Mahsun Kırmızıgül kanunları yıkıldı

Güneşi Gördüm vizyona girmiş, ekip promosyon turlarında.

Mahsun Kırmızıgül, Beyaz Show’a çıkıyor.
Beyaz, tüm sempatikliğiyle ona bir şarkı söyletmeye çalışıyor.
Mahsun ise Nuh diyor peygamber demiyor.
O, artık bir sinemacı, senarist, oyuncu, yönetmen.
şarkı söyleyip algı karmaşası yaratması doğru değil.
Diye düşünüyor.
Sinemaya başladığından beri Mahsun’u hiçbir televizyon programında şarkı söylerken göremiyoruz.
Sadece sinema konuşuyor.
Eski mesleğini gizliyor, yok sayıyor.
Sanki utanıyor, sinemacı olmayı şarkıcı olmaya tercih ediyor.
Ta ki geçen cumartesiye kadar.
Mahsun, Yavuz’la Aşkın şarkıları adlı programa konuk oldu ve şarkı söyledi.
Üstelik bunu yeni filmi Gecenin Kanatları’nın haberleri gazetelerde çıkmaya başlamışken, yani ön promosyon dönemindeyken yaptı.
Yavuz’la birlikte bir Sarı Gelin ve Turnalar söylediler ki, of of...
şimdi bizim algımız mı karıştı?
Mahsun’un yeni filmiyle ilgilenmeyecek miyiz?
O bu yıl Cinemania’ya (bu arada program bu yıl erken başlıyor, eylülde yayındayız) konuk geldiğinde ben ondan şarkı söylemesini mi isteyeceğim?
Sinema dünyası şarkı da söylüyor diye onu aforoz mu edecek?
Tabii ki hayır.
Geç de olsa, sonradan ortaya çıkan Mahsun kanunları yıkılmış bulunuyor.
Gereği olmayan kanunlardı, fazla uzamadan yıkıldığı iyi oldu.

Kıbrıs’tan kaçtım yaylaya çıktım

Hafta sonu önce Kıbrıs ardından da Trabzon’daydım.
Yılın en sıcak gününde Kıbrıs pek iyi gelmedi tabii.
Her şeye sinir oldum.
Akşam yemeklerine çoraplarının üzerine giydikleri terliklerle gelen adamlara.
Radar yerlerini ezberleyip, bir 140 bir 100 km ile giden ve kazalara davetiye çıkaran uyanık şoförlere.
Telefonların Avrupa tarifesiyle iki katı yazmasına (güya yavru vatandayız).
En lüks otellerin bile odalarında olmayan internet bağlantısına...
Vs, vs, vs...
ışte bu nedenle Zigana Dağları, Trabzon Maçka ve Hamsiköy bana ilaç gibi geldi.
Bir tuşla internete bağlandığım ve bu yazıyı yazdığım Sümela oteli.
Doğal klima etkisi yaratan Zigana Dağları’nın insanın tenini ve ruhunu okşayan serinliği (bu arada Maçka Belediye Başkanı Ertuğrul Genç, Türkiye’nin en büyük fizik tedavi ve rehabilitasyon merkezinin eylül ayında Maçka’da hizmete gireceğini söyledi, duyurmuş olayım).
“Divane aşık gibi dağları dolaşalım, sen yağmur ol, ben bulut, Maçka’da buluşalım” diyen şarkıya ilham olan, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Sunay Akın, Volkan Konak ve daha pek çok önemli ismi bağrından çıkaran Maçka’nın dayanılmaz cazibesi.
Yeşilin farklı tonlarının bulutlarla buluştuğu dağ yamaçlarındaki tek tük evlerin, mısır bahçelerinin Sonbahar filmini hatırlatan güzelliği...
Karadeniz insanının doğallığı, esprileri, temiz kalbi.
Ve tabii iyi ki ölmeden tadına bakmışım dediğim Hamsiköy sütlacı...
Ben buraya aşık oldum.
Yayla turizminin varlığını, buradaki şık butik otelleri ve yayladaki bungalovları bilmediğim için kendime kızdım.
Ve kesinlikle bir daha gelmeye karar verdim.
Size de tavsiye ederim.

En iyi manşeti Hürriyet atar

“TMSF’den Ağa’ya düğün hediyesi”...
Pazar günkü Hürriyet gazetesinin manşeti buydu.
Okuyunca “işte” dedim, “benim gazetem budur”.
17 yaşında bir çocukla evlenen Halis Bey’in 20 şirketine haciz, 2 şirketine de el konulmuş.
Bu komik ve saçma sapan evlilik nedeniyle eleştirilen Halis Bey, son zamanlarda işine değil eşine baktığı için, şimdi de bunlarla uğraşmak zorunda kalacak.
Bu olay pek çok gazetede manşet oldu ama en esprili ve en dokunduran başlık yine Hürriyet’ten geldi.
Bir gazetenin genel yayın yönetmeni, yazı işleri müdürleri ve kadrosu zeki, dolu ve esprili olunca (Ertuğrul Özkök yazı işleri toplantılarını boşuna sitcom’a benzetmiyor) sonuç böyle oluyor işte.
Yazarın Tüm Yazıları