Uğruna şarkılar yazılmış Kolonaki 30 kukuletalının insafına teslim

Günlerden cuma idi... Fenerbahçemin Kocaelispor ile 1-1 berabere kaldığı cuma. Öğle vakti. Hürriyet bürosunun da bulunduğu Atina’nın Nişantaşı’sı Kolonaki semti cıvıl cıvıl. Birkaç dakika sonra kopacak fırtınanın en ufak işareti yok.

Haberin Devamı

Aniden büyük bir gürültü. Yer yerinden oynuyor. Balkona fırladım.
Yüzleri kukuletayla örtülü, siyahlara bürünmüş 30 kadar “genç” ellerinde demir çubuklar, büyük çekiçler ve iri taşlarla o birbirinden ünlü markaların ürünleri ile süslü dükkanların vitrinlerini yerle bir ediyorlar, yolda park etmiş otomobillere saldırıyorlar. Kimilerinin ellerinde molotof kokteylleri.
Her şeyi 5 metre yükseklikten izliyordum. Anarşistler kırıp döküyor, dükkan sahipleri ve tezgahtarlar bir yandan polis diye bağırıyor, bir yandan da can korkusuyla gizlenmeye çalışıyor.
Uğruna şarkılar yazılmış Kolonaki, 30 kukuletalının insafına teslim. Ortalık ana baba günü. Dükkanların, otomobillerin alarm sesleri birbirine karışmış. Anarşistler “işlerini” yaparken sokaklarda insanlar kaçmak için birbirini eziyor.
Yaklaşık 20 dakika sürdü kabus, Sonrasında derin bir sessizlik. Sonra polisler geldi. Sonrasında kameralar.
Kolonaki tarihindeki en büyük darbelerden birini yemişti.
Anarşistler tam 67 dükkanı ve 40 kadar otomobili tahrip ettiler. Sonra da güle oynaya dokunulmazlığı bulunduğundan Atina hukuk fakültesine sığındılar. Ne gözaltına alınan oldu, ne de tutuklanan.
Sokağa çıktım. Esnaf, küfür ederek kırılan vitrin camlarını topluyordu. Yerde anarşistlerin bıraktığı bildiriler. Hapisteki iki arkadaşlarının serbest bırakılmasını istiyorlarmış.
Eskiden de vardı anarşistler bu diyarda. Ama eylem şekilleri aynı değildi. Yılda üç dört kez gösteri yaparlar, genellikle şehir merkezindeki devlet dairelerine, bankalara filan saldırırlardı.  Şimdi neresi olsa vurup kırıyorlar.
Atina’nın sakinleri de kendilerini eskisi gibi güvende hissetmiyorlar. Hırsızlık, soygun, cinayet olayları da giderek artıyor.
Ya terör?
O da iyice hortladı.

Haberin Devamı

17 KASIM ÖRGÜTÜNÜN DEVAMCILARI MI?

Aralarında Türk diplomatların da bulunduğu pek çok insanın canına kıyan ve ilk saldırısından ancak 25 yıl sonra çökertilen (kimilerine
göre tam olarak çökertilemedi) 17 Kasım terör örgütünün devamcıları türedi.
Devrimci Mücadele veya Sehta gibi adları var yeni terör örgütlerinin. Polisleri vuruyor, bombalı saldırılar gerçekleştiriyor. Yayınladıkları bildiriler de 17 Kasım’ın devamcıları oldukları kokusu veriyor.
Atina’nın pek güvenli olmadığını anlamış olsa gerek, ABD Dışişleri Bakanlığı, Yunan başkentideki büyükelçiliğinde çalışan personeline saat 21.00’den sonra anarşist mahallesi Eksarhia ve dünyanın dört bir yanından gelmiş kaçak göçmenler mahallesi Omonia’da dolaşmamalarını tavsiye etti.
Bu şehirde bir şeylerin değiştiğini rakamlar da açıkça ortaya koyuyor. Son 100 günde 6 terör saldırısı. Son 6 ayda 62 kundaklama eylemi. Son 4 ayda 16 cinayet.
Şiddetin,  Atina’nın vitrini sosyete semti Kolonaki’ye sıçraması üzerine Yunan hükümeti kukuletayı afaroz etti. Şiddet olaylarında yer alanlar yakalandıklarında eğer kukuletalı iseler 2-10 yıl arasında ekstra hapis cezasına çarptırılacaklar. İyi güzel de, polis kukuletalı ya da kukuletasız pek kimseyi yakalamıyor ki! Hükümetin aldığı bir başka tedbir de 3 bin polisin şehir merkezinde 24 saat devriye gezmesi. Bu da iyi güzel ama
söz konusu timleri oluşturacak
gönüllü polis bulunamıyormuş...
Anarşist eylemleri, terör saldırıları, kundaklamalar, soygunlar Atina’nın “façası”nı bozdu vesellam. 

