‘Hoş görmek’ ne demek Oktay Bey ‘hoş bulduk’

SÖZE galiba ‘hoş bulduk’ diye başlamam gerekiyor.

Başyazarımız Oktay Ekşi Pazar günü ‘anadilde eğitim’ ile ilgili yazımı bir gün önceden sistemden okuyup aynı gün kendi köşesinde bana bir takım sorular sormuş...
Sorulara geleceğim ama öncesinde Oktay Bey her zaman ki nezaketiyle; ‘Bu olağandışı durum nedeniyle Eyüp Can’dan özür dilemek gerekir mi bilemiyoruz ama gerekirse lütfen hoş görsün’ demiş.
‘Hoş görmek’  ne demek çok mutlu oldum, Oktay Bey’den böylesine nazik bir davet aldığım için ‘hoş bulduk.’
Anadil öğrenimi ve anadilde eğitim Kürt meselesinin bam teli.
Bu konuyu tüm boyutlarıyla tartışmadan sağlıklı bir çözüm bulamayız.
* * *
Öncelikle şunu söyleyeyim.
Oktay Bey  “Türkçe”nin yanında “Kürtçenin seçmeli ders olarak okutulması sağlanmalı mı?” sorusunun tartışılması gereklidir’ diyerek en azından medeni bir tartışmaya kapı aralamış.
Hafta sonu bu konuda yıllardır yazan Özdemir İnce  ile e-mail ve telefon yoluyla epey konuştuk.
İnce üniter devlet yapısını aşındıracağı gerekçesiyle iki dilli eğitime karşı, ama ‘Kürtçe’nin seçmeli ders olarak okutulmasına karşı değilim’ dedi.
En azından asgari bir müşterekte buluştuk.
* * *
Zaten bütün mesele bu...
Taraflar en olmadık talepleri en olmadık zamanlarda dile getirerek çoğu zaman tartışmayı baştan bitiriyor.
Oysa asgari müştereklerde buluşabilsek çözüm yolunda birbirimizi daha iyi anlayabiliriz.
Şimdi gelelim Oktay Bey ’in ‘ABD’nin İngiltere’nin neresinde İngilizce’den başka bir ‘eğitim dili’ var’  sorusuna.
* * *
Bu soruya cevap vereceğim ama Oktay Bey ’in bir önceki cümlesi açıkçası sorduğu soruyu baştan anlamsız kılıyor.
Bakın ne diyor...
‘Eyüp Can dün çeşitli ülkelerde çocuklara “anadilde eğitim” verildiğinden söz ederken ABD’yi, Almanya’yı, Fransa’yı sayıyordu. Almanya’daki Türk çocuklarına Türkçelerini unutmasınlar diye verilen göstermelik derslerin Alman ulusal birliği yönünden bir tehdit teşkil edebileceğine ilişkin orada bir endişe var da bizim mi haberimiz yok?’
* * *
Şimdi hem Almanya’daki uygulamayı ‘göstermelik’  bulup hem de ‘orada ulusal birliği tehdit edecek bir endişe mi var’ diye soruyorsak zaten diğer örnekleri konuşmanın bir anlamı kalmaz.
Çünkü ben Oktay Bey ’e Kanada resmen iki dilli, Amerika’da anayasada resmi dil yok, Amerika’da Latin Amerikalıların yoğun yaşadığı bölgelerde iki dilli eğitim yapan (İspanyolca ve İngilizce) yüzlerce okul var desem de bir anlamı olmayacak.
Oktay Bey  tıpkı Pazar günü yazdığı gibi ‘oralarda bölünme endişesi var da bizim mi haberimiz yok’  diyecek.
Yanlış anlaşılmasın bölünme endişesini hafife alıyor değilim.
Hatta tam tersi ben anadilde öğrenim ve eğitim tartışmasının eğer sağlıklı bir çözüm bulunursa bölünmekten çok entegrasyona yol açacağına inananlardanım.
Bütün mesele sağlıklı bir tartışma zemini oluşturmak.
* * *
Hafta sonu yaptığımız sohbette ben başbakanı da tam anlayamadım.
Erdoğan  da bir taraftan Almanya’da Türk çocuklarına verilen Türkçe dersi yetersiz bulup iki dilli okullar açılmasını istiyor diğer yandan ‘Türkler Almanya’da azınlık Kürtler azınlık değil’  diyerek Kürtçe eğitim talebine karşı çıkıyor.
Yani bu mantığa göre kendi vatandaşın olan Kürtlere, Almanya’daki Türk azınlıklar için istediğin hakları bile vermeyeceksin!
Ne dersiniz Kürtlerin bazı hakları alabilmeleri için önce azınlık olmaları mı gerekiyor?
Üniter devlet yapısı bu bakış açısıyla mı korunacak?
Yazarın Tüm Yazıları