Hız limitleri ve para cezaları

Bir süredir Ankara’nın hemen her yeri kameralı radarlarla donatılıyor. Aslında bu moda, ihale dosyasından tutuklanan bir önceki emniyet müdürü tarafından başlatıldı.

Eski müdür Orhan Özdemir Kayseri’den gelir gelmez ilk iş olarak Eskişehir Yolu’ndaki hız limitini 50 kilometreye çekmiş, ikinci iş olarak Park Caddesi’nde alkol satan lüks restoranlara trafik ekipleri aracılığı ile savaş açmıştı.
Eskişehir Yolu’ndaki hız limiti ile ilgili daha önce düşüncelerimi paylaşmıştım. Trafik bir bilim ise yerleşim yeri ve yaya trafiği olmayan, hayvancılık yapılmayan, okul bulunmayan kısacası inlerle cinlerin top oynadığı 4+4 şerit bir bulvarda 50 kilometre hızla gitmek için tekerleğin icat edildiği çağda yaşıyor olmak gerekiyor.
Zaten bu gerçek, aylar sonra görüldü ve limit 70 kilometreye çekildi.

Saatte 90 kilometre

Geçenlerde Esenboğa Protokol Yolu’ndaki hız sınırı levhaları dikkatimi çekti. Saatte 90 kilometre idi. Oysa Esenboğa Yolu Eskişehir Yolu ile karşılaştırıldığında, fiziksel şartlar açısından çok daha düşük hız limitlerini gerektiriyor.
Bu noktada insanın aklına, bir soru takılıyor. Emniyet ‘hata’ odaklı mı çalışmalı, yoksa ‘tuzak’ odaklı mı..?
Daha açık bir ifade ile emniyet hız yapılması kolay/kaza yapılması zor yollarda mı kontrollerini yoğunlaştırmalı, yoksa hız yapılması zor/kaza yapılması kolay yollarda mı..?
Somutlaştırmak gerekirse benim iddiam, Eskişehir Yolu’nda saatte 100 kilometre hızla giden bir otomobilin kaza yapma ihtimalinin, Tunalı Hilmi Caddesi’nde saatte 50 kilometre hız yapan bir otomobile göre çok daha düşük olduğu yönünde..
Bugün Ankara’nın yeni bir valisi ve yeni bir emniyet müdürü var.
Bir önceki dönemde yapılan uygulamalar, insanları eğiterek trafik suçu işlemelerini önlemekten çok, bol bol ceza yazıp Maliye Bakanı’ndan aferin alma kaygısı ile hareket edildiği gibi bir izlenim sergiliyordu.

Hürriyet Akdeniz’de

Bakalım bu yeni dönemde nasıl bir yönetim anlayışı ile karşı karşıya kalacağız.
Ancak Ankaralılar’ın pek de bilmediği bir detayı aktarmak istiyorum. Yeni Valimiz Alaaddin Yüksel, önceki görev yeri Antalya’da farklı bir uygulamaya imza atmıştı.
Antalya’da tüm sabit ve hareketli radarların kuruldukları yerler ile emniyetin alkol çevirmesi yaptığı tüm noktalar saatleri ile birlikte her gün Hürriyet Akdeniz ekinin üçüncü sayfasında yayınlanıyordu.
Ankara cadde ve sokaklarının yarış pistine dönmesini, alkollü trafik canavarlarının gönlünce gezmesini hiç kimse istemez.
Ancak hız limitleri belirlenirken bilimsel gerçekler, trafik kontrollerinde ise çağdaş normlar dikkate alınmalı..
Devlet vatandaşına tuzak kurmak yerine, suç işlememesi için eğitmeyi tercih etmeli..
Tüm gelişmiş ülkelerde olduğu gibi..

Bütçe kanunu kehaneti

Trafik cezaları konusunda Türkiye’deki bütçe uygulamalarında da ayrı bir çelişki bulunuyor. Bütçe Kanunu hazırlanırken, bir yıl; hatta iki yıl sonra toplam ne kadar trafik suçu işlenip ne kadar para cezası kesileceği önceden belirleniyor ve bu kanuna yazılıyor. Örneğin 2010 yılında 594 milyon 701 TL trafik cezası kesilmesi öngörülmüş. Bütçe hedeflerinin tutturulması için 2011 yılında 641 milyon 912 TL, 2012 yılında ise 703 milyon 313 TL trafik cezası kesilmesi gerekiyor. Genellikle yılın son üç ayında trafik kontrollerinin bir anda yoğunlaşmasında bu ‘ceza kehaneti’nin bir rolü var mı bilmiyorum. Ama devletin, vatandaşının iki yıl sonra işleyeceği suçu tahmin edip cezasını peşinen kanunlaştırmasını da garip buluyorum.
Yazarın Tüm Yazıları