Babamın yaptığı en iyi 10 jest

Güncelleme Tarihi:

Babamın yaptığı en iyi 10 jest
Oluşturulma Tarihi: Haziran 20, 2009 00:00

Kişiliğimiz oluşurken en büyük etkenlerden biridir babalar. Hayata karşı daha kuvvetli durmamızı sağlar, varlığıyla bize güven verir. Sevgisi dışında en büyük özelliği, başımız sıkıştığında sığınacağımız bir liman vazifesi görmesidir. Aramızdaki ilişki olabildiğince hür olduğu kadar mesafelidir de... Bu sözler, sanatta, iş hayatında karşımıza çıkan ünlülerin, babaları için söylediklerinden sadece birkaçı.

Her biri için babasının yeri, onlara kattıkları çok özel. Biz de bu hafta Babalar Günü vesilesiyle ünlülere babalarıyla olan ilişkilerini ve babalarının en baba jestini sorduk.

YAĞMUR ÜNAL

Beklemediğim anlarda mesajlar atar


Son dönemde Altı Haftada Altı Dans Dersi adlı oyundaki iyi performansıyla dikkat çeken Cihan Ünal’ın Türkan Şoray’dan olan kızı Yağmur Ünal, babasını zamanla daha iyi anladığını söylüyor: “Babamla yıllar geçtikçe güçlenen ve güzelleşen bir ilişkimiz var. Zaman geçtikçe onun ne demek istediğini daha iyi anlıyor, hayata bakışını benimsiyorum. Onunla her zaman çok iyi arkadaş olduk. Birey olmamızda baba büyük rolü olan kişidir. Hayata hazırlar, varlığı güven verir, sevgisi mutlu eder, yaşamda her zaman sığınılacak bir limandır. Benim babam da böyle biri. Bana yaptığı en baba hareket, beklemediğim anlarda attığı güzel mesajlar olmuştur. Hâlâ fırsat buldukça buluşur, yemek yeriz. Bir de yazlığına giderim ve birlikte tatil yaparız.”

KEREM ALIŞIK

Sirke götürdüğü günü unutamam


Turist Ömer lakaplı, gönüllerde taht kuran sanatçı Sadri Alışık’ın oğlu Kerem Alışık da babasının yolunda gidip oyuncu olmayı seçenlerden. Baba-oğul arasında ciddi bir mesafe, disiplinli bir ilişki varmış: “10 yaşındayken babam ‘Gel şöyle erkek erkeğe yemek yiyelim’ diyerek beni Tarabya’daki bir balık lokantasına götürdü. Orada baba-oğul arasında utanılacak şeyler olmadığını, istediğim her şeyi onunla konuşabileceğimi anlattı. Yüzümün kızardığı konulardan bahsetmişti. Bir de yine çocukluktan kalma unutamadığım bir anım vardır. Işık Lisesi’nde yatılı okuyordum. Gündüzleri herkes evine gider biz orada kalırdık, ağır bir durumdu. Bir salı günü gazoz kapağıyla maç yaparken, arkadaşım ‘Koş, koş baban geliyor’ dediğinde inanamadım. Meğer şehirde sirk kurulmuş, beni izlemeye götürdü. Hayatımın en mükemmel günüydü. Sonra her salı, onun gelmesini ümit ettim ama tabii ki olmadı.”

MURAT EVGİN

Sezen’i getirip beni öptürdü
/images/100/0x0/55eb68cdf018fbb8f8bf3fe2


Murat Evgin babası Erol Evgin gibi müzisyen. Şarkılarının tarzı farklı olsa da, o da genç kızların hayranı olduğu başarılı sanatçılar arasında. Erol Evgin herkesin sevgilisidir belki ama Murat Evgin için yeri çok özel: “Babamla arkadaştan çok daha yakınız. Beni Fenerbahçe’nin 103 gol atıp şampiyon olduğu sene Fenerbahçe’nin şampiyonluk partisine götürmüştü. Schumacher, Rıdvan Dilmen, Aykut gibi efsanevi sporcuların katıldığı bir tekne turuydu. Bir de ilk aşkım Sezen Aksu’yla tanıştırmıştı. Aksu ben 3 yaşındayken ‘Ne tatlı çocuk’ deyip o köfte dudaklarıyla öpünce, 18-19 yaşıma kadar devam eden ve ona yazdığım ‘Seni Uzaktan Sevmeme İzin Ver’ şarkımla finalini yaptığım bir platonik aşk başlamıştı. Çocukken TRT’de Heidi (Haydi) çizgi filmini izlerdik. Babam da ‘Haydi ve büyükbabasını yatıya çağıracağım’ diye işletirdi. Biz de yatakları hazırlardık. Yıllar sonra ‘Nasıl da inandınız’ diye dalga geçti. İnanmıştık çünkü Ajda’yı, Sezen’i, Nükhet’i TV’de görüyorduk, ertesi gün eve geliyorlardı. Haydi mi gelemeyecek...”

