Şikede işin başı çeteler

Güncelleme Tarihi:

Şikede işin başı çeteler
Oluşturulma Tarihi: Ocak 31, 2010 00:00

Futbol Federasyonu Başkanı Mahmut Özgener, ailesine, İzmir’e ve tabii futbola tutkun. Ama artık ilgisinin, zamanının büyük bölümünü futbol alıyor. Çocukları eşine, Türkiye’nin en büyük tütün firmalarından biri olan şirketi de ortağına emanet.

İZMİR TUTKUM
İstanbul’a alışamadım


İzmir benim için bir tutku. Uzaklaşınca o tutku daha da büyüyor. Eşim ve çocuklarım İzmir’de. Hafta arası İstanbul’da kalıyorum. Hafta sonunda İzmir’e dönüşü dört gözle bekliyorum. İstanbul’a alışamadım, alışamam da. İzmir takımlarının süper ligde olmaması konusuna gelince... İzmir, futbolun şehre katkısını anlayabilmiş değil. Şehir, takımı sahiplenmiyor, her şey kulüpleri idare edenlere emanet. En büyük handikap bu.

BALIK AVI YARIŞLARI
Oğlumu alıştırdım beni geçti


Denize de tutkunum. Her hafta sonu Çeşme’ye gider, tekneyle denize açılırım. Balık avını da çok severim. Balık avı yarışlarına katılıyorum. Ama derecem yok. Büyük oğlumu da alıştırdım, onun derecesi var. Küçük 6 yaşında. O da bizimle gelmeye başladı, balığa çıktığımızda heyecan, stres atma, temiz hava, macera, her şey var...

EN BÜYÜK HATAM
Voleybol uğruna Amerika’ya gitmedim


İzmir Saint Joseph’liyim. Fransızcam oradan. Dokuz Eylül Üniversitesi’nde pazarlama okurken kaydımı dondurup bir sene Amerika’ya gittim, lisan öğrendim. Şimdi geçmişe döndüğümde en büyük hatamın Amerika’da okumamak olduğuna inanıyorum. Fakat voleybolu çok seviyordum. Saint Joseph’te voleybol milli spordu, ben de takım kaptanıydım. Karşıyaka’da da takım kaptanıydım, Türkiye şampiyonlukları kazandım. Amerika’ya gitmememin nedenlerden biri voleybola devam etmek istememdi. Tabii ailemden ve İzmir’den ayrılmak da zor geldi.

STATLARIN PROFİLİ
Şiddete karşı devrim yapacağız

2008 Ağustos’ta başkan oldum. Sponsorluk gelirlerini 12 milyondan 36 milyon dolara; Ziraat Türkiye Kupası hakkını 13 milyondan 17 milyon dolara çıkarmışız. Naklen yayın ihalesini 160-170 milyon dolarlardan 420 milyon dolarlara yükseltmişiz. Bu bedeli alabilmek için değişik bir ihale metodu izledik. İlk defa üç farklı pakette ihale yapıldı. Rakamın buraya geleceğini tahmin ettiğim için bahse bile girdim. Ekonomik olarak Türk futbolunu Avrupa’nın ilk 5’ine sokmuşuz. Ama başarı çıtası aynı yerde değil. Statlardaki şiddetin de bitmesi şart. Çocuklar, hanımlar gönül rahatlığıyla maçlara gidemiyor, niye? Küfür var, şiddet var, insanlar ürküyor. Şiddet yasası acilen değişmeli. Yasayla ilgili çalışıyoruz, sona gelindi. Çok kısa sürede bu konuda devrim yapılacak. Şiddetin bitmesi için statların da yenilenmesi gerek. Bakın Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı’nda profil değişti. Kayseri’de keza öyle. Profil değiştikçe şiddet de ortadan kalkar. 2016 Avrupa Şampiyonası adaylığını çok önemsiyoruz. Türkiye’ye getirebilmek, hem futbolun geleceği, hem de ülke açısından çok önemli bir fırsat olacak.

