Yiyerek zayıflamak mümkün mü

Sık yapılan beslenme yanlışlarından biri de öğün atlamak, aç dolaşmaktır!

Bu yanlışı özellikle kilo vermek isteyenler çok sık yaparlar. Ne var ki yemeyi içmeyi boş verip aç susuz gezerseniz (bütün bir gününüzü su, soda içerek ve birkaç salatalığı, domatesi, havucu çiğneyerek geçirirseniz) başlangıçta biraz kilo verseniz bile kısa bir süre sonra verdiklerinizi fazlasıyla geri alırsınız. Yiyerek zayıflamanın mümkün olup olmadığı sorusuna birazdan cevap vereceğim ama yemeden zayıflamayı (aç kalarak kilo vermeyi) sakın denemeyin. Eğer denerseniz siz de bir "diyet gazisi" olabilirsiniz.

Yiyerek kilo verilir mi sorusunu ise hiç korkmadan "evet" diye yanıtlayabilirsiniz.

Eğer fazla kilolarınızdan sağlığınızı bozmadan kurtulmak istiyorsanız düzenli aralıklarla, öğün atlamadan, belirli ölçülere uyarak, küçük porsiyonlar halinde ve her şeyi kararında bırakarak yemelisiniz. Sadece sabah, öğlen, akşam yemeği değil, ara öğünler de oluşturup bir şeyler atıştırmayı ihmal etmemelisiniz. Böyle bir beslenme tarzı metabolizmanızın ve sindirim sisteminizin tıkır tıkır işlemesini sağlayacağı gibi, sizi yemenin lezzetinden, zevkinden de alıkoymayacaktır. Ayrıca baş ağrısı, sinirlilik gibi hipoglisemik reaksiyonlardan da uzak kalacaksınız. Zinde, güçlü ve keyifli bir kilo yönetimini siz de başaracaksınız.

SORUNLAR YANLIŞ BİLGİLENMEKTEN

Kilo yönetiminde bütün mesela ihtiyacınız kadar yemeniz ve yiyeceklerle aldığınız enerjinin bir kısmını da (aktivitenizi artırarak) harcamanızdır. Bunu yüzlerce defa duyduğunuzu, artık sıkıldığınızı ben de biliyorum. Ama tekrarda her zaman fayda var. Yiyip içtiklerinizi sorgulamadan, yiyecek içeceklerle sağlıklı bir ilişki kurmadan, yemek yemenin, beslenmenin duygusal yönetimini kavramadan ve aktiviteyi kazanmadan ne kilo vermek, ne de kiloları yönetmek mümkün olmaz.

"Diyete başlamak" aynı zamanda bir gün onu bırakmak anlamına da geliyor. Bunun için "diyete başlamak" yerine "yeni bir hayata başlamak" kavramını tercih etmenizde fayda var.

BÜTÜN GÜN AÇ KALIPÇİKOLATAYA SALDIRMA

Fırsat buldukça bu konuda yazılmış beslenme kitaplarını okumak, doğru bildiğiniz yanlışlar ve yanlış bildiğiniz doğrulardan kurtulmak gerekiyor. Bütün gün aç kalıp sonra çikolataya, pasta-böreğe, pizza-pilava saldıran biri haline gelmek istemiyorsanız, doğru beslenerek kilo vermenin yollarını öğrenmeli, iyi besinleri seçmeyi ve vücudunuzu harekete geçirmeyi başarmalısınız. Bedeninizi hızlı koşan ve yağ yakan bir makineye dönüştürmeden, şeker, tuz, yağ üçlüsüyle ilişkilerinizi mesafeli hale getirmeden bu işin başarılamayacağını aklınızdan çıkarmamalısınız.

Kızmayın, sıkılmayın, hep aynı şeyleri söylüyorsunuz diye kırılmayın! Kilo sorununu yönetmenin en doğru ve etkili yolu yiyerek doğru beslenmeyi öğrenmek, bedensel aktiviteyi yaşamın bir parçası haline getirmektir. Bu dün böyle idi. Yarın da böyle olacak. Yalnız bu iki güzel alışkanlık size kalıcı bir kilo dengesini garanti edecektir.