PELİN BATU

Pastırma hırsızı maymun kovaladık


Oyuncu-yazar Pelin Batu, Lefkoşe, Prag, Birleşmiş Milletler, İslamabad, Roma Büyükelçilikleri, Dışişleri Müsteşar Yardımcılığı, 22. dönem Hatay Milletvekiliği yapan İnal Batu’nun kızı. Pelin Batu, utanarak babasının kendisine “Peloş” lakabını taktığını söylüyor ve kendisini en mutlu ettiği anları anlatıyor: “Pakistan’da Himalayalar’da Suriye sefiri Seyfi Bey’in pastırmalarını çalan maymunlar üzerine başlatılan arama harekatı, ilk karda bizi dışarıya çıkartması, uzak kaldığımız zamanlardaki telefon konuşmalarımız ve yine uzak kaldığımız bir zamandan sonra, bir sabah odama gelip beni öperek uyandırmak istemesiyle köpeğimin ona havlaması üzerine ‘Nankör köpek’ diye haykırması beni çok sevindiren anlardı. Haftada bir oturup yemek yeriz ve o yemeklerde olup bitenleri tartışırız, karaladığım bazı şeyleri ona okurum, kardeşim ve benim sevgililerimiz üzerine mavralar yaparız.”

HARUN KOLÇAK

Müziği seçtiğimde senin kararın dedi


Harun Kolçak oyuncu Eşref Kolçak’ın oğlu. Ünlü şarkıcı, babam hayatta en güvendiğim, hayatıma yön veren kararlar almamda etkisi olan kişidir, diyor: “Aramızda bir dostluk ilişkisi var. İşime saygı duymayı, hakkımda çıkan yalan haberlere cevap vermemeyi bana o öğretti. Halktan hiçbir zaman kopmamamı ve halkla bir arada olmayı empoze etti. 30 yıldır annemle Gemlik’te yaşıyorlar. Ama her gün telefonla konuşuruz. Öğlene kadar eğer aramayı unutursam mutlaka o beni arar. En unutamadığım anımız, babama üniversite okumak istemediğimi ve müzik yapmak istediğimi söylediğim zamandı. ‘Bu senin kararın, en doğal hakkın’ dedi. Bugünlere gelmemde en büyük desteği bana o verdi.”

DİLRUBA SAATÇİ

Beni ayakta alkışladı


Dilruba Saatçi, “Arım Balım Peteğim” ve “Agora Meyhanesi” gibi şarkıların bestekarı İsmet Nedim’in (Saatçi) kızı. Son dönemde körler için sahnelediği “Fikriye ve Latife, Mustafa Kemal’i Sevdim” oyunuyla en büyük alkışı babasından almak onu çok gururlandırmış: “Babamla hür olduğu kadar saygılı ve mesafeli bir ilişkimiz var. Tiyatrocu olmamla ilgili çok tartışmıştık. Sıkıntılı bir hayat sürmemden korkmuş. Fikriye ve Latife, Mustafa Kemal’i Sevdim’ oyunuma geldi. Selama çıktığımda babam tüm gücüyle ‘Bravo’ diye bağırıp ayakta alkışlıyordu.”

DERİN SARIYER

Pink Floyd konserine göndermesini unutamam


Derin Sarıyer de baba mesleğini yapanlardan. Yaratıcı ve en başarılı tasarımcılarımızdan Aziz Sarıyer’in oğlu. Aralarında sakin, mesafeli fakat sıcak bir ilişki var. Derin Sarıyer, babasının kendine yaptığı en baba hareketi şöyle anlatıyor: “Saint Joseph’den sonra bir sene Floransa’ya İtalyanca öğrenmeye gitmiştim. Sonra da İtalya’da kalıp mimarlık eğitimi alma planım vardı. Sanırım biraz dikkatim dağılmıştı. Babamın Bilkent’te iç mimarlık okuma kararını almamda önemli bir katkısı oldu. Şimdi ne kadar doğru bir karar olduğunu görüyorum. Çünkü Ankara atmosferinin kafamı toparlamam açısından bana çok büyük faydası oldu. En unutamadığım anılarımdan biri de 15 yaşındayken Fransa’da beni Pink Floyd’un Nice konserine göndermesiydi.”

