MEDYADAN : Ortaya karışık

Gazeteler, 16 Temmuz

Mehmet Ali Erbil’in eski karısı (Türkçe özürlü meslektaşlarıma kalsa ‘Eski Mehmet Ali Erbil’in karısı’ demem gerekirdi, ‘İstanbul eski Valisi’ dedikleri gibi...) .. gene lafın ucunu kaçırdım, baştan alalım.

Mehmet Ali Erbil’in eski karısı Sedef Altuntaş, boşandığı kocasının yakın dostu ve menaceri Stelyo Pipis’le tatile çıktı. Seda Sayan, “halamın oğlu” diye gezdirdiği sevgilisi, oğlu, Pipis vd Atina’ya tatile gitmişler, Erbil, “Sedef’i de yanınıza alın, yalnız kalmasın” diye rica etmiş... (“Sedef saftır, münasebetsiz biriyle birlikte olur, bana laf gelir” diye mi korkuyor, nedir?)

Art niyetli magazin basını da, “Vay efendim, Erbil’in eski karısı, en yakın arkadaşı Stelyo Pipis’le tatile çıktı...” diye kıyameti koparıyor.

Ne var bunda? Adam kendi götürememiş, eski karısını sıkılmasın diye menaceri, en yakın dostu, sevgili arkadaşı, Pipis’iyle tatile göndermiş...

Amma muzipsiniz ha!


*

HAY MANKENİN DE, PLEYBOYUN DA, BUNLARI HABER YAPANLARIN DA...

Hürriyet, 15 Temmuz

Siz okurlar ne düşünüyorsunuz bilmiyorum ama ben bir gazeteci olarak, hele hele Hürriyet’te çalışan bir gazeteci olarak (tasrih ediyorum çünkü işi “bu” olan gazeteler var, onlara itirazım yok) meslekî kod adı “manken” olan bir takım ameliyatlı genç kadının, basının ne sıfat kullanacağını bilemediğinden “pleyboy” dediği, baba parası yiyen, üç günlük sakalla gezen, güdük ve ... neyse, neye benzediklerini söylemeyeyim, birbirine benzeyen bir takım kazmanın APIŞ ARASINDA GEZMEKTEN midem bulandı.

Hürriyet gazetesi... evet Hürriyet, aynı gün iki haber:

1.sayfada Pınar Altuğ haberi : Mayolu partide Tommy de vardı, diyor. Bir havuzbaşı partisiymiş, Tommy de varmış, Pınar Hanım’a sormuşlar “Var dı mı?” diye, o da (Şener Şen’i, Ferhan Şensoy’u nasıl aramazsın) “Evet ortak arkadaşlarımızın partisiydi” demiş, “Size ne yahu, Allah belanızı versin!” demesi gerekirken.

2.sayfada Tuğba Altıntop haberi: Birlikteyiz ama zina yapmıyoruz, başlıklı. Hâlâ evli, boşanma davası sürüyor ya, Tuğba uyanık, hâkim aptal çünkü... “Hakan Bey’ye (Bayılırım birbirinden Bey – Hanım diyen kenar mahalle ağzına) birlikteyiz ama beraber olmuyoruz. Kesinlikle zina yapmıyoruz...” demiş.

Öğğğ !

Öğğğ yahi!


*

AH PERİHAN MAĞDEN AH...

Hürriyet, 16 Temmuz

Mercedes Sosa bir konser verdi İstanbul’da. Hürriyet’ten Ebru Çapa izlemiş.

Yazdığı “haber” şöyle başlıyor: “Öğrenmenin sonu yok. İnsan, dolunay vaktinde şükür de edermiş meğer.”

???

Çapa “... kendileri (Sosa) de hâlâ dişi bir arslan edasıyla, dört taklidi yapan iki ayaktadır” gibi bir cümleden sonra diyor ki:

“Muhtemelen bu sebepten, belki de biraz yorgun olduğundan, kimbilir, estağfurullah, şüphesiz ki keyfi öyle istediğinden, genel itibarıyla oturarak, arada bir de kendisini bir lütuf olarak sunup ayağa kalkarak ve o bedeni keklik gibi sektirerek şarkılarını terennüm etmektedir.”