ŞİKEYLE MÜCADELEM
Yakında göreceksiniz ACIMAYACAĞIZ


Federasyonumuz bugüne kadar şikeden 4 takımı küme düşürdü. Bu takımlar 3. Lig’de olduğu için gündeme gelmedi. Ama şikenin ligi olmaz, mühim olan gösterdiğiniz kararlılık. Bahis şikesi çok sert, acımasız, hiç taviz vermeden mücadele etmemiz gereken bir unsur ve futbolun en büyük sorunlarından biri. Bakın soruşturma 9 ülkeyle başladı, 17’ye çıktı. Sayı belki artacak. Bu esas savcılığın işi, niye? Çünkü bunu futbolcular kendileri bağlamıyor ki, işin başı çeteler. Onlar da cezasını çekmeli. İki sene evvel bir bahis şikesi olayını ortaya çıkardık futbolculara ceza verdik. Ama Ceza Kanunu’nda karşılığı yok diye organize eden serbest kaldı. Bu konuda ne kadar kararlı olduğumuzu yakında herkes görür, acımayacağız. Hazırladığımız şiddet yasası taslağına bu konuda bir madde koyduk.

SİYASET
Asfalt Osman’ın torunuyum


Siyasi yanım hiç olmadı ama siyasetle hep iç içe oldum. Bir kere rahmetli dedem Osman Kibar, 10 sene belediye başkanlığı yaptı İzmir’de. İnsanlar hâlâ bilir ve saygıyla anıyorlar. Başkan seçildim, Hürriyet, “Asfalt Osman’ın torunu futbolun patronu oldu” dedi. 1986’da vefat edene kadar rahmetli dedemle her cumartesi 13.00’te aile yemeği yerdik. Enteresan bir insandı, bana önemli hayat dersleri verdi. Seçimi kaybettiği gün siyaseti bıraktı.

TEKNİK DİREKTÖR
Benim oyum yabancıya


Saint Joseph’liler olarak birbirimize bağlıyızdır. Bir mail grubumuz var. Aralarında “Milli takım teknik direktörü yerli mi, yabancı mı olsun” diye anket yapmışlar. Son durum yabancı lehineydi. 9’a 5. Benim oyum da yabancıya.

SİGARA YASAĞI
Tütün işi yapsam da yasağı destekliyorum


Valla içenler ve restorancılar memnun değil ama bence doğru bir uygulama. Medeni dünyanın dışında kalamazdık. Uyumun yüksek oranda olması beni şaşırttı. Tütün tüketiminde bir azalma yok. Bir süre daha geçmesi lazım. Ama vergilerden dolayı sigara fiyatlarında büyük artışlar oldu. O yasaklar tüketimi daha çok etkileyecek. Bense iyi bir puro içicisiyimdir.

ANNEME SÖZÜM
Siyasete şimdiye kadar direndim


Belediye başkan adaylığım çok yazıldı. Başbakan’la, federasyonda görev aldıktan sonra tanıştım. İyi bir diyaloğumuz var ama o konuları hiç konuşmadık. Tansu Çiller başbakanken bana DYP il başkanlığı önermişti. Babam anneme söylemiş. Annem ağlaya ağlaya beni aradı, sakın girme dedi. Futbolda ona verdiğim sözü tutamadım ama siyasi açıdan şimdiye kadar tuttum.

