Tuncay Güney’in bir ’hikáyesi’

TUNCAY Güney’in 2001’deki ’sorgusu/sohbeti/ifadesi’ ile ilgili DVD kayıtları dün TV’lerde yayınlanırken, insan doğal olarak kendi kendine sorular soruyor:

"Bu ne çok şey biliyormuş!.."

Öyle değil tabii...

Bildikleri ile bilmediklerini harmanlıyor; etkili sipariş ’paket’ler sunuyor.

Dinleyenleri de etkiliyor doğal olarak.

Adil Serdar Saçan’ın karşısında bu kadar nasıl rahat konuşuyor?

Anlattıklarını ilk kez mi duyuyordu?

Bu kadar çok şey anlatması akla çeşitli sorular getiriyor.

Tuncay Güney’i kim kullanıyor? Arkasında hangi cemaat veya gizli servisler var?

Bu kasetlerde sansüre uğramış metinler, en önemlisi kurgulanmış bölümler var mıdır?

’Güvenilmeyen’ kişiliği ile bu kadar ’yorum’ yapması olanaklı mıdır?

SUSURLUKÇULARIN KASEDİ

Bu arada bir gazeteciye söz verelim.

Güney’in 2001’deki polis ifadesi sırasında ve Susurluk kazasının olduğu yere ilk ulaşan gazeteci olarak bildiğimiz TV polis ve adliye muhabiri Aydın Baylan, Tuncay Güney’in, İbrahim Şahin-Çatlı fotoğraflarını Tuncay Özkan’a verdiği yolundaki sözlerine itirazı var. Diyor ki:

"Buna Nazlı Ilıcak da da dikkat çekti yazısında; Çatlı ile çekilen fotoğrafların Tuncay Özkan’a, Tuncay Güney aracılığıyla verildiğini yazdı geçenlerde. Fotoğraflar karşılığında 2 milyar alındığını da söylüyor Tuncay Güney... Nazlı Hanım, Güney’in ağzı ile konuşuyor. Esası şudur fotoğrafların... Akşam muhabiri Haluk Girti, Kumkapı Avrasya lokalindeki o resimleri çeken gazetecidir. O zaman gazetenin sahibi olan M. Ali Ilıcak’a fotoğrafları gösteriyor; ancak ’Biz bu işe girmeyiz’ diyor ve yayınlanmıyor. Arvişe gidiyor fotoğraflar. Susurluk kazasından sonra gazeteci arkadaşlarımız bana özel timcilerin bir düğünde eğlendikleri resmi, Haluk Girti’nin çektiğini söylediler. Uzun hikáyedir, ben Haluk Girti ile temas kurdum ve o resimleri alarak müdürüm olan Tuncay Özkan’a götürdüm. Sanıyorum Radikal de yayınlamıştı o zaman. Girti başarılı bir gazeteciydi, Sabancı cinayetinden sonra Sabancı Center’daki cesetleri bir o çekmişti.

Özet olarak diyeceğim, Tuncay Güney, sağdan-soldan duyduğu olayları, bazı doğrularla birlikte senaryolaştırıyor. Bunları da kendi düşüncesi veya istihbarat bilgisiymiş gibi ortaya döküyor. Yani bazı doğrulara ’sos’ katıyor. Tıpkı ’Olan Şüpheliler’ filmindeki Kayser Soze karakteri gibi... O filmde, polis tarafından sorgulanan sanık, bildiği birtakım gerçekleri başka hayali olaylarla birleştirip ifade haline getirmekte ve polisleri yanıltmaktadır. Ancak sonunda yalan söylediği de ortaya çıkmaktadır."

Helal olsun Tuncay Güney’e, milyon dolarlık ’propaganda’ yaptı birileri için!

Ergenekon ve Susurluk, daha çok su kaldıracaktır.

Berlin’i ayıptan Hürriyet kurtardı

’HÜRRİYET Avrupa’nın haberi Almanya’yı bir yanlıştan daha kurtardı. Berlin Eyaleti, Alman vatandaşı olsalar bile suçluları etnik kökenlerine göre fişleme ayıbından döndü.

Hürriyet Avrupa, Berlin’in ’etnik fişleme’ uygulamasını 6 Ocak’ta manşetine taşımıştı. Bu haberi ertesi gün biz de köşemizde işlemiş ve Ankara’yı harekete geçmeye, Almanya’daki vatandaşlarını korumaya davet etmiştik.

Ankara henüz bir girişimde bile bulunmadan Hürriyet Avrupa’nın haberi, Berlin’de ses getirdi. Berlin Eyaleti, uygulamanın çerçevesini daralttığını ve bütün suçlu göçmenlerin fişlemesi uygulamasından geri adım attığını açıkladı.

Hürriyet Avrupa’nın haberinden üç gün sonra 9 Ocak’ta bir genelge yayımlayan Berlin İçişleri Senatörü Ehrhart Körting, kökene göre fişleme uygulamasının sınırlandırıldığını bildirdi. Körting, fişlemenin 27 yaş altındaki suçluları kapsayacağını ve sadece aile içi şiddet, ırkçı saldırılar ve Yahudi düşmanlığı gibi suçlara karışanların dahil edileceğini bildirdi. Hürriyet’in sayesinde Berlinli Türkler yeni bir ayrımcı uygulamadan, Almanya ise bir ayıptan kurtulmuş oldu.

Fazilet Hanım! Çözüm oylara sahip çıkmaktır

BOĞAZİÇİLİ Fazilet Bacak’a cevabımdır: Ülkenin içine düşürüldüğü vahim durumu özetleyip, yurtdışına kaçmak için 50 gününüzü sağ salim atlatıp, kurtulmaktan bahsetmiş, yazı içeriğinde ise hiçbir şey yapamamaktan sıkıntı duyduğunuzu belirtmişsiniz.

Hiçbir şey yapamayacağını düşünüp, hiçbir şey yapmayanlar: Bu yönetim bu düşünceler yüzünden başımızda. Atatürk’ün kurduğu demokratik yönetim her şeyin çaresini bulur aslında. Çözüm seçimde oylarımıza sahip çıkmakta... Bu kadar basit. Ama her seçimde bir benim oyumla ne olur diye sandığa gitmeyen, seçim günü daha cazip meşgalelerle oyalanan, seçmen kütüğünde yazılı olup olmadığını bile bilmeyen ve çevresini de bu konularda bilgilendirmeyen hiç kimse bu halimizden şikayet etmesin.

Lütfen 1- Seçmen kütüklerinizi kontrol ediniz, 2- Seçim günü oyunuzu kullanınız, 3- Oyunuzu attığınız sandığın sayım sonuçlarını alınız ki sonradan değişmesin!

Yeşim ERTUĞRUL

Danıştay kararı bekleniyor

TÜRKİYE genelinde, kapatılan ’ilk kademe’ belediyelerinin hali ne olacak? Siyasi parti ve belde başkanları, adaylığı düşünenler ile belde sakinleri merakla bekliyor; Danıştay ne karar verecek diye...

Belde belediyelerinden çoğu kurtardı; ancak büyükşehirlerde farklı bir durum var. Beldelerin ilçe olması veya bazılarının ilçelere katılması ayrı bir yasa ile gerçekleştirildiğinden, açılan davalar bu bakımdan önemli olacak.

Danıştay’ın kararını bekleyenler bir iptal olursa, seçim takviminde sıkışılacağını söylüyorlar.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi meclis salonlarında dün konuşulan en önemli haber buydu dün?
Yazarın Tüm Yazıları