Yanal, Hakan Şükür'ü donla yakalayınca

Fatih Hoca ile programımızı izlemişsiniz. Ona da aynı soruyu sordum. Türkiye’de başarılı olunca insanlar sanki o insanın düşüşünü beklerler gibi bir hava var. Siz de katılıyor musunuz? Fatih Hoca “Kırgınım” dedi mesela.

Başta Fatih Hocamıza kırgınlığım oldu. Çok severim ama insanoğlu herkese kırılma hakkını kendinde görür. Bazen hak etmediğiniz şeyler yaşıyorsunuz. Kırgınlıklar oluyor. Ama bunlardan çıkış noktalarını bilmek gerekiyor. Aslında çok büyük kalabalıklara hitap ediyorsunuz ama kendi dünyanızda yalnızsınız, yaşadığınız sıkıntılarda. Kırılıyorum ama o geçici. Sayın hocamızın da üzerimizde çok emeği var.

Fatih Terim’e niye kırıldınız?

Ben futbolumun son olduğunu bilmiyordum gerçi ama son kontratımda “2008 Avrupa Şampiyonası son senem olacak” demiştim. Attığım gollerle, çok büyük hizmetler vermişim. Zaten herkes söylüyor. O dönemde oraya geliş sürecinde çok büyük bir desteği olan bir insan Fatih Hocam. Onu nihayetlendirmek o şampiyona ile olabilirdi. Son ana kadar ben oraya gideceğimi biliyordum ama olmadı. Oraya gidememek beni çok üzdü. Ama Milli Takımımız. Sonuçta onu desteklemek durumundayız. Gerek dualarımızla gerekse Galatasaray’daki arkadaşlarımızı Milli Takım’a hazırlayarak mümkün mertebe destek olmaya çalıştık. Orada Milli Takım’da olmayı bekliyordum. Kendisi de bunu söylemişti.

Kaç yıl geçti üzerinden. Hiç sormadınız mı Fatih Bey’e. Neden böyle oldu diye.

Konuşuyoruz ben dün de konuştum. Bizim medyamızda şöyle bir şey vardı. İşte devamlı bir yapılanma olsun, zaten yapılanma deyince insanların aklına ilk ben geliyorum. Performansınıza bakılmaksızın yaşınıza bakılıyor. İşte bir şekilde gitsin artık diye söylemlerin arasında onları çiğneyemedi diye bir düşünmüştüm. O finalin belki bir yapılanma ile sonlandırılmaması gerektiğini düşündüm. Çünkü ben grup maçlarının en fazla gol atan oyuncusuydum. Oraya gidip, o başarıyı yakalarken emeği olan, destek veren bir insanken biriydim ama kadronun dışında kalmak beni üzdü.

Sizin Ersun Yanal’la da benzer bir sorununuz oldu. Bir Türk teknik direktörü olsun, kim olursa olsun destekleyeceğim diyorsunuz. Ama sizin konuk olacağınızı duyan izleyicilerimizden şu soru geldi: “Hakan Şükür şimdi böyle söylüyor ama acaba kendisi Ersun Yanal’a ne kadar destek oldu?” Bir Trabzon olayı varmış. Ne oldu Trabzon’da?

Şimdi seyirciler kapalı kapılar ardındakileri bilemez. Her zaman söylemeye çalıştığım sizinle ilgili eğer burada olmanızı istemiyorlarsa, çeşitli medya ilişkileri farklı diye düşünüyorlarsa bu ve bunun gibi antrenörlerin, Ersun Yanal gibi istediklerini yazdırmakta serbestler. Ben futbol hayatım boyunca hiçbir antrenöre saygısızlık yapmadım. Beni yakından tanıyanlar çok iyi bilirler. Ersun Yanal’ın yaptığı bana göre öyleydi. Hiçbir sebep sunamadı.

YANAL ODAYA GİRDİ AFEDERSİNİZ ÜZERİMDE ÇOK RAHAT KIYAFET VARDI

Şöyle bir rivayet var. Ersun Yanal girmiş soyunma odasına da, siz yatıyormuşsunuz kalkmamışsınız.

