Ayşe'nin kardeşinden mektup var!!!

Bu yazıyı rüşvet karşılığı yazıyorum! Rüşveti söylemem ayıp olur ama tam istediğim gibi oldu. Hiii hiii hiii...

Haberin Devamı

Sevgili Ayşe okurları, kendisi yine çeşitli mazeretler üreterek yarınki yazısını yazamayacağını anladı. Ve daha önce de olduğu gibi telefonuma şöyle bir SMS düşüverdi; "Ayça bana yazı konusu bulsana lütfen!" Bu mesaja cevap veremeden 2. SMS de geliverdi; "Of Ayça... Zaten İzdivaç'ın stüdyosunda üşüttüm her yerim ağrıyor, hadi ablana yardım et de sen yaz bu sefer hadi canım." Ben ise ne isteyeceğimi çok iyi biliyordum. "Tamam ama bir şartım var ........... .......... " yazdım. "Anlaştık!" diye geri dönmez mi!?!?!?!?!
 
"İşte!" dedim, "Tam istediğim gibi..." Gökte ararken yerde bulmuştum. Genelde Ayşe'yi aradığınız zaman ne gökte ne de yerde bulamazsınız ya, o da ayrı. Bir bakarsınız yok olmuştur, hem de onun değil tam sizin ona ihtiyacınız olduğu anda... Bu sebepledir ki ayda 1 ancak görüşür idik eskiden.
 
Peki yaa şimdi? Maalesef hafta içi her gün tepemde, aynı binadayız. Sağolsun işine geldi mi ruhunu bile hissettirmeyen Ayşe, tam 12.00'da "Ben geldim" mesajları ile başlar tacize. "Kulisteyim hadi gelsene", "Reklam arası oldu hadi gelsene", "Program bitti, çok iyiydi çıkıyorum hadi uğrasana"... Yani 40 yıl düşünsem birbirimizi bu kadar sık göreceğimiz aklımın ucuna bile gelmezdi. Onu bırakın, 40 yıl düşünsem Ayşe'nin hafta içi her gün çatır çatır canlı yayına çıkacağını hiç aklım almazdı. Ama daha önce ne demiştim? "Aklı fikri bende" dememiş miydim? "Gölgesi bile taciz etse yeter!" dememiş miydim? Buyrun işte...

Haberin Devamı

Ben bunca sene saçımı süpürge edip çalıştım durdum, bir gün baktım hurriyet.com.tr'ye sızmış. Fatih Çekirge ile görüşmeye gideceğinde bile ciddiye almamıştım. Adamcağız Ayşe'yi İxir reklamlarındaki Banu Alkan gibi, "Siteleri karıştırdınız herhalde Ayşe Hn!" diyip kibarca gönderir zannetmiştim. Oysa zannettiğimle kalakalmıştım. Benim 2.5 sene emek verip açtığım mahmure.com sitesi bile bu kadar ilgi görmemişti. Haftada 3 başladı yazmaya. Facebook'ta fanları, Twitter'da follower'ları, yüzlerce e-mailler coştu da coştu... Ben ise bu Ayşe hep maymun iştahlı olduğundan, "3. haftada sıkılır bir bahane uydurur ve sıyrılıverir bu işten" demiştim. Demez olaydım... Neredeyse 10 ay oldu...
 
Sonra ne oldu??? O kapıdan dışarı adım atmayan Ayşe haftanın 3-4 gecesi Asmalı Mescit-Etiler arası mekik dokumaya başladı. Bir anda benden çok arkadaşı oldu. Twitter'a sırf onun yüzünden girmez oldum. Her gün en az 1-2 kişi ile randevulaşmalar, sevgi sözcükleri, tatil programları, program teklifleri, vs. de vs...
 
Sonunda olan oldu ve ayın bombası patladı bizim ailede!!! Kafayı televizyona takan bu sevimli şahsiyet bir yapım şirketinden hafta içi her gün canlı yayın için teklif aldı. Ve tabi ki o program hangi kanalda idi? Gene saçımı süpürge edip 14 aylık çocuğumu iş uğruna günde 1 saat görmek zorunda kaldığım, sevgili kanalım Star TV'de... Yani bu ne demekti? Ayşe ile hafta içi her gün aynı binada solumak demekti. Önce kendimi sakinleştirdim. "Ohh be..." dedim, "Bırak çıkarsa çıksın, canlı yayın bu şakası yok!" Haftanın 5 günü ben ve annem başta olmak üzere diğer aile fertleri kafa dinleyecektik. Öyle zırt pırt arayamazdı artık. Bunu hayal etmek bile güzeldi.

