Bir duble atmadan uçağa binmem

Güncelleme Tarihi:

Bir duble atmadan uçağa binmem
Oluşturulma Tarihi: Mart 02, 1999 00:00

Haberin Devamı

İbo, trilyonluk özel uçağına uçuş korkusu nedeniyle titreyerek biniyor.

İbrahim Tatlıses, ‘‘Ses’’ adlı özel uçağının kapılarını basında ilk kez Hürriyet için açtı. ‘‘Ses’’ gerçekten çok görkemli. Yumuşacık deri koltuklara gömülüp masmavi gökyüzünde kuşlar gibi süzülüyorsunuz. Fiyatı yaklaşık 4 milyon Amerikan Doları olan uçağı Tatlıses, leasing yöntemiyle almış.

1992 model Cessna 550 iki motorlu jet uçağı, teknolojinin son harikası denecek şekilde bütün elektronik cihazlarla donatılmış. Özel röportajımızın üçüncü bölümünü ‘‘Ses’’te yaptık.

İbrahim Tatlıses'in trilyonluk uçağı ‘‘Ses’’ hiç yakıt almadan, uygun rüzgar koşullarında 4.5 saat aralıksız uçabiliyor. İçindeki yedi adet son derece rahat bej deri koltuk, VIP yolcularını her an karşılamaya hazır. Koltukların yanında dijital küçük televizyonlar yer alıyor. Ayrıca dahili video sistemiyle her türlü kaset yayına verilebiliyor. Uçağını koordinatörü olan Oya Yavi de zaman zaman uçuşlara katılarak konuklara ev sahipliği yapıyor. Uçakta her türlü sıcak ve soğuk içecek, yemek ikramı yapılıyor.

İbrahim, her şeyi kolayca öğrendiği gibi havacılığa da merak sarmış durumda. Hem de ‘‘Kalkış değil, ama iniş yapabilirim’’ diyecek kadar. Koltuklarımıza bağlandıktan sonra Nuri Kaptan'la kısa bir ‘‘ILS’’ tartışması yaptı. Meydana otomotik pilotla yaklaşımı sağlayan bir elektronik cihaz bu. Ardından flapların açılmadığı bir başka uçuşu anlattı bizim Urfalı. Pes dememek mümkün değil.

‘‘Ses’’ uçağının üç kişilik uçuş ekibi var. Kaptan Pilot Osman Nuri Cengiz 25 yıldır uçuyor, THK kökenli. İkinci pilot Bülent Görgeç, eski Türkiye paraşüt şampiyonlarından. Anadolu Üniversitesi Havacılık mezunu teknisyen Nihat Dinç, ekibin en genç elemanı. Hepsi de patronları ünlü sanatçıdan ortak duygularla söz ediyorlar:

- İbrahim bey gerçekten çok değerli bir işadamı, yöneticidir. Ayrıca onun sanatçı yanını da çok beğeniyoruz. Biraz uçuş korkusu var, ama her geçen gün azalıyor...

İbo uçuş boyunca sürekli bilgi alıyor pilotlardan. Sallanacak mıyız, fırtına var mı, iniş takımlarında arıza var mı? Bu arada bir duble daha istemeyi unutmuyor Oya Hanım'dan. Neyse işte gittik, geldik kuş misali. ‘‘Ayağı yere basmak gibisi yok Yener ağabey’’ diyerek kendini alana attı. Doğru Etiler'deki stüdyoya gidiyoruz Dodge minübüsüyle.

YİNE SİLAH TAŞIYOR

Tatlıses, Etiler'den Bebek'e inen yokuşun başındaki muhteşem tripleks villasını şimdi ofis gibi kullanıyor. Üst kattaki iki odada montaj stüdyosu var. Bizzat masaya oturarak geceli gündüzlü çalışıyor. kapalı yüzme havuzundan saunasına kadar bütün lüksün bulunduğu köşk, aynı zamanda bir film platosu. Dizilerini de burada hazırlattığı çeşitli mekanlarda çekiyor. Oturmuş konuşurken İbrahim'in arka cebinde bir şişkinlik görür gibi oldum. Hayrola?..

- Zaman zaman yine silah taşıyorum mecburen. Bir ara ne güzel bırakmıştım ama, insanlar bırakmıyor ki. Bir olay olduğunda Urfa ayağa kalkıyor. Kamyonlarla adam gelecek, iş daha da büyüyecek. Ben hepsini sakinleştiriyorum. İster miyim oğullarım, akrabalarım, hemşerilerim karakollara gitsinler, cezaevlerine düşsünler. Bu tür işler bana göre değil. Benim en büyük silahım Allah'ın bana verdiği ses, mikrofonum...

Eskiden saçları, bıyıkları daha gür, daha siyahtı. Boyatıyor gibi.

- Evet boyatıyorum, ne olacak? Ben artistim ağabey, şarkıcıyım. Arada bir beyaz çıkıyor..

Berberine herhalde yüklü para veriyordur, ne de olsa para babası ya.

- Nuri diye bir berberim var şimdi. Dükkanına gitmekten büyük keyif alıyorum. Orada kafamı dinliyorum, bulmaca çözüyorum. Bir buçuk milyon çocuklara veriyorum, saç-sakal da iki milyon, hepsi beş milyon falan tutuyor. Biz fakir yere gidiyoruz ağabey, fakiri kalkındırmaya gidiyoruz, zengini kalkındırmaya değil.

KARİZMA VE İYİNİYET

Sıradan inşaat işçiliğinden, holding patronluğuna yükselmek, özel uçak sahibi olmak öyle her babayiğitin harcı değil. Gerçekten inanılmaz bir yükseliş, muhteşem bir sınıf atlama. Bütün bunlara uyum sağlamak derseniz ayrı bir olay.

- Karizma çok önemli, elektrik çok önemli. İnsanlara o elektriği dağıtıyorsan yapılmayacak bir iş yok. Grafik buradan yükseliyor işte. Bir de iyi niyet çok önemli. Bu işler nasıl oldu ben de bilmiyorum...

Bu işadamının akıl hocaları kimler dersiniz?

- Yine İbrahim Tatlıses. Profesörlerden öyle danışmanlarım filan yok. Birlikte çalıştığımız avukat arkadaşlarımız var, şu anda genel müdürlüğümü yapıyor. Mimar arkadaşımız var. Muhasebede insanlar var, o kadar.

Bir de cebinde en az ne kadar para taşıdığını soralım.

- Zaman zaman öbür pantolonlarımda unutup parasız kaldığım oluyor. Ama cebimde yüz milyon liradan aşağı parayla dolaşmam.

Teknolojik yetenek

İbrahim Tatlıses, günümüz imkanlarının genç sanatçılara büyük imkanlar sunduğunu düşünüyor.

- Devir o kadar değişti, teknoloji o kadar ilerledi ki, insanların şöhret olmaması için hiçbir neden yok. Yeni yeten gençler çok şanslı. Biz geldiğimizde bir tane TRT televizyonu vardı, şimdi elli küsur televizyon kanalı var. Bir şeyin olup da bu kanallarda kendini bomba gibi patlatamıyorsan, demek sende bir eksiklik var.



Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!