Doğrudur öyle bir olay var. Yanımdaki şahidim de Rüştü’dür. Gecenin 2’sinde biz otel odamızın kapısını açık tutarız takım kaptanları olduğumuz için. Kapıyı açık tutarız ve çok serbest bir şekilde yaşarız hayatımızı. Herkes girebilsin diye. Tabi Sayın Ersun Yanal odamıza girdi. Ben de oyundan çıkmıştım o maçta. Ayağımda bir sakatlık vardı. Ona buz yapıyordum. Buzu da ayağıma bağlamak yerine altına koymuşlardı ben de ayağımı üzerine uzatmıştım. Ayağımda 20 dakika kadar buz kalması gerekiyor. Sayın Ersun Yanal benim odama geldi. Çok afedersiniz üzerimizdeki kıyafetler rahat, çok rahat bir pozisyondayız odamızda. Ve o güne kadarki olduğu gibi bu bir bahane olarak ortaya atıldıysa ki bu o odada yaşanan bir şey ben ve Rüştü’nün söyleme ihtimali olmadığına göre Sayın hocam bu yaptığı şeye bir bahane olarak bunun duyulmasını sağlamış herhalde. Bunu çok açık ve net söyleyebilirim. Bu bir saygısızlık değildir. Orası benim odamdır, gecenin ikisidir. Benim odama hocam gelmiş ayağımda buz var hatta tek ayağım yatağın dışındaydı indirip oturmak durumundaydım, öyle de yaparım kim olursa olsun. Sevmesem bile ki o dönem müthiş bir birliktelik vardı. “Hakan’ı mumyalamamız lazım. O bırakana kadar oynatmam lazım” diyen bir insandı kendisi. Eğer bununla ilgili bir tasarrufta bulunup, koca bir ülkenin Milli Takım’ının belki en ihtiyacı olduğu dönemlerde bu tasarrufta bulunduysa onun sorgulanması gereken kişi ben değil kendisi olması lazım. Başka da bir şey çıkmadığına göre bunun üzerinden bir yorum yapmak lazım. Çıkamaz da ben buna bütün değer verdiğim insanlar üzerine yemin de ederim. Ama maalesef böyle devrimler yapmak, yapılamayanları yapmak insanların kendilerini yücelteceğini zannederler. Ama bugün gelinen noktada farklı şeyler yaşıyoruz tabiî ki.

Gerçekten sebep buysa çok enteresan bir psikoloji. Futbol son derece rahat bir spor. İlişkilerinizle, hocalarınızla, kulüp yöneticileriyle olsun…

Bunun gibi neler oldu ki bunları gülerek oynayarak birbirimize sarılarak geçirmişizdir. Biz bunları çok iyi bilen insanlarız. Genel yapımız bellidir. Herkes bizi öyle tanır. Sayın Ersun Yanal Milli Takım’a gelirken orada söylediklerimizle, değerli hoca olmasını istediklerimizle ne kadar samimiysek o dönem de aynı samimiyeti yaşadık. Maalesef bu şekilde yansıması bu medya antrenör ilişkileri, yaptığınızı doğru olarak gösterme çabaları insanların önüne farklı şekilde atılmak beni yıprattı ve iki senemi bu rekorları çok daha arttırabileceğim, en formda olduğum dönemlerde eğer bu sebeptense ben Milli Takım’dan ayrı kalmak zorunda kaldım. O dönem geçmiş üzerine başka bir şey söylemeye gerek yok. Bugün kendisi yine Milli Takımımızın bünyesine geri döndü. Alt yapılar koordinatörü oldu. Bütün ülkenin genç kardeşlerimizin başındaki insan, seçicisi oldu. Tabi bazı şeyler Türkiye’deki ilişkilerle oluyor maalesef. Ben şu anda antrenörlük yapmıyorum. Uzun vadedeki projelerim çok farklı. Çok daha sağlıklı ortamda sağlıklı sportif işler yapmak istiyorum. Bu bozulmuşluğun içerisinde olmak istemiyorum açıkçası. Çok büyük paralarla çok önemli yerlerde antrenörlük yapabilirim, kursumu bitirdim. Maalesef Türkiye’de ilişkiler çok kötü. Yani bu programın içerisindeki süreye yetmeyecek kadar ağır şeyler anlatılabilir. İlişkilerle birçok insanın hakkının yendiğini düşünüyorum. Ama bunlar çok fazla ön plana getirilmiyor. Bana bu soruları soran arkadaşlarımız eğer biraz daha demokratik olabilip bunları sorabilseler, sorgulayabilseler belki ülke futbolu bugünkünden çok daha iyi yerlere gelebilir. İlişkilerle değil de hakla bir yerlere gelebilmek lazım. Ben bunu anlatmaya çalışıyorum. Ben belki Türkiye’nin en önemli futbolcusuydum. Çok önemli şeyler yaptım. Büyük rekorlara sahibim. En çok bir yerde olmayı hak eden benim ama o kadar büyük bir unvan üzerimde var ki, insanlar beni o kadar büyütmüşler ki gözlerinde işte devletle çok samimi, orayla şöyle, burayla böyle gibi. Ben sportif anlamda çok iyi şeyler, çok büyük başarılar yaptım. Ben TRT’de yorumculuk yapıyorum. TRT’nin genel yapısını hepimiz biliyoruz. Orada olmasını uygun gördüm ve sportif anlamda bir şeyler söylemeye çalışıyorum. Oraya gittiğim ilk günden itibaren işte ‘Nasıl oluyor da burada nasıl yorum yapabiliyor? Bu kadar parayı nasıl kazanabilir?’ gibi kıyamet koptu.

