Hayko Cepkin - Hayalim kahraman olmaktı

Güncelleme Tarihi:

Hayko Cepkin - Hayalim kahraman olmaktı
Oluşturulma Tarihi: Ekim 13, 2008 15:12

Sahne şovlarıyla ve şarkılarıyla geniş bir hayran kitlesine sahip olan Hayko Cepkin’le Trendy okurlarından Gizem ve Can’ı bir araya getirdik. Keyifli bir gün geçiren Gizem ve Can, Hayok’yla ilgili tüm merak ettiklerini öğrendiler.

Haberin Devamı

Kendi yaptığın bestelerden bir albüm yapmaya nasıl karar verdin?

Ben yaptığım şeyleri kendimi geliştirebilmek, eğitebilmek için yaptım. Sonra zaman içinde kendim için yaptığım şeylerin çoğaldığını, olgunlaştığını gördüm. Çünkü içerisinde hoşuma gitmeyen şeyler de vardı. Hepsi düzeldi ve aklı başında şeyler olmaya başladı. Ömrüm boyunca klavye çalarak bu piyasada bir yere gelemeyeceğimi anladım. Yaptığım şeyleri kendi hayal ettiğim şekilde yapıp, başarabileceğime kanaat getirdim.

 

Kral TV Video Müzik Ödülleri’nde “En İyi Rock Erkek Sanatçı” ödülünü aldın. Beklediğin bir ödül müydü?

Ben herhangi bir ödül beklemiyordum. Benim için en büyük ödül, yaptığım şeyin kabul görmesi ve büyümesidir. Herhangi bir pirinç parçasının şekillendirilip, altına bir şey yazılıp bana ödül olarak verilmesi çok da önemli değil. Ama sektörel bir şeydir bu. Ödül alan kişi sektörel anlamdabir artı kazanır. Onlar için bir materyal olduğunu düşünüyorum. Zaten o sektörle de pek bir işim yok. Şimdiye kadar bir çok ödül aldık. Teşekkür ediyorum ama hayatımda çok büyük bir yeri olduğunu savunmuyorum.

 

Haberin Devamı

Bir sinema filminde de yer aldın. Bu teklif nasıl geldi?

Benim yansıttığım ruh halim filmin yönetmeni olan Onur Ünlü’nün gözüne takılmış. Bu prodüksiyonu yapmak isteyen kişiler de uzun zamandır benimle ilgili bir proje yapma arzusu içindeymiş. Çekecekleri fantastik çocuk filminin kötü adamının, fantastik kötü görünümlü bir adamın oynamasını uygun görmüşler. Bunu yapmayı çok istediklerini ve hevesli olduklarını gördüm. Bu da benim için en önemli kıstaslardan biridir. Projenin ne kadar başarılı olup olmayacağından çok, ne kadar yapılmak istendiğine önem veririm Böyle bir şeyin içinde bulunduğum için de mutluyum.

 

Bundan sonra da oyunculuk yapmayı düşünüyor musun?

Böyle fantastik projelerin içinde her daim olmayı arzu ediyorum. Konusu enteresan, başarıya ulaşması şart olmayan, deneysel bile olsa içinde yer almayı çok istiyorum. Aslında deneysel projelere çok daha açığım. Çünkü kaygılı bir insan değilim. “Bu işi yaparsam kariyerime zarar verir, mahvolurum, yok olurum” diye bir kaygım yok.

 

Haberin Devamı

Neden konsept olarak korkuyu seçtin?

Yaptığım şarkılar ve kullandığım armonik altyapı sebebiyle böyle bir konsept ortaya çıktı. O dönem yaptığım bestelerde çok fazla yarım aralık ve bunun gibi şeyler kullanmaya başladım. Tınlayan şey daha çok gerilimi, korkuyu anlatıyordu bana. Bazı parçalarda bu tarz armonik geçişler yok ama onlarda da insani kişisel korkuları anlatan durumlar var. Bu yüzden genel olarak korkuyu baz alabileceğimi düşündüm. Zaten sahnede gözükmek istediğim adamın şeklini de böyle tez sevilmeyen, hemen kabul görmeyen, zaman zaman ürküten biri olarak tasarladığım için her şey birbiriyle uyumlu bir şekilde ilerledi.

 

Seni neler korkutur?

Haberin Devamı

Duygusal olarak bakarsak anlaşılmamak beni korkutur. Yaptığım işte en önemli şeylerden biridir. Yaptığım şeyin anlaşılması lazım ki ayaktakalabileyim. Bu süreç bende yavaş ilerliyor ama anlaşıldığımı düşündüğüm için şu anda korkmuyorum. Daha genele bunu anlatıp anlaşılmak daha da hoşuma gider. Zan altında kalmayı sevmem. Hızdan korkarım ama hız yaparım. Ama korkmak faydalıdır. Çünkü korktuğun zaman kendini durdurabilirsin. Herkesin de korkuyu içinde fazlasıyla barındırması gerektiğine inanıyorum.