FUTBOL YÖNETİCİLİĞİM
Annem hiç istemedi babamdan çok çekmişti

Hep iyi bir iş adamı olayım istedim. Babamın amcamla beraber sıfırdan kurduğu şirketi daha iyi yerlere getirmeyi düşündüm. Sporda yöneticilik tesadüf eseri başladı. 90-91 yılında Altay küme düşmüştü. Bana Futbol Şubesi Sorumluluğu verdiler. Yaşım 27-28’di ve benden yaşlılar vardı takımda. Güzel bir diyalog kurduk, hepsiyle abi-kardeş olduk. Başkan Rıdvan Burteçin’le ters düşünce istifa ettim. Futbolcular beni kampa çağırdı. İnanır mısın hepsi ayağa kalktı, beni alkışladı. Çok duygulandım. O sene şampiyon oldu Altay. Sonra 94’te başkan oldum Altay’a. Rahmetli annem hiç istemedi spor yöneticisi olmamı. Babamdan zamanında çok çekmişti. Altay’ın tarihinde üç simge başkan vardı. Rıdvan Burteçin, Mazhar Zorlu ve babam Esin Özgener. Futbol yöneticiliğini çok seviyorum.

RAHMETLİ HASAN DOĞAN
Başkan olmamı o istedi


Hasan Abi ile 2005’teki federasyon seçimi öncesinde tanışmıştık. Çok farklı, sıcakkanlı, mütevazı, içten bir insandı. O da beni sevmiş ki hemen kaynaştık, sonra da hiç ayrılmadık. Önceki seçimde de başkan olmamı çok istedi. “Abi ailemi, işimi bırakamam. İstanbul’a taş çatlasa haftada iki gün gelirim” demiştim. Yönetim kurulunda çalışmayı öyle kabul ettim. İkili konuşmalarımızda “Benden sonra sen başkan olursun” derdi. Eşimin istememesine ve handikaplarına rağmen başkanlığı kabul etmemin sebebi Hasan Abi’nin anısına saygımdan. Bize düşen görev rahmetlinin bıraktığı güzel mirası alıp daha iyi yerlere götürmek. Öncelikli hedefim 2011 Haziran’ına kadar futbolu bizim bildiğimiz doğrularla yönetmemiz. O tarihten sonrası için ise bugünden konuşmam.

HAYATIMIN DÖNÜM NOKTALARI
Ege Tütün ve Ayşe ile birleşmemiz


İş hayatımdaki dönüm noktam, 1995’te şirketimiz Özgener’i Ege Tütün ile birleştirmemiz. Öz-Ege Tütün ile çok iyi yerlere geldik şükürler olsun. Farkında olmadan bugünkü konumumuzun temellerini atmışız. Futbol Federasyonu Başkanı olarak ailem gibi işimi de ihmal ediyorum, ortağım Ricardo Aliberti işi götürüyor. İkinci dönüm noktası da Ayşe’yle evlenmemdir. İyi uyduk birbirimize. Koç Üniversitesi Psikoloji mezunu. Ayşe benim her şeyim. 35 yaşında geç evlendim ben. Eşim benden 13 yaş küçük. Saba Tümer, Ayşe’nin teyzesinin kızı. Saba’nın annesinin vefat ettiği gün tanışıp çıkmaya başladık, benim yüzümden çalkantılı dönemler yaşadık. Rahmetli annem evlenmemi çok istemişti. Kansere yakalanmıştı, tedavi sürecindeyken evlendik. Düğünümüzde çok eğlenmişti, nur içinde yatsın.

VOLEYBOLA VEDA
Sakat kalmamı Mustafa Denizli önledi


Voleybola üniversitede de devam ettim, Ankara’daki ilk maçta bileğimin üstüne düştüm, davul gibi şişti. İzmir’e döndüm. Ayağımı alçıya aldılar. Mustafa Denizli ziyarete geldi, anlatınca “Bu yanlış, seni başka doktora götüreceğim” dedi. Gittik, hemen ameliyata aldılar. O ameliyatı olmasam sakat kalacakmışım. Mustafa’yla dostluğumuz çok eski. Babam öldüğünde kendi babası ölmüş kadar üzülmüştür. Dostluğumuz hiç bozulmadı, maalesef bazen yanlış yorumlanıyor.
Hayatımda ikinci önemli tehlike de Göcek yolunda ailece geçirdiğimiz kaza. Kurtulmamız mucizeydi. Çok hızlı araba kullanırdım. Ders oldu, o günden sonra hep makul kullanıyorum.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!