Söyledikleri kadar çok mu para kazanıyorsunuz?

Bunun parayla alakası yok. Oradan size teklif gelmiş. Siz başka bir kanaldan teklif gelse önünüze “hayır” mı diyeceksiniz? Burada aldığınızın 5 katı size teklif edilmiş. Bir de TRT gibi çok önemli bir yer. Söylemek istediklerinizi rahatlıkla söyleyebileceğiniz bir yer. İkisi birbiriyle örtüşünce arada da kıramadığım TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin Bey çok değer verdiğim bir insan. Bunun bedeliyle de alakalı değil aslında. Ama maalesef benim bir yerlerde olmamı istemeyenlerinde olduğu düşünülürse çünkü ben doğru şeyleri söylemeye çalışıyorum ne olursa olsun en azından samimi olmaya çalışıyorum. Ama artık ülkemizde farklı şeyler oluyor bunun için dua ediyoruz.

“ERGENEKON DAVASINDAN UMUTLUYUM BANA YAPILANLAR ORTAYA ÇIKABİLİR”

Futbolun Ergenekon’u var diyenler oldu biliyorsunuz. Ergenekon’da “Ak Parti’yi Fethullah Gülen’i bitirme planları” tartışılıyor, inkar edilen belgeler sonradan taraflar tarafından doğrulanıyor. Onun gibi bir Hakan Şükür’ü bitirme planı da var mı demek istiyorsunuz, istemeyenler vardı derken. Çünkü siz de inançlarınız üzerinden bir dönem çok sorgulandınız ve çok yıpratıldınız.

