Abecemiz ve ulusal birliğimiz

PROF. Özer Ozankaya “Abecemiz, ulusal birliğimizin temellerinden biridir” başlıklı öğretici ve bilgilendirici bir yazı yazmış.

Haberin Devamı

“Bütün çağdaş ulusların imrendiği Türk abecesinde ‘q, x, w’ harflerinin bulunmayışının özellikle Kürtçenin doğru yazılıp okunabilmesine engel diye sunulduğunu” belirten Ozankaya, “80 yıldanberi halkın konuşma dili ile yasa, yönetim ve hukuk dili arasındaki uçurumları kaldırarak ve böylece toplum yaşamımızı demokratikleştirdiğini... Arapça dil ve yazısında doğaüstü, büyülü bir güç olduğunu yüzlerce yıldanberi beyinlere şırınga eden akıl ve bilim dışı boş-inançları yıktığını... Dilimizi söylendiği gibi yazma ve yazıldığı gibi okuma olanağını veren özelliği ile okuryazarlığı olağanüstü kolaylaştırmakla, gerçek anlamda bilim, sanat, felsefe ve uygulayım üretmenin yollarını açtığını” söylüyor. “Abecemizde eksik harf bulunmamaktadır” diyor.

Haberin Devamı

Bu konuda bazı dış ve iç kaynaklı iddialara şu yanıtı veriyor:

“1- Okunduğu gibi yazılan ve yazıldığı gibi okunan, bu yüzden dünyanın imrendiği Türk abecesi, örneğin ‘kesmek, küsmek’ ve ‘kapamak, koşmak’ sözcüklerindeki ‘k’ için iki ayrı harf öngörmenin gereksizliğini doğru olarak görmüştür. Kendisinden sonra gelen sesli harfin kalın ya da ince oluşuna göre doğru olarak seslendirilebildiği ortadadır. Örneğin şu tümcedeki ‘kendisi’ ve ‘kalın’ sözcüklerini doğru okumama ya da yazmama olasılığı bulunmadığı açıktır. Arapça kökenli ‘kadir’ ve ‘keşif’ sözcükleri için de aynı şey geçerlidir.

Tek ‘K’, olsa olsa Arapça sözcükler yerine Türkçe sözcükler kullanılmasını kolaylaştırmış, böylece Türk ulusunun bilim, yasa, yönetim, sanat..’ını kendi diliyle, anlayarak, öğrenipyapmasına katkıda bulunmuştur.

Arapçadaki üç ayrı ‘T’nin, dört değişik ‘Z’nin.. yerine Türkçenin gereği olarak birer harf konmasının da aynı katkıyı yapışı gibi.

Acaba abecemize Arapça sözcüklerdeki ‘ze, zal, zı ve zat’ seslerini karşılayacak harfler konmasını neden istemiyorlar? Yoksa şimdilik mi bu kadar?  

2- Türkçe için hiç söz konusu olmayan‘üst dişlerin alt dudağa değmediği ‘v’ler’ için, örneğin ‘vali’ ve ‘vergi’ sözcüklerinin doğru okunması bakımından abecemize ‘v’ dışında ‘çift v’ (w) koymaya gerek olmadığı da açıktır.

Haberin Devamı

Zaten Osmanlıca (yani Arap) abecesinde de böyle ikinci bir ‘v’ harfi bulunmamaktadır.

3- Yine Türkçeye de Kürtçeye de giren özellikle Arapça sözcükler bakımından söz konusu olan ve gırtlaktan çıkarılan ‘khı’ sesini (bunu ‘kh’yerine ‘x’ ile yazmanın anlamsız ve yanlış oluşu da ayrı!) Türk halkı bin yıldanberi incelterek ‘h’ harfiyle karşılamıştır. Türkçe konuşurken ‘khıdır’ yerine ‘hıdır’, ‘kharab’ yerine ‘harab’, ‘khalis’ yerine ‘halis’, ‘khoş’ yerine ‘hoş’ dediğimizde hiçbir anlam yitimi, hiçbir anlama güçlüğü söz konusu olmamaktadır.

Ama gırtlaktan çıkarılan seslerin bir dili kaba saba yaptığını, kendi anadili olan Hollandaca için Joseph Luns’un nasıl yana yakıla anlattığını, bu yüzden hep İngilizce konuşmayı yeğlediğini söylediğini anımsayalım.

Haberin Devamı

Türkçenin ise dünya dilleri içinde en güzel tınılı dillerden biri sayıldığını göz önünde tutalım.

