Herkes Biletix’ten yana dertliymiş...

Biletix’le ilgili yazınca okuyucudan mail yağdı, meğer ne çok şikayetçi olan varmış.

Çağrı merkeziyle yaşanan problemler, biletin teslim edilmemesi, iade edilmesi vs. vs...
Ancak bu eleştirilerin hiçbirine katılmıyorum.
Bir kez daha söyleyeyim; Biletix işini iyi yapan bir şirket, altyapısı yeterli.
Her gün binlerce insana hizmet veren bir şirkette bu tür küçük ‘aksiliklerin’ olması da normaldir.
Binlerce müşteri içinde tek tek yaşanmış örnekler bir şirkete ‘işini iyi yapmıyor’ dememize neden olamaz.
Benim ‘yüksek komisyon’ itirazım ise herkesten destek gördü.
ılk yazıdan sonra anladım ki Biletix’in asıl problemi müşteriyle kurduğu ilişkide.
Daha da kötüsü müşterideki genel eğilim, istemeye istemeye mecbur kaldığı için Biletix’le çalıştığı yönünde...
Markaya en ufak bir sadakat yok yani.
Bir şirket için en kötüsü budur, yarın öbür gün en ufak bir alternatifte sırtını dönüp gider.
Biletix müşterisiyle daha sıcak bir ilişki yolunu mutlaka yaratmalı.
Bazı konserlere sponsor olmak, bazı etkinlikler yapmak, belli günler indirimli bilet satmak, müşteriler arasında promosyon düzenleyerek bedava bilet vermek gibi...
Mesela böyle sıcak bir ilişki için ilk adımı bilet başına aldığı yüzde 13-14 komisyonu düşürerek başlayabilir.
Kriz varken insanlar işsiz kalmışken, hazır konser sezonu açılmışken böyle bir jest Biletix’i herkesin gözünde daha sevimli yapacak...

Sarıgül çekindi, Red Bull araba yarışına katılmadı

Bu pazar günü (24 Mayıs) Maçka’da Red Bull Soapbox yarışları var.
9 yıldır dünyanın çeşitli şehirlerinde yapılan bu çılgın yarış Türkiye’de ilk kez düzenlenecek.
60 yarışmacı kendi ürettikleri ve hiçbir mekanik aksamı olmayan ‘ilkel’ otomobillerle Maçka yokuşunun başından, G-Mall ve ınönü Stadı’na doğru yokuş aşağı gidecekler.
500 metrelik bu yokuştan gidecek araçlar arasında alaturka tuvaletten, Ikea kutularından, çöp tenekelerinden yapılmış çılgın araçlar var.
Öğrendiğim kadarıyla Red Bull’cular bu yarışa katılması için şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’e de teklif götürmüşler.
Yarışlar başlamadan önce tanıtım amaçlı olarak bu komik araçlardan biriyle Sarıgül’ün yokuş aşağı Allah ne verdiyse gitmesini istemişler.
Sarıgül önce çok heyecanlanmış ama sonra düşününce bir sakatlık olmasın diye vazgeçmiş katılmaktan.
Yolun iki yanı güvenlik barlarıyla çevrilecek olmasına rağman Mustafa Sarıgül çekinmiş. Sarıgül’ü o komik araçların içinde göremeyeceğiz ama seyirci olarak katılacaktır herhalde.
Siz de bu pazar çoluk çocuk gelip izleyin, çok eğlenceli oluyor bu yarışlar.

İzmir’in kızları tribüne yakışırdı

Pazar akşamı saat 23.30’da eve dönerken ıstiklal Caddesi’ni Kasımpaşalılar bastı. Ne oluyor ayaklanma mı var demeye kalmadan anladık ki Karşıyaka’yı 2-1 yenmişler ve Süper Lig’e çıkmışlar.
Gecenin bir saati Galatasaray’dan Taksim’e doğru küfürlerle yürüyüp etraftaki kadınların kaçışmalarına neden olmalarına değil... Asıl ızmir’e yazık ettikleri için bozuldum ben.
Bu yıl Süper Lig’e çıkacak son takımı belirleyecek dörtlü finalde Karşıyaka ve Altay olmak üzere iki ızmir takımı vardı.
Kasımpaşa önce Altay’ı yendi, sonra Karşıyaka’yı... Koskoca ızmir’i Süper Lig’de yine takımsız bıraktılar.
şimdi önümüzdeki sezon 5 ıstanbul takımı olacak Süper Lig’de.
Bu sezon 4 Ankara takımı vardı.
ızmir’in ise yılardır tek bir takımı yok.
Karşıyaka’sı Altay’ı Göztepe’siyle bu kadar köklü futbol kulübü olan, bu kadar güzel, bu kadar modern, futbola bu kadar sevdalı bir şehrin bu duruma düşmesi kanıma dokunuyor benim... Oysa ızmir’in kızları ne kadar yakışırdı Süper Lig tribünlerine...
Takımlarına sahip çıkmayan ızmirli işadamları utansın.

Televizyonda yayınlanmayan ilk talk show

Türkiye’nin televizyonda yayınlanmayan ilk talk show’u Lokal Anestezi’yi önceki akşam Babylon’da izledim.
Erim Özşen tıpkı bir televizyon programı gibi konuğuyla birlikte bar sahnesine çıkıp sohbet ediyor, hazırladığı vtr’leri yayınlıyor, masalarda içkilerini yudumlayan müşterilerle oyunlar oynuyor, hep birlikte şarkılar söyleniliyor, eğleniliyor. Televizyondan tek farkı ortada kameralar yok.
Daha önce Yalın’ı, Cem Yılmaz’ı, Hayko Cepkin’i, Nil Karaibrahimgil’i konuk ettiği sahnede bu kez şebnem Dönmez’i ağırladı. Farklı, yenilikçi, denenmemiş bir şeyi yapıyor sahnede Erim... Zaten Cem Yılmaz’ı da böyle konuk etmiş. Yıllar önce Cem’in söylediği “Genç, yeni bir şey yapan arkadaşlar var da biz mi destek olmadık” sözünü mail olarak atmış Cem Yılmaz’a.
“ışte genç, yeni bir şey yapan biri var” notunu düşerek...40 dakika sonra Yılmaz’dan, “Geliyorum” mesajı almış. O gece şebnem’in doğum günüydü.
Erim kendinden çok konuğunu merkeze oturtup, onu öne çıkıyor. Anlatmakla olmaz televizyondaki talk show’lardan sıkıldıysanız gidin izleyin, Erim Özşen adını da bir yere kaydedin.
Yazarın Tüm Yazıları