Allah sevenlerine bağışlasın!


*

EN ÖNEMLİ UZVU NERESİYMİŞ?

Sabah, 18 Temmuz

“Manken Gizem Özdilli, Şamdan dergisine önemli açıklamalarda bulundu.”

Sabah diyor bunu, ben değil...

Önemli açıklama şuymuş:

“Eskiden aptal sarışındım, şimdi akıllandım... (Esmer doğduğunu, sonradan sarardığını biliyorum da, diğer konu beni aşar.)�Olgun, akıllı ve en güzel dönemimdeyim. Herkes estetik yaptırarak güzel olabilir, ama akıllanmak için doktorun neşteri yetmez. Beynim benim en önemli uzvum!”

Allah’tan röportajı yapan muhabir, “Göster bakayım!” dememiş.


*

ONLAR BU İŞTEN İYİ ANLAR

Gözcü, 16 Temmuz

Millîci gazetemizin manşetiydi, MHP Genel Başkan Yardımcısı Nazif Okumuş “DEHAP’ın yapamadığını AKP yapıyor. Bölücü PKK-KADEK militanları bu yasa tasarısıyla siyasete girebilecek...” demiş.

Bence Okumuş’un bu uyarısını dikkate alın.

“Eski teröristler, tetikçiler, katiller siyasete girecek, bunlar yarın milletvekili olur, bakan olur!” diye uyaran MHP’lilerse... bence ciddiye almak gerek.

İyi bilirler...


*

TÜRKÇE’NİN KAFASINA ÇUVAL GEÇİRENLER

Hürriyet, 19 Temmuz

Hani Başbakan, sanki bir dış düşmana karşı, yahut içimize sızmış bir haine karşı büyük bir başarı elde etmiş gibi “Ayda en az ortalama 50 trilyon lirayı GSM şirketlerinden alıp, devletin cebine aktardık” diye her gittiği yerde bağırıyordu ya, işte bu “cepte simetrik gelir” uygulamasını mahkeme iptal etti.

Neyse benim söyleyeceğim başka, Hürriyet’teki haberle ilgili.

GSM operatörleri niye gelirlerin eşit pay edilmemesi gerektiğini ispata çalışırken, şöyle bir argüman kullanıyor:

“Sabit şebekeler yatırım maliyetini amortize etti, oysa GSM yatırımları yeni.”

Haydiiii!

“Amortize etmek” de nereden çıktı?


*

AKIL SAĞLIĞINDAN BAHSEDENE BAK!

Hürriyet, 19 Temmuz

Irak’ı cebren ve hileyle işgal etmek için “kitle imha silahları” diye bir yalan uyduran Bush ile Blair’in foyaları meydana çıktı, kıçları iyice sıkıştı.

Biri, aksini ispat edene kadar, İngiliz silah uzmanı David Kelly’yi öldürtüp ortadan kaldırdığı damgasını alnında taşıyacak (ve muhtemelen yakında istifa etmek zorunda kalacak); diğeri, eğer 2004’teki seçime kadar “Amerikan Derin Devleti” gereğini (!) yapmazsa, seçimlerde tarih sahnesinden silinecek.

Hürriyet’in haberine göre, Blair “Kitle imha silahları bulunmasa bile tarih Irak’a saldırıyı affeder” diye yalancı olduğunu itiraf ederken, Bush “Saddam’ın aklî dengesine güvenmek tedbirsizlik olurdu” demiş.

“Akıl”dan bahseden kim? George “Dubya” Bush...

Saddam’ın dengesiz de olsa bir aklı var en azından...


*

NE DE SEVERLER MUSTAFA KEMAL’İ YA...

Hürriyet, 19 Temmuz

AKP Diyarbakır Milletvekili Fehmi Uyanık da, soyadının hakkını vererek, Türkiye’nin araplaşması yolunda bir öneride bulunuyor. Güya Atatürk’ün manevî şahsiyetine saygısından. Çok severler ya Mustafa Kemal’i...