 

Bir röportajında ellerini kaybetmekten korktuğunu söylemişsin...

Ellerimi kaybetmek en büyük korkum. Çünkü ellerim olmazsa piyanomun başında hiçbir şey yapamadan otururum.

Haberin Devamı

 

İnsanlarda korku uyandırmak hoşuna gidiyor mu?

Gidiyor. Çünkü yaptığım şeyin aşırı dozda korkusal bir yanı yok. Tam tersi sahnede korkan bir adam var ve anlattığı hikayeler de onun korkuları. Hikayenin sonlarına doğru o korkularla nasıl mücadele edebileceğini ya da buna nasıl haykırması gerektiğini anlatıyor. Yani korkuyu kendi üzerinde uyguluyor. Bu görsel olarak başkaları için korkunç bir ifade olarak gözükebilir. Ama hikayeler kendisinin korkuları üzerine yazılmış. Zaten besteleri kendim yazdığım için tüm sözleri kendime söylüyor, kendimle uğraşıyorum. Bu yüzden bireysel korkuları anlattığı için sadece onun ne anlattığını dinlemek gerekiyor.

 

Haberin Devamı

Sahnede kişiliğinin ne kadarını yansıtıyorsun?

Sahnede başka bir adam var. Belki olmak istediğim kişi, belki de benim kahramanım. Çocukken rüyalarımda kendimi kahraman olarak görürdüm. Süperman’i veya Örümcek Adam’ı izlerdim. Ama içinde hep ben vardım. Kendimi bir kahraman olarak yaratma arzum vardı. Ben aslında bu çocuksu hikayeyi sahnede kendi kahramanımı yaratarak ve onu oynayarak kendimi tatmin ediyorum. Böylece sahneye çıktığımda o adama dönüşmek, aynı zamandakişisel yaşamıma “Acaba”ları da soktuğu için işime geliyor. Çünkü beni öyle zanneden çok insan var. Onlar o hikayeyi izliyorlar. Zaten benim özel hayatımla kimsenin bir alakası olmaması gerektiğini düşünüyorum. 

 

İlk albüm ikincisine göre biraz daha yumuşaktı. Neden ilk albümde korkuyu ön plana çıkarmadın?

İlk albümdeki parçaların armonisi korkuya dayalı değildi. Zaten ev ortamında yapılan bir kayıttı. Stüdyoda kaydetme imkanım olsaydı belki yapısal değişiklikler yapıp, daha farklı bir şeyler sunabilirdim. Ama albümün o şekilde olmasının belki de ikinci albümün başarıya ulaşmasında faydası vardır diye düşünüyorum.

 

Kendine örnek aldığın birisi var mı?

Yok. Kimseyi örnek alabileceğim bir yaşta değilim. Örnek aldığım tek kişi kendimim.

 

Sahne şovların ve şarkılarınla çok sevilen birisin. Bu başarını Eurovision’a taşımak ister misin?

Eurovision’un dünya genelinde hiçbir değeri olmadığını düşünüyorum. Çok fazlasıyla politik bir oyuncak. Eurovision’a geçmişten günümüze gelen tarihi bir gelenek gözüyle bakıyorum. Şu anda Eurovision sadece geleneği yaşatıyor. Onun dışında pek bir şey ifade etmiyor. Çünkü müzik olarak değerlendirildiği zaman kendi yolundan sapmış durumda. Yarışmanın amacı katılan ülkelerin kendi müziğini tanıtması. Bizim Türkiye olarak katılıp da İngilizce söz ve müzik yapıp kendi armonilerimizi, melodik ölçülerimizi taşımayan bir müzik yaratıp bunu bütün dünyaya sevdirmenin ülke müziğini tanıtmak adına hiçbir faydası olmadığını düşünüyorum. Onun için ben katılacak olursam kendi bildiğim yöntemlerle katılırım. Oradan belki sonunculuk alarak geri dönerim. Ama bu bana zarar vermez.

 

Geleceğe dair projelerinden bahseder misin?

Şu anda önümüzde yeni albümümüzü yapma fikirleri oluşuyor. Yavaş yavaş aklımdakileri kaydetmeye başladım. 2009 yılının hangi tarihinde olacağı henüz belli olmayan bir döneminde organize bir proje olarak tekrar yenileneceğiz.

 

Kendi tarzının dışındaki bir şarkıcı seninle bir düet yapmak istese kabul eder misin?