BARIŞ DİNÇEL

Dekor maket eskizlerimi pudra kitabına koymuştu


Barış Dinçel, usta oyuncu Savaş Dinçel’in oğlu. O da sanat dünyasının içinde. İstanbul’da sahnelenen pek çok tiyatro oyununun sahne tasarımında ismini görebilirsiniz. Bu başarısında babasıyla usta-çırak ilişkisi yaşamasının payı olduğunu düşünüyor: “Babamla ilişkimiz sağlam bir arkadaşlıktı. Çaktırmadan öğreten, tedirgin etmeden eleştiren, inceden dalga geçen bir usta-çırak ilişkisiydi. Beni ciddiye alması, gizliden de olsa övünmesi hem gurur verir, hem de sevindirirdi. Beraber aynı tiyatro oyununda çalışırken iki arkadaş gibi tartışır sonra da rakı içmeye giderdik. Okan Bayülgen, tiyatrocuları fotoğrafladığı Pudra kitabındaki herkesten unutamadığı bir tiyatro aksesuvarını, kullandığı kostümü ya da kendisi için en önemli doneyi istemişti. Babam da yönettiği oyundaki dekor maket eskizlerimi koymuş. O öldükten sonra görmüştüm. Hem ağlıyor hem de gülüyordum, öldükten sonra bile sürprizleri bitmemişti. Bana yaptığı pek çok babalık vardı ama en büyüğü doğmama sebep olmasıydı sanırım.”

DOĞA RUTKAY

Beni yönettiği an ritmim değişti


Doğa Rutkay oyuncu Rutkay Aziz’in kızı. O da babası gibi hem tiyatro, hem de sinema oyuncusu. Aynı zamanda televizyonda talk şov programları yapıyor. Doğa Rutkay, babasıyla arasındaki ilişkiyi “Sahip olduğum, çok özel ve en kaliteli, ömür boyu değişmeyecek tek ilişkim” diyerek tanımlıyor. Kişilik haklarını korumayı, herkese eşit davranmayı, cömert, vefalı ve dürüst olmayı babasından öğrendiğini söylüyor: “Hayatımın tüm ritmini değiştirdiği an beni ilk tiyatro sahnesinde bir oyuncu olarak yönettiği andı. Onunla bir sürü anım var. Babamın varlığı zaten benim için anılardan oluşuyor. Çok sık görüşüyoruz. Ben evde yemek yaparım, beraber konuşup dururuz. Lakaba gelince bana ruh haline göre ‘Sahtekar’ ya da ‘Monşer’ der.”

YORGO KIRBAKİ

Dırdırcı kadınlardan kurtulmayı öğretti
/images/100/0x0/55eb68cdf018fbb8f8bf3fe4


Gazeteci Yorgo Kırbaki, babası Koço’yu iki yıl önce 84 yaşındayken kaybetti. Kırbaki babasıyla çok geç keşfettiği bir ilişkisi olduğunu söylüyor: “Bana en baba hareketi yaptığında 1976’ydı. Mihal adlı arkadaşımla o zamanlar sevgililerimiz Rena ve Froso ile birlikte evde parti yapıyorduk. Herhalde şikayet oldu, polis bastı. Karakola götürdüler. Kızların ailelerine haber verilecek, adli tıpta bakire olup olmadıkları tespit edilecekti. Babam karakola geldi. Komiserin odasına girdi. Birkaç dakika sonra hepimiz serbesttik. Belki diğer çocuklardan farklı şeyler öğrendim babamdan. Mesela gittiğim mekânda hesabı, bakmadan ödemeyi öğrendim. Adabıyla rakı içmeyi, poker oynamayı, hatta sokakta gerektiğinde kavga etmeyi bile. Anneciğim duymasın dırdırcı kadınlardan kurtulma şeklini de. Koço Kırbaki öldüğünde Hüriyet’te bir yazı yazmıştım. Son cümlesini tekrarlamak isterim. Kaç yaşında olursa olsun bir erkeğin babasını kaybetmesi için hep erkendir.”
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!