Üzülmeyin, para yine bizde!

Güncelleme Tarihi:

Üzülmeyin, para yine bizde
Oluşturulma Tarihi: Nisan 11, 2009 00:00

Hande Yener değiştikçe ve yenilendikçe mutlu olanlardan. En büyük korkusu tekrara düşmek. Ama değişmeye çalışırken eleştiriye de uğruyor. Daha ilk albümüyle şöhrete kavuşan bir pop şarkıcısıyken, elektronik müziğe geçti ve imajını da değiştirdi. Bu çizgiden vazgeçmiş değil. “Hayrola” adlı yeni albümü için de “elektro-pop” diyor. Buradaki 10 şarkıdan dokuzunun sözleri kendisine ait. Yalın sözler yazdığını söylüyor; bir de müziği yumuşatıp, sesini ön plana çıkardığını. Teoman’la birlikte bir düet de yaptı. Hande Yener’e merak edilen her şeyi sorduk.

? Bundan önceki albümünüzden sonraki yılda sizin için neler değişti?
-Yorumculuğumu değiştirmeye karar verdim. Albümü dinlerken insanlar beni yanlarındaymış gibi hissetsinler istedim, bunu da başardım galiba. Duygusal şarkılar da yazdım, edepsiz sözlü şarkılar da. Dünyada altı ay içinde çıkan ve bize uyan bütün sesleri denedik. Sesim şimdi kulağa daha insan tonunda geliyor. Dansımı da yumuşatıyorum. Vücut esnekliğimi geliştirmek, doğru durmak için bale derslerine başladım.
? Bir önceki albümüzde kendinizi tekrar ettiğinizi söyleyenler oldu?
-Asla! Tekrara düşmek en nefret ettiğim şey. Eğer hazıra konan bir tip olsaydım, şu anki Hande olamazdım. Bu çalıştığım kişilere karşı duyulan bir önyargı aslında. Hep aynı kişiyle çalışıyor, aynı şeyi yapacak, diye düşünüyorlar.
? Söz yazmak zeka gerektirir dediniz. Şimdi daha mı zekisiniz?
-Evet. Söz yazmak zekamı ilerletiyor, içimdeki yaraları kapatıyor.
? “Kötü haber çok, iyi haber yok” diyorsunuz Hayrola şarkısında. Kötü bir dönemden mi geçtiniz?
-Bu sözler ülkemle ilgili. Haberleri çok takip ediyorum. Toplum mutsuzsa ben de oluyorum. İnsanlara ilaç niyetine hazırladığım bir albüm bu.
? Elektronik şarkı söylemek daha kolay gibi algılanıyor, sesinizi harcadığınız söyleniyor?
-İşte buna gülerim! Orkestrayla sahneye çıktığınızda, hem kendinizi hem orkestranın çaldığı müziği rahatlıkla duyabiliyorsunuz. Oysa elektronik müzikte orkestra yok; müzik çok yoğun, üçüncü şarkıdan sonra kulağınız yorulmaya başlıyor. Detone olabilirsiniz. Stüdyoda bazen bunalıma girdim bu yüzden, şarkıları okuyamadığım günler bile oldu.

MARJİNAL DURMAK İSTEMİYORUM

? Elektronik müziğe geçtikten sonra albüm satışlarınız düştü...
-Hiç de değil, çok memnunum! Krizde Avrupa Müzik’e transfer oldum. Satışlar korsan nedeniyle düştü ama benim satışlarımda bu etki bile yok. Mesela “Romeo” şarkısı, bugüne kadar konserlerde en çok söylediğim şarkı oldu. Bununla köylere bile gittim, ben bile bu kadar iyi bir tepki beklemiyordum....
? Ama pop söylemeye devam etseydiniz daha çok para kazanmaz mıydınız?
-Kazanıyorum zaten... 17-25 yaş arası gençleri ilgilendiren benim müziğim. Diğerleri demode olma yolunda. Üzülmeyin para yine bizde!
? Eski haliniz şimdi size komik mi geliyor?
-Fiziğimle, şarkıcılığımla çok dalga geçerim ben. O zamanlar dans edemiyordum, yoruluyordum. Son beş yıldır, haftada dört gün pilates yapıyorum. Artık konserim varsa, dışarı çıkmıyorum, dinleniyorum. Çünkü ben bir enerji dalgasıyım, enerjimi iyi yaymam gerekiyor...
? Türkiye’de kendi tarzınızdaki rakipleriniz kimler? Mesela Ayşe Hatun Önal?
-Portecho başarılı. Ayşe Hatun Önal’ın albümünü dinlemedim. İki şarkısını radyoda duydum. O daha farklı, biraz punk tarzında. Başarılı ama bu ülkeye çok alternatif kalabilir.
? Bu kadar değiştiniz, hâlâ İbo Show’a veya sabah programlarına çıkmanız tezat değil mi?
-Yaptığım müzik yüzünden toplumdan kopmak, marjinal durmak istemiyorum. Madem bu programlar izleniyor, saygı duyarım. Amacım orada müziğimi yapmak, insanlarla yakınlaşmak.
? Bir ara yaptığınız el hareketi ve çıkardığınız polemikler konuşuldu. Keşke yapmasaydım diyor musunuz?
-Terbiye sınırlarını bozmaya gerek yoktu... Maalesef o halim de gözler önüne serildi. Beni en çok üzen, bazı insanların Romeo şarkısı tutmasın diye dua etmeleri oldu. Bu yüzden aramıza duvar örüldü, sonunda da o el hareketi geldi...
? Peki başka bir yöne giderken neden hâlâ pop söyleyenlere cevap veriyorsunuz?
-Ben size sorayım: Başka bir yöne giden, cevap veremez mi? Öyle mi bunun kanunu? Benim müziğimi bilmeden konuşan bazı insanlara da, kendi dilleriyle cevap vermem gerekiyor...