Yıllar kurutur yaşlar kırıştırır

Yaşlılarda cilt sorunlarına sık rastlanır. İncelme, kuruluk, pullanma ve kırışıklık başta olmak üzere elastikiyet azalması nedeniyle sarkma, gevşeme ve lekelenme görülebilir. Genellikle yaşamı tehdit eden boyutta olmayan bu sorunlar gündelik konforu bozduğu için keyif kaçırır.

Yıllar, tüm organlar üzerinde etkisini gösterir. Hem doğal yaşlanma süreci hem de çevresel etmenler nedeniyle oluşan değişikliklerin en göze batanları ciltte gerçekleşir. Hücre yenilenme hızı yavaşlar, deriye renk veren hücrelerin, ter ve yağ bezlerinin sayısı ve salgısı azalır. Dolaşım sistemindeki sorunlar cilt beslenmesini güçleştirir.

Kaşıntı, yaşlılarda en sık rastlanan cilt yakınmasıdır. Özellikle kol ve bacaklarda yer alan, tüm vücuda da yayılabilen kuruluk, kabalaşma ve kepeklenme olur. Düşük ısı ve azalan nem nedeniyle kış aylarında kaşıntı artar. Daha sıcak su ile yıkanılması da bu dönemde yakınmaları şiddetlendirir. Alerjik sorunları olanlarda yünlü giysilerin kullanılması sorunu alevlendiren bir başka etmendir.

Kaşıntının nedeni, böbrek yetmezliği, şeker hastalığı, tiroid sorunları, demir eksikliği, karaciğer hastalıkları, vitamin dengesizlikleri, bağışıklık sorunları ve diğer sistemik hastalıklar olabileceği gibi, alerjik de olabilir. Kserozis, liken, prurigo, egzama, miliaria gibi cilt sorunlarının önde gelen belirtisi de kaşıntıdır. Bazı ilaçların yan etkileri arasında kaşıntı yer alır. Psikolojik sorunlar da kaşıntı nedenidir.

Yaşlılarda kaşıntı, önemli bir sistemik hastalığın belirtisi olabileceği için hemen değerlendirilmelidir. Bir uzman tarafından yapılan değerlendirmede sistemik hastalık, cilt hastalığı, kullanılmakta olan bir ilaca bağlı yan etki ya da alerji saptanmazsa kuruluk akla gelmelidir. Yaşlı ciltlerin güneş, nem ve diğer dış etmenlere karşı daha dikkatle korunması gerekir. Uzmanın önereceği tedaviyi dikkatle ve sabırla uygulamak, kaşıntıyı da onun yaratacağı tahriş, ciltte çizilme ve yırtılma ile başlayan enfeksiyon (bakteri, mantar vb.) riskini de azaltır.

Çocukların da kolesterolü yükselir

Kolesterol yüksekliği çocuklarda da görülebilen bir problemdir. Özellikle kötü kolesterol LDL reseptörü için genetik bozukluğu olanlarda kolesterol yüksekliği neredeyse 3-5 yaş civarında bile ortaya çıkabiliyor. Bu çocuklarda doğal olarak arteriyoskleroz ile ilişkili hadiselerde sürekli ortaya çıkıyor. Çocuklarda kolesterol yüksekliğinin tedavisi çok özel bir uzmanlık gerektiriyor. Beslenmelerinde bazı özel ayarlamalar zorunlu hale geliyor. Bu nedenle bir çocuk sağlığı ve hastalıkları ve aynı zamanda metabolizma konusunda uzmanlaşmış doktordan yardım istemek en doğru yol olarak gösteriliyor. Ayrıca beslenme hataları ve bazı diğer sebepler nedeniyle de gençlerde kolesterol yüksekliği oluşabiliyor.

Son zamanlarda kolesterol ilaçlarının çocuk ve gençlerde de kullanılmasıyla ilgili yayınlar fikirler var. Biz bu durumlarda mümkün olduğu kadar ilaçtan uzak durulmasını öneriyoruz.

