YetiÅŸ AyÅŸe......

Haberin Devamı

SÃœPRÄ°Z...

AyÅŸecim merhaba,

Bu sorunumu çözsen çözsen sen çözersin. Yıllardır kocam benden süpriz bir doğumgünü partisi ister ama ben bir türlü denk getirip yapamam. Her yıl çocuk gibi hevesle bekliyor da garibim. Benim gibi duygusuz bir kadınla nasıl hala evli kalabiliyor şaşıyorum bazen :) Neyse ki 2 tane harika çocuğumuz var da benden ayrılamıyor o yüzden :)

Kocamın benden sonraki (!) en büyük aşkı ....... Müzikali, çoook sever, öyle böyle değil yani. Yıllar önce kasetini alıp müziğini defalarca dinlemiş, filmi sayısız kez izlemiş, hala müziği duyduğu anda gözleri parlar.

Ben ....... Müzikali'nin canlı performans için buraya geleceğini öğrendiğimde ona bilet alıp sürpriz yapacağıma söz vermiştim kendime. Ancak şu anda o kadar sıkışık bir durumdayım ki, biletleri alamıyorum. Acaba senin bana davetiye bulma şansın olur mu? Belki gazeteye davetiye geliyordur ve gitmek istemeyenler olabilir (sanmıyorum ya neyse). Eğer bana davetiye bulabilirsen, yıllardır yapamadığım süpriz doğum günleri yerine kocama harika bir hediye vermiş olacağım ve onun müzikali izlerken yaşayacağı sevinci göreceğim.

Çok teşekkür ederim.

Sevgilerimle,

Haberin Devamı

CEVAP: Selam adı bende saklı tatlı kadın. Mailini kırptım, müzikalin adını da özellikle yazmadım ki süprizinin içine etmeyeyim diye. Buradan da duyuralım, bir saat önce seninle telefonda konuştuk ve adresini aldım. Davetiyeler yarın sabah kargoyla sana doğru yola çıkıyorlar. Gecenin detaylarını bekliyorum. Öperim.

---------------

NÄ°ÅžAN KIYAFETÄ° Ä°STÄ°YORUZ....

İyi günler Ayşe Hanım,
 
Benim sizden ricam bir gece elbisesine ihtiyacımın olması. Nedeni ise evleniyorum ve nişanıma giyecek kıyafetimin bulunmaması.


Lütfen bana bu konuda yardımcı olun,
 
Saygılar,
 
CEVAP: Adını yazmadan maili yayınladım, çünkü bazen benim yetemediğim yerde sağolsun okur dostlar yardımcı oluyorlar. Daha önce mor elbisede olduğu gibi. Eğer kimseden ses çıkmazsa, ben halledeceğim söz.

---------------

PANÄ°K ATAKTAN KURTULMAK Ä°STÄ°YORUM

Merhabalar Ayşe Hanım;

Bu rahatsızlığa yakalandıktan sonra her teknolojik insan gibi ben de çareyi ve bilgiyi internette arayanlardayım. Hürriyet arşive yazınca da karşıma sizin 04.09.2009 tarihli yazınızla karşılaştım.

Haberin Devamı

Erzurum'dan İstanbul’a uçak bulamamamdan ötürü otobüsle gelmeye karar vermemin ömrümdeki en büyük hatalardan biri olacağını kestirebilir miydim? Hiç sanmıyorum. Çünkü otobüs yola çıktıktan sonra bende baş gösteren nefes darlığı, sıcak basması, kalp sıkışması gibi alçaklara tam 15 saat boyunca katlanmak zorunda kaldım. Sonra İstanbul’a vardım uyudum geçti.

Aslında geçmemiş. Tam 1 hafta sonra bu sefer İzmir’de yakaladı beni. Ondan sonrada 1,5 aydır da bıraktı diyemem. 2 kez psikayatra gittim. Panik atak kaygı bozukluğu gibi bişeyler geveledi. İlaç da vermedi. Sıkıntıyı kafanda bitirmeye çalış dedi. Uğraştım, hala da uğraşıyorum. Kesinlikle daha iyiyim. Üzerine gitme metodunu ve kendimi kötü hissettiğimde yazarak rahatlamaya çalışıyorum. İyi de geliyor. Ama ataklarımı şehir dışında ve yolculuklarda yaşamak, ister istemez bende bir şehir dışına çıkma fobisi oluşturdu. Bu haftaiçi gene psikiyatra gitmeyi düşünüyorum ama durumum daha iyi olduğundan ilaç yazacağını hiç sanmıyorum.

Haberin Devamı

O yüzden bu Allah'ın cezasını dize getirmiş biri olaraktan sizden neler yapmam gerektiği, kendimi nasıl telkin edebileceğim konusunda bir kaç fikir alabilirsem çok memnun olacağım. Cevap verirseniz hem çok mutlu olurum, hem de çevremdekilere biraz hava basarım. Teşekkürler.

Y.B.

