Nasıl yaşlanmalıyız

“ıyi yaşlanma” konusunda çalışmalar yapan hekimlerin ortak bir yargısı vardır: Bir insan “iyi bir hayat sürmek, yaşlılığımı sağlık ve huzur içinde geçirmek için bir şeyler yapmamın zamanı geldi galiba!” diye düşünmeye başlamışsa “orta yaşlara” adım atmış demektir.

Haberin Devamı

Genel olarak “yaşlılıkla ilgili hastalıklar” grubuna dâhil ettiğimiz bazı sağlık sorunları var ve bunlar yaşımız ilerledikçe hepimizin başına gelecektir. Hepimizin şekeri, tansiyonu, kolesterolü yükselecek, prostatı büyüyüp menopoz sorunları ortaya çıkacak, kemiklerimiz zayıflayıp eklemlerimiz sızlayacaktır. Bellek zayıflaması, cilt kırışması, görme ve işitmenin azalıp cinsel gücün zayıflaması da bir ölçüde normaldir, doğaldır.
Önemli olan yaşlılığa iyi bir hazırlık yaparak bu sorunlara karşı vücudu güçlü, sağlıklı ve formda tutmaya gayret etmek, kısacası yaşlanmaya hazırlıklı olmaktır. Bunun çaresi de sorunları mümkün olduğu kadar erken tespit edebilmek, sağlığı koruyucu işlere ağırlık vermektir.
Sorunların yönetimini ciddiye almak, sağlık kontrollerini zamanında yaptırmak, çözümü tamamen doktorun üzerine yıkmak yerine çözüm süreçlerine aktif olarak katılmaktır. Beslenmenin, uykunun, stres yönetiminin, aktif, hareketli bir hayat tarzının, sağlıklı bir kilo aralığında kalmanın bu hastalıklarla mücadeleyi kolaylaştıracağını akıldan çıkarmamaktır. Kısacası amacınız ille de uzun yaşamak değil, daha dinç ve genç yaşlanmak, iyi yaşamak olmalıdır.
NE YAPMALI?
Yaşlanmayı bir hastalık olarak görmek yapılabilecek en önemli hatadır. Eğer bu hataya “yaşlanmaktan korkma” yanlışını da eklerseniz işiniz iyice zorlaşır. Süreci çıkmaza bile sokabilirsiniz. Çünkü ne yaparsak yapalım yaşlanacağız. Yapabileceğimiz şey süreci etkileyip iyileştirmekten ibarettir. Bu “süreci etkileme” hadisesinin iyi yaşlanmaya etkisi zannettiğimizden çok daha ciddidir.
Ben süreci iyi yönetmeyi başardığı için mükemmel yaşlanan yüzlerce insana rehberlik ettim. Geldiğim nokta şudur: Sağlıklı ve sorunsuz yaşlılığın ilk şartı onu kabul etmektir. Yaşlanmayla barışık bir hayat sürmektir. Vücudunuzda yaşlanmayla birlikte ortaya çıkabilecek bazı değişikliklere gereğinden fazla direnmemektir. Modern tıbbın rehberliğinden kesinlikle vazgeçmemek ama tamamlayıcı tıbbın insana iyi gelen, güvenilir, doğal yaklaşımlarından da istifade etmektir.
Bu son nokta çok önemlidir. Ben iyi bir yaşlanmanın sadece modern tıbbın bilinen uygulamaları ve yaklaşımları ile başarılabileceği kanaatinde değilim. Hele insanı sadece bir makine gibi gören teşhis ve tedaviyi yalnızca teknolojiye emanet etme ve insanı bir otomobil gibi görme, tedaviyi de o otomobili tamir etme süreci haline getiren yeni tıp uygulamalarının iyi yaşlanma konusunda yol gösterme söz konusu olduğunda bizi sınıfta bırakabileceği düşüncesindeyim. Bunun nedenini yarın yazacağım.

