İlk kadın dergisi 25 yılı doldurdu

Güncelleme Tarihi:

İlk kadın dergisi 25 yılı doldurdu
Oluşturulma Tarihi: Şubat 19, 2001 00:00


Eda TANRIKULU
Haberin Devamı

Türkiye'nin ilk modern kadın dergisi Elele, 25. yaşını kutladı. Çeyrek asırdır Türk kadınına çeşitli konularda bilgi vermeyi görev edinen dergi sayfalarına bugüne kadar kimler konuk olmadı ki. Biz de, derginin Genel Yayın Yönetmeni Nuray Yavuzer'le konuştuk ve ondan Elele'nin hikayesini dinledik...

ELELE Dergisi, Türk modern kadın dergiciliği alanında bir adım taşı olarak anılıyor. 25. yılını kutlayan dergi, her alanda kadınlara farklı ve yenilikçi yaklaşımları tanıtmasıyla ve onları cesaretlendirmesiyle tanınıyor. Bir anne-çocuk dergisi olarak piyasaya çıkışından bugünlere gelene kadar yönetimler ve içerikler değiştirmesine rağmen, hala ayakta duran ve yabancı dergilerle yarışan Elele, Genel Yayın Yönetmeni Nuray Yavuzer'e göre aslında kadınlar için ‘‘bir yaşam gurusu.’’

Elele Dergisi'nin Türk kadını için önemi nedir?

Şunu söyleyebilirim, hatta bunu Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök de söylemişti. Elele, Türkiye için çok önemli bir dergi. Bunun iki sebebi var: Birincisi, Türk modern kadın dergiciliğinde ilk açılışı yapan dergi olarak çok önemli. İkincisi de, patenti Türkiye'ye ait bir dergi olarak uluslararası güce dayalı bir pazarda başarıyla yer alması ve yabancı dergiler kadar performans göstermesi.

Yabancı dergilerle kıyaslandığında, tiraj durumu nedir Elele'nin?

Zaten şu anda üç tane dergi var. İkisi yabancı patentli, sadece Elele Türk patentli. Üçü de birbiriyle yarışıyor, yani gayet iyi gidiyor...

Erkeklere düşman olmadık

Konsept nasıl değişti? Neye göre belirlendi konular?

İlk önce zamana ve talebe yönelik olarak değişti. İlk zamanlar içinde belki örgü, yemek tarifleri de vardı. Sonra kadın hareketleri yükselince daha entelektüel, kadını sergileyen, bugün değil, yarın ne yapması gerektiğini sergileyen kimlik çoktı. Sonrasında cinsel kimlik ön plana çıktı. Şimdi de tamamen çağa uygun, modern bir kadın dergisi oldu. Bir tarafı Avrupalı, gelişimlerden haberdar, ama özünde Türk.

Belli bir gelir düzeyinin üzerindeki kadınlara hitaben mi yapılıyor değişiklikler?

Asla belli bir gelir düzeyini hedeflemedik. Çünkü artık Türk kadını daha bilinçli, okuyup öğrenmek için daha hevesli. Tabii ki Avrupa'yla kıyaslanamaz. Orada haftalık kadın dergileri bile 320 bin satıyor. Bizim buna ulaşmamız ütopya. Bizde 30 bin satan dergi çok başarılı olur. Ama sevindirici olan şu ki, özellikle üniversite öğrencileri çok rağbet ediyorlar.

Erkekler okuyor mu?

Yüzde 20 erkek okurumuz var, bu net bir saptama. Bir de karısı aldığı için evde bulup okuyan adamlar var. Biz hep kadının yanında olduk ama erkekleri de karşımıza almadık. Sivri çıkışlar ve köşeli söylemler olmadı bizim tarzımız. Erkek hep yanımızdaydı. Onlarsız bir hayat düşünülemez. Saldırgan olmanın gereği yok. Yöneticiler olarak biz önce kendi kendimizi buna inandırdık. Uçlarda bir feminist dergi olmadık hiçbir zaman.

Kadın dergisi yapmanın zor tarafları neler?

