Bu başarı kutlanmalıdır

Oktay EKŞİ
Haberin Devamı

Sen misin dünkü yazında ‘‘Bu hükümet ahım şahım bir hükümettir diyen yok’’ diye yazan?

Daha bizim yazının yayınlandığı gazete basılmakta iken Büyük Millet Meclisi, bu hükümetin en önemli başarılarından birini gerçekleştirdi ve uzun yıllardır ‘‘yapılamaz’’ sanılan bir reform yaşamımıza girdi.

Biz ‘‘vergi uzmanı’’ değiliz. O nedenle çıkan yasayı ‘‘teknik’’ açıdan eleştirmek gibi bir iddia ile ortaya çıkmayız.

Bizi ilgilendiren, ‘‘vergi’’ ile ‘‘demokrasi’’ arasındaki ilişkidir. Çünkü bir ülkede demokratik rejimin doğru dürüst işleyebilmesi için, o ülkede hem vergi yükünün adil bir şekilde dağıtılması, hem de yasaların koyduğu vergilerin en az kayıpla toplanması gerekir diye düşünürüz.

Esasen iyi işleyen hangi demokrasiye bakarsanız bakın, orada ‘‘vergi idaresi’’nin tüm öteki kurumlardan daha iyi, daha etkili olduğunu görürsünüz.

Hani derler ya, ‘‘Amerika'da bir vergi idaresinden bir de ölümden kurtulmak mümkün değildir’’ diye...

Zaten hem Amerikan demokrasisinin hem de mazisi ondan çok daha eskilere uzanan İngiliz demokrasisinin temelinde ‘‘yönetilenlerin ne kadar vergi ödeyeceği’’ sorunu vardır.

Tarih diyor ki, yönetilenler ‘‘haksız ve nereye harcanacağını bilmedikleri bir vergiyi ödemek istemedikleri’’ için isyan etmişlerdir.

Zaten demokrasi de ‘‘ödenen vergilerin nereye harcandığını vatandaşın öğrenme -yönetimi denetleme- hakkı kabul edildiği için’’ doğmuştur.

Şimdi de bu iki temel kurumun işlediği yerlerde demokrasi vardır.

O yüzden bizdeki gibi hem vergi kaçırıp, hem de demokrasi havariliğine soyunmak, -hatta demokrasi paketleri ilan edecek kadar yüzsüzleşebilmek- o ülkelerde akla gelebilecek skandalların en büyüğü sayılır.

Anımsarsınız, merhum Turgut Özal da ‘‘vergi reformu’’ iddiasıyla vergi yasalarında değişiklikler yaptı. Hatta ‘‘vergi kaçıranlara ilk defa biz hapis cezası koyduk’’ türünden laflarla övündü bile... Ama uygulama, tersine oldu. Çünkü Özal bir yandan ‘‘vergi tahsilatını artırmaktan’’ söz ederken öte yandan da ‘‘kara para’’ dünyasını ve ‘‘kayıt dışı ekonomi’’ kesimini yüreklendirmeyi ihmal etmedi.

Uzun lafın kısası, ‘‘vergi’’ reformu bizde bir yandan onu getirmek istiyormuş gibi görünenlerin samimi olmamalarından, öte yandan da kirli kazançlarının vergilendirilmesine engel olmak isteyenlerden çelme yiye yiye bugüne kadar kalmıştı. İşte o eksiği siyasi koşulların elverdiği kadarını yaparak bu hükümet -özellikle Maliye Bakanı Zekeriya Temizel- doldurdu.

Artık, ‘‘Ne kadar kazandımsa kazandım, sana ne?’’ dönemi bitti. ‘‘Ne kadar kazanırsan kazan, ona kimse karışmaz ama kazandığının vergisini son kuruşuna kadar ödeyeceksin’’ dönemi başladı. Biline...













Yazarın Tüm Yazıları