Ben şuna inanıyorum. Çok güzel yaklaştınız. Duygularıma tercüman oldunuz. Bir sürü bant kaydı dinliyoruz. Çok farklı şeyler dinliyoruz. Sporun Ergenekon’u dediniz ben bunun var olduğuna inanıyorum. Sportif anlamda söylüyorum bunu. Öteki yargının işi biz onlara bir şey diyemeyiz. Bunlarla da ilgili önemli doneler, önemli kayıtlar çıkabileceğini düşünüyorum. Kimin, nereden, ne şekilde uzaklaştırıldığı konusunda nelere maruz kaldığımızı öbür tarafta bunun hesabı mutlaka olacak ama öbür tarafa kalmadan da bu dünyada olabileceğini düşünmemiz gerekmektedir. Hareketlerimize dikkat etmemiz gerektiğini, hepimizin telefonları dinleniyor olabilir düzgün bir duruşunuz ve yaşam biçiminiz varsa o telefon dinlenmesi sizi rahatsız etmez, beni etmiyor. Ben mesela telefonda bütün şikayetlerimi, dertlerimi her şeyimi paylaştığım arkadaşlarım, eşim de dahil olmak üzere bunu açık yüreklilikle söylüyorum. Bir şeylere dayandırmadan yaşamak benim için çok önemlidir ben öyle yaşadım. Mutlaka ki insanlara göre hata olarak görülen çok şeyim olmuştur. Ben bir insanım her şeyden önce. Hatalardan ders almasını da bildim. Ama geldiğim noktada önünüzdeki kağıtta yazan şeyleri yaşadım. Bu psikolojilerde iş yapmak çok zordur. Bunu ancak yaşayan bilir. Sorulan sorularda niye sorduğunuzu bilmezseniz buna çok olumlu bir cevap alamazsınız. İşin muhakemesini yapmak lazım. Ben bugün bir çok suçlanan insana hakikaten bunu gönülden söylüyorum onların da bir ailesi var, onlar da muhtemelen belki farkında olmadan bu işin içindeler varsa bir suç. Olaylara insani bakabilmeyi maalesef beceremiyoruz. Bu bizim medyamızın genel yapısıyla da doğru orantılı. Bana böyle bakılmadığı için ben de insanlara böyle bakmayacağım anlamına gelmez. Benim de elime bir güç geçse bana geçmişte böyle yapıldı gibi böyle söyleyen milletvekili oldu bu ne kadar yanlış bir düşünce biz de fişliyoruz dediler mesela. Böyle bir şey değil yani. Biz yanlış yapıldığını düşünüyorsak elimize geçirdiğimiz şeyde biz yanlış yapmamalıyız. Bu insani bir değerdir. Bunu böyle değerlendiremiyorsak da böyle önelli yerlerde olmayalım. Açıkçası ben sporun Ergenekon’u olduğunu düşünüyorum. Sadece bana değil bir çok değerli arkadaşımıza, futbolcuya, politikacıya belki birçok şey olmuştur.

BENİM DE TELEFONUM DİNLENİYOR BELKİ DE TAKİP EDİLİYORUM

Davayla beraber belki bazı şeyler de açığa çıkar dediniz. Orada Ergenekon davasından mı umutlusunuz?

Belki bizim bilmediğimiz başka yerlerde başka şeyler yaşanıyor. Başka mevzular var. Onları biz bilemeyiz. Haddimizin çok ötesinde şeyler. Kendimle ilgili bölümümde mutlak ve mutlak yaşadığım çok şey var. Birebir gözümle yaşadığım ama ispat edemeyeceğim. Benim gözümün içine baka baka söylendi bunlar. Ama çıkıp Taksim Meydanı’nda bağırsanız herkesin size deli diyeceği ortamlarda bunları söyleyemiyorsunuz. Salt işiniz çıkıp orada top oynamak. Sportif anlamda temsilinizi iyi yapmak ve sizi destekleyen milyonlar, artık kim varsa onlara mesleğinizin hakkını vererek cevap verebilmek. Bazen çok konuştu dediler ama bana sorulmayan hiç bir şeyi söylemedim ki. Medya bana sordu ben de cevap verdim. Vermesem kaçıyor diyorlar verseniz ama samimi olmak içinizdekini dışarıya söylemek bu ülkede çok zor olduğu için ben o zoru seçtim ve başta ne dediysem bugün de aynısını söyleyebiliyorum. Dikkat edin geçmişte neler söylemişler karşılaştırsınlar bugün söyledikleriyle çok büyük farklılıklar taşıyor. Ben yüzde 99 diyeyim ilk gün hangi röportajı yaptıysam aynı şekilde devam ediyor. Ailem belli, yapım belli her gün belki telefonlarım dinleniyor, takip ediliyorum bilmiyorum. Yaşadığım birçok şey var. Bu manada baktığımda ben tabir biraz ağır olacak ama birçok insanın tükürdüklerini yalattım ve başarılı oldum. Burada da çok üzüldüm, çok acı çektim iki katlı evim üst kata çıktım ağladım çocuklarım görmesin aman onlar etkilenmesin dedim. Bir de yaşam idare ediyorsunuz sadece top oynamıyorsunuz. Arkadaşlarınız var çevreniz farklı etkileniyor. Sizi sevenler var. Onları anlayabilmek bu nasıl bir insan demekle olmuyor, yaşayarak oluyor. Ben yaşadım. Yaşadıklarımdan hiç pişmanlık duymadım ve kimseden de şüphe etmedim. Çünkü ben ne yapmak istediğimi biliyorum. İşimde profesyonel oldum ve bugün geldiğim noktadayım.