CEVAP: Bence de kafanda bitirmelisin ama o da çok kolay değil. Hala beni bile arada yokluyor kerata. En güzel çare bu konudaki kitaplardan yararlanmak. Acil R. Şanal'ın Kuantum Düşünce Tekniği ve Aykut Oğut'un Evrenden Torpilim Var adlı kitabını al, çok faydası olacak sana. İnşallah tez zamanda kurtul bu keratadan.

---------------

MAKYAJ MALZEMELERÄ°, PARFÃœM TESTERLARI Ä°STÄ°YORUZ

AyÅŸecim merhaba,

Haberin Devamı

Mailimi yazarken gönderip göndermemek konusunda çok kararsızdım.Ama sonra ben göndereyim, sonrasında ne olacaksa olsun pek de beklentiye girmemeyim diyerek kendimi motive ettim :)

Yazılarını sürekli takip ediyorum. Özellikle Yetiş Ayşe bölümü oldukça dikkatimi çeken bir ritüele dönüştü.

Sonunda bana da mailin konusunda da yazdığım gibi Yetiş Ayşe diyebileceğim bir olay hasıl oldu.

Benim sıkıntım çok şükür ki olmazsa olmaz ya da aşılamaz bir problem değil. Ama eğer gerçekleşirse de çok çok mutlu olacağım bir istek. Ben nasip olursa Eylül'de evleniyorum. Evet bu yüzden çok mutluyum. Bir işim var. Nişanlım çok iyi. O da kendi işiyle uğraşıyor. Yani kendi yağımızda kavrulmaya çalışan ve gelecekle ilgili adımlarını atarken mantıklı hareket etmeye çalışan iki sevgiliyiz işte biz.

Haberin Devamı

5 yıllık bir flört dönemimiz oldu. Üniversitedeyken hep bir hayalimiz vardı; evlenmeden önce küçük de olsa bir ev almak. 2 yıl oldu mezun olalı. İstanbul gibi bir yerde tek başıma yaşayarak her gün saatlerce yolu teperek hiç hayıflanmadan gocunmadan şükrederek çalışıp didiniyorum, keza nişanlım da... Çok tasarruf ederek, harcamalarımızı epey bir kısarak biraz birikim oluşturduk. Biraz da ailemin desteğiyle yüklü bir miktar kredi çekip ev aldık. Şimdi bunları okuyorsun ama benim ricamın bunlarla hiç alakası olmayacak baştan söyleyeyim :) Mevzuya giremedim bir türlü hala :)

Her neyse yani demek istediğim borç harç içinde bir ev aldık ve kredilerimizi biraz sıkıntıyla da olsa ödüyoruz şükür. Asıl mevzu Eylül'de evleniyorum demiştim ya. Bizimki aslında iki düğün gibi olacak. İstanbul'da nikah, hemen ertesi günü Adapazarı'nda düğün. Bu konuda çok heyecanlanıyorum. Ne var ki öyle organizatörlere binlerce lira verip ayaklarımı uzatıp uzaktan her şeyi izleyebileceğim ve sadece kim kiminle otursun telaşesi yaşayacağım cinsten değil bu düğün. Basbayağı kendi imkanımızca güzel de sayılabilecek bir -kısmi- kır düğünü. Ama Ayşe her şey o kadar pahalı ki... Her şey hep para... Bu işin içine girdiğimden beri borç harçtan ne kalırsa kenarda, koşup bir eskiğimi yamalıyorum(z). Aileler de kendi imkanlarınca yardım ediyorlar. Eşyalar, perdeler, halılar, vs. E bir de insan kendi evine olmuşken iyi bir şey olsun istiyor ama işte ortalama bir şeyler çıkıyor ortaya.

Benim ricam senden maddi olarak değil. Aslında maddi ama şöyle. Düğün öncesi cilt bakımı ve düğün günü makyaj, vs. bunlar çok heveslendiğim mevzular. Fakat bizim bu masraflarımız hep ikiye katlanacak. Ben de senden yardım noktasında şunu düşündüm. Nikahımda bir kuaföre gidip hazırlanmayı, düğünümde ise kendim yapmayı istiyorum. Kendim yapacağım için de hiç olmazsa ürünler kaliteli olsun istiyorum. Bu sefer de heves edip almak istediğim bütün ürünler çok pahalı. Hele cilt bakım ürünleri...

Yani demem o ki senin ya da yakın çevrenin belki kozmetik ürünlerinin testerları vardır ellerinde. Benim ricam işte budur. Eğer böyle makyaj malzemesi ve cilt bakımı, vs. gibi kozmetik ürünlerinin testerları var ise benimle paylaşırsan çok mutlu olurum. Benden mutlusu olmaz hatta. Yalnız önemle rica ediyorum parayla alınmış bir şeyi kesinlikle istemiyorum. Eğer imkanın var ise testerları olsun, yok ise sağlık olsun başımın çaresine bakarım bir şekilde. Hepimiz ekmeğimiz için para kazanıyoruz, ben de kazanıyorum. Bu durumda birisinin kendi parasıyla bana bir şey yapmasını istemem. Çünkü muhtaç değilim, başkasının hakkını gaspetmek olmaz. Ricam sadece ve sadece tester var ise...