Atatürk’ün vecizeleri bozuluyor ve tahrip ediliyor, diye dertleniyormuş beyimiz. Meclis Genel Kurul salonunda Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir diye yazar ya, onu “Hâkimiyet bilakaydüşart milletindir” diye değiştirelim, diyor. Çünkü Atatürk (zamanın Türkçesi’ye) böyle demiş.

Atatürk bir 24 saatliğine geri gelse gösterirdi size hâkimiyeti de, bilakaydüşartı da, sizi mütearrip takiyeciler...


*

MEMLEKET ELDEN GİDİYOR, CHP MUHALEFET YAPIYOR

Hürriyet, 14 Temmuz

Yahu beyler, siz delirdiniz mi, işiniz gücünüz yok mu Allah aşkına?

Damal hudutları içindeki Karadağ’da, yılın belli bir günü, dağların gölgesi yamaçlara vurarak bir Atatürk silueti oluşturuyor. Yöre halkı da bu vesileyle bir küçük kutlama yapıyor.

1 Temmuz tarihli Hürriyet’te CHP Ardahan Milletvekili Ersan Öğüt’ün sözleri yer aldı: ‘‘Böyle rezalet olamaz. Bu dağda hayvan otlatılması büyük terbiyesizlik. Bugüne kadar bu mucizenin çıktığı Karadağ neden koruma altına alınmamış. Ama ben 56 arkadaşımla birlikte Meclis'e bu bölgenin Milli Park olarak ilan edilmesi için kanun teklifi verdim. Şimdi bu kararın kısa sürede çıkmasını diliyoruz. Çünkü buradan geçen hayvan sürüleri zamanla silüetin çıktığı alanı yok edecek ve bu mucizeyi bir daha göremeyeceğiz.’’

14 Temmuz tarihli gazetede bu sefer Damal Kaymakamı Yücel Gemici’nin cevabı yer alıyordu: “Fotoğrafta çok net olarak siluetin izlendiği sırada alanda hiçbir hayvan sürüsünün olmadığı görülüyor. Geçimlerini alın teriyle temin eden mahzun Anadolu insanlarının sürdürdükleri bu hayat terzini terbiyesizlik ve ihanetle ifade etmek akıl ve vicdan sınırlarını zorlamaktadır. Bu haber, güneşin doğuşunda topraklarımıza ilk düşen ve batışında Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün gölgeden siluetini oluşturan coğrafyada yaşayan halkımızı rencide etmiştir.”

Yahu beyler, biriniz milletvekilisiniz, diğeriniz kaymakam... İşiniz gücünüz yok mu sizin Allah aşkınıza?


*

Hürriyet, 19 Temmuz

Yukarıda alıntı yaptığım haberden 5 gün sonra çıkan bir yenisi, devamı. 19 günde aynı konuda dördüncü haber...

CHP Ardahan Milletvekili Ersan Öğüt üşenmemiş, TBMM’de bir soru önergesi vererek Hükümet’e sormuş: “Adhahan Valisi ve Damal Kaymakamı hakkında herhangi bir işlem yapmayı düşünüyor musunuz?”

Yok devenin pabucu...

Yerim ben bu CHP’nin yapacağı muhalefeti...



* * *

Not : 19 Temmuz tarihli Gözcü’nün arka manşetiydi, “Başkenti karıştıran dedikodu...”

AKP’li bir bakanla bir kadın gazetecinin aganigi vaziyetleri varmış.

Sizler de e-posta marifetiyle hababam soruyorsunuz bana, “Kimdir o bakan, kimdir o Ankaralı kadın gazeteci?” diye.

Gözcü kıvırmış kıvırmış bakanın kim olduğunu söyleyememiş. Kadın gazetecinin kimliğiyse henüz belli değil demiş. Halbuki bir gözünün rengini söylemediği kalmış.

Aralarında ilişki olduğu iddia edilen Bakan’ın da, gazeteci kadının da kim olduğu bal gibi belli...

Ama ben de söylemeyeceğim!