UZUN VADEDE SİYASET DÜŞÜNCEM VAR KENDİME TAKIM DA ALABİLİRİM

Futboldan bahsettik biraz siyasetten de bahsettik siz daha önce futbolcuyken demişsiniz ki ‘futbol siyasetine varım’. Bir de güzel konuşuyorsunuz siyasetçi olmaya da müsaitsiniz. Muhakkak teklifler vardır. Hatırladığım kadarıyla olmuştu da Milletvekilliği, Belediye Başkanlığı gibi… Düşünüyor musunuz? Mesela bir Spor Bakanlığı ilginizi çeker mi? Ya da ne bileyim belki de Başbakanlık…

Tabi bu step step… Bir şeyler için bir şeyler yapmak lazım. Ben bunu olacağım deyince olunmuyor. Belki müthiş kariyerler başarılar… Böyle olunca ben sporun en üst yerinde olmam lazım diyorsunuz ama bu bir donanım meselesi. Ben çok şey yaşadım, tecrübelerim var, ben Hakan Şükür Futbol Akademilerinin başlatmak üzere şuan inşaatı devam ediyor. Kendi talebelerimi belki de bir takımı satın alarak Türk futbolunun içerisinde olmak istiyorum. Böyle bir projem var başlangıç itibari ile şu anları da boş geçmiyorum. Ama uzun vadede bir siyasetçi olacaksam geçmişe baktığımızda günümüzde değişime uğrayan güzel şeyler olan bir dönemden geçiyoruz. Bu siyasetin içinde sportif anlamda verebileceklerim olduğuna inanıyorum. Belki çok kısa bir tarihte değil ama uzun süreçte böyle bir düşüncem var.

EN BÜYÜK HAYALİMİ; G.SARAY’DA OYNAYIP BIRAKMAYI GERÇEKLEŞTİRDİM

Sizin bu vesileyle ben de bu kişiye hata yaptım buradan söylemek isterim diyeceğiniz bir şey var mı? Muhakkak ki kendiniz de söylediniz. Sizin de bazı hatalarınız olmuştur. Birden bu kadar yıldız olmak da zor bir psikoloji. Şöhret insana ne gibi hatalar yaptırıyor? Onlardan nasıl geri döndünüz? Pişmanlıklarınız neler?

Şimdi pişmanlıklarım olmadığını söyledim. Öyle bir pişmanlık duymadım. Yaşadığım her şeyden çok memnunum. Sıkıntılarımdan da ders çıkarmasını bilen bir insanım. Birine bir hata yaptıysam öyle bir şey kendimde hissediyorsam gidip kendisiyle helalleşme durumunu da yaparım. Bana da çok oluyor. Geçmişte hakkımda çok farklı şeyler yapanlar. Beni tanıdıktan ve bazı şeyleri gördükten sonra yanıma gelip helallik alıyorlar. Bunu da o kişilerle yüz yüze yapmak isterim. Yapıyorum da. Orada gururumu ayaklar altına alabilirim yani. O anlamda herhangi bir kaygım yok. Çok büyük hatalar yaptığımı düşünmüyorum. Ama insanlara şunu söylemek istiyorum ben çocukluğumdan beri Galatasaray’lıyım. Galatasaray’ı büyük bir sempati ile takip eden rahmetli dedemden kalma mirastır bana. Babam iyi bir Fenerbahçeli. Çok severek oynadım. Ama bu kendi camiam tarafından zaman zaman suistimal edildi. Maddi konulara bakıldığında belki Türkiye şartlarında aldığımız paralar önemli paralardı. Ama takım içerisinde dengelere baktığımızda o iş öyle değildi. Bir başka takımlardan isim vermek çok doğru değil. Önünüze çuvalla paraların geldiği dönemleri biraz evvel soruları soran arkadaşların görmediği gibi bazı şeyleri evinizin önüne çuvalla para gelmiş ve sizin hayalinizin çok ötesinde bir para ama bu sevginiz, insanları kırmamak hassas düşünceler insanların gözünden kaçıyor. Buradan uzaklaştırıyorsunuz. Galatasaray’da oynadım, başarılı oldum ve bıraktım. En büyük hayalim buydu ve bunu gerçekleştirdim. Ama buralardan dönüş noktalarından ben ve benim gibiler Sayın Fatih Hocamızda bunu yaşamıştır mutlaka. Birçok insan var bunların anlaşılamadığı birçok dönem var. Bir başkasına sorsanız bunu hata yapmış ben olsam giderdim der. Bende öyle söyleyebilirdim profesyonel baktığımda ama profesyonel bakmadım. En büyük hatam belki de bu oldu. Oraya gittim gitmedim diye söylemiyorum ama profesyonel bakamamak bu manada en büyük hata. Belki çok farklı değerleri yaşayacağım yerde hem maddi hem manevi bulunamadım. Hiç pişman değilim Galatasaray’da çocukluk hayalimi gerçekleştirmiş olmanın heyecanını hala yaşıyorum.