Canım çok uzattım bu kadar basit bir mevzuyu. Vaktini aldım, özür dilerim. İyi çalışmalar, kocaman öpücükler sana. Şimdiden  teşekkürler.

P.U.

CEVAP: Çok şekersin, o kadar doğal yazmışsın ki... Ayrıca bugün seninle aramızda çok komik bir durum yaşandı. Ben mailleri çorba ettim, seni aradım müzikal davetiyesi için. Neyse bu fırsatla tanışmış olduk. Ben tüm parfümerilerden senin için bir bavul tester toplayacağım. Ama buradan seslenelim okurlarımıza, onlar da eğer yollamak isterlerse benimle bağlantıya geçsinler. Merak etme, harika bir gelin olacaksın canım.

---------------

HAYVANLARIMIZA SAHİP ÇIKALIM

Merhaba,

Yazılarınızı takip ediyorum ve medyanın, siz yazarların insanları bilinçlendirme konusundaki rolünün ne kadar büyük olduğunun farkındayım. Eminim siz de biliyorsunuz ki Türkiye'de barınaklar çok kötü durumda; bir çok hayvan hasta ve aç. Ayrıca su kapları bile yok (plastik ve benzeri malzemeleri kemirdiklerinden sert kaplara ihtiyaç var). Yalnız barınaktakiler değil sokaklarda, çöplüklerde bulunan hayvanlar da çoğu zaman topluca zehirleniyorlar ya da vurularak belediyeler tarafından öldürülüyorlar (Bununla ilgili bir çok haber ve kanıt internette mevcut). Özellikle bu aylarda bu olaylar artıyor.

Medyanın insanları bilinçlendirme ve yönlendirme konusundaki rolü çok büyük. Lütfen bunun için siz de bir şeyler yapın. Tabi ki önemli bir çok başka konu da var fakat en çok unutulan ve değer verilmeyen şu sahipsiz ve çaresiz hayvanlar. Bunun için barınakların yenilenmesi, buralara bağış  yapılması, otel ve lokanta gibi yerlerden artan yemeklerin toplanılması gibi konularda bilinçlendirici ve teşvik edici yazılar yazabilirsiniz. Bir çok gelişmiş ülkedeki gibi sokaktaki hayvanların kısırlaştırılması ve sahiplendirilmesi konusunda artık bir şeylerin yapılması gerekiyor fakat kimse umursamıyor bunu.

"Petshop" adındaki hayvan ticareti yapan yerlerin kapatılmasının da çok hayırlı bir iş olacağından eminim. Lütfen ama lütfen bu yazımı dikkate alın ve siz de kendinize düşen görevi yerine getirin. Herkes elindeki imkanları kullanarak problemleri çözmek için savaşmalıdır. Olumlu bir cevapla bana dönerseniz çok mutlu olacağım.

Sevgiler,

Bir okurunuz

N.

CEVAP: Elimin kolumun bağlı olduğu bir durum. Yani maalesef beni aşıyor. Yazını yayınlıyorum, bakarsın birilerinin kulağına su kaçar. Duyarlılığından ötürü de tebrik ederim.

---------------

FİLM ÇEKİMİ İÇİN KONAKLAMA SAĞLAYACAK SPONSOR ARIYORUZ

Sayın Aral,

Ayşe hanım,

Gazeteyi okurken yazınız dikkatimi çekti. Ara sıra çok keyifli yazıyorsunuz, bugünkü gibi. Yüzümde bir tebessüm bırakıyorsunuz - bu sıradan görünen birinin ‘yemek yapmasını bilmem ama çok güzel bir mutfak tasarlarım’ demesi gibi bir durum. Yani günümüzde insanların gazeteyi okurken kendisinin gülümsemesine neden olacak yazı veya haber bulması çok zor diye düşünüyorum.

Sizi rahatsız etmemin sebebi 28 Mayıs 2010 ‘Kaçak gelin’ yazınızdaki şu detaydır (Aklıma gelmişken, İstanbul’da hangi otelde kalınmalı, hangisinde ne yenmeli gibi sorularınız olursa rahatlıkla cevaplayabilirim.)

Bunu yazarken biraz rahatım çünkü zaten yeterince saçma sapan okur e-posta alıyorsunuz-dur! Önümüzdeki bir kaç ay içersinde bir film projesini hayata geçirmeye çalışıyorum. Hmmm... Bazı iyi durumların karşısında elbette aksayan konular da var. Biliyorum hayat herkes için zor ama benim ilgim -henüz adı geçmedi ama- filmde. Ankara ve Çanakkale’den gelecek kadro için bir konaklama yerine ihtiyaç duyulacağı kesin.

Uzun lafın kısası ‘low budget film’ düşük bütçeli bir film. Bu konaklama için bir sponsorluk karşılığı -film için bir slot alma koşulu-reklamları için ya da şu şu filmi desteklemiştir. Bu kısa süreli olacak, 4-5 kişi için konaklama sağlayacaklar, karşılığında onların reklamını yapacağız.

