Sevgilim Şeytan

Güncelleme Tarihi:

Sevgilim Şeytan
Oluşturulma Tarihi: Mart 03, 1998 00:00

Haberin Devamı

İçimizden biri Kanat Güner. 27 yaşında bir eroinman. Toplumla uyuşmazlığı onu intihara kadar sürüklediği anda eroinin tutsağı olmuş. Yine de yaratma arzusu ölüme ağır basınca yaşadıklarını kaleme almış. ‘‘Eroin Güncesi’’ yalnız Kanat'ı değil onun gibi binlerce yalnız gencin hayatla yüzleşmesini, toplumun baskıcı değer yargıları karşısında aldıkları savunmayı, kopuk aile ilişkilerini, kısacası insan olma mücadelesini anlatıyor.

Yanımda kal... Beni bırakma... Elimi tut... Öyle tut ki bütün korkularım bitsin... Bütün karanlıklar aydınlansın... Yanımda kal... İnsanız hepimiz ve ne yazık ki korunmasız... Dipsiz bir kuyuya doğru çekildiğimizi hissettiğimiz an tutunacak bir şeyler ararız... Belki bir sevgiliye, belki anneye, belki babaya, belki de bir dosta... Kim bilir işte, biri olmalı ama bizi çekip çıkartabilecek o kuyudan... Hiçbirimiz, hiç kimsesiz kalacak kadar çaresiz olmamalıyız. Yalnız olmamalıyız hayatın girdabında...

‘‘17 yaşındaydım, İstanbul'da yapayalnızdım.’’

Ailesini Anadolu’nun bir şehrinde bırakıp Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nde okumak için İstanbul'a geldiğinde yapayalnızdı Kanat, ama belki onun yalnızlığı çok daha önceleri başlamıştı. Annesiyle babası kavga ederken, boşanmaya kalkıştıklarında, barıştıklarında, yani evde hep yalnızdı. ‘‘Sigarayla 15 yaşında tanıştım, içkiyle tanışmam çok çok önce olmuştu, babam sağolsun.’’

Artık hem özgür hem de yalnızdı İstanbul'da... İlk sevgili, ikincisi, aldatmalar, aldanmalar, Köprüaltı arkadaşlıkları, kulüpler, evsizlik, yurt bunalımı, ilk kürtaj, tümör korkusu, evlilik, Tıp Fakültesi'ni terk ediş...

Ölmeye karar verdim

‘‘Elimde enjektör öylece kalakaldım. Çok klasikti, ama ben de arkamda bir şeyler bırakmalıydım. En azından ölümü tercih ettiğimi bilmeliler diye düşündüm. Aslında hiç kimseye hiçbir şey borçlu değilim; alışverişi keseli çok oldu. Ama son bir kez iletişim denemesi yapabilirim. Uzaya gönderilen, hedefi yüz yıllarca ışık yılı uzakta olan sinyaller gibi. Ne yazacağımı düşünürken yaşlanıp ecelimle ölmek istemiyorum, ama nasıl başlayacağımı da bilmiyorum. Şöyle başlasam mı mesela; ‘Hey millet, ben ölmeye karar verdim, niye biliyor musunuz, çünkü yaşım 27'ye geldi dayandı, benim gibiler daha fazla yaşamamalı. Allah korusun ya ölmeye değil de üremeye karar verseydim. Neyse ki aklım hâlâ başımda, sahneye girmem gereken yeri ayarlayamadım ama çıkmam gereken yeri biliyorum. Kendinize iyi bakın, kötü alışkanlıklardan uzak durun.' Yaşam şeklim sayesinde veda etmem gereken pek kimse yok. Öldüğümü bilmeleri de gerekmiyor, ama ben yine de birkaç satır karalayacağım.’’

Sevgilim şeytan

Bütün bunlara daha fazla dayanamadı ve intihar etmek istedi. İntihar aracı olarak da eroini seçti. Ama eroin onu öldürmedi. Sinsice hayatına girdi ve bir süre sonra tümüyle onun kölesi oldu; ‘‘Öyle bir an geldi ki kendimi dört bir yanım çevrili hissettim. Artık daha fazla dayanamıyordum. O zaman da intihar etmeyi düşündüm. Bunu da eroin kullanarak yapabilirdim. Bir iki kullanımdan sonra üçüncüde ölüm vuruşu yapabilirim diye düşündüm. Yani intiharımın adı eroin oldu. Eroin öldürmediği gibi yaşatmadı da... Zaten bir süre sonra sadece eroin fikrine saplanıyorsunuz. Bir süre sonra onun oluyorsun, ona aşık oluyorsun. Hâlâ seviyorum ben onu, hâlâ aşığım. Ama birlikte olamıyoruz onu biliyorum. Bir türlü terk edemediğin bir sevgilin gibi... ’’ İntihar duygusuyla tanıştığı eroini dört yıldır kullanıyor Kanat. Hem de öyle kullanıyor ki parasız kaldığı anda sokağa çıkıp insanlardan istiyor, küçük düşmeye alışıyor, itilip kakılıyor... Kollarında tek damar kalmamış. Belki yarın ya da bir yıl sonra ama ölüm nedeninin eroin olacağından emin; ‘‘Bütün sorunum toplumlaydı, uyum sağlayamıyordum. Eroin kullanmaya başlayınca toplumda barınmaya başladım. Hadi ya dedim, benim eroinim var hiçbirinize ihtiyacım yok, bana zarar veremezsiniz. Ama bu da olmadı. Şu anda vücudumda tek damar kalmadı. Kaza geçirecek olsam, serum takamayacaklar bana. Sonuçta yine öleceğim, yavaş yavaş öleceğim. Belki yarın belki üç sene sonra.’’

Bütün yaşadıklarını bir kitapta toplama fikri ise bir arkadaşının ölümünden sonra çıktı ortaya... Onu hayata bağladı. ‘‘Eroin Güncesi’’ adlı kitabın şimdi 3. baskısı yapıldı. Bu arada ikinci kitabını yazmaya başladı. Yaratma arzusu, ölme arzusuna baskın çıktı. Eroine inat yaşıyor, yaşamak istiyor; ‘‘Yarın ne olacağını bilemiyorum. Eroin kullanırken bu sefer son diyemiyorum. Bu kadar iradesiz olamam diyorum. Yine de yapamıyorum, bırakamıyorum. Kısır bir döngü içinde dönüp duruyorum. Bu kitapla eroin kullananların nasıl insanlar oldukları bilinsin, anne babalar çocuklarını yalnız bırakmasın, toplum eroin kullananlara sahip çıksın istedim. Hırslı, iradeli bir insanın günün birinde nasıl olup da bir çukura düşebildiği görülsün istedim. Diğer eroin kullananlar bana ne gereği var şov yapmanın diyorlar. Amacım şov yapmak değil, gerçekleri göstermek. Ben eroine başlamadan önce biri bana böyle bir şov yapsa her şey daha başka olurdu diye düşünüyorum.’’

Kısa aralarla bıraktığı zaman eroini çok özlüyor. Her an istiyor. Ama artık tek düşündüğü ailesi; ‘‘Ailem var arkamda. Onlar yaşamamı istiyor. Ailem arkamdan çekilince düşeceğim. Ki düşüşüm çok büyük olacak. Ölebilirim ama annem babam ne yapar? Beni sadece bu tutuyor. Bir sokak serserisi olmaktan bu koruyor. ’’






Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!