Bizimkiler ve Leyla

En son yazacağımı en baştan yazarak başlayayım: Kedi-köpekli bir evde bebek büyütmek gayet mümkün! Ya da tam tersi; bebekli evde hayvan bakmakta bir sorun yok

Haberin Devamı

Leyla doğmadan önce bile büyük bir gündem konusuydu Efe, Karaçi ve Muşka. Hamile kaldığımı öğrenir öğrenmez toksoplazma testi yapıldı. Eğer negatif çıksaydı, evde sorun yaşamayacak olsam da halim yamandı. Çünkü doğurana kadar sokaktaki kedilerin 10 metre ötesinden geçmem gerekecekti. Toksoplazma çiğ et, toprak ve kedi dışkısından geçiyor ve bağışıklığınız yoksa, Türkçe’ye rahatlıkla sorun olarak tercüme edebilirsiniz. Bebekte ciddi sakatlıklardan, ölü doğmasına kadar birçok şeye sebep olabiliyor. Ama kediniz sokağa çıkmıyorsa ve cangıldaki aslanlara özenip onu çiğ etle beslemiyorsanız sorun yok. Ben pozitif çıktım, rahatladım. Zaten Türk halkının yüzden 80’i pozitif çıkarmış.
Bunu halletmiÅŸtik ama sırada annem vardı. 41 haftalık hamileliÄŸimin her gününde dört ayaklılara yönelik kabul edilemez fikirlerle geldi. Onları sokaÄŸa bırakıp kapıda beslememizden, Efe’yi çiftliÄŸe vermemize, veteriner muayenehanesinde kafeste yaÅŸamalarına kadar uzanan envai çeÅŸit gaddar projesi vardı. Hepsini fesuphanallah diyerek savuÅŸturduk.Â
Sonunda Leyla doğdu, iki günlükken yeni evine taşındı. Bizimkilerde bir merak bir merak... Efe sürekli altında dolanıyor, Muşka üstüne oturmaya çalışıyordu. Karaçiyse gizli gizli seviyordu Leyla’yı. İlk haftalarda kedilerime güvensem de, lohusalığın verdiği kafa karışıklığıyla da son derece temkinli ve tedirgindim. Kedileri düşman etmeden aradaki mesafeyi korumaya çalıştım. Başardım da. Leyla’nın odasının olduğu koridorun kapısını geceleri kapalı tuttum. Leyla yokken yattığı yeri koklamalarına izin verdim. Bir süre sonra onlar da Leyla’ya ilişmemeye başladılar. Bir tür kaale almama gibi bir durum oluştu. Emzirirken kucağıma yatıp, Leyla’ya hiç dokunmadıkları günler geçirmeye başladık.
Araya giren yaz, rahatlamamız ve hepsinden önemlisi Leyloş’un büyümesi bir araya gelince, hayatımızı iyice kolaylaştı. Evde bambaşka sahneler yaşanıyor artık: Leyla kedi ve köpek sevmeye bayılıyor! Biz de onun onları sevmesine!
BİR AVUÇ TÜY
Leyla 5 aylık olduğundan itibaren bizimkileri göz hapsine almaya başladı. Meme emerken mesela, yanından Muşka geçer geçmez kafayı çevirip bakmaya başladı. Aç kalmak pahasına. Ya da o koltuğunda otururken karşısındaki kanepede yatan Karaçi’yi dakikalarca inceleyip gülmek çok hoşuna gidiyordu. Efe ve Zeze’nin sürekli sallanan kuyruklarına hipnotize olmuş gibi bakıyordu.
Kediler yavaş yavaş daha önce elleme şerefine vasıl olamadıkları bu küçük insana yaklaşmaya başladılar. Mesafe gittikçe daraldı ve harika bir şey oldu! Leyla yanından geçtiklerinde kuyruklarını tutup kahkahalar atarak başladı işe. Sonra el uzatıp tüylerini, kulaklarını tuttu. En çok eğlendiği dakikalarsa kedilerin patilerini tuttuğunda ve yüzlerine baktığında. Hem gülüyor hem de ‘uuh uuuh uhh’ diye kendi dilinde bir şeyler söylüyor.
Ve inanır mısınız, ne yaparsa yapsın hiçbirinin gıkı çıkmıyor! Gerçi beni de şaşırtarak çok yumuşak hareketlerle seviyor ama aşka geldiğinde kulaklarını çekip bir avuç tüy yolabiliyor. Annem büyük bir ikilemde! Bir yandan çok eğleniyor, bir yandan da vıdılamaya devam ediyor. Ama benim içim rahat.
1) Ne zaman kedileri sevse hemen ellerini ve ayaklarını yıkıyorum. Ayakları çıplaksa onlarla da seviyor çünkü.
2) Kedilerimin aşıları tam. Hatta normalde 3 ay olan parazit aşısını veterinerimizin önerisiyle 1,5 ayda bir yapıyoruz.
3) Leyla’nın doktoruyla sürekli irtibat halindeyim ve güvenim tam. Kediler aşılıysa, avuç avuç tüy yutmasına izin vermiyorsak sorun olmadığını söylüyor. Üstelik de çocuklarda alerji konusunda uzman.
Kediler de öğreniyor. Oyun halısını yaydığımda üzerine basmıyorlar mesela. Oyuncaklarını da kaçırmıyorlar eskisi gibi. Hatta artık ara kapıyı bile kapatmıyoruz.
Tüy yuttuğu için karnından 1 kilo kisti çıkan çocuklara dair fantastik hikayeleri annem kulağıma kulağıma kazımaya devam ediyor ama artık duymuyorum.

Yazarın Tüm Yazıları