Şunu da belirtmem gerekiyor böyle bir beklenti içersinde değilim. Sadece böyle bir görüşme için. Sadece dinlesinler yeter, gerisine gerek yok gerçekten. Bunun bir güven gerektirdiği düşüncesinde değilim. Öyle olsaydı bu yazmaya ‘cesaret’ edemezdim. Ama yardımcı olursanız sevinirim -en azından bir cevap.

Şimdiden ilgi ve alakanıza teşekkür ederim. Filmin konusunu ana hatlarıyla içeren öykü ilişiktedir. Bana her zaman için dile getirdiklerinizden daha fazlasını bilen insan olarak gözüktünüz. Okuyan bir insan yazamaz ve hikayeyi sevceğinizi umarım. 15 sayfa -okumayacağınızı biliyorum- meleklerle ilgili bir hikaye. En azından...

Teşekkür ederim, sevgiler saygılar.

Fatih Åž.

CEVAP:Fatih buradan duyurmuş olduk, umarım bir cevap gelir.

---------------

SPOR OKULUNA YARDIM, LÃœTFENNNNNNNNN

Merhaba AyÅŸe;

Ben çaresizliğin ne demek olduğunu bundan yıllar önce zaten öğrenmiştim. Ama zaman gerçekten bazı şeylerin üstünü örtüyormuş ve hayat bazı şeyleri unutmamızı istemiyormuş. Geçen hafta bilgisayarın başına oturduğumda unutmaya yüz tutmuş çaresizliğimle beraberdim. Nereden kendime kaynak yaratabilirim düşüncesiyle her bulduğum kapıyı çalıyordum. Senin sayfanda yarattığın olanak da bunlardan biriydi. Ama maalesef her yerden elim boş dönüyorum. Bu yazım kimseyi suçlamak için değil.

Bazıları uğraşıyor ama galiba spor kimsenin bulaşmak istemediği, belki karlı görmediği, belki önemsemediği bir dal. Evet,  burası aslında bir ticarethane, ama ben asla kulübüme bu gözle bakmadım, herkes kızdı bana, çocuklarından önce kendini düşün, cebini düşün dediler. Çünkü biliyorlardı ki böyle yaparsam para kazanacaktım. Ben karnımı doyurdum o bana yetti. Neyse, buna benzer şeyleri geçen hafta da yazmıştım. Benim bu hafta yazmaktaki amacım neden küçük çocukların başarısıyla, onların gerçek anlamda spor yapmaları gerekliliği konusunda bu kadar duyarsız olduklarını anlamamam.

Ben kendi çocukluğumu ve şimdikileri düşünüyorum. Ben geceleri yorgunluktan nasıl uyuduğumu anlamazdım. Sokaklarda büyüdüm ben, enerjimi atıyordum, toprağa basıyordum, koşuyordum, saklambaç oynuyordum, yakar top oynuyordum... Ama şimdikiler öyle mi, onlar bilgisayar ve televizyon çocuğu, dört duvar arasında büyüyorlar. Benim bütün uğraşım onların spor yapmalarını sağlamaya çalışmaktı. Bir hayırseverin bağış yapmasını bekledim, bir sporseverin ortak olmasını bekledim, galiba çok şey beklemişim. Ama pes etmeyeceğim, bu kulüp kapansa bile ben çocuklarımla ilgilenmeye devam edeceğim.
 
Ümit Özmen…
info@ankaraatletik.org

CEVAP: Ümit bir yardım çıkana kadar yılmadan senin okulunu yazacağım. Hemen kırma ümidini.

---------------

BUYRUN AYÅžE ACENTA

Merhabalar Ayşe hanım,

Bana ne denli yardımcı olabilirsiniz bilmiyorum ama bugün okduğum yazınız sebebiyle size yazma gereği hissettim. Belki faydanız dokunabilir.

Aralık ayının sonu gibi Alman kız arkadaşımla İstanbul`a geleceğiz ve doğrusunu isterseniz, hem rahat edip hem de
öğrenci bütçemize uygun bir yer bulmakta zorluklar çekiyoruz. Bu konuda bize yardımcı olabilirseniz çok ama çok
sevinirim. Güvenli, sade ve ucuz! Bu üçünü bir arada bulmak ne denli mümkün bilmem ama eminim bir kaç öneriniz vardır.
 
Saygılarımı sunar, çalışmalarınızda size başarılar dilerim.
 
Tayfun Ö.

CEVAP: Tayfun çok yaşa e mi, bir an kendimi seyahat acentası hissettim. Madem sordun bence Taksim'de konaklayın. Hem temiz, hem makul fiyatlı oteller olduğunu duyuyorum, hem de çok merkezi...

---------------

ISSIZ ADAM

Merhaba AyÅŸe Abla,

Biliyorum ki bir gün içerisinde sana yüzlerce e-mail geliyor ve sen bunları teker teker cevaplayacak vakit bulamıyorsun. Ancak benim şu e-mailime bir cevap yaz lütfen. Bana bir fikir ver, lütfen lütfen lütfen.