GAY’LER TUTUCU OLMADIKLARI İÇİN BENİ ANLAYABİLİYOR

Ne marjinallik, ne gay’lerin beni sevmesi, planlanmış stratejiler değil. Bunları müziğim oluşturdu. İlk günden beri ‘Bu kız değişmeye çalışıyor, medeni’ dediler. Romeo şarkımı sempatik buldular. Çoğu insan gay’leri yok sayarken ben onları sevdiğimi söyledim. Tutucu olmadıkları için beni anlayabiliyorlar.

BEN BAŞINA BUYRUK BİRİYİM HAYATTA KİMSEYİ DİNLEMEM

? Değişimizi herkes nişanlınız Kemal ve kardeşi Kadir Doğulu’ya bağlıyor...
-Ben hayatta kimseyi dinlemem. 17 yaşında evlenmiş, başına buyruk biriyim.
? Nişanlınız menajerliğinizi yapıyor, kardeşi fotoğraflarınızı çekiyor, kliplerinizi yönetiyor. Bu işleri onlara teslim ederken hiç tereddüt etmediniz mi?
-Kemal zaten yedi yıldır makyajımı, saçımı yapıyordu, reklam, moda çekimlerine gidiyordu, deneyimliydi. ‘Beni giydirir misin?’ dedim. Sonuç beklemediğim kadar iyiydi. Kadir’e gelince; menajerinizin sizi sevmesi, iyi sunması lazım. Bir kafenin müdürüydü ve çok çalışkandı. Bu kadar emeği sanatla ilgili bir şeye aktar dedim ve ona inandım.
? Birlikte çalışmak aranızdaki özel ilişkiyi zedelemiyor mu?
-Asla! İş konuştuğumuz anda iş adamı ve kadını oluyoruz. Sonra eski halimize dönüyoruz. Kemal ve Kadir aralarında daha çok tartışıyor.
? Peki nişanlınız menajerlik için ne kadar maaş alıyor sizden?
-Konserlerden yüzde alıyor. Ama miktarını söyleyemem.
? Romeo’yu Kadir Bey’e yazmıştınız. Bu albümde de onun için yazdığınız bir şarkı var mı?
-Narsist’i ona yazdım. Sayesinde bir narsiste bile sempati duydum!

UCUZ DURMADIĞI SÜRECE EROTİK GÖRÜNMEYİ SEVİYORUM

? Yeni imajınızı biraz anlatır mısınız?
-Albüm insanın farklı hallerini anlatıyor. Bu yüzden fotoğraflarda yanımda yüzleri gözükmeyen insanlar var. Fotoğraflar için kol, omuz, bacak çalıştım. Kaslarımın şu anki dozu tamamdır. Kıyafet seçimlerim Kemal Doğulu’ya ait. Tamamen ona teslim oluyorum.
? Jartiyerli fotoğraflar, iç çamaşırı şeklinde kostüm. Bunun ötesi ne olur?
-Konu açılıp saçılmakta değil. Sınırlarımı zorluyorum. Bunun daha ötesi olmaz ama versiyonları olabilir. Belki de bir gün erkek takımıyla poz veririm!
? File çoraplarınız Madonna’ya, makyajınız Björk’e, pozlarınız Lady Gaga’ya benzetildi...
-Ben de kimleri kimlere benzetiyorum! Hiçbir zaman bir resim gösterip, bana bunu yapın demedim. Madonna zaten idolüm. Benim için Einstein gibi. Cesaretimi ondan alıyorum. Fakat o file çorap giydi diye biz giyemeyecek miyiz?
? Kendinizi seksi buluyor musunuz?
-Ucuz durmadığı sürece erotizmi ve erotik görünmeyi seviyorum.
? Oğlunuz fotoğrafları nasıl buldu?
-Oğlum 19 yaşında artık, hiç rahatsız olmadı.

EVDE ÖYLE MANYAK PARTİLER VERMİYORUZ

Kadir’le ilişkimizde her şey çok sağlam. Tabii birbirimize cilvelerimiz oluyor. Birbirimizi kızdırmaya çalıştığımız tatlı anlar da var. Bunu belli bir dozda tutuyoruz. Onunla gönülden evliyiz. Evliliğin rehavet vereceğini düşünüyoruz. İki kedimiz, bir köpeğimiz var. Oğlum bizimle yaşıyor, Kadir’le çok iyi anlaşıyor. Şair arkadaşlarımla görüşüyorum. Ama öyle evde manyak partiler vermiyoruz. Değerlerini kaybetmiş biri gibi görünmek istemiyorum.

NEREYE KADAR EVİRE ÇEVİRE AYRILIK ŞARKILARI SÖYLEYECEKTİM?

Eski tarzımın yok olacağına inandığım için o kulvardan uzaklaştım. Zaten mutsuzdum. “Nereye kadar ayrılık şarkılarını evirip çevirip barlarda söyleyeceğim?” diye düşünüyordum. Bir gün bir genç çıkıp öyle bir müzik yapacaktı ki, ben şimdiye kadar ne yaptım diyecektim. Bu duruma düşmek istemedim.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!