Likopen ve akciğer kanseri

Kaliforniya Üniversitesi Beslenme Enstitüsü’nden Dr. David Heber likopen bakımından zengin bir beslenmenin akciğer kanseri riskini önemli ölçüde azalttığını belirtiyor. Serbest radikal avcısı likopen, sigara, kirli hava ve ozon gazlarına bağlı yoğun serbest radikal saldırılarından, akciğer dokusunu koruyucu etkiye sahip.

Sigara içiyor ama bırakmayı düşünüyorsanız, hayatınızın yeni döneminde likopen zengini besinleri tüketerek, domates suyu içerek akciğer kanserinden korunabilirsiniz.

DİYET GÜNLÜĞÜ

Sorularınız için: Tel: (0212) 236 73 00

Çocukluğumdan kalma bir alışkanlığım var, bir şeylerle meşgulken atıştırma ihtiyacım oluyor. Ancak bu durum yaş ile birlikte kilo almama neden olmaya başladı. Ne yapabilirim?

E-maillerinize cevap verirken, televizyon izlerken veya telefonda konuşurken atıştırma halindeyseniz siz "atıştırmayı görev edinmiş" biri olabilirsiniz. Ve uzun vadede bu süreç sizi aşırı besin tüketen ve bunu alışkanlık edinen biri haline getirebilir.

Meşgulken bir şeyler yemek-içmek yiyeceklerle aranızda olması gereken iletişimi ortadan kaldırır. Ve bu durum ne yediğinizi ve ne kadar yediğinizi hatırlamanızı engelleyen bir hafıza kaybına neden olabilir. Bir şeylerle uğraşırken yediklerinizin çok mu az kalorili mi olduğunun farkında olmazsınız. Bu nedenle bu alışkanlığınızı değiştirmeye yönelik girişimlerde bulunurken yanınızda daha çok düşük kalorili yiyecekler bulundurabilirsiniz. Soyulmuş 2 adet mandalina, iki adet grisini, 1-2 adet domates, 1-2 adet salatalık başlangıç olabilir. Bu alışkanlığınızı değiştirmeye çalışırken yemek esnasında televizyonunuzu kapatmayı unutmayın!

Normalde çok dengeli beslenmeme rağmen adet dönemleri öncesi bir hafta boyunca hem stresli oluyor hem de karşı konulamaz şekilde karbonhidrat ihtiyacı duyuyorum. Bu dönemlerde ortalama 1-2 kilo alıp sonra ayın kalan 2 haftası bu kiloları vermek için çalışıyorum. Ne yapmalıyım?

Adet dönemi tatlı krizi

Adet döneminde birçok bayanın yaşadığı problem aşırı karbonhidrat ihtiyacı, özellikle hamurlu, çikolatalı tatlılara karşı yoğun istek, halsizlik, gerginlik, şişkinlik ve tabii ki kilo artışıdır. Adet döneminde hormonal değişimler sonucu vücutta su oranının artması ile 1-2 kg artış olması normal karşılanır.

Bu dönemde günlük kaloriyi çok fazla etkilemeyecek şekilde tatlı ilavesi ile biraz kendinizi rahatlatabilirsiniz. 3-4 gün öncesi, 5-6 gün adet dönemi ve sonrası derken her ayın 2 haftasını 2 kg fazla kalan 2 haftasını kendi kilonuzda geçiriyor olabilirsiniz. Meyve bu dönemde sizi rahatlatmıyorsa, puding veya dondurma yemenizi tavsiye ederim. Hamurlu tatlılara yönelmektense, sütlü bir tatlıyı tercih edin. Ve mutlaka yürüyüş yapın (özellikle adet dönemi sonrasında).

2 hafta boyunca 3-4 tatlıyı geçmeyin. Ekmek grubuna (pilav, makarna) yüklendiğiniz gün olursa, aynı gün tatlı yemeyin. Adet dönemi sonunda eski kilonuza geri dönebiliyorsanız sorun yok demektir.
Yazarın Tüm Yazıları