Hayvan sevgisi, cennete girme vasıtasıdır!

DOĞAYI ve Hayvanları Koruma Derneği Genel Sekreteri Sayın Nesrin Çıtırık gönderdiği faksta özetle, bazı şehirlerde köpek ve horoz dövüşü yaptırdıklarını ve hayvana dövüş kabiliyetlerinin geliştirilmesi için sahipsiz hayvanların ayakları ve ağızları bağlanarak hayvanın önüne konularak antrenman yapıldığını, ayrıca çocuklarımızın ruhsal durumunu etkileyeceği için yazmak istemediğim birçok kötü davranışlarını belirtmiş. Allah'tan başka sahibi olmayan bu çaresiz yaratıklar için benden yazı yazmamı ve halkı uyarmamı istemiş. Sayın Nesrin Çıtırık Hanım'a bu duyarlılığından dolayı teşekkür ediyorum. Ayrıca geçtiğimiz günlerde doğaya ve tüm canlılara saygı yürüyüşü düzenleyerek çevre sorunlarına tüm yurttaşlarımızın dikkatini çekmek amacıyla hayvanlarla birlikte yürüyüş tertipleyen Şişli Belediye Başkanı Sayın Mustafa Sarıgül'ü bu güzel davranışından ötürü kutlar, bu gibi faaliyetlerin diğerleri için de örnek olmasını diliyorum. Başkanlığım döneminde hayvanların korunması ve işkence edilmemesi konusunda genelge, TV'lerde program, basın açıklamaları, yazı vb. yapmamıza rağmen insan diye adlandırdığımız yaratılışında, akıl, vicdan ve merhamet bulunan kişilerin halen bu davranışları yapmalarına çok üzüldüm.

İnsanlara hayatlarıyla ilgili her konuda rehber olan İslam dini, hayvanlarla ilgili olarak da temel esaslar ve hükümler va'zetmiştir. Kur-an'ı Kerim'de, Cenab-ı Hakk'ın varlığı, birliği ve kudreti anlatılırken, çeşitli vesilelerle insanların yakın çevresinde bulunan hayvanlardan ve bunların yarıtılışından da bahsedilmekte ve bunlardan ibretler alınması istenmektedir. Bununla ilgili bir ayetin meali şöyledir:

‘‘Yerde yürüyen hayvanlar ve iki kanadıyla uçan kuşların hepsi sizin gibi bir ümmettirler (yani topluluklardır). Biz bu kitapta hiçbir şeyi noksan bırakmadık. Sonra ancak onlar toplanıp Rablerine gelirler.’’ (En'am 38)

Sevgi, İslam'ın özü, varoluşun sebebidir. Kainattaki her şey sevgiden doğmuş, sevgiyle var olmuştur. Bu anlayış ise, dinin merkezine insan sevgisini koymaktadır. Yunus Emre'nin veciz ifadesiyle ‘‘yaratılanı yaratandan dolayı sevmek’’ bu duyguyu en güzel şekilde dile getirmektedir.

İslam'ın sevgisi sadece insanlarla sınırlı değildir. Hayvanları, bitkileri hatta canlı olan her şeyi sevmek, onları Allah'ın yarattığı bir varlık olarak görmek ve onlara Allah için değer vermek, İslam'ın getirdiği prensiplerdendir. Bu sebeple İslam'da bir karıncayı incitmek daha insani ve İslami olmayan bir davranış olarak kabul edilmiştir.

Sevginin insanın dışında yöneleceği en önemli varlık, bir annenin çocuğuna olan şefkátinden kullarına daha yakın ve şefkátli olan Yüce Allah'ın, canlı varlıklar arasında insanlara en yakın olarak yarattığı hayvanlardır. İnsan türünün hayatını kolaylaştırmaya yönelik katkılarının ötesine geçerek, hayvanlara sırf Allah'ın yarattığı varlıklar nazarıyla bakmalıyız. Çocuklara gelişim çağlarında hayvan sevgisinin aşılanması çok önemlidir. Hayvan sevgisinden mahrum büyüyen bazı çocuklarda birtakım davranış bozukluklarının gözlemlendiği uzmanlarca ifade edilmektedir. Hayvanları sevmeyenlerin insanları sevmesi zordur.