Benim iki seneden beri bir ilişkim var, ikimiz de yurt dışında yaşıyoruz ve çalışıyoruz. İki sene önce çalıştığım iş yerinde kendisiyle tanıştım, görür görmez arkadaş olduk, arkadaşlığımız sevgiye dönüştü. Buraya neden geldiğini sorduğumda cevabı şu şekilde olmuştu. Üniversiteyi bitirmiş , mastırını Türkiye dışında başka bir ülkede yapmış ve buraya doktorasını yapmaya geldiğini ve aynı anda da çalıştığını söyledi. Aslında, burada onu tanıyan herkes hikayeyi bu şekilde biliyor.

Bir tane kiralik evde kalıyordu kendisi. Eee tabi ben de araliklarla onda kalmaya başlamıştım. İlişkimiz ciddileşmeye başladı. Benim ailem buraya geldi onunla tanıştı. Onun ailesi buraya geldi, tanıştık. Her şey tamam, bir problem yok. Ancak kendisi biraz içine kapanık birisidir. İçine kapanık derken, öyle kimseyle konuşmayan birisi falan değil, anlatmaz pek hislerini o şekilde.

Geçen ay bütün gerçekleri meydana çıkardım. ALLAH da yardımcı oldu. Önüme bütün her şey neredeyse serildi. Benim daha önce gözümün önünde olan bir çok şey ve dikkat etmediğim bir çok şey su üstüne çıktı. Bir akşam, o işteyken, evdeki yayıntıları topluyordum. Dolabını açtım ve gömleğini yerleştiriyordum, gözüm çantasına takıldı. Çantayı görünce bir göz atayım dedim. İçini açar açmaz bir tane makbuz gördüm, bir kadına havale yapılmış 10.000 TL civarında. Havale yaptığı kadını da ben aslında biliyorum.

Şu şekilde, daha önceden üstünkörü anlatmıştı; master yaparken, bir kadın ile tanışmış. Kadın ondan 5-6 yaş büyük, o kadın da sadece bir eğitim için orada bulunuyormuş. Bunlar sadece yatak ilişkisi yaşamış ancak kadın buna aşık olmuş, bırakmamış. Bana anlattığı hikaye buydu. Ancak aynı ismi, dekont kağıdının üzerinde görünce anlam veremedim. Eve gelince hemen sordum, açıkla dedim.

İlk hikayesi şu şekilde oldu. Bu kadın, buradan yani bizim şuanda yaşadığımız yerden bir ev almak istemiş (bu arada benimle tanışmıyordu, ilişkimizden önce). O da bu kadına yardım etmiş, kadın çok çok ısrar etmiş falan, benim saf aşkıma ;) Para gönderiyor ve benim için bir ev al bir evim olmasını istiyorum diyor, kadın çalışıyor ve maddi durumu yerinde. Bizimkisi de bir ev bulmuş, evrakları hazırlamış, kefil gibi bir şey de oldum dedi. Kadn evin taksitlerini başlıyor ödemeye, ardından benimle ilişkisi başlıyor bir iki taksit daha ödemeye devam ediyor, sonradan kadın evi almaktan vazgeçiyor. Parasını da geriye istiyor ancak emlakçı ile yapılmış bir sözleşme var. Emlakçı sözleşmeyi fes etmiyor ve parayı geriye vermiyor. Kadın da seni dava ederim, sana verdiğim paraları geriye ver diyor. Bu arada kadın, bizimkisinin ailesini arıyor, buluyor ve bütün her şeyi anlatıyor, biraz rezillikler yaşanmış. Ardından bizimkisi, master yaparken biriktiği parayı yavaş yavaş buna geri ödemeye başlıyor. Bana anlattığı ilk hikaye buydu. Ben de ona ilk olarak sordum o eve ne oldu şimdi dedim, sattık bir İngiliz'e, geri kalan parayı da o İngiliz tamamladı dedi. Peki dedim o ev yoksa bizim şuanda oturduğumuz ev mi? Kesinlikle hayır dedi.

Ertesi günlerde, ben bir araştırmaya girdim, allem ettim kallem ettim ve o evin sözleşmesini buldum. Ancak sözleşmede geçen adres bizim şuanda oturduğumuz evin adresiydi. Hayydaaaa. Yalan söylemiş. Ardından aklıma bir şey daha geldi, doktorasını yapmak için bu arada olduğunu söylemişti acaba o da mı yalandı? Çünkü pek dersler ile uğraşırken görmüyordum onu.

Ãœniversitede tanıdığım bir arkadaşım da araÅŸtırma yapmasını istedim ve bizimkisinin o üniversiteye kayıtlı olmadığını öğrendim. Tabi benim iyice sinirlerim bozulmuÅŸ durumda. AkÅŸam oldu eve geldi, dedim anlat gerçekleri ancak her ÅŸeyi. Tamam dedi anlatacağım. Ä°lk olarak evet o ev, bu ev. Kadın, benimle iliÅŸkisi baÅŸladıktan sonra evden vazgeçmiÅŸ, çünkü benim aralıklarla bu evde kaldığımı biliyormuÅŸ. Ohhh o kadın evin parasını veriyor, ben ve aÅŸkım o evde oturuyoruz. Yani acayip bir durum, ben de bu durumu bilmiyordum ki... Â

Ardından dedim peki sen bu ülkeye nasıl geldin? Okuyorum diye buraya geldiğini söylemiştin??? Hayır dedi burada okumuyorum ben aslında, başka bir lisans programını bitirdim, senin bildiğin gibi o üniversiteyi bitirmedim, başka bir üniversiteyi bitirdim dedi. Ben de doğal olarak sordum; iyi de neden böyle bir şey için yalan söylüyorsun ki, ne fark eder ha o üniversiteden mezun olmuşsun, ha başka bir lisans programını bitirmişsin? Burada iş bulurken, o lisans programını bitirdiğimi söylemek daha avantajlıydı dedi (Vay vay vay iş yeri de başka birisi olarak tanıyor onu).

