Ilıcaklar'ın promosyonu!

Emin ÇÖLAŞAN
Haberin Devamı

Genç yetenek Mehmet Ali Ilıcak'ın sahibi olduğu Akşam isimli gazete, müşterilerine kupon karşılığı televizyon vaat etmişti. Fiyatlarına inanılmaz zamlar yaptılar ve on binlerce alıcıyı, yolun yarısında bu yöntemle saf dışı bıraktılar. Sonunda kuponlar bitti.

Bu kez de on binlerce garibana televizyonları vermediler.

Ben bunları yazdıkça, Mehmet Ali ile anası Nazlı Şirin (Ilıcak) bar bar bağırdılar:

‘‘Biz televizyonları verecektik ama kartel medyası dağıtımımızı durdurduğu için bazı aksamalar oldu...’’

Kampanya bitmiş, kuponlar kesilmiş, sertifikalar verilmiş. Dağıtımla ne ilgin var senin? Madem öyleydi, şimdi niçin vermiyorsunuz ey ana-oğul?

Mehmet Ali bu yöntemle halkın sırtından trilyonlar kazandı.

***

Size son birkaç gün içinde aldığım üç mektubu özetliyorum. Bartın'dan Mehmet Yüksel Çıtak (Rüştiyeler Sok. No. 1) yazıyor:

‘‘Ben bir Akşam Gazetesi mağduruyum. Televizyonumu almadıkça, Mehmet Ali Ilıcak'a hakkımı helal etmeyeceğim. İki yıla yakın bekliyoruz. Halen sadece Bartın'da 300'den fazla kişi televizyonlarını alamadı. Bartın Barosu avukatlarından Dilek Baloğlu, bizim adımıza dava açtı. Ana oğul Ilıcaklar'ın yalanlarını tüm Türkiye'ye lütfen duyurun. Mehmet Ali Ilıcak da inşallah Günaydın Gazetesi sahibinin akıbetine uğrayıp tutuklanır...’’

Kütahya'dan Mehmet Sezer (Hürriyet Mah. Kırkbeş Evler 51. Altıntaş) yazıyor:

‘‘Mehmet Ali ile annesi televizyon almayan kalmadı diye bizimle dalga geçiyorlar. İşsizim. Evdeki siyah beyaz televizyonumu satıp Akşam'a abone oldum. Dişimizden tırnağımızdan arttırıp Mehmet Ali'ye yolladık. Sizin yarıda bırakmayın, o adamı zengin etmeyin sözünüz doğrultusunda sonuna kadar devam ettik. Bu nasıl devlettir? T.C.'nin savcıları nerededir? Biz resmen dolandırıldık. Hakkımızı kim koruyacaktır?..’’

Kırklareli'nden emekli Mehmet Bayraktar (Karakaş Mah. Emek Sok. Dostlar Sitesi B Blok) yazıyor:

‘‘Günaydın Gazetesi sahibini mahkûm ettiler, şimdi sıra Mehmet Ali Ilıcak'a geldi. Bu iş 50 bin kişiyi ilgilendiriyor. Bir televizyon sahibi olalım diye milyonlarımız gitti. Bütün belgeleri size gönderiyorum. Bu durumu bir daha yazmanızı bekliyoruz...’’

***

Sevgili okuyucularım, bu yakınmalar, son günlerde sadece bana yansıyanların bir bölümü. Şimdi size devletin bir belgesini açıklıyorum. Mehmet Ali Ilıcak'ın paraları topladıktan sonra vermediği on binlerce televizyonla ilgili olarak devlete de çok sayıda şikâyet yapıldı. Davalar açıldı. Mahkemeler bu şahıs aleyhine açılan tazminat davalarını kabul ettiler ve tazminata hükmettiler.

Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'nın, bir şikâyetçiye gönderdiği 9 Ocak 1998 tarih ve 320 sayılı yazı, bir ibret belgesi. Özetliyorum:

‘‘İlgi dilekçenizin Akşam Gazetesi'ne iletilmesi üzerine, alınan cevap yazısında, tüketicilerin gazete merkezini telefonla arayarak randevu almaları gerektiği belirtilmektedir.

Adı geçen gazete, televizyon, yemek takımı ve diğer promosyon ürünlerini, gazete ilanlarındaki vaatlerinin aksine, derhal teslim etmemiştir.

Konu Bakanlığımızca incelenmiştir.

Adı geçen basın kuruluşunun, Türk Ceza Kanunu'nun 503 ve 504/1-8. maddelerinde ifade edilen DOLANDIRICILIK suçunu işlediği görüşüne varılmış ve şirket yetkilileri hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunulmuştur.

Konunun bizzat tüketiciler tarafından adli mercilere (tüketici mahkemelerine) intikal ettirilmesi gerekmektedir. Çünkü hukuk sistemine göre, özel hukuka ilişkin dava açma yetkisi (tazminat davaları) Bakanlığımız'da değil, bizzat zarar gören kişilerdedir.

Bu davalar her türlü resim ve harçtan muaftır.

E. Tülay Aydın. Bakan adına. Tüketicinin Korunması Genel Müdürlüğü Daire Başkanı. İmza’’

***

Akşam Gazetesi ve Mehmet Ali Ilıcak aleyhine binlerce tazminat davası açıldı. Hepsini kaybediyorlar. Size bir tek örnek vereyim:

İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin Esas 97/607 ve Karar 97/1139 sayılı kararıyla, bu şahıs ya televizyonu verecek, ya da faiziyle birlikte 45 milyon artı KDV'yi ödeyecek.

Hangisi işine gelirse!

Ayrıca, vaat ettiği ürünleri vermezse, belki içeri atılacak.

***

Ben bunları yazdıkça, olup biteni belgeledikçe, genç yetenek Mehmet Ali ile anası Nazlı Şirin (Ilıcak) birlikte bağırmaya, hakaret etmeye başlıyorlar.

Hele anasına hiç yakışmıyor! Sen her gün Refah'a ve Fazilet'e övgüler düzeceksin, Hocaefendi'yi ve Çiller ailesini yağlayıp milletvekili olmaya çalışacaksın, yalında rakılı muhabbet sofraları kuracaksın, sonra da fakir fukaranın televizyonlarını, yemek takımlarını vermeyeceksin!

Garibanların sırtından bu yöntemle kazandığın paraları da afiyetle yiyeceksin!

İnsan Allah'tan korkar be!

Sanayi Bakanlığı bu işin içinde DOLANDIRICILIK olduğunu belirtiyor. Hem de resmi yazısında.

Acaba İstanbul Cumhuriyet Savcılığı, Bakanlığın bu başvurusunu inceledi mi? Sonuç ne oldu?

Okurlarına buzdolaplarını vermeyen Günaydın'ın sahibi Mehmet Saruhan şimdi hapiste. Sakın yakışıklı Mehmet Ali'yi de tutuklamasınlar!

Tüh tüh tüh, Allah korusun, inşallah tutuklanmasın. Tutuklanması bir şey değil, içeride başına bir iş gelmesin!













Yazarın Tüm Yazıları