D vitamini eksikliği önemli

Haberin Devamı

Yağda eriyen ve vücutta depolanan vitaminlerden biri olmasına rağmen, son zamanlarda kliniğimize başvuran olgular arasında D vitamini eksikliğine sıkça rastlamaktayız.
D vitamini, kalsiyum ve fosfor emilimi, dolayısıyla da kemik ve diş sağlığı açısından vazgeçilmezdir. Bazı hormonların düzenli ve yeterli salgılanması, ayrıca normal hücrelerin sağlıklı büyüme ve olgunlaşması için de gereklidir. Eksikliğinde kaslarda yorgunluk, kemik ağrıları ve duyarlılığı oluşur.
Osteoporoz, artrit ve kanser riski artar. D vitamini düzeyi yetersiz olan kişilerde kalp hastalıklarına daha sık rastlanır. Bu kişilerde kan basıncı yükselir, koroner damarlarda yangı (inflamasyon) artar, kan şekeri kontrolü bozulur. Yaklaşık 1250 kişinin katıldığı bir araştırmada, D vitamini düzeyini 50-75 ng/ml arasında koruyarak kalın barsak kanseri riskinin yüzde 40 azaltılabildiği saptanmıştır. Araştırmacılar, besin destekleriyle sağlanacak dış müdahalenin mi yoksa gıdalarla alınan ve güneş ışınlarıyla aktive olan doğal katkının mı yeterli olduğu konusunda halen fikir birliğine sahip değiller. Arzulanan D vitamini düzeyi 30-40 ng/ml’dir. Hatta bazı uzmanların 50-70 ng/ml civarında beklentileri vardır. Başta biz hekimler olmak üzere, tüm sağlık çalışanları, cilt kanserine karşı alınacak ilk önlem olarak doğrudan güneş ışınlarından uzak durmak gerektiğini savunuyoruz.
Kullandığımız kremlerin koruma faktörü neredeyse üç haneli olmak üzere! Yoksa herkesi cilt kanserinden koruyacağız derken D vitamini eksikliğine mi sokuyoruz? Yapılacak ilk iş, koruma faktörü içeren krem kullanmadan günde 10-15 dakika (elbette kuşluk ve ikindi saatlerindeki daha az zararlı olan ışınlardan yararlanmak üzere) güneşlenmektir.
Ayrıca, somon ve ton balığı, süt, yumurta, karaciğer, portakal suyu gibi D vitamini içeriği yüksek gıdalara beslenme planında yer vermek gerekir. Yetersizlik durumunda -mutlaka bir doktor önerisi alarak- dışarıdan besin desteği olarak alınmalıdır.

Genetik miras neden önemli

Haberin Devamı

Eski bir atasözü “geleceği görmek için geçmişe bakınız” diyor. Gerçekten de nasıl ve hangi kalitede, ne süre ile yaşayacağımızda geçmişimiz, yani genetik mirasımız önemli bir rol oynuyor.
Uzmanlar özellikle kalp hastalığı, felç, diyabet, kanser, alzheimer gibi yaşlılık döneminin sık görülen hastalıklarında genetik mirasın önemli bir belirleyici faktör olduğunda fikir birliği içindeler. Ayrıca eğer atalarınız uzun yaşamışsa sizin de uzun yaşama olasılığınız artıyor. Bu nedenle herkesin soy ağacındaki hastalıklar ve sağlık problemleri konusunda bilgilenmesi gerekiyor.
Bunun önemli bir nedeni de şu: Genetik miras eskiden zannedildiği gibi değişmez bir şey, yani “kötü kader” değil. Her türlü akıllı yaşam tarzı değişiklikleri, genetik mirasla alınan olumsuzlukları en azından hafifletebiliyor.
Tersine iyi bir genetik mirasınız olsa bile onu har vurup harman savurursanız bir süre sonra o iyi mirastan elinizde hiçbir şey kalmayabiliyor. Kısacası genetik miras zannettiğimizden çok daha önemli bir sağlık belirleyicisi, ciddiye almakta fayda var.

