Yolun yarısında değilim

Güncelleme Tarihi:

Yolun yarısında değilim
Oluşturulma Tarihi: Şubat 06, 2001 00:00


Haberin Devamı

Henüz 23 yaşında olmasına rağmen, 35 yaşındaki bir kadın gibi yaşadığı ve ‘‘yolu yarıladığı’’ söylenen Deniz Akkaya, hakkındaki söylentilere içtenlikle cevap verdi. İşte Elele Dergisi'nin son sayısında, Nilgün Meral'in yaptığı röportajdan bazı bölümler.

Podyumların olduğu kadar magazin dergilerinin ve programlarının da aranan ismi Deniz Akkaya, her zamanki gibi yine gündemde. Yaptığı her hareket, söylediği her söz olay olan ve 'ülke büyükleri'ni bile birbirine düşüren genç manken, o kadar rahat ki, kendini savunma ihtiyacı bile hissetmiyor çoğu zaman. Erdal Acar'lı günleri, son denilen ama bir türlü son olmayan aşkları, radikal cevapları ve kendinden fazlasıyla emin tavırları, onu Türkiye'de Hülya Avşar'dan bile daha çok konuşulan kadın yaptı.

Sadece o kadar mı? Uzun zamandır, geçirdiği estetik operasyonları göğsünü gere gere savunması, aynı podyumu paylaştığı manken arkadaşlarıyla, dışlanacağını bile bile söz düellosuna girmesi ve bunları korkusuzca ekranlara taşıması, sevgilileriyle ilgili iddiaları ve sonradan bunları inkar etmesi bile müthiş olay oldu. Onun hakkında bir haber görmeden geçirdiğimiz gün yok gibi. Son bombası mı? Gazeteciliğe başlaması yüzünden çıkan polemiklere karşı duruşu, kafasında puşu ve elinde kalaşnikofla çektirdiği ‘‘Hakkari gerçeği’’ resimleri ve röportajları... Onu çok yakında ciddi ciddi haber peşinde koşarken görürseniz sakın şaşırmayın. Çünkü kendi tarzıyla bunun sinyallerini vermeye başladı bile.

Şimdilerde çıktıkları bir televizyon programında, birbirlerine olan tavırlarından dolayı ‘ünlü oyuncu Yılmaz Erdoğan'la Deniz Akkaya birlikte mi?’’ sorularına maruz kalan genç manken, bu konuda her zamanki açıklığını pek sergileyemiyor. Ama olsun, o kendine has tarzıyla Yılmaz Erdoğan'la ilgili de söyleyecek sözler bulabiliyor. İşte Deniz Akkaya'nın hayata dair anlattıklarının bir bölümü...

Erdal (Acar) asker. Ondan elbette ki haberim var. Çünkü o benim hala arkadaşım ve dostum. Aslında o mücadele edilecek ve buna da değecek bir adam. Ama ben, benimle birlikte yepyeni bir beyaz sayfayı, baştan sona sadece benim için açacak ve geçmişi de çok gerilerde kalmış bir adam istiyorum.

Hakkımda konuşanların nedeni var. Adını gene söylemiyorum ama, çok üzerime gelen bir mankenin açıklarını biliyorum. Konuşursam zararı gene onlar görecek. Ama ben şimdilik susuyorum. Bu insanlarda şunu görüyorum, sürekli nefret edilmek çok kötü bir durum, fena bir duygu oluşturuyor. Ama nefret edilip taklit edilmek çok eğlenceli.

Yılmaz'la beraber değilim. Ama onu beğeniyorum. O kadar çok yazıldı ki, sonunda herhalde olacağız.

Depremde Teoman için korktum

Deprem günü Teoman'ın yanında değildim. Ve çok korktum onun için. Ona birşey olmasın istedim, sadece düşündüğüm buydu. Yaptığım ağlamak ve ona ulaşmaktı. Kendimi, insanların yaşadıklarını unuttum bir an. Kafamda sadece o vardı. Telefonlar da kesik... Bunu Teoman bilmez mesela.

Yazmak istiyorum. Sabah Gazetesi'nde röportajlarım başladı. İlkini Selahattin Duman'la yaptım. Galiba güzel de oldu, devam edecek. Ayrıca Abdullah Oğuz'un bir projesinde program sunmaya başladım. Yine Abdullah Oğuz, çekeceği bir sinema filminde oynamamı istedi. İlk kez kararsızım, yoksa yaptığı işlerde sonuçlarına çok güvendiğim bir yönetmenle, Abdullah Oğuz'la çalışmak çok isterim.

Her kadın gibi platonik aşklarım var benim. Hayatıma giren erkekler gibi onların da tonları birbirinden çok farklı. Ömer Karacan, Abdullah Oğuz, Teoman, Yavuz Bingöl... Ne desem boş bu adamlar için, hepsi çok hoş erkekler. Ayrıca hepsini insan olarak çok değerli buluyorum.

Paramla sohbet ediyorum Psikoloğa gidiyorum. Yani aslında paramla sohbet ediyorum. Bir ara çok üzerime gelindi, border-line bile dediler. Başa çıkamadım ve birinden yardım istedim. Şimdilik bu sohbetler iyi geldi. Seanslardan birinde o kadar çok ağlamıştım ki, üstelik kolay kolay ağlamam. Bu çeşit boşalmalar yararlı oluyor diye düşünüyorum.

SÖYLENTİLERLE BAŞA ÇIKAMADIM

Ünlü manken, hakkında çıkan söylentilerle tek başına savaşamadığı için profesyonel yardım almayı uygun görmüş. Aslında o buna, ‘paramla sohbet ediyorum’ diyor ama, psikologla yaptığı seansların da oldukça faydasını görmüş. Özellikle de çok zor ağlayan bir kadın olduğu için, psikolog seanslarında bol bol ağlayarak içini boşaltmış. Ve ona göre, ağlamak rahatlamanın da en kolay ve en emin yolu. Özellikle de güvendiği birinin omzunda.

GAZETECİLİKTE İLERLEYECEĞİM

Aslında Deniz Akkaya gazetecilik işine çok büyük umutlarla başlamamış ama ilk röportajından sonra bu konuda iyi olduğunu farketmiş. Şimdi, kendini geliştirebilmek için çalışıyor ve daha iyi işler çıkaracağını üstüne basa basa söylüyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!