Hiçbir ışık sahnedeki Gülben’den parlak olamaz

Güncelleme Tarihi:

Hiçbir ışık sahnedeki Gülben’den parlak olamaz
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 22, 2010 00:00

Gülben Ergen, Alaçatı sokaklarında yeni imajıyla objektif karşısına geçti, birbirinden güzel pozlar verdi ve sonrasında hayatında olup bitenleri, evdeki dört erkeği, başarı sırlarını ve sanatçı egosunu bir kenara bırakmayı nasıl başardığını Hello! dergisine anlattı.

Haberin Devamı

GÜLBEN ERGEN İMAJ DEĞİŞTİRDİ (FOTO-GALERİ) 

GÜLBEN ERGEN VE AİLESİ (FOTO-GALERİ) 

1988 yılında Hürriyet Gazetesi Sinema Yıldızı yarışmasında ikinci olduğunuz gün, böyle bir gelecek hayal edebilmiş miydiniz?

- Böyle bir gelecekten anlamayacak kadar küçüktüm o zaman. Sanatçı olmak, ünlü olmak, renkli dünya... Bu değerlere değil de başarıya takıntılıydım aslında. şimdi olduğu gibi!   

Başarınızın sırrı ne? Hırs? Çalışkanlık? Güçlü önseziler? Star ışığı? şans?                               

- Başarılarımın arkasında özenli çalışkanlığım var. Çalışmadan olmaz, olamaz... Işıklı olmak da biraz torpilli olduğum konulardan sanırım. Fark edilmek, diğerlerinden farklı bir ışığa sahip olmak güzel bir özellik, ama yetmez; başarıyla beslenmeli. “Dadı” dizisinin bana teklif edilmesi şans mıydı? Ya ben rolü üzerime bu denli yapıştırmasaydım? Haldun Dormen ve Kenan Işık gibi iki profesyonelin karşısında ya sağlam oynayamasaydım? O zaman şans mı kalırdı? “Arka Sokaklar” şahane bir Sezen şarkısıdır ama iyi bir aranje, çok çalışıp iyi okumak, olağanüstü bir klip çekmekle şansımı beşe katladım.

Benim için dönüm noktasıdır diyebileceğiniz bir proje var mı?  

- “Dadı” dizisi. Meslek hayatımı “Dadı”dan önce, “Dadı”dan sonra diye ikiye ayırabiliriz. Sitcom fırtınası estirmiştik ekranlarda. ıki sezon boyunca reytinglerde ikinci olduğumuzu hatırlamıyorum. şimdilerde yine tekrarını veriyorlar. Geçenlerde hepimiz mutfaktaydık izlerken, ortaya çıkan resim çok komikti. Dizideki üç çocuklu Melek Dadı, bizim evdeki üç çocuklu ben...
   
YALNIZLIKTAN KORKMUYORUM

Sanatçıların egolarını bir yana bırakıp, kendilerini işinin ehli insanlara teslim etmeleri sık rastlanan bir durum değil. Ama sizin çevrenizde sizi yönlendirmelerine izin verdiğiniz güçlü bir ekip oldu. Nihat Odabaşı, Taşkın Sabah...


- Taşkın Sabah yıllardır birlikte çalıştığım, sesimi iyi tanıyan bir müzik adamı. Ayrıca da dostumdur, beni yönlendirebilecek kadar objektiftir. şarkı seçimlerinde kafa kafaya veririz. Nihat’ı zaten biliyorsunuz; onun gözüne sonsuz güvenirim. Diğer tüm işini iyi yapan insanlar konuşurken ben susarım. “Ben bilirim” diyen geri gitmeye başlar. Ben işini bileni dinlemeyi kâr sayarım, benden bıkmazsa sürekli sorarım. Ego sadece sahneye çıktığım anda devrede, indiğim an her şey normale döner. Ego sahne dışına taşarsa işler karışır.

Hep çok kontrollü, çok organize bir haliniz var. Kendinizi akışa bıraktığınız oluyor mu hiç?

- Planlamadığınız gün sizi planlar ve programlar verimsiz geçer. Benim her anım dopdolu geçiyor. Çekim, toplantı, çocukların aşıları, evin düzeni, stüdyo, masallar, çizgi filmler, personel idaresi, kampanyamın ilerleyişi, annem, dostlarım ve daha neler neler... Kontrollü olmayı planlı olmak olarak anlıyorum. Akışa teslim olmak artık benim hayat felsefem ama bu savrulan yaprak olmak anlamına gelmez. Öğlen kalkıp miskin miskin “bugün akışa ayak uydurayım da ne olursa olsun” diyemem.