Haberin Devamı

Deniz Bakanı’nın cesur kızı

Filmin senaryosu 20. yüzyılın başlarında Korfu adasında geçiyor. Servetini kaybeden bir kontun yaşadığı aile dramı.
Kontun küçük kızı genç bir bankacıya tutkuyla bağlanıyor ve muhafazakar toplumun ne dediğine aldırmadan sık sık evden kaçıp sevgilisi ile aynı yatağı paylaşıyor. Kont çaresiz. Kızına bir türlü söz geçiremiyor.
Geçtiğimiz günlerde Yunanistan’da vizyona giren “Tutkuların Esirleri” adlı film, senaryosundan veya kalitesinden çok ailenin küçük kızını canlandıran ve sevişme sahneleri için cömertçe soyunan Lena Papaligura yüzünden tartışıldı.
24 yaşındaki Lena filmin galasına babasıyla gitti.
Detay belki ama güzel Lena’nın babası Deniz Ticaret ve Ege Bakanı Anastasios Papaliguras.
Genç sanatçı gazetecilerin sorularını cevaplandırırken “İnsanların beni bakan kızı olarak değil de yaptığım işle bilmelerini isterim” dedi.

Haberin Devamı

Şahane bir belgesel

Ege’nin iki yakasında 1920’lerin öncesinde ve sonrasında yaşananlar, İstanbul’daki 6-7 Eylül 1955 olayları ve 1974 Kıbrıs olayları konusunda pek çok belgesel izledim. Çoğu sokağa balkondan değil de, pencereden bakan belgeseller. Taraflı ve “öteki”nin ne kadar zalim olduğunu anlatan belgeseller. Kan, acı, dram dolu belgeseller.
Oysa tarihte Ege’nin iki yakasındaki insanların insanlığa örnek oldukları dönemler de var. İşte yönetmen Tahsin İşbilen’in “Asya Minör Yeniden” adlı belgeseli bugüne kadar ne Türk’ün ne de Yunan’ın pek bilmediği bu dönemlerden birine ışık tutuyor.
Atina’da tıka basa dolu İlion sinemasında gösterilen Asya Minör Yeniden, 2. Dünya Savaşı’nda Türkiye’ye kaçan Yunan vatandaşlarını anlatıyor.
Ege’nin bir yakasında Kurtuluş Savaşı diğer yakasında Küçük Asya Felaketi sayılan bir savaşın üzerinden daha 20 yıl bile geçmeden, acıların akıllarda, vicdanlarda hala taze olduğu bir sırada, Middili’den, Sisam’dan, Meriç’ten Türkiye’ye göçenlerin öyküleri...
Kayıklar, sandallar gayriresmi rakamlara göre 60 bin kişiyi taşıdı Ege’nin bir yakasından diğerine. İnsanlar insanlarla evini ekmeğini paylaştı, üzümü, inciri, tütünü. Nazi ordularından kaçanlar Türkiye’de sevgi ile, saygı ile misafir edildiler.
İşbilen’in belgeselinde o dönemi yaşayanlar, Türk olsun Yunan olsun aynı dili konuştular. İnsanlık dilini.
Asya Minör Yeniden’in gösterimi bittiğinde sinemadaki kalabalığın alkışlarını ve bilmediği, duymadığı bir dönem için şaşkınlığını hiçbir zaman unutmayacağım.
Bu muhteşem belgeselin mimarı da Atina’da gördüğü ilgiden hayranlıkla söz etti.
İşbilen’in yeni belgeseli, Karaburun’dan göç eden mübadilleri konu alan “Mimas’ın Çocukları” olacak.

Yazarın Tüm Yazıları