Onlardan bana bir teklif gelirse ilk olarak benim bu projenin içerisinde nasıl durabileceğimi tartarım, müziğe bakarım. Katacağım şeyin içinde olgun durabileceğime inanıyorsam ve o projeye zarar vermeyeceğimi düşünüyorsam kabul ederim. 

 

Hayranlarınla aran nasıl?

Bizim familyamız çok başarılı. Birbirine sıkı sıkı bağlı bir aile oluşturduk. Esas olan çekirdek aileyi kurmak. Şu anda çekirdeğimiz koskocaman. Onun etrafına gelenler sadece mineralleri olacak. Ama biz şu an en büyük çekirdeği kurmuş bir biçimdeyiz. Kolay kolay yıkılır bir halde değiliz.Yaptığım işe inançları çok yüksek. Söylediğim herhangi bir şeyin doğruluğuna çok fazla inanıyorlar. O açıdan karşılıklı samimiyet ve güven duygusu söz konusu. Onlarla buluşup değişik projeler yapabiliyoruz.

 

Motorlara olan ilgin nereden geliyor?

Trafikten geliyor. Çünkü İstanbul’da trafik durumu çok kötü. Randevularıma trafik yüzünden geç kalmaya başlayınca bu durumdan çok rahatsız olmaya başladım. Hiçbir iş yapamaz oldum. Diğer yandan da araba kullandığım zaman sağda solda tanıyan insanlar olduğunda problemler ortaya çıkıyordu. Şimdi kaskım biraz da kamuflaj görevi görüyor. Sonuç olarakarabayı hayatımdan çıkarttım.

 

 

---------kutu-------------

Müziğime kimse karışamaz!

Geçen sene Rock’n Coke’da sahneye cenin şeklinde çıkmıştın. Bu yıl da yer alırsan nasıl bir temayla sahne alırsın?

Bu sene Rock’n Coke gibi bir festival olmadı. Rock’n Coke’un başka bir yeri vardı. Çünkü biz ilk olarak Rock’n Coke‘da değişim yaptık. Türkiye’de de hem mekan olarak, hem yapı olarak en iyi festival olduğunu düşünüyorum. Diğer festivallere baktığımda bu tarz yapılabilecek şeyler olmadı. Önümüzdeki projelerde Bostancı Gösteri Merkezi’ndeki gibi bir dekorla, diğer şehirlerdeki sahneleri de görsel getirebilme fikrimiz var. Kasım ayına doğru böyle bir turne yapmayı arzu ediyoruz. Aklımdaki şey sahnenin tamamen bize ait olduğu bir noktada dekorumuzu kurup hiçbir problem olmadan aklımızdaki her şeyi birebir uygulayabilmek.

 

Yurtdışında daha çok ses getirmek için yabancı bir albüm yapmayı düşünüyor musun?

Düşünmüyorum. Çünkü yaptığım müzikle kendimi sevdirmek zorunda değilim. Eğer bir kişi ilgilenmek istiyorsa bu müzikle ilgilenir ve bu müziği yaymaya çalışır. Bizim temel noktamız da bu. Amacımız yaptığımız işi herhangi bir şey olarak değiştirip insanlara daha çok satması ve sevilmesi gerekiyormuşçasına sunmak değil. Zaten bu görselde yaptığım bir projeyi Türkiye’ye kabul ettirmekle gurur duyuyorum. Eğer senin dediğin şekilde bir şey yapmak için uğraşsaydım; çok daha farklı yapıda, lezzetli görüntülerle, müzikallerle ve temalarla yapabilirdim. Ama o zaman içimdeki hırsla alakalı hiçbir şeyi yapmamış olurdum. Yurtdışında da bir şey yapacak olsam müziğime kimsenin karışmasına izin vermem.

 

Bugüne kadar Hayko Cepkin’den önce rock müzik dendiğinde dinleyenler ve dinlemeyenler olarak ayrım yapılabiliyordu. Ama benim görüşüme göre; rock müzik denince Hayko Cepkin de artık onun bir parçası. “Rock müzik dinliyorum ama Hayko Cepkin dinlemiyorum” diyebilecek birine ben pek inanmıyorum.

Böyle insanlar var ve bu çok normal. Örneğin Çilekeş iyi rock müzik yapan gruplarımızdan bir tanesi. İdealist bir şekilde bu müziği yapan bir grup. Ben de aynı şekilde devam eden biriyim. Ama müzik tarzlarımız çok farklı. Teoman’ı, Emre Aydın’ı, Gripin’i, Çilekeş’i, Hayko Cepkin’i sevenler olabilir. Bunlar iyi projelerdir. Ama birbirleri içinde temasal farklılıklar vardır. Bu ayrım da çok normaldir.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!