Emin Çölaşan:PKK ile FP aynı safta

Emin ÇÖLAŞAN
Haberin Devamı

PKK'nın Almanya'daki gazetesinin adı Özgür Politika. Türkiye Cumhuriyeti'ne, Atatürk'e dümdüz söven ve Apo'nun sözcüsü olan bu gazetenin dünkü nüshası elimde. Türbancı Merve'ye övgüler düzülüyor, Atatürk'e yine hakaretler yağdırılıyor.

Bu iki kesimin, şeriatçı ile Kürtçünün nasıl bir araya geldiklerini dünkü Özgür Politika'dan yaptığım alıntılarla kanıtlıyorum:

‘‘(Bir Alman yazarın) Mustafa Kemal Atatürk'ü yüzyılımızın en büyük 10 canisi arasında sayması... gerçeği dile getirmiştir. Mustafa Kemal bir cani miydi? Hitler gibi bir caninin öncesiydi o...’’

Pek çok Refah'lı, aynen PKK'lılar gibi ağzından salyalar akarak Atatürk'e söverdi. Şimdi bazı Fazilet yandaşları sövmeye devam ediyor da, çaktırmadan yapıyorlar... Çünkü yoğurdu üfleyerek yiyorlar!

PKK'nin yayın organı gazete, dünkü nüshasında aynen Fazilet Partisi gibi Merve'ye övgüler düzüyor:

‘‘Merve Kavakçı'nın başörtüsünden dolayı maço güruh tarafından baskı altına alınmasına karşı çıkmak gerekiyor...

TBMM'nin açılış töreni, Kemalist diktatörlüğün kendini ifade etme hürriyeti karşısındaki tahammülsüzlüğün ve ‘‘kılık kıyafet devrimi’’ dedikleri safsatanın ne kadar saçma ve gereksiz olduğunun açık bir göstergesiydi.’’

Görüyorsunuz, PKK ile bizim şeriatçı tamamen aynı görüşleri, hatta aynı sözcüklerle paylaşıyor. İşte dünkü PKK gazetesinden bir başka alıntı:

‘‘1991 yılında Kürdistanlı milletvekilleri (Leyla Zana vesaire) TBMM'nin yapaylığını göstermiş ve en önemli tabulardan birini yıkmışlardı...

En önemlisi, sayın Merve hanımın büyük medeni cesaretle Kemalist saldırganlara karşı provokasyona gelmeden direnmesidir...’’

PKK gazetesi sonra Ecevit'e hitap ediyor:

‘‘O vatan senindir de, Merve hanımın değil mi? Hangi hakla bütün bu gürültüleri koparıyorsun? 70 küsur yıl önce çıkarılmış saçma sapan kılık kıyafet devrimine sadıklığından mı?

Bir örtü devlete nasıl karşı olabilir? Olsa olsa Kemalist rejime karşı olabilir.

Amerika'da insanlar istedikleri dini elbiseleriyle istedikleri devlet kurumunda çalışabilir, istediği üniversitede okuyabilir. Buna türbanlılar da dahildir.

Fakat Türkiye'de türbanlı bayanı işinden veya okulundan atarak cezalandıran yetkili terfi ediyor. Bütün bunlar ayetullah Atatürk tarafından Türkiye'yi uygarlaştırmak için çıkarılan kılık kıyafet kanunlarını korumak içindir.

Bu zulüm değildir de nedir?’’

***

Görüyorsunuz sevgili okuyucularım, bizdeki şeriatçı ile dışarıdaki PKK'nın sözcükleri bile tamamen aynı...

Çünkü ikisi de Türkiye Cumhuriyeti'nin düşmanı. İkisinin de amacı Türk devletini yıkmak.

Hangisi yıkarsa (!) biri İran veya Suudi Arabistan rejimini getirecek, diğeri Kürdistan kuracak!

Bu yazıyı özellikle MHP'ye ithaf ediyorum. Okusunlar ve gerçekleri görsünler.

ANAP'la DYP'yi ve Tansu-Mesut ikilisini artık ciddiye bile almıyorum. Türban rezaletinden bu yana üç gün geçti ve her ikisinden de henüz tık yok. Ama itiraf edelim, Mesut'un karısı, kocasından daha mert ve ‘‘erkek’’ çıktı.

***

Türkiye'de türban olayının militanlığını yapmak da, kaderin ne garip cilvesidir ki, bizim viskici Nazlı'ya kaldı. Vah o Fazilet Partisi'ne ki, bu işi Nazlı'ya ihale etti.

Nazlı'nın ikinci kocası Kemal Ilıcak, geçmişte Tercüman Gazetesi'nin sahibiydi. Orada yazı yazan Nazlı aynı zamanda patroniçelik yapar, yalısında verdiği görkemli partilerde İstanbul sosyetesini ağırlardı.

Geçenlerde Tercüman yazarlarından Ergun Göze aradı. Dertliydi... ‘‘Ah’’ diyordu, ‘‘Nazlı'nın bizim gibi muhafazakâr yazarlara gazetede nasıl kan kusturduğunu bir gün anlatabilsem... Bu kadın şimdi Fazilet'li ve türban savunucusu oldu.’’

Dün dündür, bugün bugündür Nazlı için!

***

Her dönemin adamı Nazlı, 18 Nisan seçim gecesi Show ekranında Reha Muhtar'la konuşurken son zamanlarda piyasaya sürülen türbanın neden öyle omuzlardan sarktığını, bele kadar indiğini, topluiğne ile tutturulduğunu falan anlatırken aynen şunları söyledi:

‘‘Bu, modernleşme sürecidir. Kendi modasını yaratmış...’’

Ve devam etti:

‘‘Başını bir hizmetçi gibi, bir işçi gibi, bir köylü kadın gibi bağlamak istemiyor.’’

Yaaa, gördünüz mü Nazlı'yı?..

Türbanlı kız hizmetçiye, işçi kadına, köylü kadına benzememek için o nesneyi takıyormuş!

Milyonlarca Anadolu kadınına, emekçi kadınımıza bu hakaretleri layık gören Nazlı'ya söyleyecek bir sözüm yok. Sadece ‘‘Utan’’ diyorum.

***

Önceki gece İstanbul'da bir toplantı yapılıyor. Necmettin hocaefendi, yanında viskici Nazlı ve sacayağını tamamlayan tüccar gazeteci, iş bitirici, ihale takipçisi, Tansu'nun adamı Liboş Mehmet! Ekibe bakın, ekibe!

Artık ne konuşuyorlarsa!.. Kim kime akıl hocalığı yapıyorsa!..

Ya bizim medyada türban savunuculuğu yapan entel-liboş tipler! İstanbul meyhanelerinin, entel barların, beş yıldızlı otel lobilerinin ve eşcinsellerin devam ettiği gay barların müdavimi olan, kafayı çekince ‘‘Kadın Meclis'e türbanla girerse ne olur’’ diye ahkâm kesen şu iki paralık aykırı tipler!.. Yobazla sarhoş aynı kulvarda koşuyor! Maşallah!

Ne günlere kaldık ey gazi hünkar, eşek mühürdar oldu, katır defterdar!



Yazarın Tüm Yazıları