Eee dedim devam et, ben doktoramı, aslında burada değil bir önceki gittiğim ülkede yapıyordum ardından tamamlayamadım, döndüğümde aileme de söyleyemedim. Onlar benimle çok gurur duyuyorlardı. Beni hava alanına bıraktılar ben de İstanbul'dan kalkıp direk buraya geldim. Nasıl yani dedim, birdenbire hiç planlamadan evet dedi, vize de vardı zaten kalktım geldim. Ardından burada iş buldum. Giriş çıkış izni almak (çalışma izni) için Türkiye'ye dönmüş, ailesinin haberi yok tabi,  gitmiş kadının yanında kalmış, kadın da o sırada ev alayım oradan demiş. Fakat bu olanlardan ailesinin haberi yok, onu hala doktora yapıyor sanıyorlar, yalnız bizimkisi kalkmış buralara gelmiş. Yaklaşık bir seneye yakın kaçak hayatı yaşamış neredeyse, konuyu benden de saklıyor. Ardından, bu kadın, bizimkisinin ailesini bulup telefon açıp her şeyi anlatınca burada olduğu meydana çıkıyor olaylar falan. Tabi ben bu arada saf saf otuyorum hiç bir şeyden haberim yok. İşin ilginç tarafı, ailesi bu olayları öğrendikten sonra yaklaşık 4 ay sonra gelip burada benimle tanıştılar. Ancak bana olanlar hakkında hiç bir şey anlatmamıştı, yani laf arasında ağzımdan kaçsa bir şeyler, yandık.

Bu anlattıklarından sonra ben daha da araştırmaya girdim ve ertesi gün mezun olduğu okulu araştırdım. İlk olarak bizlere yani buraya geldiğinde, söylemiş olduğu okulu araştırdım. Doğru çıktı öyle bir kayıt yoktu. Ardından esas mezun olduğu ve master yaptığı okulu araştırdım. Ancak, aynen bana şunu söylediler. 'Evet böyle bir kayıt var, ancak hazırlıkta kaydını yapmış ve normal lisans programına dahi başlamamış' dediler. ŞOK, ŞOK, ŞOK...

Düşünebiliyor musun Ayşe Abla, yaaa ben ona kaç kere sordum, anlatacağın başka bir şey var ise anlat tüm doğruları diyorum, o bir yalanı kapatmak için başka bir yalan söylüyor.

Akşam oldu, yanına gittim, konuştum. O söylediğin okula tel açtım, bana mezun olmadığını söylediler dedim. 'Aaaa neden öyle dediler ki' diyor. Bunların üzerine ben biraz kendisine çıkıştım ve anlatmaya başladı.

Üçüncü hikaye (tabi bu hikayenin doğru olduğunu düşünüyorum). Ben dedi üniversiteyi kazandım Türkiye'de ancak hazırlık sınıfını atlayamadım. Ardından, bir firmada yazı bölümünde çalışmaya başladım dedi. İşin son kısmının özeti şu şekilde. Ailesi onu üniversite mezunu ve master yapmış birisi olarak biliyor. Yıllardır böyle bir yalan uydurmuş ve sürdürmüş doktora yapmak için de başka bir ülkeye gideceğini söylemiş. Ancak doktora değil dil okuluna gitmiş, orda da yapamamış ayak uyduramamış o ülkenin koşullarına, kalkmış buraya gelmiş.

Yazarken bile, bana tekrar fenalık geldi, siz okurken nasıl bayılmışsınızdır. Ancak anlatmam gerekiyordu bunların hepsi detay ve önemli. Ben de bunların üzerine uzman bir psikolog buldum ve oraya gitmesi gerektiğini söyledim. Hasta olabileceğini düşündüm. Doktora gidip geliyor ancak tam da bir gelişme yok gibi, yani doktor da onu tanıma aşamasında (uzman psikolog). Ben ise tedirginim. Seviyorum da, evlenmek de istiyorum. Artık hayatıma bir yön vermek istiyorum ancak aklımda sorular sorular. Yani ne yapayım Ayşe Abla, yuvayı dişi kuş yapar deyip bu olayların arkasında durayım mı yoksa başka bir şey yapayım mı?? Ayrılmak da istemiyorum. Bizim, kendi aramızda yani ilişkimiz içerisinde bir sorunumuz yok. Diyeceksin ki, bu yalanları daha sonra da ya devam ederse diye. Doktorun da görüşleri benim için önemli, ancak o da tam bir şey diyemiyor daha. Bir de, bu yalanların sorumlusu olarak ailesini görüyorum, onun üzerinde bir baskı kurduklarını düşünüyorum, özellikle annesinin hatalı olduğunu düşünüyorum.