HAGİ’YE VERDİLER BEN MECBUREN İNTER’E GİTTİM

Çok doğru bir noktaydı aslında gerçekten fazla aileden gibi davranıldığı zaman hem kendiniz o kapıları otomatikman kapatıyorsunuz.

Hagi Romanya vatandaşı ülkemize geldi müthiş başarılar gerçekleştirdi. Bizde çok desteği, emeği var. Benim hala konuştuğum oyunculardan biri tabi dönem itibari ile Hagi bizden 6-7 yaş büyük. Bende Türk Milli takımının ve Galatasaray’ın en önemli oyuncusuyum Avrupa ve Dünya gol kralı olmuşum dönemi anlatıyorum, UEFA kupası kazanılmış ve bütün Avrupa bizi istiyor. Karşıma çok büyük paralar çıkıyor. Ama 29 yaşındayım ve birçok insanın ‘nasıl gitmezsin’ dediği zamanlarda ben Galatasaray’da kaldım. Bizde o dönemin sonunda Avrupa Şampiyonasına gittik Hollanda’da kalıyoruz. 30- 40 km yakınımızda da Romanya kalıyor. Romanya Milli takımı. Hagi de futbolu bırakacağını bir yıl önce açıkladı. Ya Galatasaray ile anlaşacağım isterlerse ya da büyük takımlardan birine gideceğim yurtdışında. İnter’e gittim mecburiyetten gittim. Hagi o zaman hak ettiği bir paraya benim 30 km uzağımda 2 sene 3 sene bir kontrata mecbur bırakıldı. Bir tane yönetici benim ne kampıma geldi ne de İstanbul’ a gittikten sonra transfer masasına oturdu. Bu neden kaynaklanıyor çünkü siz para ediyorsunuz, siz gittiğiniz taktirde para kazanacaklar. Ben buna inanılmaz derecede üzüldüm yani değer olarak , Türklük olarak bu ülkeye hizmet etmek olarak.. Neden, çünkü 3 gün sonra Avrupa maçlarına çıkacaksınız. Kendime çok dert ettim Hagi’yi asla kıskandığım için değil. Bugün Milli takımında da aynı şey var. Yabancılara verilen değerle alakalı bilmiyorum arada ne dönüyor. Bu manada ülkesini seven ülke değerlerine bağlı biri olarak da bunun sorgulanmasını cani gönülden istiyorum. Az evvel sorduğunuz soruya paralel olarak da eğer bu manada bir birimin başına gelirsem -bunu söyledikten sonra belki getirmezler- birinci çalışmam bu olacak. Yerli oyuncularımızın Milli takıma gittiklerinde kulüp takımlarını özleyecekleri değil kulüp takımlarını buraya gelmek için büyük bir mücadele verecekleri sistemi sağlamak.