X’ ve ‘W’ harflerininabecemize sokulmak istenmesi, ulusumuzun kendine, birliğine olan güvenini yıkmaya yönelik bir psikolojik saldırıdır. Onlara diyoruz ki: Sizin her saldırınızdan, ulus olarak birliğimizi daha da güçlendirerek çıkacağız.”

 

İktidar, Afet Ilgaz’a bile tahammül edemedi

 

AFET Ilgaz, Rıfat Ilgaz’ın eski eşidir. 1937 doğumludur; 17 yaşından beri yazarlık yapıyor. Yeni İstanbul ve Yeni Şafak’ta yazarlık yapmıştır. Roman ve deneme dalında 32 kitaba imza atmıştır. Ödülleri vardır.

11 yıldan beri de ‘Milli Görüşçü’ Milli Gazete’de yazıyordu.

Araştırmacı yazar Ercan Dolapçı aradı ve “Milli Gazete yazarı Afet Ilgaz’ın yazılarına ekonomik sıkıntılar gerekçe gösterilerek 10 Eylül’den bu yana son verildiğini biliyor musunuz” diye sordu.

Gazetenin Genel Müdürü Nezir Aydın, Ilgaz’ı arayarak, artık bazı yazarların münavebeli (dönüşümlü) zorunlu izne ayrılacağını bildirmiş ve bugüne kadarki katkılarından dolayı Ilgaz’a teşekkür etmiş.

Haberin Devamı

Dolapçı’ya göre, Afet Ilgaz şunları söylüyor:

“Bir hafta önce Genel Müdür Nezir Aydın Bey arayarak; mali durumlarının kötü olduğunu ve bazı yazarları münavebeyle (nöbetleşe) izne ayırdıklarını söyledi ve teşekkür etti... Artık yazmıyorum. Bu durumdan memnunum. Dinleniyorum ve bir ay sonra çıkacak olan romanım için çalışıyorum. Genel Müdürümüz 7 aydır maaş alamadığımı ve biriken 15 milyar liramı da ödeyeceklerini söyledi. Doğrusu bu kadar maaş almadığımı bilmiyordum.”

Yazar Afet Ilgaz, yazıları konusundaki sıkıntıya ilişkin Dolapçı’nın sorusuna şu yanıtı veriyor:

“Bazı yerlerden Numan Kurtulmuş’un politikalarına ters yazılar yazdığım söyleniyor. Bunlar doğru değil. Uzun süredir Taraf gazetesi de beni hedef yapıyordu. Numan Bey’in ‘açılım’ politikasına itiraz etmiyorum. Aklımdan geçmez. Sadece hadisenin kendisine muhalifim. Numan Beylerle ailece görüşürüz. Olumsuz bir yazı yazmadım. Kürt açılımına ilişkin yazdıklarım kendi fikirlerim. Gazetede herkes bana iyi davrandı. Kimseyle meselem olmadı. Fakat bu dönemin kapanması gerektiğini hissediyordum. Yeni bir dönemin açılacağını umuyorum.

Haberin Devamı

KALAFAT ÇIKARILDI

Milli Gazete’nin matbaa işletmesine, son yıllarda hükümetin dağıttığı ücretsiz kitapların baskısı verilmiyor, Büyükşehir Belediyesi’den de baskı işleri alamıyordu. Bankaların haczi ile boğuşurken gazete binası, son yağmurlarda sel baskınına uğradı ve zarar gördü. Ayrıca, gazete binasına ait arsada imar tadilatı talebinde, Büyükşehir Meclisi ile sıkıntı yaşadı.

Gazetenin bazı çalışanları da maaşlarının gecikmesinden ötürü ayrılmak zorunda kaldılar. Erbakan’a yakın olan, Milli Gazete’nin 17 yıllık siyasi ve belediye muhabiri Şaban Kalafat’ın da 27 Ağustos itibariyle işine son verildiği öğrenildi. Kalafat, Emin Şirin’in dinlendiği sırada bazı sözlerinden ötürü konuşması Ergenekon dosyasına girmişti.

 

‘Tavuk toplum’

 

BİLİM ve sanat, bir kuşun iki kanadı gibidir. Bu iki kanadı kullanabilen toplumlar uçar ve özgür olurlar.

Uçamayanlar ise tavuk olur. ‘Tavuk toplum’ önüne atılan bir avuç yemi gagalarken, arkadan yumurtalarının alındığının farkına bile olmaz.”

(Darwin’in ve aklın sözü)

 

İYİ BAYRAMLAR

Yazarın Tüm Yazıları