu gibi markaların gözlüklerini üretiyor. Luxottica’nın 6 milyar dolar serveti olan sahibi, İtalya’nın en zengin ikinci adamı... Berlusconi üçüncü... Bizim Başbakan da, Luxottica’nın ürettiği gözlüğü takıyor, gözü rahatsızlandığında Bvlgari almıştı, 670 liraya.
*
Peki, neden Oakley? Onca gözlük markası varken, niye Oakley taktı Şilili madenciler?
*
Çünkü, yazının başında bahsettiğim gazeteci Jonathan, doğa sporları hastası, bisiklet tutkunu, özellikle de Lance Armstrong hayranı... Oakley, Şili’deki ilk şubesini 2004’te açmıştı... E şube açılınca, üniversite yıllarından beri Oakley kullanan Jonathan’ın gözlük almak için taaa New York’a gitmesine gerek kalmamıştı. Gözlük aklına gelince de, aklına ilk olarak Oakley gelmişti doğal olarak... (Müşteri memnuniyeti diye buna derim ben!)
*
Böylece, lise mezunu, popüler kültür yaratıcısı, bilinçaltı sihirbazı James’in zekâsı, ABD üzerinden İtalya’ya, oradan Şili’ye, döndü dolaştı, madencilerin gözüne gözlük oldu!
*
1 milyar kişi seyretti.
*
Sadece 300 dolara kurduğu şirketi, 2 milyar 100 milyon dolara yükseltti... 6 milyar dolarlık şirket ise, tanesi 180 dolardan, sadece 6 bin 300 dolarlık bağışta bulunarak, 150 ülkede binlerce saat ekranda kalıp, dünya genelinde 41 milyon dolarlık reklamı bedavaya getirdi.
*
(Reklam bedeli hesabını Amerikan CNBC televizyonu yaptı. Amerikan Fox televizyonu ise, “Oakley’in gözlük bağışı, hiç şüphesiz 2010 yılının en başarılı yatırımı oldu” yorumunu yaptı.)
*
(Endonezya’ya, Pakistan’a 400 milyon dolarlık yardım yapıp, anca teşekkür plaketi alan Türkiye ise, sanırım parası bittiği için, beş aydır madenci cenazelerini çıkaramıyor.)
*
Netice itibariyle...
Tüm dünya, Şilili madencilerin çıkarılışını gözyaşlarıyla seyredip “Emekçi kardeşlerimiz kurtuldu, yaşasın insanlık” romantizmi yaparken, “sermaye vizyonu” malı götürdü yani.
*
Gazeteci Jonathan’a dönersek... “The 33” diye kitap yazıyor, önümüzdeki ay piyasaya çıkacak, 100 milyon adet satılması bekleniyor. Aman güneş gözlüğü takarak okuyun ha!
Yazarın Tüm Yazıları