Reklamlar, şarkılar...

Reklam ajanslarının tembelleştiğini düşünmeye başladım, giderek yaratıcılıktan uzaklaşıyorlar.

Haberin Devamı

Yapılacak en kolay işi yapıyorlar: Popüler bir şarkıya sırtını yaslamak...
Evet, akılda kalmanın, dikkat çekmenin en kestirme yollarından biri bu ama durum giderek abartılı bir hale dönüştü.
Popüler şarkının yer almadığı bir reklam izleyemez olduk...
Vodafone’da Ceza, Orhan Gencebay ve Ümit Besen’in şarkıları kullanılıyor.
Saba Tümer ve Zuhal Topal’lı Şenpiliç’te, Çalıkuşu’ndan uyarlama bir şarkı var.
En ilginçlerinden biri de Yaşar’ın pencereye aşkını ilan ettiği Fıratpen; Akdeniz Akşamları’ndan uyarlama.
Murat Boz’un şarkısı Yedigün’de...
Müslüm Gürses’inki Akbank’ta...
Candan Erçetin’inki Sütaş’ta...
Erman Toroğlu’nun “Bu boru başka boru”su Azeri türküsünden alınma.
“Tut şunun ucunu döşeyelim abi” de Vedat Sakman’ın şarkısından uyarlama.
Bu kadar da değil...
Kızım sana Mondiii alayım mı?..
Molfix reklamında Serdar Ortaç ve Rober Hatemo şarkıları...
Card Finans’ta Fatih Ürek’in Hadi Hadi’siyle göbek atıyor Demet Evgar ve Emre Karayel.
Ülker’in yoğurdunda Eurovision temsilcimiz Manga’nın şarkısı...
Merinos’ta, Bir Başkadır Benim Memleketim var...
Göksel, Çamlıca’da ‘senden başka senden başka’...
Sibel Can, Kaşmir Halı’da Padişah...
Emel Sayın, Finansbank’ta “Kız sen İstanbul’un neresindensin” diyor...
Bu liste bitmeeez...
Reklam ajansları birbirlerine bakarak kötü örnek oluyorlar galiba.
Popüler bir şarkı kullanılmadan reklam yapılmaz oldu.
Sanatçılar da hazır albüm satışları yerlerde sürünürken, reklamları düşünerek şarkı yapmaya başladı...
Reklam cıngılı diye bir şey vardı, tarih oldu gitti...

Haberin Devamı

Rec 2’nin devamı olmadı

Benim gibi korku-gerilim türünü sevenler için Rec tam bir sürprizdi.
Hiç beklemediğimiz bir anda İspanyol sinemasından çıkmış müthiş bir filmdi.
Seyirciyi koltuğundan zıplatan sahneleri vardı.
Bilinmezlik peşinde sürüklenip gitmiştik...
Film bu kadar ilgi görünce İspanyollar ikincisini çekti. Film, vizyona bu hafta girdi.
Keşke çekmez olaydılar.
Rec sempatimizi bitirdiler, filmin kafamızdaki güzide yerini silip attılar.
İlk filmin güzelliği merak uyandırması, belirsizliği ve sürprizleriydi.
İkinci filmde karantina altındaki binayla hikayeye her şeyi bilerek başladık.
Dolayısıyla ne gerdi, ne de korkutmayı başardı.
Siz siz olun, Rec 2’yi değil ama Rec’i mutlaka izleyin...

Haberin Devamı

Tanju’nun itirazı

Tanju Çolak, neden antrenör veya yorumcu olamayacağıyla ilgili önceki gün yazdığım yazıya itiraz etti.
Madde madde itiraz ettiği için aynen aktarayım ben de:
Ben “Herkese yakın ama bir o kadar uzak olduğun için” diye yazdım.
Tanju, “Ne demek bu, kimi kastediyorsun? Benim bu camiada çok yakın dostlarım var” dedi...
Ben “Her bulunduğun ortamda sürekli öne çıkma çabalarıyla rol çaldığın için” diye yazdım.
Tanju, “Ne yapayım liderim. Bulunduğum her yerde öne çıkan bir oyuncuyum” diye yanıt verdi.
Ben “TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin’in yanaklarını ‘babacığım, babacığım’ diyerek öptüğün için diye yazdım.
Tanju; “Senin ‘babacığım’ diyerek yanaklarını öptüğün birileri yok mu” dedi...
Ben “Yeşil sahalardaki muhteşem ağırlığını, saha dışı hayatında sürdüremediğin için” diye yazdım.
Tanju, “Tarih yazmış bir oyuncuyum, başarılarımı ömür boyu apolet gibi taşırım” dedi.
Ben “Her zaman paraya ve güce taptığın için” diye yazdım. Tanju, “Hangi sistemde yaşıyoruz, kapitalist sistemde başka ne olacaktı? Sen niye Zaman’da ya da Yeni Şafak’ta değil de Hürriyet’te yazıyorsun” yanıtını verdi.
Aktarayım dedim...

Haberin Devamı

Pelin’in zor işi

Geçenlerde Pelin Batu’yla Barba Meyhanesi’nde oturduk, lafladık uzun uzun.
Gıyabımızda birbirimizi yıllardır tanırız...
Hatta golf sahaları yüzünden geçmişte sert tartıştığımız bile oldu da hiç böyle karşılıklı sohbet etmemiştik.
Tabii sözü Nuray Mert’in “Ormanda çiçek toplarken kaçırılan güzel prenses” tanımlamasına da getirdim.
Nuray Mert, Pelin Batu’nun Tarihin Arka Odası’ndaki konumunu “Ormanda çiçek toplarken kaçırılan güzel prensesin, tarih sohbeti adı altında iki kişi tarafından gaddarca işkenceye maruz bırakılması” olarak özetlemişti.
“Sen ki muhalifsin, programdaki konumuna herkes itiraz ederken sen neden etmiyorsun” diye sordum Pelin’e...
“Kendi konumuma değil ama orada beğenmediğim fikirlere
şiddetle itiraz ediyorum” dedi.
Yaptığı işin zor olduğunu kabul ediyor.
Sabahlara kadar uzayan programda dayanıklılık göstermek kolay değil.
Anladım ki Pelin bu programı seviyor...
Bu yüzden konumuna itiraz etmeyi bırakıp bir tarih programının bu kadar popüler olmasına katkıda bulunduğu için tebrik etmek gerekiyor Pelin Batu’yu...

Yazarın Tüm Yazıları