Paylaşın

Haberin Devamı

Sağlıklı yaşam konusuyla ilgilenenlerin özellikle ruhsallık söz konusu olduğunda sık tekrarladıkları tavsiyelerden biri de şu: ıç huzurunuz için içinizi dökmekten çekinmeyin!
ıncindiğiniz, üzüldüğünüz, düş kırıklıklarına uğradığınız, haksızlıklara maruz kaldığınızı düşündüğünüz zamanlarda bu düşünceleri içinize atmak yerine başkalarıyla paylaşmayı deneyin.
ıçinize attığınız her duygu, paylaşmadığınız her haksızlık, korku, endişenin size stres olarak geri döneceğini, bu durumun da başta psikosomatik hastalıklar olmak üzere birçok problemlere yol açacağını aklınızdan çıkarmayın.
Mide spazmlarından gastritlere, çarpıntılardan cilt döküntülerine, kaşıntılara, uyku bozukluklarından gece terlemelerin kadar aklınıza gelmeyen onlarca problemin arkasında paylaşmayıp içinizde biriktirdiğiniz üzüntüler, çatışmalar, endişe, korku ya da küskünlüklerin olabileceğini bir kenara not etmenizde fayda var.

Robot icat oldu

Haberin Devamı

Gelişen teknoloji hasta hekim ilişkilerini de ciddi şekilde yaralamıştır. Tıptaki baş döndürücü ilerlemelere rağmen hastalıkların tanısında hastanın dinlenmesi ve dikkatli muayenesi önemini hiçbir zaman yitirmeyecek olsa da, günümüzde hasta muayenesinin neredeyse kalkmak üzere olduğu da bir gerçektir. Hekimin bilgi, tecrübe ve kabiliyetinin yerini “elektronik aletler” almıştır.
Hastalık teşhisini çoğu zaman doktorlar değil, biyokimya ve radyoloji laboratuvarları koyar olmuştur.
Ameliyatları mahir eller değil, “robotlar” yapmaktadır. Yakın gelecekte gazetelerde “başarılı tedavileri için firmalara teşekkür eden hasta ilanlarına” da hazırlıklı olalım.
Hastalar arasında “şu doktor çok iyi” sözünün yerine “şu hastanenin aletleri en iyi” sözü dolaşmaktadır.
? PROF. DR. AHMET RASıM KÜÇÜKUSTA

Haberin Devamı

Organik ürünleri tercih etmek için beş önemli neden

1Kanserojen yönünden bir tehdit oluşturmamaları...
2Doğal vitamin ve minerallerden daha zengin olmaları...
3Üretimlerinde hormon ve antibiyotik gibi metabolik yapıyı bozabilecek maddeler kullanılmaması...
4Antioksidan içeriklerinin daha yüksek olması...
5Daha lezzetli olmaları ve tabii bir aromaya sahip bulunmaları...

Güvenli seks ne değildir

Birçok kişi cinsel yaklaşımları sırasında kendilerini koruduğunu zannettikleri davranışlar içine girebilir. Aslında güvenli cinsel ilişkide iki şeyden korunmak gerekir: ıstenmeyen gebelik ve cinsel yolla bulaşan hastalıklar. Bu durumlara bazı örnekler verebiliriz:
? Herpes ve HPV gibi enfeksiyonlar sadece cinsel ilişkide değil, elle veya ağızla da bulaşabilir.
?  Prezervatif gebelikten korumakla birlikte cinsel yolla bulaşan hastalıklardan kısmen korur.
?   Vücut salgılarının birbirlerine bulaştığı her durumda hastalıklar karşı tarafa geçebilir.
?  Geri çekilme yöntemi veya takvim metodu da gebelikten korunmada etkili korunma sağlamaz.
?  Vajen girişine sperm bulaşırsa, kızlık zarı bozulmamış olsa dahi gebelik oluşabilir.

Yazarın Tüm Yazıları