Sen ne dersin???? Bir fikir ver.

Not: Ayşe Abla, biliyorum e-mail çoook uzun oldu, ancak bana e-mail ile bir cevap yaz lütfen. Bir fikir ver bekliyorum.

Atiye (rumuz: bir fikir)

CEVAP: Kafam çorba oldu valla. Sakın yanlış anlama beni ama ben tehlikeli, yani ciddi boyutlarda birden fazla yalan söyleyenlerden hiç haz etmem. Sana hemen ayrıl da diyemem, bence biraz bekle şu doktor bakalım ne diyecek. Ona göre çeker sevgilini her şeyi konuşursun. Bu arada dedektifliğe de devam et bence, bakalım neler olacak bekleyip görelim canım.

---------------

YETÄ°Åž AYÅžE ABLA

AyÅŸe Abla ;
 
Ölüyorum sanki beni istemiyormuş, olmayacakmış benimle, benim ona ilgi göstermelerim hep daraltıyormuş onu :(
 
Aşık olduğum adamdan bahsediyorum, onsuzluk o kadar canımı yakıyor ki şuanda aşk acısı ne zormuş ne kadar çok seversen acısı da o kadar zor oluyormuş bunu anladım.
 
Meğer ne çok sevmişim Ayşe Abla. A. benim ortaokul aşkımdı araya yıllar girdi, konuşmadık. Sonra Facebook'ta görüp ekledim, hemen mesaj attım naber diye cevap geldi 2 saat sonra ve benim için hem zor hem de güzel günler. Önce çok güzel konuştuk, sonra sevgilisi olduğunu öğrendim. Ama yine kopamadım, çünkü sevmiyordu aşık değildi, araları iyi değildi.
 
10 ay bekledim, bana gelecek bu süre içinde hep mesafeli olarak konuştuk ama onu sevdiğimi biliyordu. Eline böyle de bir koz vermiştim. Ben onu öyle kabul etmiştim. Bir gün görüşmeye karar verdik, görüştük ve o buluşmamızda öpüştük (çok utanıyorum ama bil istedim). Ben ona gömlek ve hırka almıştım, verdim. Kabul etmedi ben başkasına veririm dedi. Üzüldüm ama belli etmedim. Seviyorum ya, toz konduramıyorum. Sonra ayrıldık herkes evine gidiyor, başladım ağlamaya kimse durduramaz beni. Tam o sırada ezan okunuyordu dedim ki; Allahım senin de içini benim gibi yaksın ve gelip benim camda gözyaşı dök :(

Ben bir hafta sonra mesaj attım, hayatından çıkıyorum artık, mutlu ol diye. 2 ay hiç konuşmadık Ayşe abla, doğumgününde mesaj attım teşekkür için aradı tekrar başladık konuşmaya. Sevgilisini aldatmış ayrılmak istiyor, başka kız var hayatında yine ben yokum. Bir süre ikilemde kaldı, sonra sevgilisinden ayrıldı o kızla da olmadı. Her şeyini bana anlatıyor artık ben ona, o mutlu olsun diye akıl veriyorum tam 4 ay akıl verdim mutlu olsun diye ama olmadı barışmadılar. Sonra benim için bir umut doğdu ama ben ilgi gösterdikçe kaçtı.

En son konuşmamız cuma akşamıydı, tartıştık. Eğer bir daha bana aynı şeyleri söylersen konuşmayacağım seninle dedi. Konuşmazsan konuşma yeter artık hep aynı şeyler dedim. Umrumda değilsin dedim, sen bunu hak ediyosun. Neden seviyorum seni, neden sen yoksan olmuyor bilmiyorum ama sana kızmıyorum, bütün suç bende dedim. Boşver sevme beni, ben sevilecek bir adam değilim, boktan bir adamım dedi. Ben belki öyle adam seviyorum dedim. Neyse tamam bay bay deyip telefonu kapadı ve hüngür hüngür yolun orasında ağlamaya başladım, kimse durduramaz.

Arkadaşlarımı aradım, açan yok. Cumartesi hiç konuşmadık ama akşam ben içtim içtim aradım onu. Ortaköy'e gidiyorum sonra konuşuruz diyip telefonu kapattı, ben yine ağladım. Pazartesi (2 hafta önce) aradı, ben açmadım. Bir daha ne arayacağım ne soracağım ve ne de o aradığında açacağım. Haziran sonunda bir arkadaşımızın mezuniyeti var, karşılaşacağız. Karşısına öyle bir çıkmak istiyorum ki dibi düşsün, ben ne kaçırmışım desin istiyorum. Ayşe Ablam ne yapabilirim? Fikir verebilir misin? (Mezuniyet için fasıla gideceğiz ama)

T.B

CEVAP: Aman bir an evvel kurtul bu çocuktan. Hiç sevmem yönü ve duruşu belirsiz adamları. Eğer bu iş devam ederse, seni daha çok üzer bence. Sanırım daha olgunlaşamamış. Önüne bak artık. Bak yaz da geldi, önüne niceleri çıkacaktır. Ama mezuniyette taş olarak karşısına çıkma fikrini tuttum, bunu yap canım. Ve biraz zaman.