Tek başınıza birçok olayla başa çıkarken bir anda kendinizi kalabalık bir aile portresinin içinde buldunuz.

- Evlenmeden önce de kalabalık bir ailem vardı. Beni sımsıkı sarmalayan, yanımda olduğunu sessizce bana hissettiren. Işıkların olduğu hiçbir yerde durmayan teyzem, dayım, kuzenlerim var. Evlendikten sonra elbette daha renklendik, iyice şenlendik... Ama yalnızlıktan korkmam çünkü insanın aslıdır yalnızlık. Yalnız başlar bu yolculuk, yalnız da biter...

DELİ BİR ANNEYİM BEN

Anne olduktan sonra neler değişti hayat tarzınızda, kişiliğinizde?


- Bunu ben anlatamam ki, belki dışardan gözlemleyen, benimle birebir yaşayan birileri anlatabilir. Deli bir anneyim ben, deli... Çığlıklarla, kahkahalarla, aşkla hoplata zıplata severim çocuklarımı. Çok güldürürüm onları, çok güzel masallar anlatırım. Aslan olurum, şırıl şırıl akan dere olurum, Heidi’nin tok sesli dedesi olurken bir anda Keloğlan olurum. Gerçekten komik ve eğlenceli bir anneyim. Anneyim diye yaşamı seviyorum ve anneyim diye umurumda değil hiçbir şey ve hiçkimse! Hayallerim var Atlas, Ares ve Güney benim oğullarım olduğu için. Bana hissettirdikleri gururlar ordusu duygular için, bana bu kadar güzel baktıkları için, beni görünce kahkahalar attıkları için, mutlu uyanmama sebep oldukları için minnettarım onlara.

Dört erkeği çekip çevirmesi zor değil mi?

- Evet zor, hem de çok! Yorgunluktan ne yapacağımı bilemediğim zamanlar çok oluyor ve o zamanlar ilk düşüncem nedense yurtdışında yaşamalıyız biz oluyor.

Sizi en çok zorlayan hangisi? Ve size en çok aşık olan?

- Beni zorlayan biri diye bir şey yok, geneli zor benim hayatımın, ama ödüllerinin zorluklarından daha fazla olduğu kesin. Bana en çok kim aşık sorusuna cevap arıyorum hâlâ ve içimden nedense “Atlas” diye haykırmak geliyor.

KIZIM DA EKSİK OLSUN

Şimdi bir de kız çocuğu gelse? Var mı planlarınızda?


- Asla yok! Ülkemizin değerlerine layık, okumuş, iyi yetişmiş, çağdaş, kendine güvenli çocuklar yetiştirebilmek gerçekten kolay değil. O yüzden kızım eksik olsun, ileride birbirinden güzel gelinlerim olacak benim!

Eşiniz Mustafa Erdoğan da çok yoğun tempoda çalışıyor. Evliliğinizi ve sevginizi nasıl besliyorsunuz?

- İkimiz de bu kadar yoğun çalışmasaydık halimiz ne olurdu bilmem ama bu ayrılıkları, iş yoğunluklarını, seyahatleri, uzun soluklu evlilikler için daha doğru buluyorum. Sevgi sevgiyse, beslemeye gerek kalmıyor.

Hangisi daha şahane? Sahnede olmak mı, evde olmak mı?

- Sahnede olmak çok başka bir şey. Hiçbir ışık benden daha fazla ışık saçamaz sahneye çıktığım anda... Evde ise ışıklar yer değiştiriyor. Taşıdığım tüm ışığı sahnede tüketiyorum. Neşem, coşkum baki kalıyor ama olması gereken “ego” mikrofona asılı ve ben evimde hizmete geçiyorum zevkle...

Haberin Devamı

SONSUZ BİR AŞK YAŞIYORUM

“Uzun Yol şarkıları”ndaki dingin, sade ruh haliniz sürecek mi yoksa yeni bir “Sürpriz” mi yapacaksınız müzikte?


- Müzikte içimden ne geliyorsa albüme de onu yansıtıyorum. şarkılarım çoktan hazır. Kışa doğru kulaklara çalınırlar.

Gülben, içinde gördüğü “ben”e gülüyor mu? Mutlu musunuz?

- Ben burukken de mutlu olmasını birilim. Mutluyum; Atlas, Ares ve Güney nefesime nefes katıyor. Bu yakışıklılarla sonsuz ve bitmeyen bir aşkı yaşıyorum.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!