Haberin Devamı

Gerçi yapım şirketi ile görüşmeye gideceği gün de nasıl olsa Ayşe'yi görünce, "Bir yanlışlık oldu herhalde" diyip gönderiverirler diye umuyordum. Ummam ile kaldım. Toplantıdan çıkar çıkmaz gene bir SMS "Bundan böyle hafta içi her gün sizin kanalda İzdivaç'tayım. Hem kulisim olacak hem de asistanım... Hadi Pazartesi görüşürüz" yazmıştı. Bunun üstüne "Eee pes!" diyip arayıverdim. "Bak Ayşe'ciğim, sen öyle kulis mulis laflarına kanma... Bizim stüdyolarda yer bile yok, ne kulisi... Asistana gelince o ilk gün yabancılık çekme diyedir. Sonra bir daha asistan masistan zor görürsün, boşuna heveslenme!" diyip kapatıverdim.
 
Peki ne mi oldu?!?! Gerçekten dedikleri doğru çıktı. Geldiği gün aşağı indiğimde ne göreyim? Hem sırf ona özel bir kulis hem de dünya tatlısı ve akıllısı bir asistan. Bizimkinde ise bir havalar bir havalar...

Haberin Devamı

- Makyajım olmuş mu??? Kuaför gelsin artık!!
- Gamze reklam arasında salatam gelsin, tavuklar sıcak olsun ama!
- Ali İhsan sponsora söyleyin en sevdiğim renkler kavun için, kum beji, patlıcan moru. Ona göre seçsinler...
 
"Eee pes!!!" dedim. 1 senedir şuradayım, daha 1 gün odama salata getirmediler. Kuaföre ne zaman insem, "Bugün çok yoğunuz, randevu ile gelin lütfen!" dediler. Dediler de dediler...
 
Yani sevgili Ayşe okurları, geçen haftadan itibaren baş dönmelerim tekrar başladı, kaşıntılarım iyice azdı, yeme krizlerim geri dönüverdi...
 
Tek ümidim, şu İzdivaç'tan biri kapıp götürsün Ayşe'yi de siz sağ ben selamet ile kurtulalım kendisinden!

Ayşenin kardeşinden mektup var

AYŞE'DEN CEVAP VAR!!!

Küçük cadım Ayça,

Haberin Devamı

Mektubunu aldım okudum. Hala beni çekememezlik hallerinin devam etmekte olduğunu görüyorum. Sen kariyerin için saçını süpürge ederken ben koca kısmı için kendimi paspas etmiştim. Sonuç ne oldu? Benim artık 17 yaşında olan aklı başında güzel yetişmiş bir genç kızım, seninse güzel bir kariyerin ve gurur duyacağın bir yeğenin oldu.

Eee artık seni kariyerin ve yeğeninle biraz başbaşa bırakıp ben de izninizle sosyal hayatıma geri döneyim ama değil mi? Uzunca ara vermiştim.

Şimdi de kendim için çalışıp, kendim için geziyorum. Zor geçen günlere sefam olsun, selam olsun... Senin için de gezerim canım, dert etme. Bundan böyle ne sağlık sorunları tutabilir beni, ne de başka bir şey... Her gün yeniden doğarcasına enerjik uyanıyorum. Üşengeç gördüğün ben canlı yayın sonrasında hem yazımı yazıp hem de 4 çeşit yemek bile yapıyorum.

Haberin Devamı

Ay Ayça bak aklıma gelmişken, bir de yemek programı mı yapsam? Ben hızımı almışken kopar giderim böylece... Akşama yemek yapma telaşem de olmaz. Hatta sana kıyağım olsun, gelirsin program bitince hep birlikte yer içeriz. Sen de saçını süpürge ettiğin işinin dönüşünde bir de yemekle uğraşmazsın.

Bu arada sana ben "Yazı yaz!" mı dedim? Yoksa sen yazmak mı istedin? Bir de rüşvet teklif etmişim... Madem öyle, acilen belgesini göstereceksin. Üstelik Pazartesi yazım Cuma gününden hazırdı ama madem yazdın senin yazını yayınlıyorum. Belki böylelikle haftanın beş günü odama gelip kafamda boza pişirmezsin…

Neyse seni beni bırak da bak ne diyeceğim. Artık aramızda bir barış imzalayalım diye düşünüyorum. Büyüklük de bende kalsın değil mi? O nedenle sana çok güzel bir teklifim var; bundan böyle işe gelirken canım yeğenim Can Luka'yı da getir. Günde 1 saat görüşebiliyor olmanız içime sinmiyor. Getir bütün oyuncaklarını, kıyafetlerini falan da bir güzel yerleşelim yavaş yavaş. Özel kulisi de var ya hani teyzesinin...

ÖPERİM, ABLAN...

Yazarın Tüm Yazıları