Aslında çok keyifli bir iş, çok güzel yanları var. Hani klişe gelen bir laf vardır: ‘‘Aile gibiyiz’’ diye. Ama biz hergün kendimizi yeniliyoruz, çok keyif alarak, eğlenerek yapıyoruz bu işi. Herkes biraz da kendini yansıtıyor. Çok çileli olduğu zamanlar da oluyor, çünkü zamanla yarışıyoruz. Detaylar çok vakit alıyor. Yetişti, yetişmedi stresi var aklımızda. Artık Avrupa gibi bizde de ayın 25'inde kadın dergileri piyasaya çıkıyor. Erken çıkan kazanıyor. Çok kadın dergisi var, çok rakip var. Skalası en geniş olan alan bu yani. Rekabet zorluyor insanı.

Monotonluktan kaçıyoruz

Kadın dergilerini okuyanları bir kalıba soksanız...

Durağan hale getirirseniz, okuyucu da sizden vazgeçiyor. Ucundan tutamıyorsunuz, hep yeni ne yapabilirim, daha farklı ne yapabilirim diye düşünmek zorundasınız. Çünkü okuyucu durağanlığı, monotonluğu fark etti mi sizi anında bırakıyor...

Bugüne kadar Elele'ye kapak olan ünlüler kimler?

Türkan Şoray, Zuhal Olcay, Hülya Avşar gibi isimler hep kapak oldu. Hülya Avşar'ın türbanlı resimleri, bir hayli de tepki almıştı. Dönemin ünlü isimleri kimlerse, onlar mutlaka Elele kapağında göründüler.

Peki erkek kapakları?

Bu çok önemlidir. Bizim tarihimizde ilk ve radikal bir karar olarak, Tarkan'ı kapak yaptık. O bizim ilk erkek kapağımız oldu. O sayıda yok sattık. Ama Tarkan'dan başkasıyla bu olmazdı. Zaten ondan sonra birçok ünlü adam bizi arayıp kapak olmak istedi. Ama o sadece Tarkan'a mahsustu. Üç, dört kere kapak yaptık onu. Aylarca aradılar bizi okurlar, 'o kapağı istiyoruz, bulamadık' diye. İkinci albümü çıkmıştı o zaman. 250. sayımızı kutlamıştık o dönem. Hatta Tarkan gelmişti sanatçı olarak.

Bundan sonra yine erkek kapak düşünüyor musunuz?

Tarkan gerçek bir stardı ve onun gibi biri de yetişmedi sonradan. Eğer olsa, yine yapabiliriz gerçi, yapmamak gibi bir kuralımız yok ama öyle bir star da yok ortada. Star yetişmediği için de öteki kapaklar vasat olmaktan öteye gidemiyor. O zamanlar Tarkan'ın duruşu bile farklıydı. İnanılmaz bir karizması vardı.

O bir yaşam gurusudur

Bu kadar senedir var olan bir dergi çıkarıyorsunuz. Sanatçı kaprisleriyle ilgili neler düşünüyorsunuz?

Elele biraz detaycı bir dergi olduğu için hazır resim kullanmayı reddediyoruz. Zor olanı seçtik ve en iyi kuaför, en iyi makyöz, en iyi fotoğrafçıyla çalışıyoruz. Ama bu arada çok kaprisler de çekiyoruz. Randevu verdikleri gün gelmiyorlar, çok hastayım diyorlar filan. Bilmem ne koltuğu isterim, bu kıyafeti giymem filan diye tutturanlar oluyor. Dergilere çıplak poz verenler filan oluyor ama bize gelince soyunmayı reddediyorlar...

Elele olarak çıplaklığa açık mısınız, estetik olması kaydıyla?

Estetik olması kaydıyla çıplaklık güzel gözüküyor. Ama ciddi bir kadın dergisinin konsepti içinde, bayağı bir şekilde olmadan kullanıyoruz. Zaten aksi türlüsünü biz de dergimize koymayız.

Aylık dergide gündem takibinin derecesi nedir?

O biraz zor çünkü ayın 18'i gibi dergiyi teslim ediyoruz. Ondan sonrasında önemli bir olay olursa, ertesi sayıda daha geniş yer veriyoruz ona.