---------------

YARDIM GÖLCÜKLÜ DEPREMZEDE YÖNETİM KURULUNA İŞ İÇİN DİLEKÇE

Sevgili iÅŸ verenlerim,

Ben Gölcük depremzedesiyim. Depremde zamanında her şeyi kaybettik ve depremde 2 gün enkazda kaldık. Enkazdan çıktık ve onun üstüne de babamı 3 sene önce amansız bir kanser hastalığından kaybettim. Size ifade ettiğim gibi, hasta bir annem ve ablam var. Onlara bakmak zorundayım durumum.

DEĞEYÖNETİM KURULU BAŞKANLIĞINA;

Sevgili Yönetim kurulu üyeleri; Ben Gölcük depremzedesiyim. Depremde zamanında her şeyi kaybettik ve babamı 3 sene önce kanserden kaybettim. Kendim zor koşullarda okudum ve hep holding binanızda sizlerle çalışmak, finansçı ve borsacı olmak, mühendis olarak sizlerle çalışmak, şirketinizde çalışmak istedim. Kendim üniversite mezunuyum. Bakmakla yükümlü olduğum hasta annem ve ablam var. Onların ihtiyaçlarını karşılamam lazım. Bu isteklerimin dikkate alınarak, gereğinin yapılmasını arz ederim. Saygılarımlarımla…

Erdem Atakan

Adres: Yuvacık Kalıcı Konutları 13/7  Daire: 2  Kat: 1

Yuvacık/İzmit

Tel:0262 34366053

erdematakan@gmail.com

CEVAP:Erdemcim çok üzüldüm başın sağolsun. Mailini yayınlıyorum, umarım bir faydası olur.

---------------

DANÄ°MARKA'DAN YAZAN OKURUNUZA

Ayşe Hanım merhabalar,
 
Size Twitter'dan mesaj göndermiştim. Danimarka'da bursa ihtiyaç duyan bir arkadaşımız varmış. Ben elimden geldiğince yardımcı olmak isterim kendisine. Ben de İtalya'da yaşıyorum. Şu anda hamile olduğum için çalışmıyorum. Yani maddi olarak belki bütün bursu üstlenemem ama nedir ihtiyaç duyduğu rakam bir öğrenebilirsem, ne yapabilirim ona bakmak isterim.
 
Çok teşekkürler, sevgilerimle.
 
Pınar A. S.
 
CEVAP: Pınar sen bir meleksin. Umarım bu arkadaş mailini okur, ben de aranızda köprü olurum. Çok öpüyorum, sağolasın.
Â
---------------
Â
Ä°Åž YERÄ°NDE TACÄ°Z OLAYI... BÄ°R AVUKATTAN YARDIM Ä°STÄ°YORUZ
 
 Selam Ayşecim,
 
Daha önce de yazmıştım sana. Şirketimde taciz olduğundan bahsetmiştim. O gün bugündür görüntü elde etmek için çabalıyorum ama şeytan bu adama yardım ediyor sanırım. Çünkü ilkinde telefonum çaldı, annem aradı. İkincisinde ise telefonum dondu, kaydetmedi. İşin kötü tarafı her geçen gün bir adım ileriye gitmeye çalışıyor bu adam.

Geçtiğimiz günlerde hastaneye kaldırıldım. Sinir ve strese bağlı kalp sıkışmaları yaşıyorum ve sakinleştirici kullanmaya başladım. Bu adam bana dokunmaya çalıştı. Hala iğreniyorum düşündükçe. Ama böylece eyvallah diyip çıkıp gitmek de istemiyorum.

Gelelim sadede, sorumu sormak istiyorum. Benim elimde video kaydı yok, tanığım var. Bu yeterli olur mu??? Ve ne kadar şansım olur açtığım davada? Kimileri tazminat alamazsın, sadece içeri girer onu da para cezasıyla kurtarır diyor. Kimisi maddi manevi tazminat alırsın diyor. Ben çözemedim bu sorunu. Bu farklı cevapları farklı iki avukattan duydum. Ben kafayı sıyırmadan, şurdan ayrılıp yeni iş bulmak istiyorum. Yardım edersen sevinirim.
 
Elif M. N.

CEVAP: Valla sonunda çalıştığın yeri öğrenip gidip ben yakalayacağım bu sapığı. Avukatlara danışacağım ama arabasıyla adam ezip öldürenin ya da Hüseyin Üzmez gibi bir sapığın (bir süre de olsa) elini kolunu sallayarak gezindiği ülkemizde bence de bu adam bir şekilde yırtar. Ama dur bakalım avukatlar ne diyecek bu işe. Diğer kısıma gelince, CV'ni yolla bana, umarım bir şey çıkar.

Yazarın Tüm Yazıları