Beş ortak Orion'u Körfez sermayesinden geri aldı

Güncelleme Tarihi:

Beş ortak Orionu Körfez sermayesinden geri aldı
Oluşturulma Tarihi: Mart 30, 2010 00:27

Faiz oranlarının artık kalıcı olarak düştüğüne kanaat getiren bu isimler, eski adı İktisat Yatırım olan ve Körfez sermayesine satıldıktan sonra ismi Orion Menkul Değerler olarak değişen aracı kurumu satın aldı. Yeni patronlar bu kurum aracılığı ile Türkiye'de çok etkili bir şekilde yapılmayan portföy danışmanlığı işine ağırlık verecek.

"Artık Türkiye'de yeni bir dönem başladı" diyen Orion'un yeni sahiplerinden Murat Salar, enflasyonun banka faizlerinin üzerine çıktığını ve artık bankadaki paraların reel olarak erimeye başladığını söylüyor. Salar ile aracı kurum satın alma öyküsünü, hedeflerini ve piyasalardaki gelişmeleri konuştuk...

eguler@hurriyet.com.tr

- Şirketinizin ortakları kimler?

Haberin Devamı

Beni biliyorsun zaten, son 14 yılımı Anadolu Grubu'nun finans şirketlerinde üst düzey yönetici olarak geçirdim. Diğer ortaklar, Merrill Lynch Türkiye'nin eski Genel Müdürü Ömer Topbaş. yine eski SPK'lı ve İstanbul Mortgage'ın halen genel müdürlüğünü yürüten Bahadır Teker, Takasbank eski Grup Başkanı Tanju Günel ve Garanti Yatırım'ın eski merkez şube müdürü Taylan Tatlısu.

- Aracı kurum satın alma işi nereden çıktı?

Biz sosyal hayatta zaman zaman bir araya geliriz zaten. Bir araya gelince de döner dolaşır piyasayı konuşurduk.

Bizi burada en fazla motive eden faiz oranlarındaki kalıcı düşüş oldu. Eskiden faizlern yüksekliğinden dolayı yatırımcılar hiç bir şekilde başka yatırım enstrümanı aramıyordu. Ama son krizden sonra faiz oranlarındaki düşüş tarihi bir fırsat yarattı ve biz de başka şekilde düşünmeye başladık. Sonuçta bu yepyeni bir gelişme.

Haberin Devamı

- Çıkış noktanız düşük faiz dönemi oldu yani...

Aynen öyle. Aslında bu kriz reel ekonomiyi çok teğet geçmedi ama tasarruf sahibini teğet geçti. Ne borsa, ne faiz, ne dolar... Hiçbir alandaki varlıklar erimedi. Öyle olunca insanların varlıklarda bir kayıp oluşmadı ve orada büyük bir potansiyel var. Ayrıca faizlerdeki düşüş varlık sahiplerini başka alanlara sevkedecek.

Bir süre sonra biz otomatik olarak şunu düşünmeye başladık: Bizce bu düşüş kalıcı. Faizler zaman içinde 1-2 puan artabilir ama genel perspektifte büyük bir patlama beklemiyoruz. Bizce Türkiye'de artık yeni bir dönem başladı. Tasarruf sahibinin ilk kez profesyonel anlamda portföy yönetimine veya varlık danışmanlığına ihtiyaç duyacağı bir dönem geldi.

- Eski ile ne fark var?

Eskiden kolaydı, parayı yatırırsın bankaya, yüzde 20 reel faiz alırsın. Bakın geçen aya. Enflasyon yüzde 1.4, ama sizin mevduat aldığınız en iyi ihtimalle binde 6.5. Geçen ay mevduatta kalan para reel olarak eridi. Hatta sadece geçen ay değil Ekim'den bu yana eriyor. Artık işin rengi değişti.

Ekimde aynı paraya 100 kilo domates alırken bugün 95 kilo alınıyor. Belki şu anda düşünmemek kolay geliyor ama zaman içerisinde herkes parasının eridiğini idrak edecek. İşte o zaman sıra profesyonel yardıma gelecek.

Haberin Devamı

- Peki insanların böyle bir profesyonel destek arayışı var mı?

Eren GÜLER yazıyor
hurriyet.com.tr

Şu anda böyle bir arayış var ama dozajı yavaş. Fakat bu geleneksellikle de alakalı. Türk yatırımcı muhafazakardır. Hala belli vadede parasının ne olacağını bilmek istiyor. Dolayısıyla yavaş yavaş başlayan geçiş, faizlerdeki düşüşün kalıcı olduğuna inanıldıktan sonra ivmelenecek. Bizi bir araya getiren temel motivasyon da bu oldu zaten.

- Peki ne yaptınız, gidelim bir aracı kurum mu alalım dediniz?

Evet, böyle bir karar aldık. Piyasaya çıkığınız zaman da zaten kimlerin satılabileceğini öğrenebiliyorsunuz. 5-6 aracı kurumla görüştükten sonra Orion'da karar kıldık.

- Neden Orion?

Finansal işlemlerde satın aldığınız yerin tarzı çok önemli. Çünkü burada birçok şey saklanabilir ve seni büyük bir finansal yükümlüğünün altına sokar. Kurumsal bir yer olması çok önemliydi. Burası eski İktisat Yatırım. Daha sonra Körfez sermayesine satıldı ve biz de onlardan aldık.