Yüce dinimiz, hayvan sevgisini bir insanın ulaşabileceği en büyük mutluluk olan cennete girmenin bir vasıtası olarak görmektedir. Hz. Peygamberimiz evinde kedisini hapseden ve açlıktan ölmesine vesile olan kişiyi cehennemlik, çölde susuzluktan kıvranan bir köpeği pabucuyla sulayan kimseyi de cennetlik olarak takdim etmiştir.

Yine Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.) hayvanların insanlar üzerinde hakları bulunduğunu ve hayvanlara iyi muamele yapılmasının gerektiğini dikkatlerimize sunmuştur. Bu ilkelerin insanların insan yerine konulmadığı dönemlerde insanlığın dikkatine sunulmuş olması, gerçekten manidar olup İslam'ın ilahi boyutunu işaretlemektedir.

Esasen Cenab-ı Hakk'a itaat, yaratıklara (insanlara ve diğer mahlukata) iyi muamele, dinin temel ilke olarak vaz'ettiği bir kaidedir. Bir hadis-i şerifte şöyle buyurulmuştur: ‘‘Merhametten nasibi olmayanın hayırdan da nasibi yoktur.’’

Yüce Allah'ın umumi rahmetinin bir parçası olarak insana verilen merhamet,

Yeri gelir

Göz pınarlarından akar ve katılaşmış yürekleri sulayarak yumuşatır

Yeri gelir,

Çaresize çare olur,

Ve merhamet

Yeri gelir,

Sokaktaki kedinin önüne konulan bir parça ekmek,

Ya da,

Sahipsiz kalmış bir köpeğe barınak olur.

Sahipsiz hayvanların sokaklardan toplanarak barınma yerlerinde bakım altına alınmaları, ilahi rahmetin beşeri merhamete dönüşmesidir ki, böyle bir davranış sevindirici ve takdire layık olmasının yanında medeniliğin de bir gereğidir.

Bununla birlikte bugün için vicdanlara emanet edilmiş bulunan bu sevimli dost varlıkları, hukukun koruması altına almak, medeniyetle erişilen zirveye işaret edecektir.

Hayvanların korunması için vakıflar kuran, evlerinin dış cepelerine her biri sanat şahikası olan kuş evleri yaptıran ecdadımızı da bizi de besleyen kültür damarı aynıdır. Geçmişte ecdadımızın sergilediği çok yüksek sevgi ve idrak sevgisini gösteren davranışları sergilemekten bizim ne eksiğimiz var?

Medeniyetimizin sevgi ve merhamet medeniyeti olduğunu ispat etmeliyiz. Bunun da yolu hayvanlara iyi muamele etmekten geçer.

SORALIM ÖĞRENELİM

Oğlumuzun nişan töreni Temmuz 2003'te yapıldı. Önümüzdeki ramazan ayını dikkate alırsak akabinde Ramazan Bayramı ve Kurban Bayramı arasındaki tarihlerde nikáh ve düğün caiz midir? Yoksa bu bayramların geçmesini bekleyip ileriki bir tarih mi belirlemeliyiz?

A.Levent Yel/İstanbul

Halk arasında söylenmekte olan iki bayram arası nikáh yapılmaz sözü yanlış bir anlamadan kaynaklanmıştır. Bu itibarla ramazan bayramı ile kurban bayramı arasında düğün yapılmasında ve nikáh akdinde dinen bir sakınca yoktur. Nitekim Hz. Peygamber, Hz. Ayşe ile şevval ayında evlenmiştir.

Kolonyayı elimize döktükten sonra namaz kılmamız caiz midir?

Nurettin Şenyurt/Sivas

Kolonya ve ispirto necis değildir. İçilmesi dışında kolonyanın alım satımında temizlik ve başka işlerde kullanılmasında bir sakınca yoktur. Vücuduna, elbisesine kolonya dökülen bir kimsenin bu kısımları yıkamadan namaz kılmasında bir engel yoktur.

Ölen için mezar yaptırmak dinde mecburi midir?

Fırat Demir/Van

Ölen bir kimsenin defnedildiği yerin kaybolmasını önlemek için, israfa varmamak şartıyla basit bir mezar yaptırılmasında dinen bir sakınca yoktur. Mezar için yapılan harcamaların ölü ve diri için hiçbir yararı bulunmadığından, büyük paralar sarf ederek mezar yaptırmak israftır, israf ise dinimizde haramdır.
Yazarın Tüm Yazıları