Elele'yle ilgili nasıl hisleriniz var? Çocuğunuz gibi görmek mi?

250. sayı kutlamasını yaptık, biz oradaydık. 25. yıl kutlamasını yaptık, yine biz vardık. Bunlar çok gurur verici şeyler aslında. Bir ilk olma özelliğini koruyan bu derginin sorumluluğunu üstlenmek, bir o kadar farklı ve zor bir seçim. Onu o noktadan alıp, dünya standartlarına ulaştırabilmek bunun açık bir kanıtı. 'O bir yaşam gurusudur' diyen okuyucularımıza teşekkür ediyoruz. 25 yıl birçok sorunun yanıtını veriyor.

25. yıl partisi nasıldı?

Yıldız Sarayı Silahhane'de yapıldı kutlama. Çok klas bir yer. Çok katılım oluyor. Sanatçılar, modacılar, işadamları, ücretsiz çıkan ve sahne alan ünlüler oluyor. Kutlama bitmiyor, parti havasında sürüyor. İnsanlar dansediyor, kostümlü fotoğraflar çekiliyor, yani eğlence bitmiyor. Bunlar da biraz Elele'yi anlatıyor zaten. Amaç, farklı ve hızlı yaşamak.

Bu kadar senedir ayakta durabilmenin sırrı nedir?

Farklı olmak kalıcılığı getiriyor. Hayat tarzınızla da, yaşantınızla da, herşeyinizle farklı olmak ve çok çalışmak zorundasınız. Bir de bakmak değil görmek önemli diye düşünüyorum.

Yedi yıllık genel yayın yönetmeni kendini anlattı:

DİYARBAKIR doğumluyum.

37 yaşındayım. İlk, orta ve liseyi Diyarbakır'da okudum. Çok başarılı bir öğrenciydim. Ardından İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'ni bitirdim. Sorumluluk duygum küçüklüğümden beri çok gelişmişti. Üniversite üçüncü sınıfta tamamen tesadüfen gazeteciliğe başladım. Asıl amacım mimar olmaktı. Gazeteciliğe geçici iş olarak bakıyordum. Arkadaşım bir dergi açmıştı, muhabirliğe başladım. Gazetenin mürekkebini yutan bir daha bırakamaz derlerdi. Birkaç ay sonra dergi kapandı ve ben deli gibi gazetelerde iş aramaya başladım. Sonra bir buçuk yıl boyunca Gölge Adam'da çalıştım. Sonra Elele'ye başladım. Muhabirlik filan derken, başlayış o başlayış. Dört buçuk yıl boyunca çalıştım burada. Sonra Rapsodi yazı işleri müdürlüğü, Hello'nun genel yayın yönetmenliği ve sonra yine Elele genel yayın yönetmeliği. Üç yıl önce evlendim. Dört buçuk aylık da bir oğlum var.

ELELE’NİN TARİHİ

Dergi, Çetin Emeç ve Orhan Olcay tarafından 1976 yılında kuruldu.

İlk önce aslında anne-çocuk dergisiydi. Çünkü o dönemde ülkede bu konuda bir açık vardı.

Derginin ismi, okurlar arasında düzenlenen bir yarışmayla belirlendi.

80'lerin başında kadın dergisi açığını kapatmak için içeriğini değiştirip, kadınlara yöneldi.

Çizgi tamamen üretime teşvik eden bir duruma döndü. Ev kadınlarını çalışmaya yönelten bir dergi oldu.

Ondan sonra her yayın yönetmeniyle çizgi değişti. 1985'ten itibaren de daha entelektüel içerikli bir dergi oldu. Kadın hareketlerini anlatarak çizgisini sürdürdü.

1987-1992 arasında bu model devam etti. Bu dönemde derginin başında Zeliha Midilli vardı.

Ardından yönetime Betül Bülay geldi.

1994'ten itibaren de, Nuray Yavuzer yönetiminde modern kadın dergisi olarak yoluna devam etti.

Haberin Devamı

Şu anda Elele ekibi toplam 15 kişiden oluşuyor. Erkek olarak sadece teknik eleman ve fotoğrafçı var, diğerleri kadın.

Okuyucu profili 18-35 yaş arası.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!