Haberin Devamı

- İsim değişecek mi?

İsmi değil ama faaliyet tarzı değişecek Türkiye'de aracılık işlemi ikiye ayrılıyor, bir tanesi düşük komisyona dayalı aracılık ikincisi danışmanlığa dayalı aracılık. Türkiye'de ağırlıklı olarak komisyona dayalı aracılık yapılıyor. Yani herkes komisyon düşürerek müşteri almaya çalışıyor.

- Siz?

Biz danışmanlığa dayalı aracılık hizmeti verceğiz. Komisyon mücadelesinin içinde olmayacağız. Biz müşterilerimize net bir biçimde al veya sat diyeceğiz. Şunu al bunu sat. Bu mevcut durumda yerli yatırımcının çok etkin bir şekilde aldığı hizmet değil.

- Aracı kurumların böyle servisleri var ama...

Burada hiç bir kurumu eleştirmek değil maksadım ama ben etkin olduğunu zanetmiyorum. Sonuçta piyasada rekabetin tabanı düşük komisyona dayandırıldığı için bu seviyede bir hizmeti vermek çok kolay değil. Komisyonlar düşük olunca ve siz servisin kalitesini buraya çekince çok efektif olamayabilirsiniz. Sizin çok net bir şekilde pozisyon seçimi yapmanız ve taraf olmanız bir maliyet getirir.

Haberin Devamı

Biz şunu söylüyoruz: Biz size fikir veririz ama bunun karşılığında yarattığımız katma değerin karşılığını isteriz.

- İnsanların portföyünü yöneteceksiniz...

Biz bu hizmeti üç gruba ayırıyoruz. Birincisi portföyümü kendim yöneteceğim ama zaman zaman fikir istiyorum diyen müşteriler. Biz buna varlık danışmanlığı diyoruz. Yatırımcı adına portföyünü izleyip görüşlerini söylüyoruz ama nihai kararı yatırımcı veriyor.

İkincisi ve asıl konsantre olacağımız alan portföy yönetimi. Müşteri gelecek, parasını bize emanet edecek ve kendi belirlediği risk kriterleri içerisinde parasının idaresi bize ait olacak. Üçüncüsü de sadece al-sat yapacak, bizden hizmet istemeyen müşteriler.

Haberin Devamı

- Siz böyle bir hamle yaptığınıza göre piyasaya da güveniyorsunuz. Ben öyle anlıyorum...

/images/100/0x0/55eaa826f018fbb8f88e5660

Borsanın mevcut seviyesi düşüktür yüksektir ayrı birşey ama biz yeni bir dönemin başladığına inanıyoruz.

Borsa şu anda büyük bir yükseliş potansiyeli arzetmiyor. Değerler belli bir noktaya geldi fakat düşüşe dair de önemli bir mesaj yok. Biz 'birşey olacak ve çok büyük bir satış gelecek' diye düşünmüyoruz.

- Ne olacak peki?

2008 ve 2009 Türkiye'de trendlerin yılıydı. 2008 düşüş, 2009 yükseliş. Ama bizce 2010 yılında trend oluşmayacak. Dolayısıyla burada seçici olarak ne kadar başarı olursanız o kadar para kazanırsınız.

- Faiz?

Faizde enflasyon rahatsız ediyor açıkçası. Ekim ayında yıllık yüzde 5 olan enflasyon şubatta yüzde 10'a çıktı. Geçen yıl nisan-eylül arasında yüzde 2'nin altındaydı, ekim-mart yüzde 8'in üzerine çıktı. Dört kat artış var. Bu durum faizler konusunda bizim çok iyimser olmamızı engelliyor.

- Faizlerde yükseliş mi bekliyorsunuz?

Herhangi bir şekilde Merkez Bankası'ndan faiz oranlarının artacağına dair somut bir hamle veya işaret geldiği anda faiz tarafında hareket başlar. Ama çok büyük hareketleri kastetmiyorum. Bugün 9 ise olacağı 11-12'dir. Öyle büyük patlama çatlamalar olmaz.

- Kur?

Kurda bant hareketi var. Şu andaki bant 1.50-1.55 aralığı. Rahatsızlık artarsa 1.55'e doğru gidiyor, orada satıcılar geliyor. Pozitif bir algılama olursa 1.50'ye iniyor, orada da alıcı geliyor. Kısa vadede önemli bir hamle beklemiyorum. Yaz aylarında likidite bolluğu ile belki 1.50'nin altını bile görürüz. Fakat kalıcı olacağını zannetmiyorum.

- IMF'nin olmaması hiç etkilemeyecek mi?

IMF işinin olmaması, algılama negatife döndüğünde etkiler. Şu anda yurtdışında negatf bir algılama yok, dolayısıyla ayrışma da yok. Ama ne zaman satış başlarsa piyasa o zaman ayrışacak. Biz de asıl etkiyi o zaman görürüz.

Yalnız şunu söyleyeyim ki ben IMF ile anlaşmamanın doğru olduğuna inanlardan değilim.

- Neden?

Özellikle basın aracılığı ile IMF'ye en karşı olan en vatansever gibi bir algılama oluştu. Eğer konu ekonomi ise, ben ekonomik anlamda IMF'ye ihtiyaç yok tezine katılmıyorum. IMF kaynakları kullanılarak büyümeye katkı yapacaksa bence bu kaynaklar kullanılmalıydı.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!